Logo

2. Hukuk Dairesi2023/9721 E. 2024/1172 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davasında kadının tam kusurlu bulunup, maddi manevi tazminat ve yoksulluk nafakası taleplerinin reddinin doğru olup olmadığı.

Gerekçe ve Sonuç: Erkeğin açtığı terk davasının kabulü ile boşanmaya karar verilmesi ve bu kararın kesinleşmesiyle kadının tam kusurlu olduğu kabulünün de kesinleşmiş olması ve kadının davasının reddine ilişkin hükmün bozma kapsamı dışında kalarak kesinleşmesi gözetilerek yerel mahkemenin direnme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

...

MAHKEMESİ : Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/1160 E., 2023/1859 K.

DAVA TARİHİ : 23.07.2018 - 24.07.2018

KARAR : Bozma ilamına uyularak, yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen boşanma davalarında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının kısmen bozulmasına, kısmen onanmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davalı-davacı kadının tazminat talepleri ile yoksulluk nafakası talebinin reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı-davacı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1.... erkek vekili dava ve cevaba cevap dilekçelerinde özetle; tarafların 2014 yılında evlendiğini, bu evliliklerinden ortak çocukları olduğunu, kadının, erkeğin ailesini istemediğini, beğenmediğini, birlikte yaşamaktan kaçındığını, ortak konutu terk ettiğini, 08.03.2018 tarihinde ortak konuta dönmesi amacıyla kadın ihtar gönderildiğini, ancak kadının ortak konuta dönmediğini, cevap dilekçesinde dayanılan vakaların gerçeği yansıtmadığını iddia ederek davanın kabulü ile tarafların terk hukuki sebebiyle boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin babaya verilmesine, erkek yararına 40.000,00 TL maddî tazminat, 40.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

2.... erkek vekili birleşen davada sunduğu cevap dilekçesinde özetle; birleşen dava dilekçesinde dayanılan vakaların gerçeği yansıtmadığını, erkek tarafından kadın aleyhine boşanma davası açıldığını, davanın halen derdest olduğunu ve işbu davanın derdestlik sebebiyle reddine karar verilmesi gerektiğini, kadının, erkeğin ailesini istemediğini, ortak konuta kabul etmediğini, birlik görevini ihmal ettiğini, ablasının evlilik birliğine müdahalesine sessiz kaldığını, ortak konutu terk ettiğini, düğünde takılan ziynetlerin, kadının rızası ile bozdurulduğunu ve yine kadının rızası ile erkeğin abisine verildiğini iddia ederek birleşen davanın reddine, ortak çocuğun velâyetinin babaya verilmesine, erkek yararına 40.000,00 TL maddî tazminat, 40.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

1.Davalı-davacı kadın cevap ve ikinci cevap dilekçelerinde özetle; asıl dava dilekçesinde dayanılan vakaların gerçeği yansıtmadığını, erkeğin, ailesinin evlilik birliğine müdahalesine sessiz kaldığını, fiziksel şiddet uyguladığını, baskıcı olduğunu, birlik görevini ihmal ettiğini, ziynet ve çeyiz eşyalarının erkekte olduğunu ve kadına iade edilmediğini, erkeğin terk ihtarında samimi olmadığını iddia ederek erkeğin boşanma isteminin kabulüne, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocuk yararına aylık 400,00 TL tedbir nafakası, 400,00 TL iştirak nafakası, kadın yararına aylık 500,00 TL tedbir nafakası, 500,00 TL yoksulluk nafakası, 40.000,00 TL maddî tazminat, 40.000,00 TL manevî tazminat, ziynet ve çeyiz eşyalarının eşyalarının bedelinin erkekten tahsili ile kadına verilmesini talep etmiştir.

2.Davalı-davacı kadın birleşen dava dilekçesinde özetle; erkeğin, ailesinin evlilik birliğine müdahalesine sessiz kaldığını, erkeğin ve erkeğin ailesinin hakaret ettiğini, fiziksel, cinsel ve psikolojik şiddet uyguladığını, sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiğini, birlik görevini ihmal ettiğini, ziynet ve çeyiz eşyalarının erkekten olduğunu, erkek tarafından gönderilen terk ihtarının samimi olmadığını iddia ederek davanın kabulü ile tarafların evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebiyle boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocuk yararına aylık 400,00 TL tedbir nafakası, 400,00 TL iştirak nafakası, kadın yararına aylık 500,00 TL tedbir nafakası, 500,00 TL yoksulluk nafakası, 40.000,00 TL maddî tazminat, 40.000,00 TL manevî tazminat, ziynet ve çeyiz eşyalarının eşyalarının bedelinin erkekten tahsili ile kadına verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

A. İlk Derece Mahkemesinin Birinci Kararı

İlk Derece Mahkemesinin 04.03.2020 tarih ve 2018/749 Esas, 2020/224 Karar sayılı kararı ile, kadının, ortak konuttan ayrılmasını haklı gösterecek bir sebep bulunmadığı, ortak konutu terk etmesinin hukuku aykırı olduğu, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 164 üncü maddesi uyarınca belirtilen sürede ortak konuta dönmeyen kadının bu eylemi sebebiyle erkeğin terk hukuki sebebiyle açtığı davanın hukuka uygun olduğu, her ne kadar kadın, terk ihtarının kendisine tebliğ edilmediği, ortak konutun anahtarın nerede olduğunu bulamayacağı, terk ihtarı ile kendisine gönderilen paranın yeterli olmadığı ve terkin haklı olduğunu iddia etmişse de terk ihtarında ortak konutun anahtarının erkeğin babasına teslim edildiği ve kadının ortak konuta dönmesi için gönderilen paranın makul olduğu, kadının, iddia ve savunmalarına ispatlayamadığı, ortak konutu terk etmesinin haksız olduğu, dinlenen tanık beyanlarına göre; kadının, erkeğin ailesini istemediği, sevmediği, bu durumu herkesin yanında söylediği boşanmaya sebebiyet veren olaylarda kadının tam kusurlu olduğu, dinlenen kadın tanıklarının beyanlarının bazılarının bizzat görgüye dayalı olmadığı, bazılarının ise objektif nitelikte olmadığı ve hükme esas alınamayacağı gerekçesiyle asıl davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanunu'nun 164 üncü maddesi hükmü uyarınca boşanmalarına, birleşen davanın reddine, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocukla baba arasında kişisel ilişki tesisine, ortak çocuk yararına dava tarihinden karar tarihine kadar aylık 250,00 TL tedbir nafakası, karar tarihinden karar kesinleşinceye kadar aylık 400,00 TL tedbir nafakası, kararın kesinleşmesinden itibaren aylık 400,00 TL iştirak nafakası, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda kadının tam kusurlu olduğu dikkate alınarak kadının nafaka ve tazminat taleplerinin ayrı ayrı reddine, yasal şartları oluşmadığından erkeğin tazminat taleplerinin ayrı ayrı reddine, kadının çeyiz eşyası yönündeki talebinin boşanmasının fer'îsi niteliğinde olmadığı, kadının çeyiz talebi olmadığı, bu nedenle usulüne uygun bir çeyiz davası bulunmadığından bu hususta karar verilmediği, kadın tarafından harcı yatırılmak suretiyle açılmış ziynet alacağı davası bulunmadığından kadının ziynet alacağı talebi ile ilgili karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesinin Gönderme Kararı

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-davacı kadın vekili tarafından hükmün tamamı yönünden istinaf başvurusunda bulunulması üzerine; Bölge Adliye Mahkemesinin 08.06.2021 tarih ve 2020/1001 E., 2021/1540 K. sayılı kararı ile İlk Derece Mahkemesince asıl davada, tarafların boşanmalarına karar verilmişse de dava dosyası içerisinde sadece kadına noter aracılığı ile gönderilen ihtarname ve okunmayan para makbuzunun bulunduğu, ihtarnamenin kadına tebliğine dair mazbatanın bulunmadığı, Malatya 2. Noterliğinin 08.03.2018 tarih ve 03955 numaralı ihtarnamesi, para makbuzu ve ihtarnamenin kadına tebliğine ilişkin mazbatanın getirtilmeden davanın esasına ilişkin delil toplanmadan asıl davanın kabulüne karar verilmesinin isabetli olmadığı, kabulü göre de; erkeğin kadına fiziksel şiddet uyguladığı iddiası ile açılan ve birleşen davada kadının delil olarak da dayandığı, Malatya 4. Asliye Ceza Mahkemesinin 2018/495 E. Sayılı dosyasının işbu dava dosyası açısından bekletici mesele yapılması gerektiği, 4721 sayılı Kanunu'nun 169 uncu maddesi hükmü uyarınca tedbir nafakasına hükmedilebilmesi için kusur aranmadığı ve kadın yararına tedbir nafakasına hükmedilmemesinin hatalı olduğu belirtilerek davalı-davacı kadın vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, usule uygun şekilde yargılama yapılıp sonucu uyarınca karar verilmek üzere dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

C. İlk Derece Mahkemesinin Son Kararı

İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, Malatya 2. Noterliğinin 08.03.2018 tarih ve 03955 numaralı evrak içeriğine göre kadının, ortak konuttan fiziksel ve sözel şiddet gördüğü iddiası ile ortak çocuğu da alarak İstanbul İlinde yaşayan kardeşlerinin yanına gittiği, ortak konuta dön ihtarının 13.03.2018 tarihinde tebliğ edildiği, konutta ödemeli havale gönderildiği kadının ihtara yanıt vermediği, ortak konuta da dönmediği, tarafların erkeğin ailesiyle altlı üstlü iki ayrı dairede oturdukları, kapılarının ve yeme içmelerinin ayrı olduğu, aksine bir iddianın da olmadığı, kadının, fiziksel şiddet vakasını ispatlayamadığı, kadının bu husustaki şikayeti ile ilgili Malatya 4. Asliye Ceza Mahkemesinin 23.02.2021 tarih 2018/495 E., 2021/159 K. sayılı kararı ile erkeğin beraetine karar verildiği, kararın kesinleştiği, kaldı ki bu durumun sürekli ayrı yaşama hakkı vermeyeceği, boşanma davalarındaki genel kuralın aksine, terk hukuki sebebine dayalı boşanma davalarında ispat yükünün davalı da olduğu ve davalının terkte haklılığını değil, ortak konuta dönmemekte haklı olduğunu ispatlaması gerektiğinden asıl davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanunu'nun 164 üncü maddesi hükmü uyarınca boşanmalarına, kadının fiziksel şiddet vakasını ispatlayamadığı anlaşıldığından birleşen davanın reddine, ortak çocuğun yaşı, ihtiyaçları, alınan sosyal inceleme raporu içeriği dikkate alınarak velâyetin anneye verilmesine, ortak çocukla baba arasında kişisel ilişki kurulmasına, ortak çocuğun yaşı, ihtiyaçları, tarafların ekonomik ve sosyal durumları dikkate alınarak ortak çocuk yararına aylık 400,00 TL iştirak nafakası, yasal şartları oluşmadığından erkeğin tazminat taleplerinin ayrı ayrı reddine, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin kusurlu bir davranışı ispatlanamadığından kadının tazminat taleplerinin ayrı ayrı reddine, kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine, birleşen davada ziynet ve çeyiz talebi açıklanmadığından ve nispi harçlar da yatırılmadığından bu konudaki davaların açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı ... erkek vekili katılma yoluyla reddedilen manevî tazminat talebi yönünden, davalı-davacı kadın vekili her iki boşanma davası ve fer'îleri yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 11.11.2022 tarihli ve 2022/2242 Esas, 2022/2706 Karar sayılı kararıyla; toplanan deliller, dinlenen tanık beyanları ve dosya kapsamı uyarınca; İlk Derece Mahkemesi tarafından, erkeğin şiddetine dair iddiasını ispatlayamadığından davalı-davacı kadının davasının reddine karar verilmişse de; erkeğin annesinin, kadına hakaret ettiği, erkeğin, ailesinin evlilik birliğine müdahalesine sessiz kaldığı, ortak çocukla ilgilenmediği, nafakasını dahi ödemediği, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğu, kadının birleşen davasının kabulüne karar verilmesi gerekirken reddine karar verilmesinin hatalı olduğu, her ne kadar davalı-davacı kadın vekili tarafından asıl davanın kabulü yönünde istinaf başvurusunda bulunmuşsa da 09.11.2022 tarihinde sunulan dilekçeyle, boşanmaya ilişkin istinaf itirazlarının bulunmadığı belirtildiğinden bu konudaki istinaf itirazları ile ilgili karar verilmeyeceği, ortak çocuğun yaşı, ihtiyaçları, alınan sosyal inceleme raporu içeriği dikkate alınarak velâyetin anneye verilmesi ve ortak çocukla baba arasında kişisel ilişki kurulmasının isabetli olduğu, tarafların ekonomik ve sosyal durumu, kusur durumu, evlilikte geçen süre, paranın alım gücü, kadının sürekli ve düzenli gelir getiren işi olmadığı dikkate alınarak kadın yararına tedbir nafakası ve yoksulluk nafakasına hükmedilmesi gerektiği, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğu, kusurlu davranışının kadının kişilik haklarına saldırı niteliğinde olduğu, paranın alım gücü, hakkaniyet ilkesi dikkate alınarak kadın yararına tazminata hükmedilmesi gerektiği, İlk Derece Mahkemesi tarafından verilen ilk kararda, erkeğin manevî tazminat talebinin reddine karar verildiği ve bu kararın erkek vekili tarafından istinaf edilmediği, erkeğin reddedilen manevî tazminat talebinin kadın açısından usuli kazanılmış hak oluşturduğu bu sebeple erkek vekilinin reddedilen manevî tazminat talebi yönünden istinaf itirazının yerinde olmadığı belirtilerek; davalı-davacı kadın vekilinin birleşen davanın reddi, kusur belirlemesi, tazminatlar, tedbir nafakası, yoksulluk nafakası yönünden istinaf itirazının kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının, asıl davada velâyet, kişisel ilişki ve defter tutmaya ilişkin verilen hükümleri ile birleşen dava ve fer'îleri yönünden kaldırılmasına ve bu yönlerden tekrardan esas hakkında hüküm kurulmasına, birleşen davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası hükmü uyarınca boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocukla baba arasında kişisel ilişki kurulmasına, kadın yararına aylık 500,00 TL tedbir nafakası, 500,00 TL yoksulluk nafakası, 30.000,00 TL maddî tazminat, 20.000,00 TL manevî tazminat, birleşen davanın kabulü edilmesi sebebiyle kadın yararına 9.200,00 TL maktu vekâlet ücreti, birleşen dava yönünden yapılan yargılama giderlerinin erkek üzerinde bırakılmasına, davalı-davacı kadın vekilinin sair, ... erkek vekilinin ise tüm istinaf taleplerinin ayrı ayrı esastan reddine karar verildi.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1.Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı ... erkek vekilli birleşen davanın kabulü ve fer'îleri, kusur belirlemesi, asıl dava hakkında hüküm verilmemiş olması yönünden temyiz isteminde bulunmuştur.

2.Dairenin 25.05.2023 tarihli kararı ile, ... erkek tarafından terk hukuki sebebine dayalı olarak açılan boşanma davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verildiği, her ne kadar davalı-davacı kadın vekili tarafından erkeğin davasının kabulü yönünden istinaf başvurusunda bulunulmuşsa da davalı-davacı kadın vekili tarafından sunulan 09.11.2022 tarihli dilekçeyle, verilen boşanma kararının doğru olduğu, boşanma kararının istinaf sebepleri arasında olmadığının belirtildiği ve erkeğin terk hukuki sebebine dayalı kabulüne karar verilen boşanma davasının istinaf edilmeyerek kesinleşmekle, davalı-davacı kadının evlilik birliğinden kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getirmemek üzere ortak konutu terk ettiği ve geri dönmemekte haklı olduğunu ispatlayamadığı yönündeki kabulün de kesinleşmiş olduğu, bu halde boşanmaya sebebiyet veren olaylarda davalı-davacı kadın tam kusurlu olup, ... erkeğin kusurlu kabul edilmesi doğru olmadığı gibi erkeğin davası hakkında verilen boşanma hükmü kesinleşmesine ve boşanmaya sebebiyet veren olaylarda kadının tam kusurlu olmasına rağmen kadının davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilmesi de doğru görülmediği , erkeğin tam kusurlu olduğunun kabulü ve bu hatalı kusur belirlemesine göre kadın yararına maddî, manevî tazminata ve yoksulluk nafakasına hükmedilmesi isabetsiz olduğu gerekçesiyle hükmün bozulmasına, sair yönlerden hükmün onanmasına karar verilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; bozma ilamına uyulmasına karar verilerek asıl davada verilen boşanma hükmü kesinleşmekle birleşen davanın konusu kalmadığından birleşen dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına, ... erkek yararına birleşen dava nedeniyle vekâlet ücretine ve yargılama giderlerine, davalı-davacı kadının maddî ve manevî tazminat ile yoksulluk nafakası talebinin ayrı ayrı reddine karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-davacı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı-davacı kadın vekili; erkeğin davasının kabulü, kadının davasının reddi, kusur belirlemesi, kadının tazminat taleplerinin reddi kararının usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; erkeğin davasının kabulü, kadının davasının reddi, kusur belirlemesi, kadının tazminat taleplerinin reddi yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, taraflarca açılan boşanma davalarında kadının tam kusurlu bulunması, maddî manevî tazminatlar ile yoksulluk nafakasının reddine karar verilmesinin doğru olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü ve 6 ncı maddeleri, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi, 176 ncı maddesi. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmanın kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan yönlere ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinin artık mümkün olmadığı gibi bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak oluşturan yönlerin de yeniden incelenmesinin hukuken mümkün olmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeple;

Davalı-davacı kadın vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

22.02.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.