"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Konya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/289 E., 2023/1905 K.
KARAR : Başvurunun kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm tesisi
İLK DERECE MAHKEMESİ : Konya 7. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2020/24 E., 2021/1253 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki boşanma davasının kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin ilgili hükümlerinin kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı karşı davalı kadın vekili ve davalı karşı davacı erkek mirasçısı vekili tarafından temyiz edilmekle;kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı- karşı davalı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; evlilik birliğinin sarsılması sebebiyle boşanmalarına, 1.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, 100.000,00 TL maddî ve 100.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı- karşı davacı erkek vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; evlilik birliğinin temelinden sarsılmış olması nedeniyle tarafların boşanmalarına, 1.00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacı karşı davalı kadının, karşı tarafın bağımlılık derecesinde alkol kullandığını, alkollü olduğu esnada eşinin hakaretlerine maruz kaldığını, çalıştığı iş yerine gelmek suretiyle ve telefonda amirlerine ve çalışma arkadaşlarına hakaret ettiğini, başka kadınlar ile mesajlaştığını ileri sürdüğü ve başka kadınlar ile mesajlaşma iddiaları dışında yer alan iddiaların tanık beyanları ve Konya 19. Asliye Ceza Mahkemesi'nin 2020/97 Esas 2021/293 Karar sayılı ilamı ile sabit olduğu, erkeğin ise kadına yöneltmiş olduğu; telefonunu saklamak suretiyle ailesi ile görüşmesine engel olduğu ve suyuna yüksek dozda ilaç koyması iddialarının tanık beyanları ile sabit olduğu, bu durumda erkeğin ağır, kadının az kusurlu olduğu gerekçesiyle her iki davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fırkası uyarınca boşanmalarına, kadının düzenli geliri bulunduğundan nafaka talebinin reddine, kadın yararına koşulları oluştuğundan 15.000,00 TL maddî, 15.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı karşı davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; sadakatsizlik kusurunun dikkate alınmamasının hatalı olduğunu belirterek erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi, tazminat miktarları, reddedilen yoksulluk nafakası yönünden İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesini istemiştir.
2.Davalı karşı davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi, tazminatlar yönünden İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesini istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile kadının, erkeğin telefonunu saklamak sureti ile ailesiyle görüşmesine engel olduğu yönüyle verilen kusurun tanık ...'in tarihi belli olmayan bir olaydan bahsetmesi sebebi ile kusur olmaktan çıkartılması gerektiği, kadına verilen diğer kusurun yerinde olduğu, kadının ayrıca tanık ...'in beyanı ile erkekten sürekli ev isteyerek maddî taleplerde bulunduğu, erkeğin de mahkemece belirlenen kusurları yanında ayrıca ihtiyaçları yeterince karşılamadığı, Konya 19.Asliye Ceza Mahkemesinin 2020/97 Esas, 2021/293 Karar sayılı ilamı ile kadını tehdit ettiği, sonuç itibariyle kadının az, erkeğin ağır kusurlu olduğu, kadın lehine hükmedilen tazminatların az olduğu gerekçesiyle tarafların kusura, kadının tazminat miktarlarına yönelik istinaf başvurusunun kabulü ile yeniden hüküm tesisine, kusurun gerekçesinin düzeltilmesine, kadın yararına 40.000,00 TL maddî, 40.000,00 TL manevî tazminata, tarafların sair istinaf başvurusunun ise esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı karşı davalı kadın vekili ve davalı karşı davacı mirasçısı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı karşı davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; sadakatsizlik kusurunun dikkate alınmamasının hatalı olduğunu, Bölge Adliye Mahkemesi kararının usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi, tazminat miktarları, reddedilen yoksulluk nafakası yönlerinden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
2.Davalı karşı davacı erkek mirasçı vekili temyiz dilekçesinde özetle; murisin Bölge Adliye Mahkemesi karar tarihinden bir gün sonra öldüğünü, sağ kalan eşinin kusurunun tespit edilerek bir karar verilmesi yönünden kararın bozulmasını istemiştir.
3. Taraf vekilleri, 07.05.2024 tarihli dilekçe ile davadan feragat ettiklerini beyan etmişlerdir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, karşılıklı açılan boşanma davasında erkeğin 21.09.2023 tarihinde öldüğü gözetildiğinde 4721 sayılı Kanun'un 181 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca verilecek karar noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un 181 inci maddesinin ikinci fıkrası.
3. Değerlendirme
1.Bilindiği üzere, medeni usul hukukunda hakim olan tasarruf ilkesi gereğince tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri dava konusu hakkında, dava açıldıktan sonra tasarruf yetkisi devam eder. Bunun sonucu olarak, taraflar kural olarak hüküm kesinleşinceye kadar her aşamada davalarından feragat edebilirler. Feragatin hüküm ve sonuç doğurması için karşı tarafın muvafakati veya hakimin izni gerekmez. Ancak, feragat beyanının hüküm ve sonuç doğurabilmesi için hukuki varlığını sürdüren bir davanın mevcut olması gerekir. Boşanma hükmünün kesinleşmesinden önce taraflardan birinin ölmesi halinde, evlilik birliği ölüm ile sona ereceğinden, boşanma davası konusuz kalır ve bunun sonucu olarak davacı eşin ölüm tarihinden sonraki “boşanmadan feragat beyanı” hukuki bir sonuç doğurmaz.
2.4721 sayılı Kanun'un 181 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca, boşanma davası devam ederken taraflardan birinin ölmesi halinde, ölen eşin mirasçılarının davaya kusur belirlemesi yönünden devam etme hakları bulunmaktadır. Bu durumda, boşanma davası konusuz kalmıştır ve mirasçıların sağ kalan eşin kusurunun olup olmadığının tespitini talep etmeleri halinde, bu talep yönünden kusur belirlemesi davasına dönüşmüştür. Sağ kalan eşin kusurlu olup olmadığının tespiti talebinin “talep eden davacısı” davalı eşin mirasçılarıdır. Bunun bir sonucu olarak, davalı eşin mirasçılarının Türk Medeni Kanunu’nun 181/2. maddesinden kaynaklı haklarını kullanmasını engelleyecek şekilde feragat beyanı hüküm ve sonuç doğurmaz.
3.Somut olayda, tarafların karşılıklı boşanma davası açtığı ve erkeğin ağır kusurlu olduğu gerekçesiyle her iki boşanma davasının kabulüne karar verildiği, bu kararın taraflarca her iki dava yönünden de istinaf edildiği, Bölge Adliye Mahkemesince 20.09.2023 tarihinde kusur belirlemesi ve kadın yararına hükmedilen tazminatların miktarı yönünden istinaf başvurularının kabul edildiği ve hükmün bu yönlerden düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulduğu, sair yönlere ilişkin ise istinaf başvurusunun esastan reddedildiği anlaşılmıştır. Bu karardan bir gün sonra davalı karşı davacı erkeğin 21.09.2023 tarihinde öldüğü ve kadın vekilinin de dosyaya 07.05.2024 tarihli “davasından feragat ettiğini bildiren” dilekçe sunduğu anlaşılmıştır. Davacı karşı davalı kadın her ne kadar açmış olduğu davadan feragat ettiğini Mahkemeye bildirmiş ise de, feragatin geçerli kabul edilebilmesi için hukuki varlığını sürdüren bir davanın mevcut olması gerekir. Boşanma davası erkek eşin ölümüyle konusuz hale geldiğine göre, davacı karşı davalı kadının feragat beyanını boşanma davası yönünden hukuki bir sonuç doğurmayacaktır.
4.Diğer yandan, davalı karşı davacı erkeğin ölümü üzerine tek mirasçısı temyiz dilekçesinde davaya kusur belirlemesi yönünden devam etmek istediğini beyan etmiş olup, boşanma davası kusur belirlemesi davasına dönüşmüştür. Ne var ki, davalı karşı davacı erkeğin mirasçısı vekili de 07.05.2024 tarihli dilekçe ile dava ve taleplerinden feragat ettiğini bildirmiş olup bu dilekçe davayı kusur belirlemesine yönelik takip iradesinden feragat niteliğindedir. O halde, boşanma davası erkeğin ölümüyle konusuz hale geldiğinden Bölge Adliye Mahkemesince boşanma davasının esası hakkında "konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına" şeklinde hüküm kurulmak ve davalı karşı davacı eşin mirasçısının 07.05.2024 tarihli dilekçesi hakkında olumlu olumsuz bir karar verilmek üzere hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA, bozma sebebine göre sair temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına
Peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde temyiz edenlere iadesine,
Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,06.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.