"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Adana Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/1700 E., 2023/1615 K.
DAVA TARİHİ : 11.06.2019
KARAR : İstinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma
İLK DERECE MAHKEMESİ : Mersin 6. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2019/451 E., 2021/302 K.
Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne, tarafların boşanmalarına karar verilmiştir.
Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların 2011 yılında evlendiklerini, ortak çocuklarının olmadığını, davalı tarafın çocuk yapacak biyolojik yapıda olmadığını, ancak davalının evlilik öncesinde çocuk yapamayacağını bildiği halde bu durumu müvekkilinden gizlediğini, evlilik birliği içerisinde bu durum açığa çıktığında davalı tarafın müvekkilinin tüp bebek tedavisine zorladığını, müvekkilinin çocuk sahibi olmak istediğinden dolayı davalı tarafın bu talebini kabul ettiğini, ancak davalı tarafta yeterli sayıda sperm hücresi bulunmadığı için tedavinin sonuçsuz kaldığını, müvekkilinin tüp bebek tedavisi sürecinde kullandığı ilaçlar neticesinde hormonal dengesinin bozulduğunu, aşırı derecede kilo aldığını, sağlık problemleri başladığını, ancak müvekkilinin bütün bu fedakar tutumlarına rağmen davalı tarafın müvekkiline karşı saldırgan ve sevgisiz bir tutum sergilediğini, ayrıca davalı tarafın sürekli odasında kulaklık takarak bilgisayar oyunu oynadığını, müvekkilinin banyoda fenalaştığını, davalının kendi odasında bilgisayar oyunu oynadığından dolayı müvekkilinin yardım çığlığını dahi duymadığını, taraflar arasında evlilik birliğinin yeniden kurulamayacak şekilde sona erdiğini, bu nedenlerle tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, davalı aleyhine 200.000,00 TL maddî tazminata, 200.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı erkek vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın iddialarının doğru olmadığını, 2004 yılında evlenmeden önce davacı eşine varikosel ameliyatı olduğunu söylediğini, davacının da kendisine "Allahtan gelen birşey, sorgulayamam" şeklinde bu durumu bilerek kendisi ile evlendiğini, ayrıca davacı tarafın kendisini tüp bebek konusunda zorladığı iddiasının doğru olmadığını, aksine davacı ile ortak kararının olduğunu, yapılan araştırmalar sonucunda 47 kromozomlu çıktığını, aslında şuan sakat olması gerektiğini, ayrıca 4. evre kanser olduğunu öğrendiklerini, gittiği doktorların davacı eşine "bu saatten sonra önemli olan kocan" şeklinde telkinlerde bulunduğunu, ayrıca davacı eşinin ailesi tarafından sürekli küçük düşürücü ithamlara maruz kaldığını, davacının ailesinin kendisine "kaç sene oldu daha ortada çocuk yok, senin böyle dölsüz olduğunu bilseydik sana kız vermezdik" şeklinde sözler söylediğini, davacı tarafın evlilik birliği içerisinde üzerine düşen sorumluluklarını yerine getirmediğini, ev işlerinin dahi çoğunu kendisinin yaptığını, açıklanan nedenlerle davacı tarafından açılan haksız davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; çocuk sahibi olamayacağını eşinden gizleyen, davacıyı tüp bebek tedavisine zorlayan, küçük düşürücü sözler söyleyen ve hakaret eden" davalı erkeğin tam kusurlu olduğunun tespiti yapılmak suretiyle; davanın kabulü ile tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, davacı yararına 15.000,00 TL maddî tazminata, 15.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesine, davacı tarafın fazlaya ilişkin maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine, davalı aleyhine yargılama gideri ve vekâlet ücretine hükmedilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesi kararının maddî ve manevî tazminat miktarı ile tedbir ve yoksulluk nafakası konusunda karar verilmemesi yönlerinden usul ve yasaya aykırı olduğunu, boşanmaya neden olan olaylarda davalının tam kusurlu olmasına rağmen mahkemece maddî ve manevî tazminat miktarının düşük takdir edildiğini ayrıca mahkemece 29.03.2021 tarihli dilekçelerinde talep ettikleri aylık 2.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası konusunda karar verilmediğini, bu nedenlerle belirtilen yönlerden İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılması için istinaf kanun yoluna başvurduğu anlaşılmıştır.
2.Davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesi kararında boşanma kararına bir itirazlarının olmadığını ancak evlilik birliğinin sona ermesinde asıl kusurlu olan tarafın davacı olduğunu, dinlenen tanık beyanlarıyla da bu hususu ispatladıklarını, davacı tanık beyanlarının gerçeği yansıtmadığını, tarafların Akşehir ilçesinde yaşadıklarını, davacı tanıklarının görgüye dayalı beyanlarının olmasının mümkün olmadığını, kadın yararına maddî ve manevî tazminat takdirinin hatalı olduğunu, kaldırılmasının gerektiğini, yine davacı tarafın nafaka talebi ret olmasına rağmen lehlerine vekâlet ücreti hükmedilmediğini, bu nedenlerle İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılması için istinaf kanun yoluna başvurduğu anlaşılmıştır.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, "Her ne kadar İlk Derece Mahkemesi tarafından "çocuk sahibi olamayacağını eşinden gizleyen, davacıyı tüp bebek tedavisine zorlayan, küçük düşürücü sözler söyleyen ve hakaret eden" davalı erkeğin tam kusurlu olduğunun tespiti yapılmak suretiyle tarafların boşanmalarına karar verilmiş ise de, dinlenen tanık beyanları ve toplanan delillere göre; taraflar evlenmeden önce, davalı erkeğin davacı kadına bir ameliyat geçirdiğini ve tüp bebek yöntemiyle çocuk sahibi olabileceğini söylediği, kadının da bu hususu kabul ettiği, davalı tanıklarının bu hususa bizzat şahit oldukları, tarafların özel bir hastaneye giderek tüp bebek denemesinde bulundukları ancak tedavinin olumlu sonuçlanmadığı, bir süre sonra bu kez Üniversite hastanesine giderek yeniden denemede bulundukları, bu tedavi sırasında davalı erkeğin bu kez kansere yakalandığının ortaya çıktığı, tüp bebek tedavisinin neticelendirilemediği, davacı kadının tüp bebek tedavisine zorlandığı konusunda davacı tanık beyanlarının görgüye dayalı bir bilgilerinin bulunmadığı, yine her ne kadar davacı tanıkları davalı erkeğin kadına hakarette bulunduğunu beyan etmiş iseler de bu beyanların soyut olduğu, yer ve zaman unsurunu taşımadığı, taraflar ile davacı tanıklarının aynı yerde yaşamadıkları, mahkemece erkeğe kusur olarak yüklenen davacı tanığı ... tarafından belirtilen iş yapmadığı, sürekli evde oturduğu, çocuğun olmamasının davacı kadının suçu olduğu şeklindeki küçük düşürücü sözlerin ise 2015 yılından önceki döneme ait olduğu, tarafların birlikte yaşamaya devam ettikleri, kadın tarafından erkeğin kusurlu davranışlarının ispatlanamadığı, davacı kadının ise davalı erkeğe karşı, "senin yapamadığın erkekliği ben yapacağım, seni boşayacağım, sen erkek misin" şeklinde sözler söylediği, davalı erkeğin kanser hastalığı tedavisi sırasında davalı erkek ile ilgilenmediği, davalı erkeğin ailesine gerekli saygıyı göstermediği, müşterek konutu terk ettiği, boşanmaya neden olan olaylarda davacı kadının tam kusurlu olduğu, davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğu ancak mahkemece verilen boşanma kararının istinaf edilmemesi nedeniyle kesinleştiği, tarafların dairemizce tespit edilen kusur durumlarına göre kadın yararına maddî ve manevî tazminat takdirinin hatalı olduğu, kaldırılmasının gerektiği" gerekçesiyledavacı kadın vekilinin "maddî ve manevî tazminat miktarının yetersiz olduğuna" ilişkin istinaf başvurusu ile davalı erkek vekilinin "reddedilen nafaka yönünden lehlerine vekâlet ücreti takdir edilmemesine" ilişkin istinaf başvurusunun esastan reddine, davacı kadın vekilinin "tedbir ve yoksulluk nafakası talepleri hakkında karar verilmemesinin usul ve yasaya aykırı olduğu", davalı erkek vekilinin ise "kusur belirlemesi, kadın yararına maddî ve manevî tazminat takdirinin usul ve yasaya aykırı olduğuna" ilişkin istinaf başvurularının kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının 3 nolu bendinin kaldırılmasına, boşanmaya neden olan olaylarda davacı kadının tam kusurlu, davalı erkeğin kusursuz olduğunun tespitine, davacı kadının maddî ve manevî tazminat taleplerinin yasal şartları oluşmadığından reddine, davacı kadının tedbir nafakası talebinin kısmen kabulü ile dava tarihi olan 11.06.2019 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere aylık 750,00 TL tedbir nafakasının davalı erkekten alınarak davacı kadına ödenmesine, davacı kadının süresinden sonra talep edilen yoksulluk nafakası talebi konusunda karar verilmesine yer olmadığına karar verimiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; kusur tespiti,tazminatlar ve nafakalar yönlerinden temyiz talebinde bulunulmuştur.
2.Davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; tedbir nafakası yönünden temyiz talebinde bulunmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık kusur tespiti, nafaka ve tazminatlar noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 190 ve 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri; 4721 sayılı Kanunu’nun 6 ıncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu 174 üncü, 175 inci ve 176 ncı maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere, delillerin takdirinde hata görülmemesine ve özellikle Bölge Adliye Mahkemesince davacı kadına " müşterek konutu terk ettiği" vakıası kusur olarak yüklenilmiş ise de; somut olayda davalı erkek tarafından terk hukuki nedenine dayalı açılan bir dava bulunmadığının, bu nedenle bu vakıanın kadına kusur olarak yüklenemeyeceğinin, kabul edilen ve gerçekleşen diğer kusurlu davranışları uyarınca davacı kadının boşanmaya sebebiyet veren olaylarda yine de tam kusurlu olduğunun anlaşılmasına göre taraf vekillerinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
18.11.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.