Logo

2. Hukuk Dairesi2024/918 E. 2024/8013 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davasında, erkeğe yüklenen tam kusur nedeniyle hükmedilen yoksulluk nafakasının miktarı, ödeme şekli ve süresizliğinin uygunluğu.

Gerekçe ve Sonuç: Boşanma davasında kadının yoksulluğa düşeceği ispatlanmış ise de, tarafların ekonomik ve sosyal durumları, evliliğin kısa sürmesi ve ortak çocuk olmaması gibi hususlar değerlendirilerek yoksulluk nafakasının toptan ödenmesine karar verilip verilemeyeceği hususu incelenmeden hüküm kurulması doğru görülmeyerek karar bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/1129 E., 2023/986 K.

DAVA TÜRÜ : Boşanma

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Diyarbakır Aile Mahkemesi

SAYISI : 2018/282 E., 2022/187 K.

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve boşanmanın fer'îlerine karar verilmiştir.

Kararın davalı erkek vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; düğün yapıldıktan sonra tarafların geçici süreliğine davalı erkeğin abisinin evinde kaldıklarını, bu süre zarfında davacı kadının, davalı erkek ve ailesi tarafından aşırı bir baskıya maruz bırakıldığını, ailesi ile konuşmalarının engellendiğini, gizlice dinlendiğini, attığı her adımın takip edildiğini, davacı kadının, kayınvalidesinin ve davalı erkeğini abisinin baskı, tehdit ve hakaretlerine maruz kaldığını, karakola gitmesinin engellendiğini, iki gün boyunca eve hapsedildiğini ve aç susuz bırakıldığını, davacı kadın ailesinin yanına gitmek istediğinde tüm bileziklerinin zorla alındığını, döndüğünde davalı erkeğin tüm bilezikleri sattığını öğrendiğini, ev eşyası almaya gittiklerinde kayınvalidesinin davacı kadının haberi ve onayı olmadan beğenilen eşyalardan farklı eşyaları aldırdığını, davacı kadını davalı erkeğin sara hastası olduğunu evlendikten sonra öğrendiğini, davalı erkeğin gerekli ilgi ve sevgiyi göstermediğini, geceleri dahi davacı kadını yalnız bıraktığını, davalı erkeğin evin geçimi ve masrafları ile ilgilenmediğini, davacı kadının zaruri ihtiyaçlarını dahi karşılamadığını, aşırı cimri olduğunu, işe gittiğinde davacı kadının üzerine kapıyı kitlediğini, tehdit ve baskılara dayanamayarak ailesinin yanına dönen davacı kadına davalı erkeğin tehdit, ağır küfürler ve hakaretler içeren mesajlar attığını iddia ederek tarafların evlilik birliğinin sarsılması nedeniyle boşanmalarına, kadın için her ay 800,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, her yıl ÜFE oranında arttırılmasına, kadın lehine 20.000,00 TL maddî ve 20.000,00 TL manevî tazminata, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 45.000,00 TL değerindeki altının aynen iadesine, mümkün değilse dava tarihinden itibaren yasal faizi ile tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı erkek vekili 17.04.2018 tarihinde tebliğ olan dava dilekçesine karşı 03.05.2018 tarihli dilekçesinde özetle; iddiaların doğru olmadığın, davacı kadının 17.12.2017 tarihinde evi terk ettiğini, davacı kadının evliliğin kendisine yüklediği sorumlulukları yerine getiremediğini, aşağılayıcı, küçük düşürücü ve küçümseyen tavırlarda bulunduğunu, davacı kadının erkeğin ailesine saygı göstermediğini, evi terk etmeden önce PTT ile eşyalarını gönderdiğini ve gece evi terk ettiğini, davacı tarafın evliliği maddi çıkar uğruna yaptığını, evlenirken başlık parası adı altında para alındığını beyan ederek tarafların boşanmalarına, davacı kadının nafaka, tazminat ve altınların iadesine ilişkin taleplerinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davalı erkeğe izafe edilmiş kusura dayalı hareketlerden yalnızca ailesi ile görüşmesinin engellediği hususunun, gerçeğe aykırı beyanda bulunmuş olduklarına dair bir kanaate varılamayan davacı tanığı ...'in somut durum tespiti içeren anlatımları ile sübut bulmuş olduğu görüldüğünden, davalı erkeğin, davacı kadının ailesi ile görüşmesini engellemeye yönelik eyleminin, davacı kadın açısından ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizliği doğurmuş olduğu, boşanmaya sebep olan olaylarda davacı kadına yöneltilebilecek bir kusur tespit edilemediği gerekçesi ile tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, kadın yararına takdir edilen aylık 300,00 TL tutarındaki tedbir nafakasının aynen devamına, karar kesinleştikten sonra 500,00 TL yoksulluk nafakası olarak devamına ve her yıl ÜFE oranında artırılmasına, kadın yararına 10.000,00 TL maddî ve 10.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davalı erkek vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacı tanıklarının görgüye değil duyuma dayalı beyanlarının hükme esasa alındığını, davalının herhangi bir kusurunun veya bu yönde bir ispatın olmadığını, nafaka ile maddi ve manevi tazminat şartlarının oluşmadığını, hükmedilen tazminat ve nafaka miktarlarının fahiş olduğunu beyan ederek boşanma ve sair bütün taleplerin reddine karar verilmesi istemi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davalı erkeğin, davacı kadının ailesiyle görüşmesini engellediğinin sabit olduğu, erkeğin kusurlu olduğu yönündeki kabulünün dosya kapsamına uygun olduğu, davacı kadının kusurlu davranışının ispat edilemediği, meydana gelen olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğu ve kadının boşanma sonucunda en azından erkeğin maddî desteğini yitireceği, mevcut ve beklenen menfaatlerinin zarar göreceği, boşanmaya sebep olan olayların kadının kişilik haklarının ihlali niteliğinde olduğu, kadın yararına maddî ve manevî tazminatın şartlarının oluştuğu, takdiri ve miktarının hakkaniyete uygun olduğu, davacı kadının dava açmakla ayrı yaşamaya hak kazandığı, çalışmadığı, sürekli ve düzenli bir gelirinin bulunmadığı, kadın yararına tedbir ve yoksulluk nafakasına karar verilmesinin ve ÜFE oranında artış uygulanmasının usul ve yasaya uygun olduğu, miktarların yerinde olduğu gerekçesi ile davalı erkeğin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; tanıkların görgüye değil duyuma dayalı beyanlarının hükme esasa alındığını, davalı erkeğin herhangi bir kusurunun bulunmadığını ve bu yönde bir ispatın olmadığını, davalı erkek aleyhine maddi ve maddi tazminat ile nafakaya hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu ve hükmedilen tazminat ve nafaka miktarlarının fahiş olduğunu, ancak istinaf mahkemesinin bu konularda bir değerlendirme yapmaksızın istinaf taleplerini reddettiğini beyan ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık; kusur tespiti, davanın kabulü ile erkek aleyhine hükmedilen tazminat ve nafaka şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği, şartları var ise miktarlarının dosya kapsamı ve hakkaniyete uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Kanun’un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü ve 6 ncı maddeleri, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci ve 176 ncı maddesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu`nun 50 ve 51 inci maddeleri.

3.Değerlendirme

1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı erkek vekilinin aşağıdaki paragraf kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2.Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir. Nafaka yükümlüsünün kusuru aranmaz. 4721 sayılı Kanun'un 176 ncı maddesinin birinci fıkrasına göre, yoksulluk nafakasının toptan ve durumun gereklerine göre irat biçiminde ödenmesine karar verilebilir. Yoksulluk nafakasının toptan ya da irat biçiminde ödenebilmesine karar verilebilmesi için, tarafların ekonomik ve sosyal durumları ile ödeme gücü ve isteklerinin göz önünde bulundurulması gerektiği açıktır. Toplanan delillerden, boşanmaya sebep olan olaylarda davalı erkeğin tam kusurlu olduğu, kadının herhangi bir geliri ve mal varlığının bulunmadığı ve boşanma yüzünden yoksulluğa düşeceği ispatlanmış ise de, tarafların ekonomik ve sosyal durumları, evlilikte geçen süre, ortak çocuklarının olmaması ve yaşları da dikkate alındığında kadın lehine, 4721 sayılı Kanun'un 176 ncı maddesinin birinci fıkrası dikkate alınarak, "hakimin takdir yetkisi" çerçevesinde yoksulluk nafakası yönünden bir defaya mahsus olmak üzere "toptan ödeme" yönünde karar verilip verilemeyeceği hususu değerlendirilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının yoksulluk nafakası yönünden ortadan KALDIRILMASINA,

2.İlk Derece Mahkemesi kararının yoksulluk nafakası yönünden erkek yararına BOZULMASINA,

3.Davalı erkek vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Temyiz peşin harcının istek halinde yatırana iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

30.10.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.