"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2020/652 E., 2023/1332 K.
KARAR : Davalı-davacı kadın vekilinin başvurusunun esastan reddine, davacı-davalı erkek vekilinin başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulması
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 9. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2012/152 E., 2019/962 K.
Taraflar arasındaki katkı payı, değer artış payı ve katılma alacağı davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl ve davalı-davacı kadının açtığı birleşen davanın ayrı ayrı kısmen kabulüne kısmen reddine, davacı-davalı erkeğin açtığı birleşen davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davalı-davacı kadın vekilinin başvurusunun esastan reddine, davacı-davalı erkek vekilinin başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle asıl ve davalı-davacı kadının açtığı birleşen davanın ayrı ayrı kısmen kabulüne kısmen reddine, davacı-davalı erkeğin açtığı birleşen davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1. Davacı-davalı erkek vekili dava dilekçesinde; evlilik birliğinin devam ettiği 06.07.2005 tarihinde edinilmiş mal kapsamında kredi kullanılarak 131 ada 1 parselde bulunan 21 nolu dükkanın alındığını, edinilmiş mal olan bu dükkan ve işbu davanın açılmasından itibaren kira gelirlerinde müvekkilinin tasfiye alacağı olduğunu belirterek; 21 nolu dükkanın yarı payının müvekkili adına tescilini veya tasfiye tarihindeki değerinin yarısının katılma alacağı olarak boşanma hükmünün kesinleşmesinden itibaren faizi ile birlikte tahsilini ve birikecek olan kira gelirine boşanma hükmünün kesinleşmesinden itibaren faiz yürütülmesini talep ve dava etmiş; davacı-davalı erkek vekili 02.05.2013 tarihli dilekçede, dükkanın ile kira gelirini yarısının müvekkiline ait olduğunu ve müddeabihi 450.000,00 TL'ye artırıldığını belirterek, fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla 450.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte tahsilini talep etmiştir
2. Davacı-davalı erkek vekili birleşen davaya cevap dilekçesinde; davalı-davacının Sincan çarşı merkezinde açtığı eczanesini batırdığını, eczaneyi borçlu olarak sürdüremediği için 2008 yılında kapattığını ve eczanenin bulunduğu dükkanı kiraya verdiğini, daha sonra devlet memurluğuna başladığını, zaten eczane borca batık olduğu için yerinin kiraya verildiğini, eczanenin devrinde herhangi bir devir parası alınmadığını, müvekkiline ait 50 nolu bağımsız bölümün davalı-davacının eczanesini batırması üzerine satıldığını ve evi satın alan kişi tarafından davalı-davacının hesabına yatırıldığını, davalı-davacının bu parayı eczanenin borçlarının ödenmesinde kullandığını belirterek; davanın reddini savunmuştur.
3. Davacı-davalı erkek vekili birleşen dava dilekçesinde; ekte sunulan bilirkişi raporunda yer alan No:200/B-C nolu dükkanın tarafların ortak birikimleri ile davalı-davacı adına 06.05.2000 tarihinde satın alındığını ve 07.08.2007 tarihinde satıldığını, evlilik birliği içinde ve 2002 yılından önce ortak birikimlerle alınan bu taşınmazdaki müvekkilinin katkı payı alacağının tespiti ile müvekkiline ödenmesini için iş bu davayı açma zorunluluğu doğduğunu belirterek; fazlaya ilişkin haklar saklı olmak üzere şimdilik 10.000,00 TL katkı payı alacağının faiziyle birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
1. Davalı-davacı kadın vekili cevap dilekçesinde; tasfiye konusu edilen dükkanın edinilmiş mal olmadığını, mal ayrılığı rejimi döneminde müvekkilinin maliki olduğu iki adet kıymetli dükkan satılarak elde edilen satış bedeli ile tafsiye konusu dükkanın alındığını, davacı-davalının hiçbir katkısının olmadığını belirterek; davanın reddini savunmuştur.
2. Davalı-davacı kadın vekili birleşen dava dilekçesinde; müvekkilinin evlenmeden önce ve 01.01.2002 tarihinden önce edindiği mal ve değerlerin; Sincan çarşı merkezinde ailesinin desteği ile 1994 yılında açtığı eczane, eczaneden kazanılan para ile 1996 yılında satın alınan ve 2002 yılında satılan 13 ada 25 parsel 30 nolu bağımsız bölüm, 1998 yılında müvekkilinin harici satış protokolü ile aldığı ve 2003 yılında satılan Toyota marka araç, 1999 yılında .. Konut Yapı Kooperatifinden satın alınan ve 2000 yılında satılan A Blok 21 nolu bağımsız bölüm, 06.04.2000 tarihinde satın alınan ve kiraya verilen ve 07.08.2007 tarihinde de satılan No:200/B-C adresindeki dükkan olduğunu, bu mal ve değerlerin değer artış payı alacağına konu olduğunu, bunların boşanma kararının kesinleştiği tarih itibariyle rayiç değerlerinin tespitini talep ettiğini, müvekkilinin 01.01.2002 tarihinden sonra edindiği kişisel mal ve değerlerin de; müvekkilinin kişisel mallarını satarak elde ettiği paralarla 2005 yılında satın aldığı ve önceden beri eczane olarak kullandığı 131 ada 1 parsel 21 nolu bağımsız bölüm, müvekkilinin eczanesini 2008 yılında 100.000,00 TL’ye yaptığı devirle ilgili değer olduğunu, müvekkilinin eczaneyi kapattıktan sonra 4.000,00 TL’ye kiraya verdiğini ve kira paralarının da davacı-davalının babasının banka hesabına yattığını, asıl davada 21 nolu dükkanın değeri üzerinden katılma alacağı hesaplanırken, yukarıda belirtilen değer artış payı alacağının konusu olan mal ve değerlerin boşanma kararının kesinleştiği tarih itibariyle rayiç değerlerinin tespit edilerek dava konusu dükkanın değeri ile mahsuplaşılmasının kanun gereği olup onun için bu mal ve değerlerin listelendiğini, davacı-davalı adına 01.01.2002 tarihinden sonra müvekkiline ait paralarla alınan mal ve değerlerin; müvekkili tarafından İstanbul’dan gönderdiği 27.700,00 TL para ile davacı-davalı adına alınan ve halen davacı-davalının kullandığı ... plakalı araç, müvekkilinin 43.000,00 TL ödeyerek davacı-davalı adına alınan ve bir müddet tarafların ikamet olarak kullandıkları 45019 ada 1 parsel 50 nolu daire olduğunu, davacı-davalının daha sonra bu daireyi satıp satış bedelini harcadığını, davacı-davalı aleyhine açılan katılma alacağı davasının konusu olan malların bunlar olduğunu belirterek; fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla 15.000,00 TL değer artış payı alacağı ve katılma alacağının yasal faiziyle birlikte tahsilini talep ve dava etmiş; davalı-davacı kadın vekili 27.09.2013 tarihli dilekçede değer artışp payı alacağı yönünden 450.000,00 TL, katılma alacağı yönünden 20.000,00 TL olmak üzere müddeabihi artırıldığını açıklayarak, 470.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte tahsilini talep etmiştir.
3. Davalı-davacı kadın vekili birleşen davaya cevap dilekçesinde; mal ayrılığı rejimi döneminde 06.04.2000 tarihinde müvekkilinin kendi kişisel parası ile tasfiye konusu edilen dükkanın ... Konut Yapı Kooperatifi üyesi ....’den defaten nakit para ödeyerek satın aldığını, bu dükkanın alımında davacı-davalının hiçbir katkısı olmadığını, müvekkilinin 1994 yılından itibaren işlettiği eczaneden elde ettiği gelirlerle satın aldığını, ayrıca müvekkilinin davacı-davalı ile evlenmeden önce de eczane gelirleri ile başka bir dükkan daha satın alarak kira geliri de elde ettiğini belirterek; davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
1. Asıl dava, boşanma davası ile birlikte açılmış olup boşanma dava dosyasından 22.12.2011 tarihinde ayrılmasına karar verilmiştir.
2. İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, asıl dava yönünden; 131 ada 1 parselde bulunan 21 nolu dükkanın 06.07.2005 tarihinde ... adına satın alındığı, taşınmazın alımında çekilen kredinin taksitlerinin evlilik birliği içinde edinilmiş mal niteliğindeki kazançlardan ödendiği, kredi taksitlerinin hangi eş tarafından ödendiğinin önemi bulunmadığı, davalı-davacının kredi dışındaki kısmın kişisel mallarının satış parasından karşılandığını iddia ettiği, 13 ada 25 parselde kayıtlı 30 nolu dükkanın evlilik öncesi 07.04.1997 tarihinde ... adına satın alındığı, 12.12.2002 tarihinde satıldığı, satış tarihindeki değeri olan 50.000,00 TL'nin davalı-davacı lehine denkleştirilmesi gerektiği, davalı-davacının kişisel malı dükkan bedelinin başka bir şekilde kullanıldığının ispatlanamadığı, ... adına satın alınan Dedeşen Kooperatif hisseli dükkan ise 07.08.2007 tarihinde satıldığı, bu dükkanın tafsiye konusu dükkanın alımında 2005 tarihinde kullanılmış olmasının mümkün olmadığı, davacı-davalının taşınmazın alımında akrabalarının ve kendisinin bankalardan çektikleri kredilerle alındığını, davalı-davacının eczanesinin zarar ettiğini, satılan dükkanın parasının eczanenin borçlarına harcandığını iddia etmişse de gelen vergi kayıtlarından eczanenin yıllar itibariyle zarar etmediği, kazanç elde ettiği, akrabaların çektiği krediler olsa dahi bunların evlilik birliği içinde edinilmiş mal kapsamındaki kazançlardan ödenmiş olduğundan bu iddiaların değerlendirmeye alınmadığı, davalı-davacı lehine yapılan denkleştirme sonucunda artık değerin 1.246.185 TL olup davacı-davaının katılma alacağının 623.092,50 TL olduğu, taleple bağlılık ilkesi gereğince karar verildiği; kira gelirlerinn boşanma davasının açıldığı tarih itibariyle davalı-davacının hesabında mevcut olduğunun ispatlanmadığı gibi, boşanma davası açıldıktan sonra boşanma tarihi itibariyle mal rejimi sona ermiş olup kişinin mülkiyet hakkına dayalı kira gelirinin talebi mümkün bulunmadığı gerekçesiyle; asıl dava yönünden davanın kısmen kabulü ve kısmen reddi ile, 450.000,00 TL katılma alacağının karar tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline, kira gelirine ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
3. Davalı-davacı kadının açtığı birleşen dava yönünden; ... plaka sayılı aracın Mehmet adına evlilik birliği içinde edinilmiş mallara katılma rejiminin yürürlükte olduğu dönemde edinildiği, aracın karar tarihine en yakın değerinin 30.000,00 TL olduğu, davalı-davacının 15.000,00 TL katılma alacağı bulunduğu; 45019 ada 1 parselde kayıtlı 50 nolu dairenin 19.03.2008 tarihinde Mehmet adına satın alındığı, davalı-davacının işbu taşınmazın alımında kişisel malından 43.000,00 TL ödediğini iddia etmişse de bu iddiasını somut delillerle ispatlayamadığı, taşınmazın karar tarihine en yakın değerinin 200.000,00 TL olduğu, davalı-davacının 100.000,00 TL katılma alacağı bulunduğu; davalı-davacı adına kayıtlı iken satılan taşınmazlardan kaynaklı değer artış payı talep etmişse de mal rejimi tasfiyesinde kendi adına kayıtlı taşınmazlardan dolayı alacak talep etmesinin mümkün olmadığı gerekçesiyle; birleşen davanın kısmen kabulü ve kısmen reddi ile, 15.000,00 TL araçtan kaynaklı, 100.000,00 TL taşınmazdan kaynaklı katılma alacağının karar tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
4. Davacı-davalı erkeğin açtığı birleşen dava yönünden; 1029 ada 10 parselde kayıtlı 200/B-C nolu dükkan kooperatif hissesinin 06.04.2000 tarihinde ... adına satın alındığı, davalı-davacının kişisel malı olduğu, davalı-davacının 1994 yılından itibaren eczacı olarak eczane işlettiği, tarafların evlendikleri 1998 yılından bir yıl sonra 1999 yılında alınan dairenin satış parası ile bu hissenin alımında davacı-davalının katkısının ispatlayamadığı, bu durumun hayatın olağan akışına da uygun olmadığı gerekçesiyle; birleşen davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davalı-davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde; müvekkilinin birleşen davası yönünden, Mahkemenin denetime elverişli olmayan ve kanun hükümlerine aykırı görüş ve düşüncelerle hazırlanmış bilirkişi raporuna göre değer artış payı alacağı ve katkı payı alacağının reddedilmesinin hatalı olduğunu, müvekkilinin evlenmeden önce satın aldığı 13 ada 25 parseldeki 30 nolu dükkanın 12.12.2002 tarihinde satılarak 45019 ada 1 parseldeki 50 nolu dairenin satın alındığını, dükkan müvekkilinin kişisel malı olduğu için işbu dükkanın güncel değeri hesaplanarak öncelikle müvekkiline katkı payı alacağının verilmesi ve geriye bir bedel kalırsa taraflar arasında katılma alacağı olarak yarı oranda pay edilmesi gerektiğini, müvekkilinin kişisel malı olan 1029 ada 10 parseldeki dükkanın 07.8.2007 tarihinde satılarak asıl davada tasfiye konusu olan 131 ada 1 parseldeki 21 nolu dükkanın borçlarının ödenmiş olması nedeniyle müvekkilinin değer artış payı alacağı ve katkı payı alacağının reddedilmesinin hatalı olduğunu, celp edilen tapu kayıtlarından, noter satış senedinden, kooperatif kayıtlarından ve dosyada mevcut diğer delillerden bu malların müvekkilinin kişisel malı olduğu kesin olup bunların satılarak elde edilen satış paraları ile 45019 ada 1 parseldeki 50 nolu dairenin satın alınmasında ve 131 ada 1 parseldeki 21 nolu dükkanın banka kredi borcunun ödenmesinde kullanıldığından müvekkilinin değer artış payı alacağı ve katkı payı alacağının hesaplanması gerektiğini davacı taraf müvekkilinin kişisel mallarından olan 1029 ada 10 parseldeki dükkanın 2007 yılında satılarak satış bedelinin müvekkilinin işlettiği eczanenin borçlarına gittiğini ileri sürmüş ise de, müvekkilinin bu kişisel malının satış bedelinin eczanenin borcuna değil satın alınan eczane yerinin 131 ada 1 parseldeki 21 nolu dükkanın borcuna gittiği dolayısıyla davacının eczane borçlarına gittiği şeklindeki iddiasının doğru olmadığını, mahkemenin eczanenin bağlı olduğu vergi dairesinden eczanenin faaliyet gösterdiği yıllarla ilgili eczaneye ait tüm gelir vergisi beyannamelerini celp ettiğini, gelen beyannamelerin tamamından eczanenin hiçbir zaman zarar etmediği gibi hatta davacı tarafın iddiası ile ilgili (eczanenin yeri için 2005 yılında satın alınan dava konusu dükkanın satın alındığı 2005 yılı itibariyle ve kredi borçlarının ödenmekte olduğu müteakip 2006, 2007 ve eczanenin kapatıldığı 2008 yılı) dönemlerinde de eczanenin zarar etmediği anlaşılmakta olup, dolayısıyla davacının iddia ettiği gibi 2007 yılında satılmış olan müvekkilinin kişisel malı dükkandan elde edilen satış bedelinin eczanenin işletme borçlarına değil eczane yerinin, 131 ada 1 parseldeki 21 nolu dükkanın satın alınırken bedelin ödenmesi için borçlarının ödenmesi için kullanıldığı hiçbir tereddüde mahal bırakmayacak şekilde anlaşıldığını, müvekkilinin kirada olduğu bu dükkanı satın almak için tüm imkanlarını zorlayarak satın almaya talip olduğunu ve bankadan 280.000,00 TL kredi alabildiğini ve imkanlarını zorlayarak 150.000,00 TL daha temin ederek 430.000,00 TL satış bedelini satıcıya ödemek suretiyle eczanenin yerini 2005 yılında satın almış ise de, müvekkilinin gerek 150.000,00 TL için ve gerekse hemen başlayan aylık 7.000,00 TL banka kredi taksitlerini ödemek için eczane gelirlerinin tamamına yakınını kullandığını ve ecza depolarından borçla aldığı ilaç bedellerini ödeyemeyip öteleyerek karşılığında ecza depolarına çekler verdiğini ve aynı zamanda kişisel malı olan 1029 ada 10 parseldeki dükkanını emlakçı vasıtasıyla satışa çıkardığını, ancak satış hemen gerçekleşmediği için vadesi gelen çeklerin ödenemediğini ve ecza depoları ile yeniden borç yapılandırılmasına gidilerek yeni çekler verildiğini, 07.08.2007 tarihinde kişisel malı olan 1029 ada 10 parseldeki dükkanı 230.000,00 TL’ye satılınca biriken ecza depolarına olan borçlarını kapattığını, böylelikle müvekkilinin kişisel malının satışından elde edilen paranın davacı tarafından iddia edildiği gibi eczanenin işletme borcuna değil, eczane yeri, 131 ada 1 parseldeki 21 nolu dükkan satın alınırken müvekkilinin yaptığı borçlanmalara gittiği anlaşılmakta olup, davacı tarafın iddiası bu şekilde değerlendirildiği takdirde kanun ve Yargıtay içtihatlarına göre müvekkilinin bu kişisel malı yönünden de değer artış payı alacağı ve katkı payı alacağına hükmedilmesi gerekirken hükmedilmemesinin doğru olmadığını, 01.01.2002 tarihinden sonra edinilen başkaca mal ve değerlerle ilgili müvekkilinin alması gereken katılma alacağına hükmedilmemesinin hatalı olduğunu, müvekkilinin 2008 yılında eczanesini kapatırken içindeki mevcut ilaçları ve müştemilatı 100.000,00 TL’ye devrettiğini, boşalttığı eczanenin yerini de aylık 4.000,00 TL’ye kiraya verdiğini, daha doğrusu bu işlemlerin tamamının insiyatifi eline alan davacı-davalı tarafından yapıldığını ve yürütüldüğünü, elde edilen paraların tamamının davacı-davalının babası Halil'in banka hesabına yattığı celp edilen hesap hareketlerini gösterir kayıtlarda görüldüğü halde müvekkilinin bu paralar yönünden de katılma alacağının hesaplanmamasının hatalı olduğunu, asıl dava yönünden, dosyadaki delil durumuna göre, davacı-davalının dava konusu edilen ve sonuçta müvekkilinin kişisel mallarının satışı ile alınıp elde kalmış olan dükkandan dolayı davacı-davalının katılma alacağı olmadığı halde, davacı-davalının müvekkilini maddî ve manevî olarak bloke ederek malvarlığı ve gelirlerinin idaresini ele aldığı ve boşanma davası açmadan önce kurgulamış olduğu şekilde, yani müvekkilinin kişisel mallarını sattırarak dükkana tahvil edilmesini sağlayıp kredi borcunun son taksitinin ödendiği ay boşanma davası açarak elde kalan dava konusu dükkanın yarı değerinin karşılığını katılma alacağı olarak talep etmiş olduğunun dosyada mevcut belge ve delillerden anlaşıldığı, kanuna ve içtihatlara aykırı olarak, dosya kapsamı göz ardı edilerek hazırlanmış olan bilirkişi raporuna göre katılma alacağının tamamının kabul edilmesinin doğru olmadığını belirterek istinaf yoluna başvurmuştur.
2. Davacı-davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde; asıl dava yönünden, davalının 2002 yılında sattığı taşınmazın bedelinin tasfiye konusu taşınmazın 2005 yılında alımında kullanıldığına dair dosyada gelen banka kayıtlarında herhangi bir kayıt olmadığını, tasfiye konusu taşınmazın çekilen krediler ile alındığını ve kredi borçlarının evlilik birliği içinde edinilmiş mallarla ödendiğini, davalı-davacının soyut beyanından başka dosyada hiçbir delil bulunmadığını, davacı-davalının dosyaya gelen banka hesap hareketlerinde tasfiye konusu taşınmazın alındığı 06.07.2005 tarihi ve öncesinde böyle bir para olmadığının açıkça gözüktüğünü, davalı-davacının 2002 yılında sattığı kişisel malının 2005 yılında alınan malda kullanılıp kullanılmadığının ispat yükünün hatalı olarak müvekkiline yüklendiğini, bunun kanuna aykırı olduğunu, kanun gereği edinilmiş malda kişisel malı ile katkısı olduğunu iddia eden tarafın bunu ispatlaması gerektiğini, ispat yükünün davalı-davacıya düştüğünü, ayrıca dosyada bulunan bilirkişi raporunda kararın aksine 2002 yılında satılan taşınmazın bedelinin 2005 yılında alınan taşınmazda kullanıldığına dair tespit bulunmadığını, davalı-davacının açtığı birleşen dava yönünden davalı-davacının işlettiği eczanenin tasfiye edildikten sonra 02.12.2008 tarihinde faaliyetine son verildiğini ve davalı-davacı tarafından eczanenin devredildiğini, tasfiye konusu 45019 ada 1 parseldeki 50 nolu bağımsız bölümün davalı-davacının işlettiği eczanenin borçlarının kapatılması için eczanenin kapatılmasından yaklaşık 9 ay önce 19.03.2008 tarihinde satıldığını, davalı-davacının da bu bedeli harcanmıştır diyerek tevilli olarak kabul edildiğini, müvekkilinin işbu taşınmazı birleşen davacının katılma alacağını azaltmak kastıyla satmadığı gibi bunun parası ile başka bir taşınmaz almış veya yatırım yapmış da olmadığını, bu nedenle işbu taşınmazın eklenecek değer olmadığını; müvekkilinin açtığı birleşen davada tasfiye konusu taşınmazın evlendikten sonra 1999 yılında alındığını, müvekkilinin savcı olarak görev yaparken evlendiğini, bilirkişi raporunda tarafların bu dönem itibariyle gelirlerini gösterir belgelerin dosyaya gelmesi halinde tarafların katkı payının hesaplanacağının belirtildiğini, bu rapor üzerine tarafların gelir durumu dosyaya kazandırılmasına rağmen dosyanın tekrar bilirkişiye gönderilmediğini, bu konudaki taleplerinin hiçbir gerekçe gösterilmeden dikkate alınmadığını ve eksik inceleme ile karar verildiğini belirterek istinaf yoluna başvurmuştur.
3. Davacı-davalı erkek vekili istinaf süresi içinde sunduğu ek istinaf dilekçesinde de; davalı-davacı kadının açtığı birleşen davada tasfiye konusu araç her ne kadar evlilik birliği içerisinde alınmışsa da, aracın müvekkilinin ailesinin verdiği kişisel mallarla alındığını, davalı-davacının katılma alacağı bulunmadığını belirterek kararın bu yönden de kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, asıl dava yönünden; davalı-davacının tasfiye konusu taşınmazın mal ayrılığı rejimi döneminde maliki olduğu iki adet kıymetli dükkanın satılarak elde edilen satış bedeli ile alındığını savunduğu, 13 ada 25 parseldeki 30 dükkanın evlenme tarihinden önce 07.04.1997 tarihinde satın alınarak 12.12.2002 tarihinde satıldığı, 1029 ada 10 parseldeki taşınmaza ilişkin kooperatif üyeliğinin de eşler arasında mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu 06.04.2000 tarihinde satın alındığı ve 07.08.2007 tarihinde satıldığı devredildiği, davalı-davacı tarafından 06.07.2005 tarihinde 288.000,00 TL kredi çekildiği, kredinin boşanma dava tarihinden önce 06.07.2010 tarihinde kapatıldığı; her ne kadar Mahkemece, 13 ada 25 parseldeki 30 nolu dükkanın tasfiyeye konu taşınmazın alımında kullanıldığı kabul edilerek davalı-davacı lehine denkleştirme yapılmış ise de, dava dışı 13 ada 25 parseldeki 30 nolu dükkanın satış tarihi ile tasfiyeye konu taşınmazın edinme tarihi arasında geçen yaklaşık 2 yıl 7 aylık süre dikkate alındığında, mevcut dosya kapsamı itibariyle, davalı-davacı tarafça dava dışı 13 ada 25 parseldeki 30 nolu dükkanın satışından elde edilen bedelin bu süre içerisinde bankada veya başka bir yerde ya da başka bir şekilde değerlendirilip muhafaza edilerek tasfiyeye konu taşınmazın alımında kullanıldığı iddia ve ispat edilemediğinden, dava dışı taşınmazın satışından elde edilen bedelin tasfiyeye konu taşınmazın alımında kullanıldığını kabule olanak bulunmadığı; nitekim davalı-davacı vekilinin istinaf dilekçesinde de dava dışı 13 ada 25 parseldeki 30 nolu dükkanın satılarak birleşen davada tasfiyeye konu 45019 ada 1 parseldeki 50 nolu dairenin satın alındığının ileri sürüldüğü; her ne kadar davalı-davacı vekili istinaf dilekçesinde müvekkilinin tasfiyeye konu 131 ada 1 parseldeki 21 nolu dükkanın tüm imkanlarını zorlayarak satın almaya talip olduğunu ve bankadan 280.000,00 TL kredi alabildiğini ve imkanlarını zorlayarak 150.000,00 TL daha temin ederek toplam 430.000,00 TL satış bedelini satıcıya ödemek suretiyle 2005 yılında satın almış ise de, gerek 150.000,00 TL için ve gerekse hemen başlayan banka kredi taksitlerini ödemek için işlettiği eczanenin gelirlerinin tamamına yakınını kullandığını ve ecza depolarından borçla aldığı ilaç bedellerini ödeyemeyip öteleyerek karşılığında çekler verdiğini ve aynı zamanda kişisel malı olan 1029 ada 10 parseldeki dükkanı satışa çıkardığını, ancak hemen satılamadığından ecza depolarına olan borçların yapılandırıldığını ve yeni çekler verildiğini, 1029 ada 10 parseldeki dükkan 07.08.2007 tarihinde satıldığında ecza depolarına biriken borçlarını kapattığını, böylelikle kişisel malının satışından elde edilen bedelin 131 ada 1 parseldeki 21 nolu dükkan satın alınırken yapılan borçlanmalara gittiğini, müvekkilinin kişisel mallarının satışı ile alınan tasfiyeye konu taşınmazdan dolayı davacının katılma alacağı bulunmadığını ileri sürmekte ise de, mevcut dosya kapsamı itibariyle, bu hususta dosya arasında herhangi bir somut bilgi ve belge bulunmadığı gibi, davalı-davacı tarafça bu hususun yargılama aşamasında ileri sürülmediği, yargılama aşamasında 1029 ada 10 parseldeki dükkanın satışından elde edilen bedelin davacı-davalının elinde kaldığının ileri sürüldüğü, yargılama aşamasında ileri sürülmeyen hususların istinaf aşamasında dikkate alınmasının da mümkün olmadığından bu iddialara itibar edilemeyeceği; davacı-davalının kira gelirlerine yönelik talebinin boşanma dava tarihinden sonra elde edilen kira gelirlerine yönelik olduğu, taraflar arasındaki mal rejiminin boşanma dava tarihi itibariyle sona erdiği, bu tarihten sonra elde edilen kira gelirleri yönünden mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak talebinde bulunulamayacağından buna yönelik talebin reddine karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı; netice itibariyle, davalı-davacı tarafça kişisel mal veya kişisel malla katkı iddiasının, mevcut dosya kapsamı itibariyle somut bilgi ve belgeler ile ispatlanamadığı, tasfiyeye konu taşınmazın tamamının edinilmiş mal niteliğinde olduğu, taşınmazın tasfiye tarihi itibariyle değeri olarak tespit edilen 1.350.000,00 TL’nin yarısı oranında 675.000,00 TL davacı-davalının katılma alacağı bulunduğu, taleple bağlı kalınarak fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmasına, kira alacağına ilişkin talebin reddine karar verilmesi gerektiği belirtilerek; davalı-davacı kadın vekilinin başvurusunun esastan reddine, davacı-davalı erkek vekilinin başvurusunun kısmen kabulüne karar verilmiştir.
2. Davalı-davacı kadının açtığı birleşen dava yönünden; ... plakalı araca yönelik istinaf itirazlarının incelenmesinde; dosya içeriğine, iddia ve savunma ile toplanan delillere, kararın dayandığı hukuka uygun gerektirici nedenlere, mevcut deliller mahkemece değerlendirilerek takdir edildikten sonra karar verildiğine, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmadığına, tasfiyeye konu aracın edinme tarihi itibariyle edinilmiş mal olup davacı-davalının cevap dilekçesinde, tasfiyeye konu araç ile ilgili herhangi bir açıklamada bulunmadığı, her ne kadar birleşen davalı vekili istinaf dilekçesinde, aracın müvekkilinin ailesinin verdiği kişisel mallarla alındığını ileri sürmekte ise de, mevcut dosya kapsamı itibariyle, bu hususta dosya arasında herhangi bir somut bilgi ve belge bulunmadığı gibi, bu hususun yargılama aşamasında ileri sürülmediği, yargılama aşamasında ileri sürülmeyen hususların istinaf aşamasında dikkate alınmasının da mümkün olmadığı, tasfiyeye konu araç yönünden katılma alacağına hükmedilmesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı; 45019 ada 1 parseldeki 50 nolu daireye yönelik istinaf itirazlarının incelenmesinde, tasfiyeye konu taşınmaz edinme tarihi itibariyle edinilmiş mal olup, davacı-davalı taraf cevap dilekçesinde taşınmazın nasıl edinildiğine ilişkin herhangi bir açıklamada bulunmamış, ancak taşınmazın davalı-davacının işlettiği eczaneyi batırması üzerine satıldığını, alıcı tarafından bedelin davalı-davacının hesabına yatırıldığını, eczanenin borçlarının ödenmesinde kullandığını savunduğu, davalı-davacı vekilinin ise dava dilekçesinde, müvekkilinin 43.000,00 TL ödeyerek taşınmazı satın aldığını ileri sürdüğü, tasfiyeye konu dairenin boşanma dava tarihinden önce 19.03.2008 tarihinde satıldığı, Mahkemece, tasfiyeye konu daire eklenecek değer olarak kabul edilerek tasfiyede dikkate alınmış ise de, davacı-davalı vekilinin istinaf dilekçesinde müvekkilinin evlenme tarihinden önce satın aldığı 13 ada 25 parseldeki 30 nolu dükkanı satılarak tasfiyeye konu dairenin alındığını yargılama aşamasında ileri sürmediği, yargılama aşamasında dava dışı dükkanun satılarak 131 ada 1 parseldeki 21 nolu dükkanın alındığını ileri sürdüğü, öte yandan 13 ada 25 parseldeki 30 nolu dükkanın 12.12.2002 tarihinde satıldığı, tasfiyeye konu 45019 ada 1 parsledeki 50 nolu dairenin ise bu tarihten önce 02.05.2002 tarihinde satın alındığı anlaşıldığından bu iddiaya itibar edilemeyeceği, öte yandan her ne kadar davacı-davalı vekili istinaf dilekçesinde, bu taşınmazın davalı-davacının işlettiği eczanenin borçlarının kapatılması için satıldığını, mal kaçırma kastı bulunmadığını, taşınmazın eklenecek değer olmadığını ileri sürmekte ise de, dosya arasında tasfiyeye konu taşınmazın davacı-davalı tarafından mal kaçırma kastıyla devredildiğine ilişkin mevcut dosya kapsamı itibariyle herhangi bir somut bilgi ve belge bulunmadığı anlaşılmakta ise de, yine mevcut dosya kapsamı itibariyle birleşen davacının işlettiği eczanenin borçları olduğuna ilişkin de dosya arasında herhangi bir somut bilgi ve belge bulunmadığı, öte yandan davalı-davacının, davacı-davalının anılan taşınmazı satıp satış bedelini alıp harcadığını ileri sürdüğü, diğer bir anlatımla evlilik birliğinin giderlerine harcanmadığını iddia ettiği, taşınmazın satış tarihi ile taraflar arasındaki mal rejiminin sona erdiği boşanma dava tarihi arasındaki süre dikkate alındığında, taşınmazın satışından elde edilen bedelin evlilik birliği içerisinde evlilik birliğinin giderlerine harcanıp tüketilmesinin hayatın olağan akışına uygun olmadığı gibi, bu hususta dosya arasında mevcut dosya kapsamı itibariyle herhangi bir somut bilgi ve belge bulunmadığı, Mahkemece, açıklanan gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken değişik gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmediği; Mahkemece davalı-davacının adına kayıtlı iken satılan taşınmazlardan kaynaklı değer artış payı talep etmişse de, mal rejimi tasfiyesinde kendi adına kayıtlı taşınmazlardan dolayı alacak talep etmesi mümkün bulunmamakla bu talebin reddine karar verilmesi gerektiği gerekçesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı, her ne kadar davalı-davacı vekili istinaf dilekçesinde, müvekkilinin 2008 yılında eczanesini kapatırken içindeki mevcut ilaçları ve müştemilatı 100.000,00 TL’ye devrettiğini, boşalttığı eczanenin yerini de aylık 4.000,00 TL’ye kiraya verdiğini, daha doğrusu bu işlemlerin tamamının insiyatifi eline alan davacı-davalı tarafından yapıldığını ve yürütüldüğünü, elde edilen paraların tamamının davcaı-davalının babasnın banka hesabına yattığı celp edilen hesap hareketlerini gösterir kayıtlarda görüldüğü halde müvekkilinin bu paralar yönünden de katılma alacağının hesaplanmasının hatalı olduğunu ileri sürmekte ise de, Mahkemece gerekçe bölümünde bu hususta herhangi bir değerlendirmeye yer verilmediği anlaşılmakta olup davalı-davacının işbu iddialarının istinafa konu eşler arasında görülen mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak davasında dinlenilmesinin mümkün bulunmadığı, genel hükümlere göre talepte bulunulması gerektiği belirtilerek; davalı-davacı kadın vekilinin başvurusunun esastan reddine, davacı-davalı erkek vekilinin başvurusunun kısmen kabulüne karar verilmiştir.
3. Davacı-davalı erkek vekilinin açtığı birleşen dava yönünden; tasfiyeye konu 1029 ada 10 parseldeki taşınmazın edinme tarihi itibariyle kişisel mal olup talebin katkı payı alacağı istemine ilişkin olduğu, dosya arasında yer alan kayıt ve belgelerden, davacı-davalının taşınmazın edinildiği 06.04.2000 tarihi itibariyle çalıştığı, çalışarak, düzenli ve sürekli gelire sahip eşin, aksi kanıtlanmadıkça, yapabileceği tasarruf oranında katkıda bulunduğunun kabulü gerekmekte ise de, davacı-davalı vekilinin davalı-davacının açtığı birleşen davaya yönelik verdiği cevap dilekçesinde, taşınmazın satış bedeli davalı-davacının ecza depolarına vererek eczanenin borçlarını kapatmaya çalıştığını beyan ettiği, bu durumda davacı-davalı tarafça anılan taşınmazın satışından elde edilen bedelin evlilik birliği içerisinde evlilik birliğinin giderlerine harcanıp tüketildiğinin ileri sürüldüğü, davacı-davalı tarafın kendi beyanı ile bağlı olduğu, anılan taşınmazın mal rejiminin sona erdiği boşanma dava tarihi itibariyle davalı-davacı adına kayıtlı olmadığı, evlilik birliği içerisinde satıldığı, satıştan elde edilen bedelin evlilik birliğinin giderlerine harcanıp tüketildiğinin kabulü gerektiği, bu nedenle taşınmazdan kaynaklı katkı payı alacağının bulunmadığı, Mahkemece açıklanan gerekçeyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken, değişik gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru görülmediği belirtilerek; davacı-davalı erkek vekilinin başvurusunun kısmen kabulüne karar verilmiştir.
4. Sonuç olarak, davalı-davacı kadın vekilinin başvurusunun esastan reddine, davacı-davalı erkek vekilinin başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle, asıl davanın kısmen kabul kısmen reddi ile, tasfiyeye konu 131 ada 1 parseldeki 21 nolu dükkan yönünden 675.000,00 TL katılma alacağı bulunduğunun tespiti ile, taleple bağlı kalınarak 450.000,00 TL katılma alacağının İlk Derece Mahkemesi karar tarihi olan 10.12.2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tahsiline, fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmasına, kira alacağına ilişkin talebin reddine; davalı-davacı kadın açtığı birleşen davanın kısmen kabul kısmen reddi ile; tasfiyeye konu ... plakalı araç yönünden 15.000,00 TL ve tasfiyeye konu 45019 ada 1 parseldeki 50 nolu daire yönünden 100.000,00 TL olmak üzere toplam 115.000,00 TL katılma alacağının İlk Derece Mahkemesi karar tarihi olan 10.12.2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tahsiline, fazlaya ilişkin talebin reddine; davacı-davalı erkeğin açtığı birleşen davanın reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davalı-davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde; asıl davada tasfiye konusu 131 ada 1 parseldeki 21 nolu dükkanın edinilmesine davacı-davalının hiçbir katkısının olmadığını, taşınmazın müvekkilinin kişisel malları olan 13 ada 25 parseldeki 30 nolu dükkan ve 1029 ada 10 parseldeki dükkanın satışından elde edilen para ile alındığını, taşınmazın edinme tarihindeki değerinin hatalı belirlendiğini, dosya kapsamınındaki çelişkilerin göz ardı edildiğini, taşınmazın kredi dışındaki 150.000,00 TL'nin 13 ada 25 parseldeki 30 nolu dükkanın satışından elde edilen para olduğunu, bu hususun tanık beyanlarıyla doğrulandığını, kredi taksitlerinin ödenmesinde de davacı-davalının hiçbir katkısının olmadığını, kredi taksitlerinin eczanenin geliri ile karşılandığını, eczanenin gelirinin kredi ödemelerine kullanılmasından dolayı eczanenin borçlarının arttığını, eczanenin borçlarının kapatılması için de 1029 ada 10 parseldeki dükkanın satıldığını, dolaylı olarak 1029 ada 10 parseldeki dükkanın tasfiye konusu taşınmazın edinilmesi için satıldığının kabul edilmesi gerektiğini; 45019 ada 1 parseldeki 50 nolu dairenin edinilmesinde müvekkilinin 43.000,00 TL kişisel malından elde edilen gelirin kullanıldığını, bu hususun müvekkilinin 2002 öncesi banka kayıtları getirtilerek tespit edilebileceğini, ... plakalı aracın da edinme bedelinin müvekkilinin kişisel malı olan aracın satışından elde edilen para ile karşılandığını, müvekkilinin eczanenin devrinden elde edilen 100.000,00 TL'nin ve kira parasının davacı-davalının babasının hesabına yattığını, bunların da eklenecek değer olarak dikkate alınması gerektiğini, eczaneden kalan ilaçların depolara satılmasından elde edilen paraların da davacı-davalıda kaldığını, bunun da eklenecek değer olarak tasfiyede dikkate alınması gerektiğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
2. Davacı-davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde; 45019 ada 1 parseldeki 50 nolu dairenin katılma alacağının azaltma kastıyla devredildiğini dair bir iddianın olmadığını, talep dışında karar verilemeyeceğini, eczanenin borçlarının olmadığına dair delil bulunmadığına yönelik kabulün hatalı olduğunu, davalı-davacı tanıkların dahi eczanenin borçları olduğuna dair beyanları olduğunu, taşınmazın eczanenin borçları için eşin rızası ile satıldığını, bu hususun banka kayıtlarıyla da doğrulandığını; 1029 ada 10 parseldeki dükkan yönünden katkı payı alacağının reddedilmesinin de hatalı olduğunu, tarafların gelir durumları gözetilerek katkı payı alacağının belirlenmesi gerektiğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, kişisel mal savunması, katkının ispatı, tasfiyeye dahil edilecek mallar ve eklenecek değer hususu ile delillerin değerlendirilmesi noktasında toplanmaktadır. Dava, katkı payı, değer artış payı ve katılma alacağı istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 26 ncı maddesi, 33 üncü maddesi, 190 ıncı maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri; 4721 sayılı Kanun'un 6 ncı maddesi, 179 uncu maddesi, 202 nci maddesi, 219 uncu maddesi, 222 nci maddesi, 225 inci maddesinin ikinci fıkrası, 227 nci maddesi, 229 uncu maddesi, 230 uncu maddesi, 231 inci maddesi, 235 inci maddesinin birinci fıkrası, 236 ıncı maddesinin birinci fıkrası, 241 inci maddesi; 4722 Sayılı Türk Medenî Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun'un (4722 sayılı Kanun) 10 uncu maddesi; 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi'nin (743 sayılı Kanun) 152 nci maddesi, 153 üncü maddesi, 170 inci maddesi, 186 ncı maddesinin birinci fıkrası, 189 uncu maddesi, 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun (818 sayılı Kanun) 146 ncı maddesi, 544 üncü maddesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 646 ncı maddesi.
3. Değerlendirme
1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre, davalı-davacı kadın vekilinin tüm, davacı-davalı erkek vekilinin bozma kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Kural olarak, mal rejiminin sona erdiği sırada mevcut olan edinilmiş mallar tasfiye edilir (4721 sayılı Kanun md. 235/1). Ancak edinilmiş mallara katılma rejiminin tasfiyesinde, artık değere katılma alacak miktarı hesaplanırken "eklenecek değerler" de göz önünde bulundurulur. 4721 sayılı Kanun'un 229 uncu maddesine göre; eşlerden birinin mal rejiminin sona ermesinden önceki bir yıl içinde diğer eşin rızası olmadan, olağan hediyeler dışında yaptığı karşılıksız kazandırmalar ile mal rejiminin devamı süresince diğer eşin katılma alacağını azaltmak kastıyla yaptığı devirler mal rejiminin sona erdiği anda mevcutmuş gibi tasfiyeye dahil edilir.
3. Bu tür uyuşmazlıklarda; öncelikle, davalı eş tarafından 4721 sayılı Kanun'un 229 uncu maddesinde sayılan amaç ve doğrultuda kazandırma veya devrin yapılıp yapılmadığı araştırılıp belirlenmelidir. Mahkemece, karşılıksız kazandırma veya devrin yapıldığının anlaşılması durumunda, söz konusu mal mevcut kabul edilerek yapılan hesaplamada davacı tarafın katılma alacak hakkının olup olmadığı, varsa miktarı saptanarak davalı eşten tahsili yönünde hüküm kurulmalıdır.
4. Somut olayda, taraflar, 17.08.1998 tarihinde evlenmiş, 28.06.2011 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün, 02.10.2012 tarihinde kesinleşmesiyle boşanmışlardır. Sözleşmeyle başka mal rejiminin seçildiği ileri sürülmediğinden evlilik tarihinden 4721 sayılı Kanun'un yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihine kadar mal ayrılığı (743 sayılı Kanun md. 170), bu tarihten mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar ise, edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (4722 sayılı Kanun md.10, 4721 sayılı Kanun md. 202/1). Kadının açtığı birleşen davada tasfiye konusu 45019 ada 1 parseldeki 50 nolu daire edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu 02.05.2022 tarihinde davacı-davalı erkek adına satın alınmış, 19.03.2008 tarihinde üçüncü kişiye satılmıştır. Mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı bulunduğu rejime ilişkin hükümler uygulanır (4721 sayılı Kanun md.179).
5. Yukarıda açıklanan yasal düzenleme ve ilkeler uyarınca davacı-davalı erkek vekilinin kadının açtığı birleşen davada tasfiye konusu 45019 ada 1 parseldeki 50 nolu daireye yönelik temyiz itirazlarının incelemesinde; Mahkemece işbu taşınmaz yönünden taşınmazın eklenecek değer olduğu kabul edilerek yazılı şekilde karar verilmiş ise de, karar hatalı olmuştur. Şöyle ki, tasfiye konusu taşınmazın mal rejiminin sona erdiği boşanma dava tarihinden (28.06.2011) tarihinden üç yıldan fazla bir süre önce (19.03.2008) satıldığı, mal rejimin sona erdiği tarihte tasfiye konusu taşınmazın mevcut olmadığı, davalı-davacı kadın tarafından 4721 sayılı Kanun'un 229 uncu maddesinde sayılan amaç ve doğrultuda kazandırma veya devrin yapıldığı da mevcut delillerle de ispatlanamadığı anlaşılmaktadır. O halde, Mahkemece, kadının açtığı birleşen davada tasfiye konusu 45019 ada 1 parseldeki 50 nolu daire yönünden davanın reddine karar verilmesi gerekirken, eklenecek değer kabul edilerek katılma alacağı hesaplanması hatalı olmuş, bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
A. Asıl ve Erkeğin Açtığı Birleşen Dava Yönünden
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca asıl ve erkeğin açtığı birleşen dava yönünden taraf vekillerinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın asıl ve erkeğin açtığı birleşen dava yönünden ONANMASINA,
B. Kadının Açtığı Birleşen Dava Yönünden
1. Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının kadının açtığı birleşen davada tasfiye konusu 45019 ada 1 parseldeki 50 nolu daire yönünden BOZULMASINA,
2. Davalı-davacı kadın vekilinin tüm, davacı-davalı erkek vekilinin bozma kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddine,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden ...'e yükletilmesine,
Peşin alınan harcın istek halinde yatıran ...'e geri verilmesine,
Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,16.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.