Logo

2. Hukuk Dairesi2024/3433 E. 2025/359 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davasında Bölge Adliye Mahkemesi'nin maddi tazminat talebiyle ilgili gerekçesi ile hüküm fıkrası arasında çelişki bulunup bulunmadığı.

Gerekçe ve Sonuç: Bölge Adliye Mahkemesi'nin gerekçesinde maddi tazminat talebinin tefrik edilmesi gerektiği belirtilmesine rağmen hüküm fıkrasında buna yer verilmeyerek hüküm ve gerekçe arasında çelişki yaratıldığı, bu durumun adil yargılanma hakkı ve gerekçeli karar ilkelerine aykırı olduğu gözetilerek, 6100 sayılı HMK'nın 297. maddesine aykırılık nedeniyle karar bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Adana Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/338 E., 2024/450 K.

DAVA TÜRÜ : Karşılıklı Boşanma

İLK DERECE MAHKEMESİ : Adana 1. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2017/669 E., 2021/140 K.

Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı-davacı erkek vekili tarafından kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi, velayet, aleyhine hükmedilen tazminatlar, nafakalar, tazminat taleplerinin reddi yönünden emyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı-davacı erkek vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 26 ncı maddesi gereğince hâkim, tarafların talep sonucu ile bağlı olup, ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Adil yargılanma hakkı Anayasamızın 36 ncı maddesinin birinci fıkrası ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 6 ncı maddesinde düzenlenmiş olup, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin bazı kararları ile Anayasa Mahkemesinin bireysel başvuruya ilişkin bazı kararlarında gerekçeli karar hakkının adil yargılanma hakkının somut görünümlerinden olduğu belirtilmiştir. Anayasa'nın 141 inci maddesinin üçüncü fıkrasına göre, bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır. Adil yargılanma hakkının sağlanması kapsamında kararların gerekçeli olmasıyla ilgili kamu düzenine ilişkin hükümlere 6100 sayılı Kanun'da da yer verilmiştir. 6100 sayılı Kanun'un 297 nci maddesine göre hükümde tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri yer almalı ve sonuç kısmında da taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir. Yine 6100 sayılı Kanun'un 298 inci maddesinin ikinci fıkrasında ise gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz hükmü mevcuttur.

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 24.02.2010 tarihli ve 2010/1-86 Esas, 2010/108 Karar sayılı kararında da "...Yasa'nın aradığı anlamda oluşturulacak kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar; kararın gerekçesinin de, sonucu ile tam bir uyum içinde, o davaya konu maddî olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi nedenlere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyacak; kısaca, maddî olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantıyı gösterecek nitelikte olması gerekir. Zira tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri ve Yargıtayın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için, ortada, usulüne uygun şekilde oluşturulmuş; hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıktaki bir gerekçe bölümünün ve buna uyumlu hüküm fıkralarının bulunması zorunludur..." hususlarına yer verilmiştir.

Kararın gerekçesi ile hüküm fıkrası arasında çelişki yaratılması yukarıda açıklanan ve Anayasa ile teminat altına alınan yargılamanın açıklığı, adil yargılanma hakkı prensibine ve kararların gerekçeli olması gerektiğine dair Anayasa ve yasa hükümlerine de açıkça aykırı olacaktır.

Somut olayda, Bölge Adliye mahkemesince kararın gerekçesinde davacı-davalı kadının maddi tazminat talebinin 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu`nun (4721 sayılı Kanun) 174 üncü maddesinin birinci fıkrası kapsamında kalmadığı, İlk Derece Mahkemesince bu talep yönünden görevsizlik kararı verilmek üzere talebin tefrik edilmesi gerekirken kadın yararına maddi tazminat takdir edilmesi hatalı olduğundan davalı-davacı erkek vekilinin maddi tazminata ilişkin istinaf başvurusunun usulden kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının 7 ve 8 nolu bentlerinin ortadan kaldırılarak davacı-davalı kadının maddi tazminata ilişkin talebinin dosyadan tefrik edilmesine karar verilmiş, ancak kararın hüküm kısmında buna ilişkin bir hüküm kurulmayarak gerekçe ile hüküm arasında çelişki yaratılmıştır. O halde, Bölge Adliye Mahkemesince maddi tazminat yönünden hüküm ve gerekçe çelişkisi yaratılmadan, 6100 sayılı Kanun'un 297 nci maddesine uygun biçimde, gerekli unsurları içeren bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olmuş, bozmayı gerektirmiştir.

KARAR

Açıklanan sebeple;

1.Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının yukarıda (2) numaralı paragrafta belirtildiği üzere maddi tazminat yönünden BOZULMASINA, maddi tazminata yönelik temyiz itirazının bozma sebebine göre şimdilik incelenmesine yer olmadığına

2.Yukarıda (1) numaralı paragrafta belirtildiği üzere davalı-davacı erkek vekilinin sair temyiz tirazlarının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozmanın kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin ise 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde temyiz edene iadesine,

Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,16.01.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.