"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/1393 E., 2023/1752 K.
DAVA TARİHİ : 20.11.2017-02.07.2018
KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ : Eskişehir 4. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2021/677 E., 2022/158 K.
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen karşılıklı boşanma ve eşin soyadını kullanmasına izin davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararını, kadının kabul edilen eşinin soyadını kullanmasına izin davasında kadın için hükmedilmeyen vekâlet ücretine ilişkin istinaf başvurusunun incelenmeksizin hatalı istinaf sınırlaması ile yazılı şekilde hüküm kurulduğu gerekçesiyle bozulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; eşin soyadını kullanmasına izin davası yönünden tarafların istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı-davacı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1.Davacı-davalı erkek vekili dava dilekçelerinde özetle; tarafların ruhen ve fikren anlaşamadıklarını, evliliğin çekilmez hal aldığını, müvekkilinin kadının da bilgisi dahilinde evden ayrıldığını, tarafların ayrı yaşamaya başladığını, müvekkilinin kusuru bulunmadığını iddia ederek tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
2.Davacı-davalı erkek vekili birleşen davaya cevap dilekçesinde özetle; kadının iddialarının asılsız olduğunu, kadının nafaka ve tazminat taleplerinin afaki olduğunu, kendisine alınan daireyi muvazaalı olarak sattığını, kötü niyetli olduğunu beyan ederek davanın reddini savunmuştur.
II. CEVAP
Davalı-davacı kadın vekili cevap ve birleşen dava dilekçesinde özetle; davacı erkeğin iddialarının asılsız olduğunu, erkeğin aşırı kıskanç olduğunu, çalışmasını istemediğini, ekomomik şiddet uyguladığını, küfür ve hakaret ettiğini, aşağıladığını, güven sarsıcı davranışlarda bulunduğunu, fiziksel şiddet uyguladığını, çocuğa kötü muamelede bulunduğunu, hastalığı ile ilgilenmediğini, ortak çocuğun boşanma sonrasında anne ve babasının soyadının farklı olmasını istemediğini iddia ederek tarafların 4721 sayılı Kanun'un 162 nci ve 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin müvekkiline verilmesini, ortak çocuk için aylık 3.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, müvekkili yararına aylık 3.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına hükmedilmesini, müvekkili yararına 50.000,00 TL maddî, 50.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini, davalı eşin soyadının boşanmadan sonra kullanılmasına izin verilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
A. İlk Derece Mahkemesinin Birinci Kararı
İlk Derece Mahkemesinin 19.12.2019 tarih ve 2018/1048 Esas, 2019/983 Karar sayılı kararı ile dinlenen taraf tanıklarının ve ortak tanıkların beyanlarından evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında kadına atfedilebilecek bir kusur olmadığı, erkeğin, kadının kanser hastalığı geçirdiği dönem içerisinde eşine karşı yeterince ilgili olmadığı, erkeğin küfürlü konuşması ve eşini aşağılayıcı sözler sarf etmesi nedeniyle evlilik birliğinin devamının sekteye uğradığı, kadının dava açmakta haklı olduğu, ortak çocuğun velâyetinin davacı anneye bırakılmasına, çocuk için bir miktar nafaka taktirine, erkeğin kusur durumu gözetilerek kadın lehine hakkaniyet ilkesi de göz önüne alınarak bir miktar nafaka ve tazminat taktirine, davacı kadının eşinin soy ismini kullanmasına dair talebinin ise bu durumun erkeğe herhangi bir zarar vermeyeceği, davacı kadının çocuğu ile aynı soy ismi taşımasında hukuki yararın bulunduğu kanaatine varılmakla talebinin bu yönden kabulüne karar verildiği gerekçesi ile erkeğin davasının reddine, kadının boşanma davasının kısmen kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, çocuk için aylık 1.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın yararına aylık 1.000,00 TL tedbir ve 20.000,00 TL toptan yoksulluk nafakasına, kadın yararına 25.000,00 TL maddî, 20.000,00 TL manevî tazminata, kadının boşandığı eşinin soyismini kullanmaya devam etmesine dair talebinin kabulüne, eşinin "İlhan" olan soyisminin kullanmasına izin verilmesine karar verilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesinin Gönderme Kararı
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı-karşı davalı erkek vekili tarafından hükmün tamamı yönünden, davalı davacı kadın vekili tarafından nafaka ve tazminat miktarı yönünden istinaf başvurusunda bulunulması üzerine; Bölge Adliye Mahkemesinin 22.09.2021 tarih ve 2019/456 Esas, 2021/1530 Karar sayılı kararı ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 15.03.2018 tarihli ön inceleme duruşmasında sadece asıl dosya ile ilgili ön inceleme yapılarak uyuşmazlık konuları tespit edildiği, birleşen 2018/535 Esas sayılı dosya yönünden ön inceleme yapılıp, tarafların üzerinde anlaştıkları ve anlaşamadıkları, vakıalar tespit edilmediği, kadın tarafından açılan birleşen davada, dilekçeler teatisi tamamlanmadan ve ön inceleme duruşması yapılmadan dosyanın birleştirildiği, birleştirme kararından sonra da bu eksikliğin tamamlanmadığı gibi, taraflara birleşen davaya ilişkin olmak üzere delil sunma imkanı tanınmadan kadın tarafından açılan boşanma davasının kabulüne karar verildiği, bu hususun erkeğin savunma hakkını kısıtlayan ve adil yargılanma hakkını etkileyen önemli bir usul hatası olduğu, kabule göre de; davalı-davacı kadının eşinin soyadını kullanmasına izin verilmesi isteğinin boşanmanın eki niteliğinde olmadığı, ayrı bir dava olup, maktu harca tabi olduğu, bu sebeple, mahkemece davalı-davacıya bu istekle ilgili olarak harcı ikmal etmesi için süre verilmesi, harcın ikmali halinde davaya devam edilmesi, harcın ikmal edilmemesi halinde 492 sayılı Harçlar Kanunu'nun (492 sayılı Kanun) 30 uncu maddesi gereğince işlem yapılması gerekirken, işbu talep yönünden harcın tamamlanması için süre vermeden, yargılamaya devamla işin esası hakkında hüküm tesisi doğru olmadığı gerekçesiyle, erkek vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi Kararının kaldırılmasına, usule uygun şekilde yargılama yapılıp sonucu uyarınca karar verilmek üzere dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
C. İlk Derece Mahkemesinin Son Kararı
İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile evlilik birliği içerisinde davacı-davalı erkeğin eşine olan davranışlarını hangi tarihte ne şekilde yapıldığı somut olarak dava dilekçesinde belirtilmediği, ilgili talebin hak düşürücü süreye uğrayıp uğramadığı anlaşılamadığı, kadının da ağır derecede onurunun kırılmasına yol açacak nitelikte iddiaların bulunmadığı gözetilerek 4721 sayılı Kanun'un 162 inci maddesi uyarınca açılan davanın reddine karar verildiği, tanıkların anlatımları, tarafların beyanları, tüm bilgi ve belgeler ile davalı-davacı kadına ait hastahane kayıtları ve whatsapp mesaj kayıtları incelendiğinde; davacı-davalı erkeğin, davalı-davacı kadının kanser hastalığı geçirdiği dönem içerisinde eşine karşı yeterince ilgili olmadığı, erkeğin evlilik sorumluluğunun tam anlamıyla üstlenmediği, eşinin fiziki görüntüsü hakkında incitici ve aşağılayıcı sözler sarf ettiği, genel anlamda davacı-davalı erkeğin küfürlü konuştuğu ve davacı-davalı erkeğin ekonomik gelire sahip olmasına rağmen eşine karşı elinin sıkı olduğu, birliğin temelinden sarsılmasında davacı-davalı erkeğin tam kusurlu olduğu, davalı-davacı kadının ise kusursuz olduğu, kadın lehine tarafların evli kaldığı süre dikkate alınarak 30.000,00 TL maddî, 30.000,00 TL manevî tazminat taktirine, ortak çocuğun velâyetinin annesine verilmesine, çocuk ve babası arasında belli günler içerisinde kişisel ilişki düzenlenmesine, tarafların gelir durumu çocuğun yaşı dikkate alınarak çocuk lehine 1.000,00 TL tedbir, 1.750,00 TL iştirak nafakası verilmesine, kadının emeklilik maaşı olduğu görülse dahi hastalık durumu dikkate alınarak 1.000,00 TL tedbir, 500,00 TL yoksulluk nafakası hükmedilmesine karar verildiği, davalı-davacı kadının eşinin soy ismini kullanmasına dair talebinin ise; bu durumun erkeğe herhangi bir zarar vermeyeceği, tarafların sosyal statüleri, ortak çocuğun okula gidiyor olması, okulda ve sosyal hayatında annesinden farklı soy isim kullanmasının psikolojisini olumsuz etkileyebileceği, bu sebeple davalı-davacı kadının eşinin soy ismini kullanmasına ilişkin talebinin kabulüne karar verildiği gerekçesi ile erkeğin davasının reddine, kadının 4721 sayılı Kanun'un 162 inci maddesine dayalı davasının reddine, kadının boşanma davasının kısmen kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, çocuk için aylık 1.000,00 TL tedbir ve 1.750,00 TL iştirak nafakasına, kadın yararına aylık 1.000,00 TL tedbir ve 500,00 TL yoksulluk nafakasına, kadın yararına 30.000,00 TL maddî, 30.000,00 TL manevî tazminata, kadının boşandığı eşinin soyismini kullanmaya devam etmesine dair talebinin kabulüne, eşinin "İlhan" olan soyisminin kullanmasına izin verilmesine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı-davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararı sonrasında taleplerinin göz ardı edildiği, tarafların güncel ekonomik durumunun tespit edilmediği, kadının emekli maaşı aldığını, müvekkilinin yatırdığı primler neticesinde emekliliğe hak kazandığını, halen müvekkilinin kredisini ödediği evde oturmaya devam ettiğini, bu hususlar göz ardı edilerek kadın yararına maddî ve manevî tazminata artış uygulanarak hüküm kurulduğunu, müvekkilinin kadının soyadını kullanmasını istemediğini, yetersiz ve eksik inceleme neticesinde müvekkilinin davasının reddedildiğini, kadının davasının kabul edildiğini belirterek, hükmün tamamı yönünden İlk Derece Mahkemesinin kararının lehine kaldırılmasını talep ederek istinaf yoluna başvurmuştur.
2.Davalı-davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; erkeğin birliğin temelinden sarsılmasında tamamıyla kusurlu olduğunu, erkeğin yaşattığı sıkıntılar nedeni ile kanser hastalığına yakalandığını, evliliğin 20 yıl sürdüğünü, nafaka ve tazminatların son derece düşük olduğunu, erkeğin evi 3 üncü kişiye devrettiğini, ortak çocuğun özel okulda okuduğunu, tedbir ve iştirak nafakasının çok düşük olduğunu, kanser hastası olan müvekkili yararına takdir edilen nafakanın da düşük olduğunu, müvekkilinin harcını ikmal ettiği soy adını kullanmaya izin davasının kabul edilmesine rağmen vekâlet ücretine hükmedilmediğini belirterek, nafaka ve tazminatların miktarı ile vekâlet ücreti yönünden İlk Derece Mahkemesinin kararının lehine kaldırılmasını talep ederek istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile hükmün usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesi ile istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1.Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
2.Dairenin 30.05.2023 tarihli ve 2022/1337 Esas, 2023/2744 Karar sayıl kararı ile; kadın vekilinin soyadı kullanımına izin davasına ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinde; kadın vekili tarafından istinaf başvurusunda; müvekkili tarafından soyadı kullanımına izin davasında ayrı harcın ikmal edildiği ve İlk Derece Mahkemesince bu dava yönünden de kabul kararı verildiği, buna karşın lehlerine vekâlet ücreti takdir edilmediği belirtilerek soyadı kullanımını izin davası kapsamında vekâlet ücreti yönünden istinaf yoluna başvurulduğu halde, Bölge Adliye Mahkemesince hatalı istinaf sınırlaması ile bu yöne ilişkin istinaf başvurusu incelenmeksizin yazılı şekilde hüküm kurulmasının usul ve kanuna aykırı olduğu gerekçesiyle kararın kadının, eşinin soyadını kullanmaya izin davası yönünden bozulmasına karar verilmiş, boşanma davası ve fer'îleri yönünden taraf vekillerinin tüm temyiz tirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; bozma ilamı kapsamında kadının soyadı kullanmasına izin davası yönünden hatalı istinaf sınırlaması yapılması sebebi ile bu yöne ilişkin temyiz itirazları incelenmeksizin "Soyadı kullanılmasına izin davası" yönünden hükmün bozulduğu bu hal ile kadın tarafından açılan "Soyadı kullanılmasına izin davası" yönünden istinaf aşamasına geri dönülmesi gerektiği bu kapsamda; İlk derece mahkemesince "Soyadı kullanılmasına izin davası" kapsamında verilen hüküm erkek tarafından hükmün tamamına yönelik kadın tarafından ise yararına vekâlet ücreti takdir edilmemesi sebepleriyle istinaf edildiği, yapılan yargılama ve toplanan delillerden; İlk Derece Mahkemesince verilen 27.11.2018 tarihli ilk kararda kadının erkeğin soyadının kullanmasına izin verilmesine yönelik davasının kabulüne karar verildiği ancak kadın yararına bu dava nedeniyle ayrıca bir vekâlet ücreti takdir edilmediği, bu hükmün erkek tarafından istinaf edildiği, kadın tarafından bu dava ile ilgili herhangi bir istinaf itirazında bulunulmadığı, istinafının boşanma davasında verilen tazminat ve nafaka miktarına münhasır olduğu, yapılan istinaf incelemesi sonrasında hükmün usulü sebeplerle ve soyadı kullanılmasına izin davası yönünden harç alınmadan yargılama yapılmasının doğru olmadığı gerekçeleriyle kaldırılarak dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verildiği, kaldırma kararı sonrasında İlk Derece Mahkemesince verilen 22.03.2022 tarihli ikinci hükümde de kadının erkeğin soyadının kullanmasın izin davasının kabulüne karar verildiği ve yine kadın yararına bu dava nedeniyle ayrıca bir vekâlet ücreti takdir edilmediği, İlk Derece Mahkemesince verilen ilk hükümde soyadının kullanmasın izin davası yönünden kadın yararına vekâlet ücreti verilmediği ve kadın tarafından ilk hükmün bu yönden istinafa edilmediği gözönüne alındığında bu durum erkek yararına usuli kazanılmış hak oluşturduğu, bu sebeple yapılan yargılama sonucunda soyadının kullanmasın izin davasının kabulüne rağmen kadın yararınına vekâlet ücreti takdir edilmemesinde erkek yararına bu yönde oluşan usulü kazanılmış hak sebebiyle herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı, sonuç itibariyle; İlk Derece Mahkemesince; kadının soyadı kullanımına izin davasının esasıyla ilgili hükme etki edecek tüm delillerin toplanıp değerlendirildiği, usulü işlemlerin Hukuk Muhakemeleri Kanununa uygun olarak yerine getirildiği, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, bu itibarla davanın kabulüne karar verilmesinde ve kadın yararına ayrı bir vekâlet ücreti takdir edilmemesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle erkeğin, kadının "soyadı kullanılmasına izne" ilişkin davasına yönelik istinaf talepleri ile kadının soyadı kullanılmasına izne ilişkin davasında lehe vekâlet ücretine hükmedilmemesine yönelik istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-davacı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı-davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde; vekâlet ücreti yönünden yönünden Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, bozmaya uygun karar verilip verilmediği ve kadının soyadını kullanmaya izin davası kapsamında vekâlet ücretine hak kazanıp kazanmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 323 üncü, 326 ncı, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı-davacı kadın vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
19.03.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.