"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1559 E., 2023/1547 K.
KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile yeniden hüküm kurma
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 9. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2020/540 E., 2022/493 K.
Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilmiştir.
Kararın her iki taraf vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen esastan reddi ve kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün ilgili bölümlerinin kaldırılarak kaldırılan yönden yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; davalı kadının davacı erkeğe, ailesine ve arkadaşlarına hakaret ettiğini, saldırgan davranışlar sergilediğini, küfür ettiğini, 6 yıldır ayrı yaşadıklarını belirterek tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebi ile boşanmalarına, aylık 500,00 TL tedbir-yoksulluk nafakasının, 20.000,00 TL maddî, 10.000,00 TL manevî tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı kadın süresinden sonra verdiği cevap dilekçesinde aylık 1.000,00 TL tedbir-yoksulluk nafakasına, 50.000,00 TL maddî, 50.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davalının eşine hakaret içeren küçük düşürücü sözler sarf ettiği, arkadaşlarının yanında eşine sözlü ve fiziksel şiddet uyguladığı, eşini küçük düşürücü davranışlar sergilediği, eşinin arabasını taşla çizdiği, davacı kocanın da evlilik birliğinin ekonomik sorumluluklarını yerine getirmediği, eşini kök ailesinin yanına gönderdiği, kendisinin de kök ailesi ile yaşamaya başladığı, evlilik birliğinin birlikte yaşama yükümlülüklerini yerine getirmediği, güven sarsıcı davranışlar sergilediği, eşini ailesi ve arkadaşları ile tanıştırmadığı, sosyal hayatına dahil etmediği, tarafların yaklaşık altı senedir fiilen ayrı yaşadıkları, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda evlilik birliğinin ekonomik sorumluluklarını yerine getirmeyen, eşini kök ailesinin yanında bırakarak birlikte yaşama yükümlülüğünü yerine getirmeyen, güven sarsıcı davranışlar sergileyen, eşini kök ailesi ve arkadaşları ile tanıştırmayan, sosyal hayatına dahil etmeyen davacı daha ağır kusurlu, eşinin davranışları karşısında tepkisel eylemi aşacak derecede başkalarının yanında eşine sözlü ve fiziksel şiddet uygulayan, küçük düşürücü davranışlar sergileyen, eşinin arabasına zarar veren davalı kadın daha az kusurlu olduğu gerekçesi ile davanın kabulü ile tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebi ile boşanmalarına, davacının yoksulluk nafakası talebinin reddine, davacının maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine, davalının yoksulluk nafakası talebinin reddine, 20.000,00 TL maddî, 30.000,00 TL manevî tazminatın davacıdan alınarak davalı kadına ödenmesine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde her iki taraf vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı erkek vekili; cevap dilekçesinin süreden sonra verilmesi, kusur belirlemesi, aleyhine hükmedilen tazminatlar ve miktarları yönünden kararın bozulmasını talep etmiştir.
2. Davalı kadın vekili; kusur belirlemesi, tazminat miktarları ve vekâlet ücreti yönünden kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama ve toplanan delillere göre davalı kadına İlk Derece Mahkemesince yüklenilen kusurların davalı kadının cevap dilekçesindeki maddî vakıa ikrarı niteliğindeki açıklamaları ile davacı tanık beyanları gözetildiğinde gerçekleştiği, buna mukabil mahkemece davacı erkeğe ekonomik sorumluluğunu yerine getirmemek, eşini kök ailesi yanında bırakarak birlikte yaşama yükümlülüğünü yerine getirmemek, güven sarsıcı davranışlar sergilemek, eşini kök ailesi ve arkadaşları ile tanıştırmamak ve sosyal hayatına dahil etmemek kusur olarak yüklenmiş ise de davalı kadına dava dilekçesinin 28.10.2020 tarihinde usulüne uygun şekilde tebliğ edilmesine rağmen davalı kadının yasal iki haftalık süreden sonra 04.12.2020 tarihinde cevap dilekçesi sunduğu , süresinde cevap dilekçesi ibraz etmeyen davalı davacının kusurlu olduğuna yönelik bir vakıa ileri süremeyeceği, delil bildiremeyeceği, bildirse dahi bu delilleri toplanıp hükme esas alınamayacağı, (Yargıtay HGK'nun 20.04.2016 tarih, 2015/26696 esas, 2016-6944 karar sayılı kararı) usulüne uygun şekilde ileri sürülmeyen ve çekişmeli olarak belirlenmeyen vakıalar esas alınarak davacı erkeğe kusur olarak yüklenemeyeceği, bu hale göre evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında davacı eşine sözlü ve fiziksel şiddet uygulayan, küçük düşürücü davranışlar sergileyen, eşinin arabasına zarar veren davalı kadın tam kusurlu olduğu, Mahkemece süresinde ibraz edilmeyen cevap dilekçesindeki vakıaların esas alınıp davacı erkeğin ağır, davalı kadının az kusurlu bulunmasının hatalı olduğu, davalı kadının süresinde ibraz edilmeyen cevap dilekçesindeki maddî ve manevî tazminat talepleri ile ilgili karar verilmesine yer olmadığına karar verilecek yerde, yanlış kusur belirlemesine bağlı olarak kadın yararına maddî ve manevî tazminata hükmedilmesinin de doğru olmadığı gerekçesi ile davacının kusur belirlemesine, davalı yararına hükmolunan maddî ve manevî tazminata ilişkin istinaf talebinin kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kusura ilişkin gerekçesinin açıklandığı şekilde düzeltilmesine kararın 5 nolu bendinin kaldırılmasına, davalı kadının süresinde talep edilmeyen maddî ve manevî tazminat talepleri bakımından hüküm kurulmasına yer olmadığına, davalı kadının tüm istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı kadın vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı kadın vekili; Bölge Adliye Mahkemesi kararının hatalı olduğunu ve kadın yararına maddî ve manevî tazminat hükmedilmesi gerektiğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
. Uyuşmazlık, davalı kadının cevap dilekçesinin sürede olup olmadığı, cevap dilekçesinin dikkate alınıp alınmayacağı, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylarda kusur durumu ve kadın yararına maddî ve manevî tazminat hükmedilip hükmedilmeyeceği noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası, 174 üncü maddesi.
3. Değerlendirme
1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı kadın vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
20.11.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.