"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2024/526 E., 2024/1038 K.
KARAR : Başvurunun kabulü ile yeniden hüküm kurma
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen karşılıklı boşanma davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının erkeğin davasının kabulü, kadının davasının reddi yönlerinden, bozulmasına, bozma sebebine göre yeniden hüküm kurulması gerekli hale geldiğinden taraf vekillerinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; kadının davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına, erkeğin davasının reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı-davalı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1.Davacı-davalı erkek vekili dava, cevaba cevap dilekçelerinde özetle; tarafların 2006 yılında evlendiğini, bu evlilikten ortak çocukları olduğunu, kadının, hakaret ve tehdit ettiğini, yalan söylediğini, birlik görevlerini ihmal ettiğini, muska yaptırdığını, cinsel ve ekonomik şiddet uyguladığını, güven sarsıcı davranışta bulunduğunu, erkeği istemediğini söylediğini, cevap dilekçesinde dayanılan vakıaların gerçeği yansıtmadığını iddia ederek asıl davanın kabulü ile tarafların evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebiyle boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin babaya verilmesine, erkek yararına yasal faizi ile birlikte 75.000,00 TL maddî tazminat, 75.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
2.Davacı-davalı erkek vekili birleşen davada sunduğu cevap dilekçesinde özetle; birleşen dava dilekçesinde dayanılan vakıaların gerçeği yansıtmadığını, kadının, birlik görevlerini ihmal ettiğini, ilgisiz olduğunu, cinsel ve ekonomik şiddet uyguladığını iddia ederek birleşen davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
1.Davalı-davacı kadın cevap dilekçesinde özetle; asıl dava dilekçesinde dayanılan vakıaların gerçeği yansıtmadığını, erkeğin, iftira attığını, cinsel şiddet uyguladığını, sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiğini, ortak konutu terk ettiğini iddia ederek asıl davanın reddine, aksi kanaatte olunması durumunda ise ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocuk yararına aylık 1.000,00 TL tedbir nafakası, 1.000,00 TL iştirak nafakası, kadın yararına aylık 1.000,00 TL tedbir nafakası, 1.000,00 TL yoksulluk nafakası, 50.000,00 TL maddî tazminat, 50.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep etmiştir.
2.Davalı-davacı kadın vekili birleşen dava dilekçesinde özetle; tarafların 2006 yılında evlendiğini, bu evliliklerinden ortak çocukları olduğunu, erkeğin, zina eyleminde bulunduğunu, ortak konutu terk ettiğini, birlik görevini ihmal ettiğini iddia ederek birleşen davanın kabulü ile zina hukuki sebebine dayalı olarak tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocuk yararına aylık 1.000,00 TL tedbir nafakası, 1.000,00 TL iştirak nafakası, kadın yararına aylık 1.000,00 TL tedbir nafakası, 1.000,00 TL yoksulluk nafakası, yasal faizi ile birlikte erkekten alınmak üzere 150.000,00 TL maddî tazminat, 150.000,00 TL manevî tazminata, ortak konutun kadın ve ortak çocuk yararına tahsisine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 03.12.2020 tarihli ve 2017/158 Esas, 2020/688 Karar sayılı kararıyla; erkeğin, sadakatsizlik içeren davranışlarda bulunduğu, kadının ise muska yaptırarak bunları evde sakladığı, bu durumun tüm dosya kapsamı ile ispatlandığı, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin kadına nazaran ağır kusurlu olduğu, asıl dava dilekçesinde dayanılan diğer vakıaların erkek tarafından ispatlanamadığı, her ne kadar birleşen davada zina hukuki sebebine dayalı olarak boşanma talep edilmişse de erkeğin davranışlarının sadakatsizlik boyutunda olduğu, zina eyleminin ise ispatlanamadığı, asıl dava yönünden ise taraflar arasında sevgi, saygı ve birlik bağının sona erdiği, evlilik birliğinin devamında taraflar ve ortak çocuk bakımından korunmaya değer bir yararın kalmadığı, ortak yaşamı sürdürmelerinin kendilerinden beklenemeyeceği gerekçesiyle asıl davanın 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca kabulü ile tarafların boşanmalarına, birleşen davanın reddine, ortak çocuğun yaşı, ihtiyaçları, alınan sosyal inceleme raporu içeriği dikkate alınarak velâyetin anneye verilmesine, baba ile ortak çocuk arasında kişisel ilişki kurulmasına, ortak çocuğun yaşı, ihtiyaçları, tarafların ekonomik ve sosyal durumları, hakkaniyet ilkesi dikkate alınarak ortak çocuk yararına 12.10.2017 tarihinden karar kesinleşinceye kadar tahsilde tekerrüre sebebiyet vermeyecek şekilde aylık 300,00 TL tedbir nafakası, karar kesinleştikten sonra aylık 450,00 TL iştirak nafakası, kadının boşanmakla yoksulluğa düşmeyeceği anlaşıldığından kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin ağır kusurlu olduğu dikkate alınarak tazminat taleplerinin ayrı ayrı reddine, kadının tazminat taleplerinin ise birleşen davada zina eyleminin ispatlanamadığı ve asıl davada sunduğu cevap dilekçesinde de tazminat talebi bulunmadığından tazminat taleplerinin ayrı ayrı reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davalı-davacı kadın vekili her iki boşanma davası ve fer'îleri yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 29.06.2022 tarihli ve 2021/709 Esas, 2022/1584 Karar sayılı kararıyla; İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılan kusur belirlemesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı, kadının, evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebine dayalı davasının bulunmadığı ve zina eyleminin de ispatlanamadığı, kadının zina hukuki sebebine dayalı davasının reddi ile erkeğin asıl davasının kabulüne karar verilmesinin isabetli olduğu, her ne kadar İlk Derece Mahkemesi tarafından kadının tazminat taleplerinin reddine karar verilmişse de; kadın vekili tarafından asıl davada sunulan cevap dilekçesinde maddî ve manevî tazminat talebinde bulunulduğu, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin ağır kusurlu olduğu ve kusurlu davranışının kadının kişilik haklarına saldırı niteliğinde olduğu ve kadının tazminat taleplerinin kabulüne karar verilmesi gerektiği belirtilerek; davalı-davacı kadın vekilinin tazminatlara yönelik istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün kabul edilen yönden kaldırılmasına ve bu yönden yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına, kadın yararına 30.000,00 TL maddî tazminat, 30.000,00 TL manevî tazminata, davalı-davacı kadın vekilinin diğer yönlere ilişkin istinaf başvurusunun İlk Derece Mahkemesince bu yönlerden verilen karar usul ve yasaya uygun olduğundan esastan reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı-davalı erkek vekili kusur belirlemesi, tazminatlar yönünden, davalı-davacı kadın vekili her iki boşanma davası ve fer'îleri yönünden temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizin 05.12.2023 tarihli 2022/8317 Esas 2023/5922 Karar sayılı kararı ile; davacı-davalı erkek vekili tarafından İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunda bulunulmadığından erkeğe yüklenen sadakatsizlik içeren davranışlarda bulunduğu vakıası kesinleşmiş olup, sunulan fotoğraflar ve tanık beyanları uyarınca da zina olgusunun ispatlandığı, her ne kadar İlk Derece Mahkemesince kadına muska yaptırdığı ve bunları ortak konutta sakladığı vakıası kusur olarak yüklenmişse de erkeğin dinlenen tanıklarının beyanlarının bir kısmının erkekten aktarıma ilişkin bir kısmının ise sebep ve saiki açıklanmayan ve inandırıcı olmaktan uzak izahlardan ibaret olup ve kadına bu vakıanın kusur olarak yüklenmesinin de doğru olmadığı, gerçekleşen bu durum karşısında boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin zina eyleminin ispatlanması nedeniyle tam kusurlu olduğunun kabulü gerektiği, hal böyle olunca kadına yüklenecek kusurlu bir davranışın varlığı ispatlanamadığından, davacı-davalı erkeğin boşanma davasının reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesinin ve erkeğin zina eylemi ispatlandığından davalı-davacı kadının boşanma davasının ise kabulüne karar verilmesi gerekirken reddine karar verilmesinin doğru olmadığı gerekçesi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının erkeğin davasının kabulü, kadının davasının reddi yönlerinden kadın yararına bozulmasına, bozma sebebine göre yeniden hüküm kurulması gerekli hale geldiğinden taraf vekillerinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacı-davalı erkek vekili tarafından İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunda bulunulmadığından erkeğe yüklenen sadakatsizlik içeren davranışlarda bulunduğu vakıasının kesinleştiği, sunulan fotoğraflar ve tanık beyanları uyarınca da zina olgusunun ispatlandığı, ilk Derece Mahkemesince kadına muska yaptırdığı ve bunları ortak konutta sakladığı vakıası kusur olarak yüklenmişse de erkeğin dinlenen tanıklarının beyanlarının bir kısmının erkekten aktarıma ilişkin bir kısmının ise sebep ve saiki açıklanmayan ve inandırıcı olmaktan uzak izahlardan ibaret olduğu ve kadına bu vakıanın kusur olarak yüklenmesinin de doğru olmadığı, kadına yüklenecek kusurlu bir davranışın varlığının ispatlanamadığı, gerçekleşen bu durumda evlilik birliğinin sarsılmasında davacı-davalı erkeğin tamamen kusurlu olduğu, davalı-davacı kadına ise atfı kabil bir kusurun varlığının ispat edilemediği gerekçesi ile davalı-davacı kadının istinaf talebinin kabulü ile davalı-davacı kadının zina nedenine dayalı birleşen boşanma davasının kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun`un 161 inci maddesi uyarınca boşanmalarına, davacı-davalı erkeğin boşanma davasının reddine, davacı-davalı erkeğin velâyet, maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine, ortak çocuk ...'nın davalı-davacı anne ile yaşaması nazara alınarak velâyetinin anneye bırakılmasının küçüğün ruhsal ve bedensel gelişimi için faydalı olacağı gerekçesi ile velâyetinin anneye verilmesine, baba ile kişisel ilişki kurulmasına, velâyeti anneye verilen ortak çocuk ... ... için asıl dava tarihi olan 20.02.2017 tarihinden kararın kesinleştiği tarihe kadar geçerli olmak üzere aylık 300,00 TL tedbir nafakasının (İlk Derece Mahkemesince hükmedilen tedbir nafakaları ile tahsilde tekerrüre yol açmamak kaydıyla) davacı-davalı erkekten alınarak davalı-davacı kadına verilmesine, nafakanın boşanma kararının kesinleştiği tarihten itibaren aylık 1.000,00 TL'ye yükseltilerek iştirak nafakası olarak devamına, davalı-davacı kadın için asıl dava tarihi olan 20.02.2017 tarihinden boşanma kararının kesinleştiği tarihe kadar geçerli olmak üzere aylık 350,00 TL tedbir nafakasının (İlk Derece Mahkemesince hükmedilen tedbir nafakaları ile tahsilde tekerrüre yol açmamak kaydıyla) davacı-davalı erkekten alınarak davalı-davacı kadına verilmesine, nafakanın kararın kesinleştiği tarihte sona ermesine, davalı-davacı kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine, kadın yararına maddî ve manevî tazminat koşulları oluştuğu gerekçesi ile boşanma kararının kesinleştiği tarihten itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte 75.000,00 TL maddî ve 75.000,00 TL manevî tazminatın davacı-davalı erkekten alınarak davalı-davacı kadına verilmesine karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı-davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı-davalı erkek vekili; her iki dava ve fer'îleri yönünden kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, kadının zinaya dayalı boşanma davasının kabulünün ve erkeğin evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına nedenine dayalı boşanma davasının reddi kararlarının doğru olup olmadığı, kadın yararına maddî ve manevî tazminat koşullarının oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 4721 sayılı Kanun`un 161 inci maddesi, 166 ncı maddesinin birinci fıkrası, 174 ünü maddesi.
3. Değerlendirme
1.Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen Bölge Adliye Mahkemesi kararında ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olduğu, anlaşılmakla temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeple;
Davacı-davalı erkek vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
16.10.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.