Logo

2. Hukuk Dairesi2023/9338 E. 2024/1575 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Karşılıklı boşanma davasında bozmaya uygun karar verilip verilmediği ve hükmedilen tazminat miktarının uygunluğu.

Gerekçe ve Sonuç: Bozmaya uyularak verilen kararda hukuka aykırılık bulunmadığı, bozma kapsamı dışında kalan hususların ve karşı taraf lehine oluşan hakların yeniden incelenemeyeceği gözetilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

...

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/1305 E., 2023/1146 K.

DAVA TARİHİ :18.05.2018

KARAR : Bozma uyularak hüküm tesisi

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen karşılıklı boşanma davalarında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; kadın yararına maddî ve manevî tazminata karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı-davacı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

... kadın vekili dava dilekçesinde özetle; evlilik birliğinin erkeğin kusurlu davranışları ile temelinden sarsıldığını iddia ederek; 4721 sayılı Türk Medeni Kanun'un (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesi gereğince davasının kabulüne tarafların boşanmalarına,kadın yararına aylık 10.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, nafakanın her yıl ÜFE oranında artırılmasına, kadın yararına 250.000,00 TL maddî, 250.000,00 TL manevî tazminata, konutun kadına tahsisine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı-davacı erkek vekili cevap dilekçesinde özetle; asıl davanın reddine, 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesi gereğince kadının davasının reddine, davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına kadın yararına 7 ay boyunca avukatlık stajı bitene kadar yemek ve yol için 01.12.2018 tarihine kadar aylık 1.400,00 TL tedbir nafakasına, erkek yararına 500.000,00 TL maddî ve 500.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile erkeğin öfke kontrolü yaşadığı zaman zaman ani iniş çıkışlarla psikolojik şiddet uyguladığı, babası üzerinden de evin harcamalarını denetlediği ve bu minvalde fazla harcamalar olduğu yönündeki ihsaslar ile de psikolojik şiddet uygulandığı; kadının ise alkol sorunu yaşadığı, zaman zaman bu konuda problemler nedeniyle sızdığı, zor durumda kaldığı, kucakta evine taşınıldığı, bu problemi nedeniyle psikolojik şiddeti ile rahatsız ettiği, erkeğin iş hayatının bu nedenle olumsuz olarak etkilendiği, performans düşüklüğüne yol açtığı, tarafların uygunsuz görüntülerinin kadın tarafından yayıldığı konusunda da deliller bulunduğu, kadının mesleğini İstanbul Barosuna kayıtlı avukat olarak icra ettiği bu nedenle yoksulluk nafakası şartlarının oluşmadığı, belirlenen ve gerçekleşen kusurlara göre boşanmaya sebep olan olaylarda tarafların eşit kusurlu olduğu gerekçesi ile 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince davaların kabulüne, tarafların boşanmalarına, kadın yararına aylık 2.500,00,00 TL tedbir nafakasına, tarafların tazminat talepleri ile kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 15.11.2022 tarih, 2020/960 Esas, 2022/1819 Karar sayılı kararında; Mahkemece kadının alkol sorunu ile psikolojik şiddet kusur olarak yüklenildiği, dinlenilen tanık beyanlarına göre tarafların her ikisinin de alkol aldıkları ve tüm tanıklarının her ikisinin de kendilerini kaybettiğine yönelik görgüye dayalı bilgilerinin olmadığını belirttiği, alkol sorunu vakıasının ispatlanamadığı, kadının psikolojik şiddetine ilişkin iddianın somut görgüye dayalı delillerle ispatlanamadığı, tarafların uygunsuz fotoğraflarının sosyal medyada paylaşılması olayında ceza dosyaları dikkate alındığında kadının doğrudan paylaşım yaptığı kesin olarak tespit edilemediği, erkeğin mesleği göz önüne alarak yıllar öncesine dair uygunsuz fotoğrafları saklamaya devam etmesi, yine özellikle tanık Ahmet A.'nın beyanları dikkate alındığında sosyal medyadaki paylaşımlar sonrasındaki tavırları nedeniyle kadının güven sarsıcı davranışları olduğu; erkeğe kusur olarak yüklenilen öfke kontrolü, babası üzerinden ev harcamalarını denetleyerek psikolojik şiddet uygulaması vakıalarının evlilik sonrası olduğunun somut, görgüye dayalı deliller ile ispatlanamadığı, bu nedenle erkeğe kusur olarak yüklenemeyeceği; İlk Derece Mahkemesince belirlenen ve gerçekleşen diğer kusurlara göre de tarafların yine de eşit kusurlu olduğu gerekçesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (2) inci alt bendi gereğince tarafların istinaf başvurusunun kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle kusurun gerekçesinin düzeltilmesine, dava tarihinden sonra meydana gelen olayların incelemeye konu davada dikkate alınamayacağı, 6100 sayılı Kanun’un 297 nci maddesinde mahkemelerin gerekçeli kararlarında hangi hususların bulunması gerektiğinin belli olduğu, tanık beyanlarını tek tek yazmaları gerekmediği, talimatla beyanı alınan tanık Dilara S. dinlenirken erkek ve vekili talimat mahkemesindeki duruşmada hazır bulunmuş, sorularını da yöneltmiş oldukları, istinaf mahkemesinde yeniden dinlenmesi talebinin yerinde olmadığı, kadının düzenli ve sürekli bir gelir elde edecek işinin olduğu, yoksulluk nafaka şartlarının kadın yönünden oluşmadığı, boşanmaya sebep olan olaylarda eşit kusurlu eş yararına tazminata karar verilemeyeceğinin doğru olduğu gerekçesi ile tarafların sair istinaf başvurularının 6100 sayılı Kanun’un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairenin 07.06.2023 tarih, 2023/385 Esas, 2023/3072 karar sayılı ilamıyla; her ne kadar kadının alkol sorunu, psikolojik şiddeti nedeniyle kusur verilmiş ise de, tarafların her ikisinin de alkol aldıkları ve tüm tanıklarının her ikisinin de kendilerini kaybettiğine yönelik görgüye dayalı bilgilerinin olmadığı, bu hususun ispatlanamadığı, yine kadının psikolojik şiddetine ilişkin iddianın somut, görgüye dayalı delillerle ispatlanamadığı, ayrıca kadına kusur olarak verilen güven sarsıcı davranışın kadına kusur olarak verilmesinin doğru görülmediği, ancak kadının erkeğin yoğun çalışma temposuna rağmen iş hayatını olumsuz etkilediğinin sabit olduğu, yine İlk Derece Mahkemesince erkeğe öfke kontrolü, psikolojik şiddet, babası üzerinden ev harcamalarını denetleyerek psikolojik şiddet uygulaması nedeniyle kusur verilmiş ise de, bu iddiaların da evlilik sonrası olduğunun somut, görgüye dayalı deliller ile ispatlanamadığı, bu nedenle erkeğe kusur olarak verilemeyeceğinin anlaşıldığı, erkeğin arkadaşı ile birlikte başka kadınları eve alması davranışı da güven sarsıcı davranış niteliğinde olup sabit olduğu,erkeğin kadına göre daha fazla kusurlu olduğu, kadın lehine maddîve manevîtazminat verilmesi,bu durumun da bozmayı gerektirdiği gerekçesiyle; Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına ve bozmanın kapsamı dışındaki temyize konu diğer hükümlerin onanmasına karar verilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Bozmaya uyan Bölge Adliye Mahkemesince yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararla; erkeğin yüklenen vakıaya yönelik istinaf talebinin kısmen kabulüne, kusura yönelik istinaf talebinin reddine, kadının kusura yönelik istinaf talebinin kısmen kabulüne, erkeğin ağır, kadının hafif kusurlu olduklarının tespitine, kadının reddedilen maddî ve manevî tazminata yönelik istinaf talebinin kısmen kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının 4 nolu bendinin kadının tazminatları yönünden kaldırılmasına, kadın lehine 200.000,00 TL maddî, 150.000,00 TL manevî tazminatın erkekten alınarak kadına verilmesine, fazlaya ilişkin talebinin reddine karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-davacı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı-davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; kadının davasının kabulü, kusur, tazminatlar, kendi tazminat taleplerinin reddi yönünden temyiz kanun yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, taraflar arasında görülen 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrasında düzenlenen evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebine dayalı boşanma ve fer'ileri istemine ilişkin karşılıklı açılan davada bozmaya uygun karar verilip verilmediği, kadın yararına hükmedilen tazminatların miktarı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü, ve 174 üncü, maddeleri. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmanın kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan yönlere ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinin artık mümkün olmadığı gibi bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak oluşturan yönlerin de yeniden incelenmesinin hukuken mümkün olmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeple;

Davalı-davacı erkek vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden davalı-davacıya yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

07.03.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.