Logo

2. Hukuk Dairesi2023/9360 E. 2024/3362 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadın tarafından açılan zinaya dayalı boşanma davasının konusuz kalması nedeniyle kadın yararına hükmedilen maddi tazminatın hukuka uygunluğu.

Gerekçe ve Sonuç: Kadının, asıl dava dilekçesinde ve karşı davaya cevap dilekçesinde maddi tazminat talebinde bulunmadığı, ayrıca karar verilmesine yer olmadığı kararı verilen birleşen zinaya dayalı boşanma davasında talep edilen maddi tazminatın, ön inceleme aşamasına kadar usulüne uygun şekilde genişletilmediği ve ıslah işlemi yapılmadığı gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının maddi tazminat yönünden bozulmasına, diğer yönleri ile onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/1346 E., 2023/1147 K.

KARAR : Bozma ilamına uyularak, yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen boşanma davalarında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının kadının zina davası yönünden bozulmasına, bozma sebebine göre diğer istinaf taleplerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; kadının zina davası konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına ve kadın yararına tazminatlara karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1.Davacı karşı davalı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; erkeğin müvekkilini rencide ettiğini, psikolojik baskı uyguladığını, eş ve babalık görevlerini yerine getirmediğini, mesafeli ve sık olmayan cinsel birliktelik kurduğunu, aile sorumluluklarını yerine getirmediğini, sürekli iş seyahatlerine gittiğini, Türkiye'ye döndüğünde haber vermediğini, müvekkili durumu sorduğunda "sen bana hesap soramazsın şeklinde cevaplar verdiğini" evin ve çocukların maddî ve manevî tüm sorumluğunun müvekkili üzerine bırakıldığını, erkeğin öfke kontrolü olmadığını, küfür ve hakaretler ettiğini, müvekkiline omuz atmak ve sert davranma şeklinde tavırlar sergilediğini, müvekkilinin annesini evden kovduğunu, sürekli ağabeyinin borçlarını üstlendiğini, müvekkilini sürekli ayrılıkla tehdit ettiğini, birden fazla kez de evden ayrıldığını, dava tarihinden 7 ay önce evi terk ettiğini, bu nedenle tarafların ayrı yaşadığını, sonrasında çocukları ile de iletişim kurmadığını iddia ederek, tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesi birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin annelerine verilmesini, ortak çocuklar için aylık 3.500,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, nafakanın yıllık %10 oranında arttırılmasına, müvekkili yararına 100.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.

2.Davacı karşı davalı kadın vekili cevaba cevap dilekçesinde özetle; cevap ve karşı dava dilekçesinde iddiaların doğru olmadığını, dava dilekçesindeki iddiaları tekrarla, müvekkilinin satranç merkezi kurucusu olduğunu, turnuvalar düzenlendiğini, iş dışında kimseyle görüşme ve mesajlaşması olmadığını, güven sarsıcı davranış iddiasının doğru olmadığını, erkeğin evi otel gibi kullandığını, işini her daim ön planda tuttuğunu, sürekli işi ile ilgilendiği için tüm yükün müvekkili üzerinde olduğunu, müvekkilinin annesinin sadece çocukların bakımına destek olduğunu, ayrı düzeni ve hayatı olup, taraflarla birlikte yaşamasının söz konusu olmadığını belirterek karşı dava ve feri taleplerin reddine karar verilmesini talep etmiştir.

3.Davacı karşı davalı kadın birleşen İstanbul Anadolu 18.Aile Mahkemesinin 2018/1039 Esas sayılı dosyasında dava dilekçesinde özetle; davalı erkeğin ... isimli bir kadın ile ve başka kadınlarla zina yaptığını, zina eyleminin evlilik birliği içerisinde ve sonrasında da devam ettiğini iddia ederek tarafların 4721 sayılı Kanun'un 161 inci maddesi uyarınca boşanmalarına karar verilmesini, müvekkili yararına 200.000,00 TL maddî, 200.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

1.Davalı karşı davacı erkek vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; dava dilekçesindeki iddiaların doğru olmadığını, davacı karşı davalı kadının annesinin alt katta ayrı dairesi olmasına rağmen sürekli taraflarla yaşadığını, tarafların evliliğine müdahale ettiğini, müvekkilini dışladıklarını, sürekli otoriter kurallar koyduklarını, kadının geliri fazla olduğu için müvekkilini aşağıladığını ve rencide ettiğini, bir yıl önce müvekkilinin akciğer embolisi nedeniyle hastanede yattığını, kadının bir defa bile ziyarete gelmediğini, 2015 yılı sonunda ameliyat geçirdiğini, bacağı alçılı iken kadının ilgi göstermediğini, önemsemediğini, kadının annesinin müvekkilini evden kovduğunu, müvekkiline söylemeden çocuklar ve annesi ile birlikte tatile gittiklerini, 2016 yazında kadının boşanacağını belirterek müvekkilinin eve gelmesini istemediğini, anlaşmalı boşanmaya zorladığını, fahiş nafaka ve maddî taleplerde bulunduğunu, müvekkilinin annesi ve ağabeyi ile görüşmediğini, annesinin cenazesinde bile sadece kilisedeki törene katıldığını, kadının gece geç saatlerde başka bir erkek ile mesajlaştığını, arkadaş sitelerine üye olduğunu, güven sarsıcı davranışları bulunduğunu, cinsel hayatını annesi ve çevresi ile paylaşıp müvekkilini küçük düşürdüğünü, aşağıladığını iddia ederek tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, baba ile çocuklar arasında kişisel ilişki kurulmasına, müvekkili yararına 100.000,00 TL manevî tazminat ile mahrum kalınan aile olanakları, kendisinden gizlenen kira geliri ve ortak edinilen menkul değere ait kazanç kaybından kaynaklan 100.000,00 TL maddî tazminatın davacı karşı davalı kadından alınarak müvekkiline verilmesini talep ve dava etmiştir.

2.Davalı karşı davacı erkek vekili birleşen davaya cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın iddialarının gerçek dışı olduğunu, müvekkilinin hiç bir zaman zina yapmadığını, müvekkilinin ruhban sınıfından olduğunu, dini, ahlaki ve vicdanı nedeniyle evliliğinin kutsallığına inandığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 16.12.2020 tarihli ve 2017/34 Esas, 2020/777 Karar sayılı kararıyla; boşanmaya sebebiyet veren olaylarda davalı karşı davacı erkeğin kusurlu olduğunu, evlilik birliğinin gerektirdiği sorumluluklarını yerine getirmediğini, evi, eşi ve çocukları ile ilgilenmediğini, ihmal ettiğini, eşi ve çocukları ile zaman geçirmediğini, sık sık evden gittiğini ve eşine bilgi vermediğini, eşine sinirli ve agresif davrandığını, kavga ve tartışma çıkardığını, hakaret ettiğini, kadına karşı aşağılayıcı söz ve davranışlarda bulunduğunu, evi terk etmekle tehdit ettiğini, kadının kusurunun tespit edilemediğini, bu kapsamda asıl davada, davacı kadının davasının kabulüne, erkeğin karşı davasının reddine karar verildiğini, ortak çocuklar 2006 doğumlu Şant ile 2011 doğumlu Karla'nın velâyetlerinin küçüklerin yaşları, anne sevgi ve şefkatine ihtiyaçları, eğitim ve sağlık yönünden yararları göz önüne alınarak anneye verilmesine, baba ile çocuklar arasında şahsi münasebet tesis edilmesine, tarafların mali ve sosyal durumları, günün ekonomik koşulları, paranın alım gücü, küçüklerin eğitim, sağlık, sosyal, bakım masrafları ve ihtiyaçları dikkate alınarak ortak çocuklar yararına tedbir ve iştirak nafakasına hükmedildiğini, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin kusurlu olduğu, kadının boşanmakla eşinin desteğini yitireceği, nazara alınarak kadın yararına 25.000,00 TL manevî tazminata hükmedildiğini, zina davası yönünden yapılan değerlendimede; erkeğin, eşini başka bir kadınla ilişkide bulunmak suretiyle aldattığının ve sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiğinin sabit olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne karar verildiği, kadın yararına 25.000,00 TL maddî ve 25.000,00 TL manevî tazminata hükmedildiği belirtilerek; erkeğin davasının reddine, kadının asıl ve birleşen davasının kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ıncı maddesinin birinci fıkrası ve 161 inci maddesi uyarınca boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocuklar için aylık 2.500,00'er TL tedbir ve 3.000,00'er TL iştirak nafakasına, nafakaların yıllık ÜFE oranında arttırılmasına, kadın yararına 25.000,00 TL maddî ve 25.000,00 TL manevî tazminata, erkeğin tazminat taleplerinin reddine hükmedilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı karşı davalı kadın vekili, nafaka ve tazminatların miktarı yönünden, davalı karşı davacı erkek vekili kadının davalarının kabulü, müvekkilinin reddedilen davası, kusur belirlemesi, müvekkili aleyhine hükmedilen tazminatlar, müvekkilinin reddedilen tazminat talepleri ile nafakaların miktarı yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 10.05.2022 tarih, 2021/335 Esas ve 2022/740 Karar sayılı kararıyla; İlk Derece Mahkemesince delil olarak dayanılan İzmir, Antalya ve Bodrum Emniyetlerinden otel kayıtlarının getirtildiği ancak kayıtlarda sadece erkeğin kaldığı tarihler ve odaların bildirildiği, erkeğin bildirilen tarihlerde başka bir kadınla aynı odada kalıp kalmadığı hususunun araştırılmadığı, bu kapsamda tahkikat genişletilerek Emniyet Müdürlüklerine yeniden müzekkere yazılarak erkeğin başka bir kadınla odada kalıp kalmadığının araştırıldığı, inceleme sırasında gelen kayıtlarda, erkeğin İzmir ... ... Otelde 12.08.2017-13.08.2017 tarihinde aynı odada ... adlı kadınla kaldığının anlaşıldığı, erkek vekilinin itiraz ve talebi üzerine ilgili otele yeniden müzekkere yazıldığı, kayıtlarda karışıklık olup olmadığı hususunun sorulduğu, otel tarafından, kayıtlarda karışıklık olmadığı ve odalarda birlikte kalanların imzaladıkları Register Card belgesi örneğinin gönderildiği, buna göre davalı karşı davacı erkek ile .... İsimli kadının aynı odada kaldığının anlaşıldığı, İlk Derece Mahkemesince asıl ve birleşen dava yönünden ayrı ayrı kusur belirlemesi yapılmış ise de, usulüne uygun dayanılan vakıa ve deliller dikkate alındığında, erkeğin eşi dışında bir kadınla birleşen dava tarihinden önce otelde kalması nedeniyle zina eyleminin sabit olduğu, evlilik birliğinin gerektirdiği sorumlulukları yapmama, evi, eşi ve çocukları ilgilenmeme, ihmal etme, eşi ve çocukları ile zaman geçirmeme eylemlerinin sabit olduğu, diğer eylemlerinin somut görgüye dayalı delillerle ispatlanamadığı, hakaret eyleminden dolayı erkeğe kusur yüklenmiş ise de, ceza dosyasında, davadan sonraki olay nedeniyle hakaret eylemi sabit olan kişinin kadın olduğu, erkeğe kusur olarak yüklenemeyeceği, whatsapp yazışmalarında kadının erkeğin evden gitmesini istediği ve buna dair yazışmalar olduğu, erkeğin kadına kusur olarak atfettiği güven sarsıcı eylemlerin ispatlanamadığı, buna göre boşanmaya sebep olan olaylarda erkeğin sabit olan kusurları karşısında ağır kusurlu, kadının ise erkeğin evden gitmesini isteyerek evi terke zorladığı, bu nedenle hafif kusurlu olduğu sonucuna varıldığı, bu kapsamda yasal şartlar oluşmakla erkeğin karşı davasının da kabulü ile tarafların boşanmalarına hükmedilmesi gerektiği, tarafların ortak çocukları yararına tedbir ve iştirak nafakasına hükmedilmesinin ve miktarlarının uygun olduğu, İlk Derece Mahkemesince asıl ve birleşen dava yönünden ayrı ayrı kusur belirlemesi yapılıp kadın lehine asıl dava yönünden 25.000,00 TL manevî tazminat, birleşen dava yönünden 25.000,00 TL maddî, 25.000,00 TL manevî tazminata hükmedildiği, asıl, karşı ve birleşen dava açılması halinde Mahkemece yapılacak işlemin tarafların kusurlarını bütün olarak belirleyip tazminatlar ve boşanmanın ferileri yönünden talepleri konusunda tek karar vermekten ibaret olduğu, kadın yararına maddî ve manevî tazminata hükmedilmesinin doğru olduğu, ancak asıl ve birleşen dava yönünden ayrı ayrı tazminata hükmedilmesinin usule aykırı olduğu, ayrıca tarafların dosyaya yansıyan ekonomik, sosyal durumları, hakkaniyet ilkesi gereğince tazminat miktarlarının az olduğu, bu haliyle davalı karşı davacı erkeğin kadına tazminat verilmesi ve miktarına yönelik istinaf talebinin reddine, davacı karşı davalı kadının tazminat miktarına yönelik istinaf talebinin kısmen kabulüne karar verildiği, erkeğin maddî tazminat talebinin boşanmanın feri niteliğine olmadığı gerekçesi ile davalı karşı davacı erkek vekilinin kusura yönelik istinaf talebinin kısmen kabulüne, boşanmaya sebep olan olaylarda erkeğin ağır kusurlu, kadının hafif olduğunun tespitine, davalı karşı davacı erkek vekilinin, reddedilen davasına yönelik istinaf talebinin kabulüne, davalı karşı davacı erkeğin karşı boşanma davasının da kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, davacı karşı davalı kadın vekilinin maddî manevî tazminat miktarına yönelik istinaf talebinin kabulü ile kadın yararına 150.000,00 TL maddî, 100.000,00 TL manevî tazminata, davalı karşı davacı erkek vekilinin manevî tazminat talebinin reddine yönelik istinaf talebinin kusur gerekçesi düzeltilmek suretiyle reddine, davalı karşı davacı erkek vekilinin maddî tazminat talebi yönünden istinaf talebinin diğer yönler incelenmeksizin kabulü ile, davalı karşı davacı erkeğin maddî tazminat talebi yönünden karar verilmek üzere dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, tarafların diğer istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1.Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davalı karşı davacı erkek vekili, kadının kabul edilen zina davası, kusur belirlemesi, müvekkili aleyhine hükmedilen maddî ve manevî tazminat yönünden temyiz isteminde bulunmuştur.

2.Dairenin 21.06.2023 tarihli kararı ile İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, erkeğin, evlilik birliğinin gerektirdiği sorumluluklarını yerine getirmediğini, evi, eşi ve çocukları ile ilgilenmediğini, ihmal ettiğini, eşi ve çocukları ile zaman geçirmediğini, sık sık evden gittiğini ve eşine bilgi vermediğini, eşine sinirli ve agresif davrandığını, kavga ve tartışma çıkardığını, hakaret ettiğini, kadına karşı aşağılayıcı söz ve davranışlarda bulunduğunu, evi terk etmekle tehdit ettiğini, kadının kusurunun tespit edilemediğini belirterek davacı kadının 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası kapsamındaki davasının kabulüne, erkeğin davasının reddine karar verildiği, bunun yanında erkeğin eşini başka bir kadınla ilişkide bulunmak suretiyle aldattığının, ve sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiğinin sabit olduğu gerekçesi ile de kadının birleşen 4721 sayılı Kanun'un 161 inci maddesi kapsamındaki davasının da kabulü ile boşanmalarına karar verildiği bu karara karşı davacı davalı kadın tarafından nafaka ve tazminatların miktarı yönünden, davalı davacı erkek tarafından ise kadının davalarının kabulü, reddedilen davası, kusur belirlemesi, aleyhine hükmedilen tazminatlar, reddedilen tazminat talepleri ile nafakaların miktarı yönünden istinaf yoluna başvurulduğu 6100 sayılı Kanun'un 355 inci maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık teşkil eden haller hariç olmak üzere, istinaf incelemesi, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılacağı, somut uyuşmazlıkta davacı davalı kadının delillerinin toplanmadığı, İlk Derece Mahkemesi tarafından eksik inceleme yapıldığı hususlarında istinaf talebi bulunmadığına, davalı karşı davacı erkek vekili tarafından da zina sebebine dayalı davanın ispatlanmadığı ve reddi gerektiği yönünden istinaf başvurusunda bulunulduğuna göre, artık Bölge Adliye Mahkemesince yapılacak iş İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama, toplanan deliller, tarafların iddia ve savunmaları ile İlk Derece Mahkemesinin gerekçesi bir bütün halinde değerlendirilerek, davacı davalı kadının zina davasının kabulü koşullarının oluşup oluşmadığı noktasında istinaf incelemesi yapmaktan ibaret olduğu İlk Derece Mahkemesince getirtilen otel, banka, yurt dışı giriş çıkış kayıtları, tanık beyanları ve diğer deliller nazara alındığında, davacı karşı davalı kadının zina sebebine dayalı davası ispatlanamadığı, o halde Bölge Adliye Mahkemesince kadının zina sebebine dayalı davasının kabulü yönünden davalı davacı erkek vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne karar verilerek, 4721 sayılı Kanun'un 161 inci maddesi uyarınca açılan davanın reddine karar verilecek yerde, tarafların istinaf başvuru dilekçelerinde bu yöne ilişkin bir talebi bulunmadığı nazara alınmadan, re'sen İzmir İl Emniyet Müdürlüğü'ne ve İzmir ... ... otele müzekkere yazılarak, alınan cevabi yazılar doğrultusunda, davalı karşı davacı erkeğin zina eyleminin sabit kabul edilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğundan bahisle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; bozma ilamına uyulmasına karar verilerek Bölge Adliye Mahkemesinin 2021/335 Esas, 2022/740 Karar sayılı 10.05.2022 karar tarihli kararının taraflarca temyiz edilmeksizin kesinleşen karşı davanın kabulü, erkeğin maddî ve manevî tazminat talepleri ve tarafların diğer istinaf taleplerinin reddi yönünden yeniden karar verilmesine yer olmadığına, kadının boşanma davasında verilen boşanma kararı ile karşı davada verilen boşanma kararı kesinleştiğinden erkeğin birleşen davanın kabulüne yönelik istinaf talebinin kısmen kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının birleşen dava yönünden verilen hükümlerinin kaldırılmasına, kadının zinaya dayalı birleşen davası konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına, birleşen dava yönünden erkek yararına yargılama gideri ve vekâlet ücretine, erkeğin kusura yönelik istinaf talebinin kısmen kabulüne, erkeğin ağır kusurlu, kadının hafif kusurlu sayılmasına, kadının maddî manevî tazminata yönelik istinaf talebinin kısmen kabulü ile, 150.000,00 TL maddî, 100.000,00 TL manevî tazminatın erkekten alınarak kadına verilmesine karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı karşı davalı kadın vekili; erkeğin zinasının sabit olduğu, kadının zina davasının kabulü gerektiği, ayrıca takdir edilen maddî ve manevî tazminatların usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; zina davası hakkında verilen hüküm, kusur belirlemesi, tazminatların miktarı yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davalı karşı davacı erkek vekili; kadının zinaya dayalı boşanma davası reddedilmiş olduğundan reddedilen davaya dayalı olarak erkeğin kadına göre daha kusurlu olduğundan bahsedilerek ve kusur belirlemesi yapılarak maddî ve manevî tazminata hükmedilemeyeceği, kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; kusur belirlemesi, tazminatlar yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, kadın tarafından 4721 sayılı Kanun'un 161 inci maddesinde düzenlenen zina hukuki sebebine dayalı olarak açılan boşanma davasında, davanın konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesinin ve kadın yararına tazminatlara hükmedilmesinin ve tazminatların miktarlarının uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun'un 166 ıncı maddesinin birinci ve ikinci, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi, 176 ncı maddesi. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Temyizen incelenen Bölge Adliye Mahkemesi kararında ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olduğu anlaşılmakla; davacı karşı davalı kadın vekilinin tüm, davalı karşı davacı erkek vekilinin aşağıdaki bent kapsamı dışındaki temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.

2.Davacı karşı davalı kadın asıl dava dilekçesi ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına ve kadın yararına manevî tazminata karar verilmesini, birleşen dava dilekçesi ile ise 4721 sayılı Kanun'un 161 inci maddesi uyarınca boşanmalarına ve kadın yararına maddî ve manevî tazminatlara karar verilmesini talep etmiş, davalı karşı davacı erkek ise 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince davacı karşı davalı kadın tarafından açılan davaların kabulüne, erkek tarafından açılan boşanma davasının reddine, kadın yararına asıl dava yönünden 25.000,00 TL manevî tazminat, birleşen dava yönünden 25.000,00 TL maddî ve 25.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir. Hükmün taraflarca istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince erkeğin davasının da kabulü gerektiği, kadının tazminat talepleri hakkında ayrı ayrı her dava için hüküm kurulmasının hatalı olduğu, miktarlarının ise az olduğu gerekçesi ile tarafların istinaf talepleri kısmen kabul edilmiştir. Erkek tarafından, kadının kabul edilen zina davası, kusur belirlemesi ve hükmedilen maddî ve manevî tazminatlar yönünden temyiz edilmiş, Dairemizin 21.06.2023 tarihli bozma ilamı ile, Bölge Adliye Mahkemesince kadının zina sebebine dayalı davasının kabulü yönünden erkek vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne karar verilerek, 4721 sayılı Kanun'un 161 inci maddesi uyarınca açılan davanın reddine karar verilecek yerde, davalı davacı erkeğin zina eyleminin sabit kabul edilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğundan bahisle hükmün bozulmasına, sair yönlerin ise şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesince bozma ilamına uyulmasına karar verilerek kadının boşanma davasında verilen boşanma kararı ile karşı davada verilen boşanma kararı kesinleştiğinden erkeğin birleşen davanın kabulüne yönelik istinaf talebinin kısmen kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının birleşen dava yönünden verilen hükümlerinin kaldırılmasına, kadının zinaya dayalı birleşen davası konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına, erkeğin kusura yönelik istinaf talebinin kısmen kabulüne, erkeğin ağır kusurlu, kadının hafif kusurlu sayılmasına, kadının maddî manevî tazminata yönelik istinaf talebinin kısmen kabulü ile kadın yararına maddî ve manevî tazminat ödenmesine karar verilmiştir.

3.6100 sayılı Kanun'un 141 inci maddesinde "Taraflar, cevaba cevap ve ikinci cevap dilekçeleri ile serbestçe; ön inceleme aşamasında ise ancak karşı tarafın açık muvafakati ile iddia veya savunmalarını genişletebilir yahut değiştirebilirler, ön inceleme duruşmasına taraflardan biri mazeretsiz olarak gelmezse, gelen taraf onun muvafakati aranmaksızın iddia veya savunmasını genişletebilir yahut değiştirebilir, ön inceleme aşamasının tamamlanmasından sonra iddia veya savunma genişletilemez yahut değiştirilemez. İddia ve savunmanın genişletilip değiştirilmesi konusunda ıslah ve karşı tarafın açık muvafakati hükümleri saklıdır." hükmü bulunmaktadır. Yapılan incelemede; kadın asıl dava dilekçesinde, cevaba cevap ve erkeğin karşı davasında verdiği cevap dilekçesinde maddî tazminat talep etmemiş, ispat edilemeyen ancak konusuz kalmakla hakkında karar verilmesine yer olmadığı kararı verilen birleşen zina hukuki nedenine dayalı dava dilekçesinde maddî tazminat talebinde bulunmuştur. Kadın tarafından ön inceleme duruşmasına kadar usulüne uygun şekilde asıl dava, cevaba cevap ve karşı davaya cevap dilekçesinde talep edilmeyen ve bu konuda usulünce yapılmış bir ıslah (6100 sayılı Kanun md. 176) işlemi yapılmayan, yalnızca karar verilmesine yer olmadığı kararı verilen birleşen zina davasında talep edilen maddî tazminat talebi hakkında, Mahkemece olumlu ya da olumsuz karar verilebilecek nitelikte bir maddî tazminat talebi mevcut değildir. Talepten fazlaya hükmedilemez. (6100 sayılı Kanun md. 26) Bu durumda kadının maddî tazminat talebi hakkında kabul edilen asıl davada veya erkeğin karşı davasında "usulüne uygun ileri sürülmediğinden karar verilmesine yer olmadığına" karar verilecek yerde, bu husus nazara alınmadan kadın yararına maddî tazminata karar verilmesi doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Yukarıda (3) numaralı parağrafta belirtildiği üzere temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının kadın yararına hükmedilen maddî tazminat yönünden BOZULMASINA,

2.Yukarıda (2) numaralı paragrafta belirtildiği üzere temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde temyiz eden Bergman'a iadesine,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden Karin'e yükletilmesine,

Dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

13.05.2024 tarihinde oy çokluğu ile karar verildi.

KARŞI OY YAZISI

Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasal gerektirici sebeplere ve özellikle, yasal süresi içerisinde ileri sürülmek kaydıyla ister asıl davada; ister birleşen veya karşı davada ileri sürülmüş olsun, dayanılan tüm delillerin toplanmasının, birlikte değerlendirme yapmak suretiyle tek bir kusur belirlemesi yapılmasının, boşanmanın ekiyle ilgili istemler yönünden de belirlenen kusur durumu dikkate alınarak istemlerin esasıyla ilgili tek bir hüküm kurulmasının boşanma davalarında bir zorunluluk olduğunun anlaşılmış bulunmasına göre (2.HD.’nin, 13.11.2019 tarih, E:2019/3480-K: 2019/11418 ile YHGK.’nin 15.06.2021 tarih, E: 2020/(2)/273-K: 2021/762 sayılı kararı), yerinde bulunmayan tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanununa uygun olan hükmün tümüyle onanması gerektiğini düşündüğümden, değerli çoğunluğun kararın 1. bendinde yazılı bozmaya ilişkin görüşüne katılmıyorum.