"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/1551 E., 2023/1588 K.
KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ : Niğde 2. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2022/287 E., 2023/272 K.
Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davacının 4721 sayılı Türk Medeni Kanunun'unun 162 maddesine dayalı boşanma davasının reddine, 166/1 maddesine dayalı boşanma davasının kabulüne karar verilmiştir. Kararın davalı kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulüne ve kararın kaldırılmasına, gereği için dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Gönderme kararı sonrasında İlk Derece Mahkemesince davacı kısıtlı ...'in 06.03.2022 tarihinde vefatı ile evlilik birliği ölüm ile sona erdiğinden boşanma ve fer'îleri yönünden karar verilmesine yer olmadığına, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 181/2 maddesi gereğince sağ kalan eş Elif'in evlilik birliğinin sona ermesinde kusuru olduğunun tespitine karar verilmiştir.
Kararın davalı kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı kıstlı erkek vasisi vekilinin dava dilekçesinde özetle; tarafların 2007 yılında yaptıkları evlilikten müşterek çocuklarının bulunmadığı, davacı ilk eşinin sağlık sorunları sebebiyle hayatını kaybetmesi sonucu davalı ile ikinci evliliğini yaptığı, müvekkilinin evlilik birliğinin taraflara yüklediği sorumluluklara davalı tarafın da uyacağı temennisiyle evlendiği, davalı bu sorumlukları yerine getirmediği ve davanın açılmasına sebebiyet verdiği, davacıya demans teşhisi konduğu ve bakıma muhtaç bir hale geldiği, davacının ilk evliliğinden olan çocuklarının çeşitli illerde ikamet etmesi sebebiyle davalı müvekkilinin çocuklarına babalarının bakımını kendisinin yapacağını ve ihtiyaçlarını gidereceğini söylediğini, ancak davalı tarafın bakıma muhtaç hasta ve yaşlı eşine pek fena muamelede bulunduğu ve müvekkilinin çocukları tarafından bizzat tanık olunması üzerine şikayette bulundukları, davalının bu davranışlarının sağlıklı bir bireyden beklenmeyecek boyutta olduğu hasta ve yaşlı bir insana karşı sergilenen bu eylemlerin toplum vicdanını yaralar nitelikte olduğu, tarafların boşanmaları toplum vicdanını rahatlatacak ve müvekkilinin bundan sonra daha iyi bir bakım alması ve daha iyi şartlarda yaşamını sürdürmesi için bir adım olacağı, mevcut olaylara göre evlilik birliğinin devamı eşlerden beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığının kusursuz olduğu, bu sebeplerle boşanma davası açmanın hasıl olduğu, tarafların boşanmalarına, 150.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesi, yargılama gideri ile ücreti vekâletin davalıya tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı kadın vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının alzheimar olduğu, müvekkili evlendiği günden bu yana eşiyle birlikte yaşadığı, evlilik birliğinin ilk günlerinden bu yana müvekkilinin kanun, örf ve adetlerin, eşini seven ve saygı duyan bir eşin yapması gereken ve sosyolojik olarak kendisinden yapması beklenen bütün vazifeleri eksiksiz yerine getirdiği, davalının yaklaşık 6 yıldan bu yana demans hastalığı nedeniyle kendisine müvekkili tarafından bir bebek titizliğiyle bakıldığı, müvekkilinden habersiz bir şekilde Niğde Sulh Hukuk Mahkemesinin 2019/945 Esas sayılı dava dosyası üzerinden davalının hastalığı nedeniyle kısıtlandığı, davalının hastalığının son evresinde olduğu ve öleceği düşünüldüğünden bırakacağı miras mallarının 1/4'ü ikinci eş olarak evlendiği müvekkiline kalmaması için boşanma davasını açabilmek için davalının vasiliğini çocuğu ...'nin aldığını, eldeki davada 4721 sayılı TMK'nın 162. maddesine göre pek kötü muamele sebebiyle özel boşanma sebebine dayalı olarak açıldığı, müvekkilinin kesinlikle eşine kötü muamelede davranmadığını, müvekkilinin bir an için kötü muamele yaptığı kabul edilse dahi Türk Medeni Kanun'unun 162/2 nci maddesinin mevcut olduğu, davacı vasisinin 09.09.2019 tarihli şikayet dilekçesinde müvekkilinin davacının belinden iple bağladığını, ipin ucunu ise somyanın ayağına bağladığını ve bu şekilde kötü muamele ettiğini iddia ettiği, iddia edildiği gibi olayın 25.08.2019 tarihinde gerçekleştiği, eldeki boşanma davasının açılış tarihi dikkate alındığında boşanma davasının iddia edilen olay tarihinden 6 ay geçtikten sonra açıldığı, kötü muamelenin yapıldığı iddia edilen tarihten itibaren 6 ay içinde boşanma davası açmadıkları, bu süre içerisinde davalının kısıtlı olmadığı, kısıtlama kararının 23.06.2020 tarihinde verildiği, davacı vasisinin davacının kısıtlanma davasında müvekkilinin üzerine atılan eylem nedeniyle boşanma davası açılmasına yönelik herhangi bir beyan ve talebinin olmadığı, bu itibarla gerek 09.09.2019 dava tarihi gerekse 12.09.2019 rapor tarihi itibariyle 6 ay içerisinde müvekkili aleyhine kötü muamele iddiasıyla boşanma davası açılmadığı, bu nedenle eldeki boşanma davasının hak düşürücü sürenin geçmesinden sonra dava açıldığından davanın reddine karar verilmesi, davacının açmış olduğu davanın esastan reddine, yargılama gideri ve vekâlet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini arz ve talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
A. İlk Derece Mahkemesinin Birinci Kararı
İlk Derece Mahkemesinin 2021/98 Esas, 2022/104 Karar, 24.02.2022 tarihli kararında; "... Davacı taraf 4721 sayılı Türk Medeni Kanun'unun 162 nci maddede belirtilen, hayata kast, pek kötü muamele ve de ağır derece de onur kırıcı davranış hususlarını ispat edememiştir. Zira davacı kısıtlıya karşı eziyet boyutunda ve süreklilik arz eden bir işkencenin olmadığı, davacı tarafın pek fena muamele iddiasını destekler başkaca delil sunmadığı..." gerekçesiyle davacı tarafın Türk Medeni Kanun'unun 162 nci Maddesine dayalı olarak açmış olduğu boşanma davasının reddine, "... Türk Medeni Kanun'unun 166/1 nci maddesinde "Evlilik birliği, ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmış olursa, eşlerden her biri boşanma davası açabilir." şeklinde belirtilmiştir. Dilekçeler teatisinde davalıya atfedilen kusurlarla ilgili tüm dosya kapsamı değerlendirildiğinde Niğde 5. Asliye Ceza Mahkemesi 2020/37 Esas 2021/179 Karar sayılı dosyada düzenlenen 25.03.2020 havale tarihli sosyal inceleme raporunda kısıtlı ...'in yaşadığı odada yerde halı kilim vs bulunmadığı, üstünde ince bir minder bulunan tahta sedir ve yanında eski bir koltuğun bulunduğu, başkaca eşyanın olmadığı, odada baskın bir idrar kokusunun hissedildiği belirtilmiştir, sanık konumunda olan davalı da 16.09.2020 tarihli celsede kendisine zarar vermesin diye kocasını yatağa iple bağladığını ikrar etmiş, söz konusu ceza dosyasında davalı hakkında mahkumiyet (HAGB) kararı verildiği, kararın itirazın reddi ile 08.06.2021 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır. Davacı tanığı ...'ın ifadelerine göre ...'in çocukları geldiğinde davalının söylendiği, huzursuzluk çıkardığı, davacı tanıklarının görgüye dayalı beyanlarından davalının kısıtlı kocasının bakımı konusunda özensiz olduğu, her ne kadar davalı tanıkları bir olumsuzluk göremediklerini beyan etseler de söz konusu davalı tanıklarının ihtiyaç halinde tarafların evine yardıma gittiklerini beyan ettiklerinden, davacı tanıklarının ise mahkememizde ve ceza dosyasında istikrarlı beyanlarda bulunduklarından ve bu durumu destekler ceza dosyası ile sosyal inceleme raporu görüldüğünde kocasının bakımı konusunda gereken özeni göstermeyen, eşinin çocukları geldiğinde huzursuzluk çıkaran davalının kusurlu olduğu, davacının demans hastası olup davranışlarını yönlendirme kabiliyetine sahip olmadığı, bu nedenle davacı Dervişe atfı kabil kusur tespit edilemeyeceği, bu durumda evlilik birliğinin temelden sarsılmasında davalının sayılan eylemleri ile tam kusurlu olduğu..." gerekçesi ile davanın Türk Medeni Kanun'unun 166/1 maddesi yönünden kabulü ile tarafların boşanmalarına, davacının manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile 8.000,00TL manevi tazminatın davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, davalı lehine hükmedilen aylık 300,00TL tedbir nafakasının kararın kesinleşmesine kadar devamına, davalının yoksulluk nafakası talebinin, maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesinin Birinci Gönderme Kararı
1.İlk Derece Mahkemesinin 24.02.2022 tarih sayılı kararına karşı süresi içinde davalı kadın vekili; evliliğin ölümle sona erdiğini, yerel mahkemece verilen boşanma kararının kaldırılması istemi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2.Bölge Adliye Mahkemesi'nin 12.05.2022 tarihli, 2022/902 Esas ve 2022/909 Karar sayılı kararında;evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki sebebine dayalı boşanma ve fer'îlerine ilişkin (Türk Medeni Kanun'unun166/1) eldeki davada, resen gözetilecek kamu düzenine aykırı haller dışında istinaf sebepleriyle sınırlı olarak (Hukuk Muhakemeleri Kanun'unun 355 nci maddesince) yapılan inceleme sonucunda;davacı erkeğin nüfus kaydına göre 06.03.2022 tarihinde öldüğü, davacı erkek İlk Derece Mahkemesince verilen boşanma kararı kesinleşmeden öldüğüne göre, evlilik birliği ölümle sona erdiği, Türk Medeni Kanununun 181/2 nci maddesi uyarınca ölen eşin mirasçılarının kusur belirlemesi yönünden davaya devam etme hakları da bulunduğu, o halde boşanma kararı henüz kesinleşmeden meydana gelen ve niteliği gereği son karar üzerinde belirleyici ve değiştirici etkiye sahip olan bu vakıa dikkate alınarak bir karar verilmek üzere ilk derece mahkemesi kararının tamamının kaldırılmasına, bu sebeple istinaf isteğinin kabulü ile, davacı erkeğin davanın devamı sırasında ölümü sebebiyle boşanma davasının konusuz kaldığı gözetilerek karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
C. İlk Derece Mahkemesinin Son Kararı
İlk Derece Mahkemesi'nin 02.05.2023 tarihli, 2022/287 Esas, 2023/272 Karar sayılı kararında özetle; 23.07.2007 tarihinde evlenen tarafların müşterek çocuklarının bulunmadığı, dilekçeler teatisinde davalıya atfedilen kusurlarla ilgili tüm dosya kapsamı değerlendirildiğinde Niğde 5. Asliye Ceza Mahkemesi 2020/37 Esas 2021/179 Karar sayılı dosyada düzenlenen 25.03.2020 havale tarihli sosyal inceleme raporunda kısıtlı ...'in yaşadığı odada yerde halı kilim vs bulunmadığı, üstünde ince bir minder bulunan tahta sedir ve yanında eski bir koltuğun bulunduğu, başkaca eşyanın olmadığı, odada baskın bir idrar kokusunun hissedildiği belirtilmiştir, sanık konumunda olan davalı da 16.09.2020 tarihli celsede kendisine zarar vermesin diye kocasını yatağa iple bağladığını ikrar etmiş, söz konusu ceza dosyasında davalı hakkında mahkumiyet (HAGB) kararı verildiği, kararın itirazın reddi ile 08.06.2021 tarihinde kesinleştiği davalı tarafça söz konusu dosya hakkında olağanüstü kanun yoluna gidildiği iddia edilse de son hali ile dosya içeriği celp edildiğinde herhangi bir yeni karar görülmediği, davalı tarafça da bu konuda somut bir delil sunulmadığı, beş celse boyunca herhangi bir somut delil sunulmadığından yargılamayı uzatacağı ve bir katkısının olmayacağı kanaati ile davalı tarafın bu yöndeki iddialarına (Niğde 5. Asliye Ceza Mahkemesi 2020/37 Esas 2021/179 Karar sayılı kararına karşı kanun yararına bozma yoluna gidildiği iddiasına) itibar edilmediği, davacı tanığı Zeliha ifadelerine göre ...'in çocukları geldiğinde davalının söylendiği, huzursuzluk çıkardığı, davacı tanıklarının görgüye dayalı beyanlarından davalının kısıtlı kocasının bakımı konusunda özensiz olduğu, her ne kadar davalı tanıkları bir olumsuzluk göremediklerini beyan etseler de söz konusu davalı tanıklarının ihtiyaç halinde tarafların evine yardıma gittiklerini beyan ettiklerinden, davacı tanıklarının ise mahkememizde ve ceza dosyasında istikrarlı beyanlarda bulunduklarından ve bu durumu destekler ceza dosyası ile sosyal inceleme raporu görüldüğünde kocasının bakımı konusunda gereken özeni göstermeyen, eşinin çocukları geldiğinde huzursuzluk çıkaran davalı kadının boşanmaya sebebiyet verecek derecede kusurlu olduğunun tespitine, evlilik birliğinin davacı kısıtlı ...'nin 06.03.2022 tarihindeki ölümü ile sona erdiği anlaşılmakla, ölüm nedeniyle boşanma davası konusuz kaldığından boşanma davası ve fer'î taleplerine dair karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı kadın vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; son celse için reddedilen mazeret talebi, ceza dosyası için kanun yararına bozma neticesinin beklenmemesi, kusur belirlemesi yönlerinden verilen kararın kaldırılması istemi ile istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; kusur belirlemesi yönünden kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık taraflarca açılan, erkeğin yargılama sırasında ölümü ile konusuz kalan ve davacı mirasçıları tarafından kusur tespiti yönünden devam eden boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte sağ kalan eşten kaynaklanan ve geçimsizliğe sebebiyet veren bir kusurun ispatlanıp ispatlanmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Kanun'un 190 ıncı 194 üncü, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un, 6 ncı, 166 ncı ve 181 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı kadın vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
10.09.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.