"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 56. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/759 E., 2024/610 K.
DAVA TÜRÜ : Karşılıklı Boşanma
İLK DERECE MAHKEMESİ : Bakırköy 12. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2020/70 E., 2021/456 K.
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı- davalı erkek vekili tarafından kusur belirlemesi tazminat ve nafaka yönünden; davalı- davacı kadın vekili tarafından ise reddedilen 161 nedeniyle boşanma talebi, kusur belirlemesi, tazminat miktarları ile reddedilen yoksulluk nafakası yönünden temyiz edilmiş olup kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
1.Temyizen incelenen Bölge Adliye Mahkemesi kararında ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olduğu anlaşılmakla; davacı- davalı erkek vekilinin tüm, davalı- davacı kadın vekilinin bozma kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2.Karşılıklı açılan boşanma davalarında yapılan yargılama sonucunda İlk Derece Mahkemesince davacı- davalı erkek eşin ... sarsıcı davranışı ikrar ettiği, erkek tanık beyanlarının sebep ve saiki belli olmayan duyuma dayalı beyanlar olduğu, geçimsizliğe sebebiyet veren olaylarda kadın eşin kusurunun az olduğu, davacı- davalı erkek eşin ağır kusurlu olduğu, kadının zina hukuksal sebebine dayalı boşanma davasının reddine, tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebine dayalı davalarının kabulüne, tarafların boşanmalarına ve ferilerine hükmedilmiş, bu karara karşı taraflarca istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince, istinaf incelemesi neticesinde tarafların ayrı yaşadıkları süreçte davacı- davalı erkeğin başka bir kadınla görüşerek ... sarsıcı davranışlarda bulunduğu görgüye dayalı tanık anlatımları ile ispatlandığı, davacı- davalı erkeğin bu davranışlarının zina boyutuna ulaştığının ispat edilemediği, tarafların ortak çocukları tanık ...'nın anlatımları 7 yıl öncesine (önceki davadan feragat tarihinden öncesine) ait olup, İlk Derece Mahkemesince hükme esas alınmamasının doğru olduğu, ayrıca, tarafların ayrı yaşadıkları süreçte yaşanan olaylardan dolayı davalı- davacı kadının erkeği affettiği yada hoşgörüyle karşıladığının da ispatlanamadığı, sonuç olarak evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylarda, tarafların ayrı yaşadıkları süreçte başka bir kadınla görüşerek ... sarsıcı davranışlarda bulunan ve birlik görevlerini yerine getirmeyen erkeğin tam kusurlu olduğu, kadına yüklenen bir kusurun olmadığını, buna karşın Mahkemenin karar gerekçesinde kadının az kusurlu olduğunun belirlenmesi ile erkeğin davasının kabulüne karar verilmesi doğru değil ise de, erkeğin davasının kabulü istinaf edilmeyerek kesinleştiğinden yanlışlığa işaret edildiği belirtilerek, kusurun gerekçesinin düzeltilmesine ve kadın yararına ferilere hükmedilmiştir. Hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi’nin de kabulünde olduğu üzere, kadının erkeğin kusurlu davranışlarını affettiği yada hoşgörüyle karşıladığı dosya kapsamında ispatlanamamıştır. Her ne kadar Bölge Adliye Mahkemesince tarafların ortak çocukları tanık ...'nın anlatımlarından tanık beyanında geçen olayların 7 yıl öncesine ait olduğu kabul edilmiş ise de; tanık beyanı bir bütün olarak değerlendirildiğinde, kadın ve ortak çocuğun erkeği takip etmesine yönelik eylemin 7 yıl öncesinde olduğu, beyanının devamında ise “...7 yıldır zaten babam başka bir kadın ile yaşıyor. Bizimle yaşamıyor. Babam kendi evimizi sattı...” ifadeleriyle erkeğin başka bir kadınla ilişkisinin olduğu, bu ilişkinin halen devam ettiği ve temadi eden eylemin af kapsamında kabul edilemeyeceği anlaşılmaktadır. O halde zina eylemi dosya kapsamı ile ispatlanmıştır. Kadının zina hukuksal sebebine dayalı davasının kabulüne karar verilmesi gerekirken reddi doğru değil ise de erkeğin davasının kabulü istinaf edilmeyerek boşanma hükmü kesinleştiğinden kadının zina nedenli davası konusuz kalmış olup kadının zina hukuksal sebebine dayalı davası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmek üzere hükmün bozulması gerekmiştir.
5.Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı dikkate alındığında davalı- davacı kadın yararına takdir edilen manevî tazminat azdır. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 4 üncü maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddesi hükümleri dikkate alınarak daha uygun miktarda manevî tazminat takdiri gerekir. Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerekmiştir.
KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının yukarıda paragraflarda belirtildiği üzere kusur belirlemesi, kadının zina hukuki nedenine dayalı boşanma davasının reddi ile davalı- davacı kadın yararına hükmedilen manevî tazminat miktarı yönünden BOZULMASINA,
2.Yukarıda (1) numaralı paragrafta belirtildiği üzere davacı- davalı erkek vekilinin tüm, davalı- davacı kadın vekilinin ise sair temyiz tirazlarının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozmanın kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin ise 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden ...'a yükletilmesine,
Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden ...'e iadesine,
Dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
18.03.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.