Logo

2. Hukuk Dairesi2024/6487 E. 2024/8165 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davalıya nişanda takılan ziynet eşyalarının iadesine karar verilip verilemeyeceği, davacının aktif dava ehliyeti olup olmadığı, alacağın zamanaşımına uğrayıp uğramadığı ve ziynetlerin değerinin doğru hesaplanıp hesaplanmadığı hususlarında ihtilaf bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemenin bozma kararına uygun olarak verdiği hükümde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan ve bozma kapsamı dışında kalarak kesinleşen yönlerin yeniden incelenmesinin mümkün olmadığı gözetilerek yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi

SAYISI : 2021/456 E., 2023/691 K.

KARAR : Davanın kısmen kabulü

Taraflar arasındaki nişan hediyelerinin iadesi davasından dolayı bozma sonrası yapılan yargılama sonunda, Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı her iki taraf vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikler yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı erkek vekili dava dilekçesinde özetle tarafların 27.09.2014 tarihinde nişanlandıklarını, 23.04.2015 tarihinde nişanın davalı tarafından bozulduğunu, davalı tarafa 5 adet 25 gram bilezik, 2 adet 20 gram bilezik, 1 adet 8 gram bilezik, 1 adet beşibirlik, 1 adet beşibirlik zinciri, 1 adet altın, 2 adet çeyrek altın ve 1.170,00 TL nakit para verildiğini, hediyelerin aynen iadesine, aynen iade mümkün olmadığı takdirde bedeli olan 26.500,00 TL`nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı kadın süresinde verdiği cevap dilekçesinde özetle; takılan takıların değerinin çok fazla gösterildiğini, bir kısmının kendi ailesi tarafından takıldığını, bir kısmının eş, dost ve komşular tarafından takıldığını, bu hediyelerin geri istenemeyeceğini, davacı tarafından nişanın bozulduğunu iddia ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 28.06.2016 tarihli 2015/562 Esas 2016/488 Karar sayılı kararı ile, davanın 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu`nun (4721 sayılı Kanun) 122 nci maddesi gereğince açılmış nişan bozulması nedeniyle hediyelerin iadesine yönelik olduğu, yapılan yargılama sonucunda dinlenen tanık beyanları dikkate alındığında iadesi istenen hediyelerin davacının akrabaları tarafından verildiği ancak davanın nişanlı erkek tarafından açıldığı, Yargıtay 3. HD. 28.11.2011 tarih ve 2011/13146 Esas, 2011/18974 Karar sayılı ilamında haklı olarak belirtildiği üzere 4721 sayılı Kanun`un 122 nci maddesinde; nişanlılık evlenme dışındaki bir sebeple sona ererse, nişanlıların birbirlerine veya ana ve babanın ya da onlar gibi davrananların, diğer nişanlıya vermiş oldukları alışılmışın dışındaki hediyelerin, verenler tarafından geri istenebileceği, hediye aynen veya mislen geri verilemiyorsa, sebepsiz zenginleşme hükümlerinin uygulanacağı hükmünün yer aldığı, bu düzenlemeye göre nişan hediyelerinin iadesine karar verilebilmesi için; dava konusu şeylerin davalıya, davacı nişanlı tarafından verildiğinin usulüne uygun olarak kanıtlanması gerektiği, somut olayda ise; hediyelerin davacının bir kısım akrabaları tarafından verildiği bu durumda sözkonusu hediyelerin iadesinde davacının aktif husumet ehliyetinin bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Mahkeme kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay 3. Hukuk Dairesi`nin 04.10.2018 tarihli 2016/21757 Esas 2018/9618 Karar sayılı kararı ile nişan törenlerinde takılan takıların bizzat davacı nişanlı tarafından takılması zorunluluğu bulunmadığı, ana-babanın ya da onlar gibi davrananların nişanlı adına taktıkları takıların, davacı nişanlı tarafından takılmış sayılacağı ve nişanın bozulması durumunda da bizzat talep edilebileceği, örf ve adete göre, nişan törenlerinde, takıların, nişanlıların birbirine bizzat takmalarından çok, genelde bir aile büyüğü veya ana-baba veya kardeşlerden biri tarafından takıldığı, o halde, mahkemece; davacı (nişanlı) veya davacı adına hareket eden ana-baba veya kardeşleri tarafından takılan takıların saptanarak, hüküm altına alınması gerekirken, yanılgılı değerlendirme ve eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm tesisinin doğru görülmediği gerekçesi ile hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

B. İkinci Bozma Kararı

1. Davalı kadın vekili tarafından karar düzeltme yoluna başvurulmuştur.

2. Yargıtay 3. Hukuk Dairesi`nin 15.10.2019 tarihli 2019/893 Esas 2019/7942 Karar sayılı kararı ile; davacı vekilinin, 28.06.2016 tarihli celsede; ziynet eşyalarını davalıya verenlerin haklarını davacıya temlik ettiklerini bildirerek, temlik sözleşmelerini dosyaya sunduğu, bu halde, mahkemece; öncelikle anne ve kardeşleri tarafından takılan nişan hediyelerinin belirlenmesi, sonrasında ise anne ve kardeşler tarafından davacıya verildiği bildirilen temlik sözleşmelerinin araştırılması ve ulaşılacak sonuç uyarınca davanın esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile davanın reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olduğu, mahkeme kararının açıklanan bu gerekçe ile bozulması gerekirken, zuhulen başka gerekçe ile bozulduğu bu defa yapılan inceleme ile belirlendiğinden, davalı vekilinin karar düzeltme isteğinin kabulüne, 04.10.2018 tarihli ve 2016/21757 Esas 2018/9618 Karar sayılı bozma ilamının kaldırılmasına ve hükmün yukarıda açıklanan değişik gerekçe ile bozulmasına karar verilmiştir.

C. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin 27.10.2020 tarihli 2019/586 Esas 2020/460 Karar sayılı kararı ile, davacının dosya kapsamında ileri sürdüğü alacağın temliki sözleşmelerinin 20.06.2016 tarihinde yazılı olarak yapıldığı, alcağın temliki sözleşmeleri yazılı yapılarak kanuna uygun olarak hazırlanmışsa da dava tarihi olan 28.05.2015 tarihinden sonra yapıldıkları için dava kapsamında ileri sürülemeyeceği, davanın 28.05.2015 tarihinde açıldığı halde dava tarihinden sonra doğacak bir hak için (20.06.2016 tarihinde) alacak istenmesi ve buna göre karar verilmesinin, her davanın açıldığı andaki hal ve şartlara göre değerlendirilir ilkesi ile çelişeceği, davanın açıldığı tarihten sonrasına göre hüküm kurulmasının kanunlara ve usule aykırı olacağı, bir davada bir alacağın dava konusu yapılabilmesi için dava konusu alacağın dava açıldığı sırada mevcut olması gerektiğinden ve temlik sözleşmelerinin de dava açıldıktan sonra yapılması sebebiyle alacak hakkının davanın açılışı sırsında mevcut olmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.

D. Üçüncü Bozma Kararı

1.Mahkeme kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2.Yargıtay 3. Hukuk Dairesi`nin 14.04.2021 tarihli 2021/1728 Esas 2021/4104 Karar sayılı kararı ile; davacının yakınları tarafından nişan sırasında takılan hediyelere ilişkin temlik sözleşmeleri ile davacının, temlik alan sıfatıyla dava hakkını kazanmış olduğu gözetilerek, davanın esasına girilmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirmeye dayalı olarak davanın reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesi ile kararın bozulmasına karar verilmiştir.

E. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Son Karar

Mahkemenin yukarıda tarihi ve sayısı belirtilen kararıyla; davanın konusunun nişanın bozulması nedeniyle davacı ve davacının anne babası gibi davranın kişilerin karşı tarafa, nişan dolayısıyla vermiş oldukları alışılmışın dışında sayılan hediyelerin iadesi olup, gerek video dökümünün yapıldığı raporda, gerekse 26.05.2023 ve 29.08.2022 tarihli kuyumcu bilirkişi raporunda belirtilen 1 adet beşi birlik ve 15 gr zincir, 1 adet 20 gr burma bilezik, 7 adet 20 gr hasır bilezik, 1 adet 15 gr hasır bilezik, 1 adet 8 gr burgulu bilezik, 2 adet çeyrek altın, 1 adet cumhuriyet altını şeklindeki nitelik ve niceliğe sahip ziynet eşyalarının davacının kendisi, annesi, babası, kardeşleri, amcaları, dayısı, halası, kuzeni tarafından takıldığı ve bu kişilerce temliknamelerin de dosyaya sunulduğu, altınları takan kişilerin davacı ile yakınlıkları, yasa maddesinin hükmü ve amacı (III. Hediyelerin geri verilmesi Madde 122- Nişanlılık evlenme dışındaki bir sebeple sona ererse, nişanlıların birbirlerine veya ana ve babanın ya da onlar gibi davrananların, diğer nişanlıya vermiş oldukları alışılmışın dışındaki hediyeler, verenler tarafından geri istenebilir. Hediye aynen veya mislen geri verilemiyorsa, sebepsiz zenginleşme hükümleri uygulanır) beraber düşünüldüğünde, nişan merasimi dolayısıyla hediye olarak bir miktar para takanların yanında bu kişilerce daha değerli olan altın takılmasının, davacı ile olağan ilişkiler dışında ailevi anlamda yakınlıklarına işaret ettiği, aile efradı gibi davranmayan kişilerin olağan sosyal yakınlık içinde olduğu bir kişinin nişan merasiminde, daha önce tanımadığı bir kişiye altın takmasının hayatın olağan akışına uygun düşmediği, toplumun geleneksel yapısı içinde düşünüldüğünde, aile kavramının geniş yorumlanmasında içerisine üçüncü ve dördüncü derece akrabaların da dahil olabileceği, bu derecede kişilerin yabancı veya sıradan kişiler olarak kabul edilemeyeceği, yasa maddesinin aile kavramı konusunda akrabalık derecesi anlamında kısıtlama ve sınırlama yoluna gitmeyerek, her durumda ve her ilişkide kendine özgü durumun olabileceğini kabul ettiği, bu kişilerin hediyelerin iadesini isteyebilmeleri konusunda, diğer kişilerin haricinde yakınlıkları nedeniyle daha fazla fedakarlık yapabilecek durumda olma ihtimallerinin bulunması, bu nedenle nişan evlilik vaadi olmakla beraber evlilik müessesi gibi daha ileri ve ciddi bir bağlılık durumu oluşturmadığından, ileriye dönük karşılıklı iyiniyet ve beklentileri içeren vaad olması nedeniyle, bu aşamada yalnızca anne ve baba gibi davranan kişilerin alışılmışın dışında hediyeleri tanımadığı kişiye verebileceğini gözönünde bulundurarak, bu kişileri ve taktıkları hediyelerin mahiyetini diğer kişilerden ve hediyelerden ayrı tutma yoluna gitmiş, mevcut olayda da yukarıda bahsedilen kişilerin bu kapsama dahil olup alışılmışın dışında kabul edilen hediyelerin iadesi talebinin bu nedenle yasaya uygun olduğu, kişilere ait temliknamelerin dosyaya sunulduğu, davalı tarafça sunulmadığı iddia olunan kişilere ait temlik belgelerinin de dosya içinde bulunduğu, bu nedenle altınların iadesi talebinin kabulü gerektiği, dava dilekçesinde altınların aynen iadesinin mümkün olmaması halinde bedelinin talep edildiği, bilirkişi tarafından hesaplanan miktarın içesinde 1.100,00 TL nakit ödemenin de bulunduğu, bu paranın ayrı ayrı miktar itibariyle kim tarafından takıldığının anlaşılamaması ve net değerleri içeren temlikname olmaması nedeniyle bu yöndeki talebin yerinde olmadığı gerekçesi ile davanın kısmen kabulü ile dosya içerisinde bulunan 26.05.2023 ve 29.08.2022 tarihli kuyumcu bilirkişi raporunda belirtilen 1 adet beşi birlik ve 15 gr zincir, 1 adet 20 gr burma bilezik, 7 adet 20 gr hasır bilezik, 1 adet 15 gr hasır bilezik, 1 adet 8 gr burgulu bilezik, 2 adet çeyrek altın, 1 adet cumhuriyet altını şeklindeki nitelik ve niceliğe sahip ziynet eşyalarının davalı taraftan alınarak davacı tarafa aynen iadesine, mümkün olmadığı taktirde 25.425,90 TL'nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuran

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde her iki taraf vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davalı kadın vekili, davanın husumet yokluğundan reddine karar verilmesi gerektiği, davacı tarafça 28.06.2016 tarihli duruşmada sunulan adi yazılı alacağın temliki sözleşmelerine değer verilerek davanın kabul edilmesinin hatalı olduğunu, altınların davacının ailesi ve akrabaları tarafından takıldığını, davacı tarafça takılan ziynet eşyalarının bulunmadığını, dava açılış tarihinde davacının aktif dava ehliyetinin bulunmadığını, kendilerinin itirazından sonra bu sözleşmelerin dosyaya sunulduğunu, davacının sonradan sunulan temlikler ile taraf ehliyetini kazanamayacağını, nişanın 23.04.2015 tarihinde bozulduğunu, zamanaşımı süresinin 24.04.2016 tarihinde sona erdiğini, alacağın temliklerinin 28.06.2016 tarihinde zamanaşımı süresi dolduktan sonra sunulduğunu temlik bulunmayan ziynet eşyalarının da hesaplandığını, davacının akrabalarının taktığı ziynet eşyalarının davaya konu edilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

2.Davacı erkek vekili; ziynet eşyalarının karar tarihindeki değerinin karşı taraftan tahsiline karar verilmesi gerektiğini, ziynetlerin değerlerinin ve gramlarının eksik hesaplandığını, davanın tamamen kabul edilmesi gerektiğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, davalıya nişanda takılan ziynet eşyalarının iadesine karar verilmesinin doğru olup olmadığı, davacının aktif dava ehliyeti olup olmadığı, alacağın zamanaşımına uğrayıp uğramadığı, ziynetlerin dava tarihindeki değerinin kabul edilmesinin doğru olup olmadığı, ziynetlerin eksik hesap edilip edilmediği noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 428 inci maddesi ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrası. 4721 sayılı Kanun`un 122 nci maddesi.

3. Değerlendirme

1.Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanun'un 428 inci maddesi ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen Mahkeme kararında ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, Mahkemece bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olduğu, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ve bozma kapsamı dışında kalarak kesinleşen yönlerin yeniden incelenmesinin hukuken mümkün bulunmadığı anlaşılmakla; taraf vekillerinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Taraf vekillerinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,

Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,

Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

01.11.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.