Logo

2. Hukuk Dairesi2023/9004 E. 2024/7089 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı erkeğin, davalı kadından boşanma talebinin reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının temyizi üzerine, boşanmaya sebep olan kusurun kimde olduğunun tespiti ve davanın reddinin hukuki olup olmadığı uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Davalı kadının, davacı erkeğin başka bir kadınla uzun süreli birlikte yaşaması, kendisini evden kovması ve maddi ihtiyaçlarını karşılamaması gibi eylemlerinin evlilik birliğini temelinden sarstığı ve davacı erkeğin tam kusurlu olduğu gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi'nin davacı erkeğin boşanma talebini reddeden kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/1176 E., 2023/1131 K.

KARAR : Başvurunun kabulü ile esas hakkında yeniden hüküm

kurma

İLK DERECE MAHKEMESİ : Sakarya 1. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2019/483 E., 2022/132 K.

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'îlere karar verilmiştir.

Kararın davalı kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı erkek vekili dava dilekçesinde; tarafların 1975 yılında evlendiğini, tarafların 4 ortak çocuklarının olduğunu, evliliğin sorunsuz devam ettiğini, 2012 yılında akciğer kanseri rahatsızlığına yakalanması ve doktorun 3 aylık ömrü kaldığını söyledikten sonra davalının davranışlarının değiştiğini, davacının sürekli davalıya hastalığı ile beddua ettiğini, bu nedenle tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı kadın vekili cevap dilekçesinde; davacının 1984 yılında evli bir bayanla kaçtığını, 1999 yılında iki katlı ev inşa ederek bu bayanı 2. kata yerleştirdiğini ve bu tarihten sonra kendisi ile ilgilenmediğini, bu bayandan olan çocukları kendi nüfusun kaydettirdiğini, davacının sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiğini, Sakarya 2. Aile Mahkemesinin 2019/406E. sayılı dosyası kapsamında önlem nafakası talebinin bulunduğunu, kadının evine kuma getiren, müvekkili ile evini ayıranın erkek olduğun belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; erkeğin kadın dışında 1984 yılından itibaren ... isimli bir bayanla da evlilik hayatı sürdürdüğü, her iki bayanın altlı üstlü oturdukları, birbirlerinden haberdar oldukları ve bu duruma rızalarının olmadığına ilişkin bir girişimde bulunmadıkları, bu nedenle kadının sadakatsizlik iddiaları oluşmuş rıza nedeniyle erkek için bir kusur olarak kabul edilmediği, ayrıca her ne kadar tanık ...’in fiziksel şiddet ve hakaret iddiaları mevcut ise de davaya cevap dilekçesinde bu yönde bir beyan veya iddianın söz konusu olmadığı, erkeğin kadının maddî ihtiyaçlarını karşılamadığı iddiası dinlenen erkek tanıkları beyanı ile sabit olduğu ve erkeğin kusuru olarak değerlendirildiği, erkeğin fiziksel ve psikolojik şiddet iddialarının ispat edilemediği, kadının ev eşyalarını götürmesi ve ortak eve zarar vermesi iddialarının tanıklarca doğrulandığı ve ortak yaşamı devam ettirmeme niyetini göstermediği, ayrıca kadının erkeğe yönelik “nasıl olursa ölecek, ölse de kurtulsak”, “ben bu adamdan tiksiniyorum, öksürüyor, bana da bulaştıracak, ölmedi ki kurtulsak, Allah belasını versin” şeklinde beyanlarının kadın açısından kusur teşkil ettiği, tüm deliller bir bütün olarak incelendiğinde her iki tarafında kusuru bulunmakla birlikte yaklaşık 35 yıl başka bayanla yaşamasına dolaylı veya doğrudan rıza gösteren kadının bu iddialarına itibar edilmediği, erkeğe yönelik hakaret ve bedduaları, ortak evi terk etmek suretiyle birliği devam ettirmeme niyetini ortaya koyan kadının asli kusurlu olduğu, hakaret, beddua ortak evi terk etme eylemlerinin erkeğin kişilik haklarına saldırı niteliğinde bulunduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesi gereği boşanmalarına, erkek için 5.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı kadın vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde; kadının erkeğe karşı herhangi bir kötü muamelesinin olmadığının tanıkları tarafından beyan edildiğini, erkeğin eve kuma getirdikten sonra kadını ortak konuttan çıkartıp, evinin alt katındaki daireye yerleştirdiğini, daha sonra da buradan da kovduğunu, yerel mahkemenin gerekçeli kararında her ne kadar kadının ortak evi terk etti denilmiş ise de, bu değerlendirmenin hatalı olduğunu, bu hususun tanıkları ile de kanıtlandığını, erkeğin çok eşli bir hayat yaşadığını, bu durumun Mahkemece kusur olarak görülmediğini, erkeğin tam kusurlu olduğunu ileri sürerek istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; "Sakarya 2. Aile Mahkemesi'nin 2019/406 E.-2020/56 K.sayılı ilamı ile davacı kadın tarafından davalı erkeğe karşı 4721 sayılı Kanun'un 197 nci maddesi uyarınca tedbir nafakası davası açıldığı, Mahkemece erkeğin uzun zamandır başka bir kadın ile yaşadığı, kadını evden kovduğu, kadına maddî destekte bulunmadığı, bu sebeple kadının ayrı yaşamakta haklı olduğu gerekçesi ile kadın lehine aylık 1.000,00 TL tedbir nafakasına karar verildiği, erkeğin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verildiği, Mahkemece kadın asli kusurlu bulunmuş ise de; erkeğin ... isimli kadınla birlikte yaşadığı bu halde ortada tarafların birlikte oturduğu ortak konuttan söz edilemeyeceği ve evi terkin kadına kusur olarak yüklenemeyeceği, tüm dosya kapsamı, incelenen tedbir nafakası davası, tanık ifadeleri göz önüne alındığında erkeğin 1984 yılında ... isimli kadın ile yaşamaya başladığı, tarafların altlı üstlü oturmaya başladıkları, erkeğin ... isimli kadınla üst katta, kadının ise alt katta yaşadığı, kadının o tarihte ortak çocukların yaşının küçük olması, yöresel adetlerin baskısı ile bu duruma ses çıkaramadığı, kadının bu duruma ses çıkaramamasından erkeğin başka bir bayanla yaşamasına rızası olduğu anlamının çıkamayacağı, erkeğin bu davranışının 4721 sayılı Kanun'un 185 inci maddesinin üçüncü fıkrasında düzenlenen "eşler birlikte yaşamak, birbirine sadık kalmak ve yardımcı olmak" yükümlülüklerine aykırı olduğu, kadının boşanma ve nafaka dosyasında dinlenen tanık anlatımlarına göre erkeğin kadını evden kovduğu, kadının evden ayrılarak kiraya çıktığı, erkeğin kadının maddî ihtiyaçları ile ilgilenmediği, erkeğin tanık beyanlarında ise kadının erkek için "ben bu adamdan tiksiniyorum, öksürüyor, bana da bulaştıracak, ölmedi ki kurtulsak, Allah belasını versin," dediğini beyan ettikleri, ancak dinlenen tanıkların ... isimli kadının kızı ve damadı olduğu, erkeğin kadından boşanmasının ve ... isimli kadın ile evlenmesinin dinlenen tanıkların da menfaatine olacağı, bu sebeple beyanlarının yanlı olduğunun değerlendirildiği, Mahkemece kadına yüklenen eve zarar verme davranışını kimsenin görmediği, soyut anlatımlar olduğu, aksi kabul edilse dahi, kadının evden kovulmasına tepki niteliğinde bulunduğu göz önüne alındığında, kadının kusurlu hareketlerinin tepki mahiyetinde olduğu kanaatine varılmakla, erkeğin, kadının üstüne kuma getirerek, halen bu kuma ile yaşadığı ve kumadan olan 2 çocuğunu da, kadının üzerine kaydettirdiği, kadını yaşadığı evden kovduğu, eşinin maddî ihtiyaçlarıyla ilgilenmediği, bu davranışları nedeniyle erkeğin tam kusurlu olduğu, kimsenin kendi kusuruna dayanarak, kendi lehine hak elde edemeyeceği genel kaidesi çerçevesinde, erkeğin açmış olduğu boşanma davasının reddi yönünde karar verilmesi gerektiği" gerekçesi ile kadının istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin ilgili bentlerinin kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle tam kusurlu erkeğin davasının reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı erkek vekili temyiz isteminde bulunulmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde; iddialarının ispat edilmiş olmasına rağmen davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu ileri sürerek, kusur belirlemesi ve reddedilen davası yönlerinden kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, davanın kabulünün gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü, 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları, 175 inci maddesi. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddesi.

3. Değerlendirme

1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı erkek vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

09.10.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.