Logo

2. Hukuk Dairesi2023/9798 E. 2024/1965 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Velayetin kötüye kullanılması suretiyle yapılan hisse devirlerinin iptali ve tescili istemiyle açılan davada, bozma ilamına uygun hüküm kurulup kurulmadığı.

Gerekçe ve Sonuç: Yerel mahkemenin, bozma ilamına uygun olarak, velayetin kötüye kullanıldığını tespit ederek davayı kabulüne dair kararında hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı gözetilerek mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

...

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2020/165 E., 2022/354 K.

DAVA TARİHİ : 17.03.2011

KARAR : Bozmaya uyularak hüküm tesisi

Taraflar arasındaki velâyet görevini kötüye kullanma nedeniyle tapu iptal ve tescil davasından dolayı bozma sonrası yapılan yargılama sonunda, Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı bir kısım davalılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikler yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Saray ilçesi Göçerler köyü muhtelif mevkilerde bulunan 3022-3023de kayıtlı taşımazların muris Hüsmen oğlu ...'e ait iken murisin ölümü ile mirasçılar arasında taksim ve intikal sonucu diğer hissedarlarında satımı ile taşınmazların tamamının davalı adına tescil edildiğini, davalının ayrıca kendisine intikaleden taşınmazların bir kısmınıda satarak elden çıkartığını, muristen kalan taşınmazların intikallerinin ve hisse devirlerinin yapıldığı tarihte davacının reşit olmadığını, annesinin davalıların ısrarlı talepleri ve bu kişinin cahilliğinden ve saflığından yararlanarak kendilerini kandırıp bedel ödemeden kendi hissesi ile birlikte davacınında hissesini hiçbir bedel almadan muvazaalı şekilde satışını gösterip devrettiklerini, müvekkili miras dışı bıraktıklarını,gerçek bir satışın söz konusu olmadığını, amacın tamamen yaşı küçük olan davacıyı miras dışı bırakmak olduğunu,murisin 300 dekar üzerinde taşınmazı olup paylaşım sonucu davacıya en az 50 dekar taşınmazın düştüğünü beyanla satış şeklinde yapılan bu işlemlerin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; kök muris Ahmet'in sağlığında taşınmazlar ile ilgili bağış ve satış yönünden herhangi bir tasarrufta bulunmadığını, muristen kalan malların el birliği halinde olan mülkiyeti paylı mülkiyete çevrilerek mirasçılara intikalinin sağlandığını, bu malların anne ve diğer mirasçılar arasında taksim edildiğini, davacının reşit olmamasından dolayı annesinin adına tüm işlemleri yaptığını, velâyeti kötüye kullandığından dolayı anneye husemetin yönlendirilebileceğini, hak düşürücü zaman aşımının bulunduğunu iddia ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 14.06.2019 tarihli kararı ile, velâyet hakkının kötüye kullanılıp kullanılmadığının tespiti için, taraflar arasında hisse devri yapılan tüm taşınmazlar başında keşif icra edildiği, davaya konu 267, 531, 269, 394, 397(ifraz ile oluşan 3020,3021,3022), 1467, 1630 (ifraz ile oluşan 3023,3024,3025) 1632 (ifraz ile oluşan 3026,3027,3028), 2534, 2662, 2664 parsel sayılı taşınmazların devir tarihi itibariyle değerlerinin hesaplanması istenildiği, düzenlenen 10.04.2019 tarihli raporda, davacının 269, 394, 397(ifraz ile oluşan 3020,3021,3022), 1467, 1630 (ifraz ile oluşan 3023,3024,3025) 1632 (ifraz ile oluşan 3026,3027,3028) 2534, 2662, 2664 parsel sayılı taşınmazlardaki Davalı ... ve diğer kardeşlere devredilen 3/20'şer hissesinin, 267 parsel sayılı taşınmazda davacıya devredilen toplam 7/20 hisseye oranla değerinin çok yüksek olduğu, 1981 yılında mirasçılar arasında rızai taksim yapıldığı ancak, taksim esnasında davacıya velayeten hareket eden Muris ...'in velâyet hakkını kötüye kullandığı, davalı ...'in ise murisin oğlu ve davacının abisi olması nedeniyle velâyet hakkının kötüye kullanıldığını bilecek durumda olduğu, bu nedenle Davalı ...'in kötüniyetli olduğu kanaatine varıldığı gerekçesi ile davanın kabulü ile Tekirdağ ili, Saray ilçesi, Göçerler Mahallesi, 3022 ve 3023 parsellerde davalı ... adına kayıtlı olan taşınmazların tapu kayıtlarının Saray Sulh Hukuk Mahkemesinin 16.12.2010 Tarih ve 2010/583 Esas 2010/491 Karar Sayılı veraset ilamındaki davacının payı oranında iptali ile aynı oranda davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Mahkemenin 14.06.2019 tarihli kararına karşı süresi içinde davalı ... vekili tarafından hükmün tamamı yönünden temyiz isteminde bulunmuştur.

2.Dairenin 15.01.2020 tarihli kararı ile; dosya kapsamından anlaşıldığı üzere davacı tarafından yine aynı mahkemede açılan ve temyiz üzerine Dairemizin 2016/12760 esas ve 2017/9019 karar sayılı ilamı ile eksik inceleme sebebiyle bozulmasına karar verilen yine Saray (Tekirdağ) Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesinin bozma öncesi 2013/196 Esas ve 2015/423 Karar numarasında kayıtlı, davacının miras bırakan babasından kalan Saray ilçesi Göçerler Köyü 1467, 3031, 3024 ve 3027 parsel sayılı taşınmazlara yönelik açtığı tapu iptali ve tescil davasının da derdest olduğu anlaşılmakla, bu dava ile temyize konu davanın (3022 ve 3023 nolu parseller) ve yine davacı tarafından velâyet görevinin kötüye kullanılması sebebiyle açılan ve henüz kesinleşmeyen başkaca tapu iptali ve tescile yönelik davaların bulunması halinde tüm bağlantılı davaların birleştirilerek görülmesi ve sonucu uyarınca bir karar verilmek üzere hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; velâyet hakkının kötüye kullanılıp kullanılmadığının tespiti için, taraflar arasında hisse devri yapılan tüm taşınmazlar başında keşif icra edildiği, davaya konu 267, 531, 269, 394, 397(ifraz ile oluşan 3020,3021,3022), 1467, 1630 (ifraz ile oluşan 3023,3024,3025) 1632 (ifraz ile oluşan 3026,3027,3028), 2534, 2662, 2664 parsel sayılı taşınmazların devir tarihi itibariyle değerlerinin hesaplanması istenildiği, düzenlenen 10.04.2019 tarihli raporda, davacının 269, 394, 397(ifraz ile oluşan 3020,3021,3022), 1467, 1630 (ifraz ile oluşan 3023,3024,3025) 1632 (ifraz ile oluşan 3026,3027,3028) 2534, 2662, 2664 parsel sayılı taşınmazlardaki Davalı ... ve diğer kardeşlere devredilen 3/20'şer hissesinin, 267 parsel sayılı taşınmazda davacıya devredilen toplam 7/20 hisseye oranla değerinin çok yüksek olduğu, 1981 yılında mirasçılar arasında rızai taksim yapıldığı ancak, taksim esnasında davacıya velayeten hareket eden Muris ...'in velâyet hakkını kötüye kullandığı, davalı ...'in ise murisin oğlu ve davacının abisi olması nedeniyle velâyet hakkının kötüye kullanıldığını bilecek durumda olduğu, bu nedenle Davalı ...'in kötüniyetli olduğu kanaatine varıldığı gerekçesi ile davanın kabulü ile Tekirdağ ili, Saray ilçesi, Göçerler Mahallesi, 3022 ve 3023 parsellerde davalı ... adına kayıtlı olan taşınmazların tapu kayıtlarının Saray Sulh Hukuk Mahkemesinin 16.12.2010 Tarih ve 2010/583 Esas 2010/491 Karar Sayılı veraset ilamındaki davacının payı oranında iptali ile aynı oranda davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuran

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde bir kısım davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalılar ..., ... ve ... vekili temyiz dilekçesinde özetle; Mahkemenin kabulünün yerinde olmadığını, fiili taksim sırasında davacının annesine düşen payların değerinin düşük olmadığını, gabin iddialarının ispatlanmadığını, davacının iddialarının ispatlanmadığını, fiili taksimin uzlaşı ile yapıldığını, hakkın kötüye kullanılmasının düşünülemeyeceğini, velâyet görevinin kötüye kullanılmadığını, davanın kişinin reşit olduğu tarihten itibaren 1 yıl içerisinde açılması gerektiğini, eldeki davanın 1 yıllık hak düşürücü süreden sonra açıldığını, davanın reddedilmesi gerektiğini belirterek hükmün tamamı yönünden Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, bozmanın amacına uygun karar verilip verilmediği ve davacının murisinin velâyet görevini kötüye kullanıp kullanmadığı, davanın kabulü koşullarının oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 428 inci maddesi, 438 inci maddesinin yedinci fıkrası ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrası. 4721 sayılı Kanun’un

3. Değerlendirme

1.Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanun'un 428 inci maddesi ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen Mahkeme kararında ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, Mahkemece bozmaya uygun işlem ve araştırma yapılmış olduğu), bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ve bozma kapsamı dışında kalarak kesinleşen yönlerin yeniden incelenmesinin hukuken mümkün bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Bir kısım davalılar vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,

Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,

Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

21.03.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.