Logo

2. Hukuk Dairesi2024/6919 E. 2024/6516 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Çocukların mutat meskenleri olduğu ileri sürülen Almanya'ya iade şartlarının oluşup oluşmadığı.

Gerekçe ve Sonuç: Davanın Merkezi Makam adına mahallî Cumhuriyet başsavcılığınca açılması gerekirken davacı anne tarafından açılmış olması ve mahkemenin husumet yönünden reddetmesi gerekirken işin esasına girerek karar vermesi usul ve yasaya aykırı görülerek bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ: Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2024/739 E., 2024/1103 K.

KARAR : Başvurunun esastan reddi

İLK DERECE MAHKEMESİ: Bursa 13. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2022/777 E., 2023/843 K.

Taraflar arasındaki mutat meskene iade davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı anne vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların 09.07.2010 tarihinde evlendikleri ve Pankow Aile Mahkemesinin 27 F 7937/17 sayılı dosyasında görülen dava neticesinde 25.03.2019 kesinleşme tarihli karar ile boşandıklarını, bu evliliklerinden üç ortak çocuklarının bulunduğunu, davalı ve ortak çocukların mutad meskeninin Berlin olduğunu, yargılamanın yapıldığı Almanya ülkesinde davacı aleyhine velâyet ya da kişisel ilişkiye dair bir karar ya da davalı lehine bir hakkın söz konusu olmadığını, ortak çocukların tek bir ebeveyn tarafından Türkiye'ye taşınmalarının ancak ayrı bir mahkeme kararı ile mümkün olduğunu, aynı şekilde okul değişikliğinin de ebeveynlerden birinin muvafakat etmemesi durumunda ancak mahkeme kararı ile yapılabileceğini, davalının davacının boşanma sonrası Türkiye'ye taşınma eğiliminde olacağı iddiası üzerine 20.07.2018 tarihli karar ile çocukların Berlin'deki ikamet yerini belirleme hakkının davalıya devredildiğini, buradaki ikamet belirleme sınırının çocukların Berlin'de kalmasına yönelik olduğunu, bu kararın davalıya çocukları kalıcı olarak Türkiye'ye taşınmasına yönelik hak ve yetki vermediğini, davalının davacının rızası olmaksızın 17.08.2022 tarihinde çocukların okul kayıtlarının silinmesini talep ettiği ve 26.08.2022 tarihinde okul kayıtlarından çıkarılma işlemi sonrasında çocukları Türkiye'ye kaçırdığını davalının 02.10.2022 tarihinde davacıya çocukların Türkiye'de olduğunu ve Berlin'e dönmeyeceğini bildirdiğini, çocukların muhtemelen 2022 Ağustos ayından itibaren Türkiye'de olduklarını, davalının bildirim yükümlülüğüne aykırı olarak çocukların Türkiye'de okul kayıtlarını yaptırdığını, davalının ortak çocukları yasa dışı şekilde Türkiye'ye kaçırdığını, davacının Alman mahkemesi nezdinde haksız alıkoyma ve kaçırma için başvuruda bulunduğunu, davacının ortak çocukların Türkiye'ye taşınmazı ve okul kayıt silme kararlarını alma hususunda davalı ile aynı haklara sahip olduğunu, ortak velâyet hakkının hiç bir zaman kısıtlanmadığını, Lahey sözleşmesi doğrultusunda başvuruda bulunan davacının ortak velâyet hakkına sahip olup ortak çocukların habersiz ve ani yer değiştirmelerine rızası bulunmadığını, ortak çocukların mutad meskeninin Almanya/Berlin olduğunu beyanla tarafların ortak çocuklarının 5717 sayılı Uluslararası Çocuk Kaçırmanın Hukuki Yön ve Kapsamına Dair Kanun (5717 sayılı Kanun) hükümlerine göre mutad meskenleri olan Almanya Devletine iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı baba vekili cevap dilekçesinde özetle; tarafların Pankow Aile Mahkemesinin 27 F 7937/17 sayılı 25.03.2019 kesinleşme tarihli kararı ile boşandıklarını, ortak çocuklar üzerinde taraflara ortak velâyet verilmiş ise de ortak çocuklara bakım hakkı ile velâyeti fiilen kullanma ve yerleşim yerini belirleme hakkının davalı babaya verildiğini, davalının ortak çocukların Türkiye'de daha iyi şartlarda yaşayacaklarını düşünerek Türkiye'ye kesin dönüş yapmaya karar verdiğini, 27 F 1008/18 sayılı karar ile ortak çocukların yerleşim yerlerini belirleme hakkının davalı babaya verildiğini, Alman Mahkemeleri kararı ile velâyetin fiilen kullanımının davalıya verildiğini, davacının davalıya çocukların yerleşim yerini değiştirme konusunda onay ve izin verdiğini, ortak çocukların iadesinin gerçekleşmesinin çocuklar açısında ciddi riskler doğuracağını, çocukların Türkiye'de yaşamaktan mutlu oldukları ve kendilerini güvende hissettiklerini, çocukların üstün yararının her şeyden önce geldiğini, kaldı ki ortak çocukların mutad meskenlerinin davalı baba yanı olduğunu beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, tarafların Pankow Aile Mahkemesinin (dosya no:27 F 7937/17) 25.03.2019 kesinleşme tarihli kararı ile boşandıkları, Sözleşmeye göre çocuğun mutat meskeninin bulunduğu ülkeye iade edilmesi için önceden mutat meskeninin bulunduğu ülke makamlarından alınmış velâyete veya kişisel ilişki kurma hakkına dair bir kararın varlığı gerekmediği gibi böyle bir kararın mevcut olması durumunda bunun çocuğun haksız olarak götürüldüğü veya alıkonulduğu devlette tanınması veya tenfiz edilmesi zorunluluğunun da bulunmadığı, Pankow Yerel Mahkemesinde tarafların boşanmalarına ve ortak çocukların velâyetlerinin ortak kulanılmasına karar verilmiş ise de davalı babanın 14.02.2018 tarihinde Pankow Yerel Mahkemesi'nden ortak çocukların ikamet belirleme hakkının tarafına devrine karar verilmesi talep ettiği, davacı annenin de "çocukların babanın yanında kalmasına ve ikamet belirleme hakkının babaya devrine dair muvafakatname" başlıklı 16.04.2018 tarihli muvafakatname ile ortak çocukların davalı baba yanında kaldıklarını ve ikamet belirleme hakkından feragat ettiğini mutabık kaldığını beyan ettiği, davalı babanın ortak çocukların ikamet belirleme hakkının tarafına devri talebi üzerine Pankow Yerel Mahkemesi Aile Dava Dairesi dosya no:27 F 1008/18 20.07.2018 tarihli kararı ile davacı annenin rıza göstermesi ve ortak çocukların da itiraz etmemesi karşısında tarafların ortak çocuklarının ikametgahını belirleme hakkının davalı babaya devrine karar verildiği, davalı babanın 27.01.2022 tarihli çocukların Türkiye'ye gitmeleri yönünde karar verilmesi talebi üzerine Pankow Bölge Mahkemesi Aile Dava Dairesi tarafından 27.01.2022 tarihinde "20.07.2018 tarihli kararla ikamet hakkının babaya geçtiği, bunun aynı zamanda en azından çocuğun refahını tehlikeye atmayan olağan sınırlar içinde olan seyahatlerle ilgili kararları da içerdiği, Türkiye'nin yüksek riskli bir bölge (covid pandemisi) olarak sınıflandırıldığı, bununla birlikte Türkiye ile ilgili ailevi kültürel bağları olan çocukların oraya seyahat edebilecekleri, seyahatin sadece 8 gün sürmesi beklendiğinden ve okul geziyi açıkça desteklediğinden okulu kaçırma riskinin söz konusu olmadığı, ikamet hakkını belirleme hakkı nedeniyle seyahat kararının babaya ait olduğu" gerekçesi ile talebin reddine karar verildiği, davacının vekili tarafından 08.10.2022 tarihinde Pankow Yerel Mahkemesine Uluslararası Çocuk Kaçırmanın Hukuki Yönlerine Dair Lahey Sözleşmesi'nin 15 inci maddesi birinci cümlesi uyarınca hukuka aykırılık belgesi başvurusunda bulunulduğu, davacının talebi üzerine yapılan yargılamada Pankow Yerel Mahkemesi Aile Dava Daireleri dosya no:14 F 6173/22 sayılı 13.01.2023 tarihli kararı ile "babanın 14.02.2018 tarihli başvurusu ile tüm çocukların velâyetini tek başına almak için başvuruda bulunduğu, (27 F 1008/18), annenin başlangıçta itiraz ettiğini ancak sonunda çocukların daimi olarak babanın himayesinde kalmaları ve ikamet hakkının babaya devredilmesini yazılı olarak kabul ettiği, bunun üzerine 20.07.2018 tarihli karar ile babaya sınırlama olmaksızın ikamet belirleme hakkının verildiği, babanın 07.12.2021 tarihinde (27 F 7136/21) velâyet davası başlatığını, yargılamada annenin velâyet için vekâletname vermesi ile sona erdiğini, bu vekâletnameye göre babanın velâyetin kısmi alanlarında anneyi temsil etmek üzere yetkilendirdiği, henüz iade davası açılmadan hukuka aykırılık belgesi için yasal korunmaya özel bir ihtiyaç bulunmaması nedeniyle başvurunun kabul edilemez olduğu, ayrıca babanın 2022 yılında gelecekte orada yaşamaları nedeniyle çocukları Türkiye'de bırakmasının Lahey Sözleşmesinin 3. maddesi anlamında hukuka aykırı olmadığı, belirleyici faktörün babanın fiillerinin annenin velâyet hakkını ve özellikle de babanın Alman çocuk hukukuna tabi olan ikamet belirleme hakkını tamamen veya kısmen ihlal edip etmediğini olduğu, bu durumun söz konusu olmadığı, babanın 27 F 1008/18 sayılı 20.07.2018 tarihli mahkeme kararı gereği 2019 yılından itibaren tüm çocuklar için ikamet belirleme hakkına sahip olduğu ve içerik açısından örneğin Almanya toprakları ile açıkça sınırlandırılmadığı, babanın tek başına ikamet yerini belirleme hakkına dayanarak ortak çocukların yurt dışındaki ikamet yerini belirleme hakkına sahip olduğu, babanın eylemlerinin yasal açıdan yapmasına yetki tanınan kapsam dahilinde olduğu, babanın eleştiriye değer olan davranışının Lahey Sözleşmesinin 3. maddesi anlamında hukuka aykırılığa yol açmadığı" şeklindeki gerekçeler ile davacı annenin Uluslararası Çocuk Kaçırmanın Hukuki Yönlerine Dair Lahey Sözleşmesi'nin 15 inci maddesi uyarınca hukuka aykırılık belgesi verilmesi talebinin reddine karar verildiği, bu halde davalı babanın 27 F 1008/18 sayılı 20.07.2018 tarihli mahkeme kararı gereği 2019 yılından itibaren tüm çocuklar için ikamet belirleme hakkına sahip olduğu ve içerik açısından sınırlandırılmadığı, sonuç olarak ortak çocukların Türkiye'ye getirildiği tarih itibariyle ikametlerini belirleme yetkisinin davalı babada olduğu ve davalı babanın tek başına ikamet yerini belirleme hakkına dayanarak ortak çocukları Türkiye'ye getirdiğinin dosya kapsamı ile sabit olduğu, dolayısıyla ortak çocukların gayri kanuni yollardan ülkeye getirildiğinden ve alıkonulduğundan bahsedilemeyeceği, Uyap sistemi üzerinde yapılan sorgulama ve kayıtlardan 16.08.2022 tarihi itibariyle davalı babanın yerleşim yeri adresinin ve dolayısıyla babanın ve ortak çocukların mutad meskeninin Bursa ili olduğunun anlaşıldığı, bu durumda çocukların yerleşim yerinin değiştirilmesinin haksız olmadığı dikkate alınmakla iade talebinin reddine karar verilmesi gerektiği, başka bir ifade ile 5717 sayılı Kanun`un 13 üncü maddesi gözönüne alındığında iade başvurusundan önce çocukların ikamet belirleme hakkının sınırlama olmaksızın tek başına davalı babaya verildiğine ve annenin fiilen bu hakkı kullanmadığına göre alıkoymanın annenin velâyet hakkının kanuna aykırı olarak ihlali suretiyle gerçekleştiğinden artık söz edilemeyeceği, dolayısıyla Pankow Yerel Mahkemesi Aile Dava Daireleri dosya no:14 F 6173/22 sayılı 13.01.2023 tarihli kararında da açıkça vurgulandığı üzere alıkoymanın annenin velâyet hakkının kanuna aykırı olarak ihlali suretiyle gerçekleştiğinden artık söz edilemeyeceğinin kabulü ile davacının ortak çocukların mutat meskene iade kararı verilmesi talepli davasının reddine karar verilmesi gerektiği gerekçesi ile davacının ortak çocukların mutad meskene iade kararı verilmesi talepli davasının reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı anne vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı anne vekili; hükmün tamamı yönünden kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; dosyadaki yazılar, kararın dayandığı deliller ve delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri ile re'sen bakılacak kamu düzenini ilgilendiren hususlar dikkate alındığında, İlk Derece Mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesi ile davacının istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı anne vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı anne vekili; hükmün tamamı yönünden kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, çocukların mutat meskenleri olduğu ileri sürülen Almanya ülkesine iade şartlarının oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 5717 sayılı Kanun`un 6 ncı , 7 nci, 10 uncu ve 24 üncü maddeleri.

3. Değerlendirme

5717 sayılı Kanun`un 7 nci maddesinin ikinci fıkrasına göre çocuğun iadesi hakkındaki davalar, Merkezi Makam adına mahallî Cumhuriyet başsavcılığınca açılır. Somut olayda davacı anne, ortak çocukların mutat meskeninin Almanya olduğunu iddia ederek ortak çocukların 5717 sayılı Kanun hükümlerine göre mutat meskenleri olan Almanya ülkesine iadesini talep etmiştir. Açılan davanın Mahkemece husumet nedeni ile reddine karar verilmesi gerekirken Mahkemece işin esasına girilerek yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup hükmün bu sebeple bozulması gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının KALDIRILMASINA,

İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına,

Peşin alınan harcın istek halinde yatırana geri verilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

26.09.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.