Logo

3. Hukuk Dairesi2023/4360 E. 2024/2544 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davalı Kurum tarafından davacı hastane aleyhine uygulanan cezai şartın haksız olduğu iddiasıyla açılan menfi tespit davasında, cezai işlemin dayanağı olan hasta takiplerinin usulsüz olup olmadığı ve sözleşme hükümlerine uygunluğu hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Davacı hastane hakkında farklı tarihlerde birden fazla soruşturma yapıldığı ve cezai işlem uygulandığı, bu davalardan birinin eldeki davayla irtibatlı olduğu, ayrıca hükme esas alınan bilirkişi raporunun eksik inceleme ile düzenlendiği ve davalı tarafın itirazlarını karşılamadığı gözetilerek ilk derece mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 24. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/1002 E., 2023/693 K.

İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 23. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2020/72 E., 2021/91 K.

Taraflar arasındaki menfi tespit davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili; müvekkili hastane ile davalı Kurum arasında Sağlık Hizmeti Satın Alma Sözleşmesi bulunduğunu, davalı Kurum müfettişi tarafından hazırlanan 11.11.2015 tarihli soruşturma raporu doğrultusunda 2016 yılı Sağlık Hizmeti Satın Alma Sözleşmesi'nin (11.15) maddesine aykırı hareket edildiğinden bahisle son bir yıllık fatura ortalaması 100.000,00 TL olduğundan 322 takip için 322 x 2.000,00 TL = 644.000,00 TL, yine (11.16) maddesine aykırılık nedeniyle 33 x 2.000,00 TL= 66.000,00 TL olmak üzere toplam 710.000,00 TL miktarında ceza tahakkuk ettirildiğini, eksik ve hatalı inceleme sonucunda düzenlenen mevzuata aykırı cezanın iptali gerektiğini, işlem tarihinde olmayan sözleşme hükümlerine göre ceza uygulandığını, sözleşme hükümlerinin geriye yürütüldüğünü, cezai işleme dayanak takiplerin tarihlerinin 2000, 2010 ve 2011 olduğunu, tıp merkezinin 09.02.2010 tarihinde dava dışı şirketten satın alındığını, müvekkilinin hizmet sunmadığı 2009-2010 dönemine ilişkin 710.000,00 TL ceza tahakkuk ettirildiğini, hastalara ait tüm hasta dosyalarının celbi ile tanık sıfatı ile dinlenilmeleri gerektiğini, protokolde kayıtlı oldukları gün ve zamanda tedavi edilerek reçetelerinin yazıldığını, sözleşme gereğince savunma alınmadan borç tahakkuk ettirildiğini ileri sürerek; tahakkuk ettirilen 710.000,00 TL para cezasından şimdilik 1.000,00 TL'si bakımından hukuka aykırı tahakkuk ettirildiğinden borçlu olunmadığının tespitine, paranın tahsil edilmesi halinde ise 710.000,00 TL'nin tahsil edildiği tarihten itibaren uygulanacak reeskont faizi ile birlikte müvekkiline iadesine karar verilmesini talep etmiş; 30.05.2018 tarihli dilekçe ile talebini 691.757,00 TL'ye artırmıştır.

II. CEVAP

Davalı vekili; davacı hastane tarafından sigortalılara sunulmayan sağlık hizmetlerinin fatura edilmesi nedeniyle Kurum müfettişliğince yapılan inceleme neticesinde, 11.11.2015 tarihli soruşturma raporu doğrultusunda taraflar arasındaki 2016 yılı sözleşmesinin (11.12.) maddesinde yer verilen düzenleme çerçevesinde cezai işlem uygulandığını, sunulmadığı halde Kuruma fatura edildiği tespit edilen 322 adet takip için 2016 yılı Sağlık Hizmeti Satın Alım Sözleşmesinin (11.15.) maddesi, hastalara ait muayene ve tedavileri yapan doktorların yerine başka doktorlar üzerinden giriş yapıldığının tespit edilmesi, ayrıca dava dışı ... isimli hastanın rapor almak amacıyla tüm ücreti kendisi ödediği, dava dışı ... isimli hastanın kadın doğum muayenesini sosyal güvencesini kullanmadan yaptırdığı halde Kuruma fatura edildiğini, başka bir soruşturma raporuna istinaden davacı aleyhine kamu davası açıldığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; 04.12.2020 tarihli bilirkişi raporu doğrultusunda davalı Kurum tarafından davacıya tahakkuk ettirilen 710.000,00 TL cezai işlemin 691.757,00 TL'sinden davacının borçlu olmadığının tespitine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı vekili; maddi anlamda kesin hüküm teşkil eden Ceza Mahkemesi kararına rağmen eksik, hatalı ve hukuki görüş içeren bilirkişi raporuna itibar edildiğini, dolandırıcılık suçundan davacının mahkumiyetine dair verilen kararın kesinleştiğini, Ceza Mahkemesi ilamıyla davacının davalıyı kasti olarak zarara uğrattığının maddi anlamda kesinleştiğini, raporda dava konusunun hatalı belirlendiğini, davacı talebi dahi anlaşılamadan itirazlar dikkate alınmadan hüküm kurulduğunu, cezaya esas müfettiş raporunun mevzuata uygun olduğunu, Kurum müfettişi olayı soruştururken, sahte işlem şüphesi taşıyan işlemlere ilişkin hastaların ifadelerini aldığı halde bu ifadeler ve hasta beyanlarının yok sayıldığını, tanık doktorların protokol defterinde belirtilen muayeneleri yapmadıklarını, hastaların ise ilgili tarihlerde muayene olmadıklarını bildirdiklerini, davacı hakkında zincirleme nitelikli dolandırıcılık suçundan ceza verildiğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; Ankara 7. Ağır Ceza Mahkemesinin 2015/475 E., 2017/194 K. sayılı dosyasında sanık ...., ... ve ... isimli şahısların Özel Tepe Tıp Merkezinde muayene olmadıkları, dolayısıyla bu şahıslara herhangi bir sağlık hizmeti sunulmadığı halde doktor imzaları da taklit edilmek suretiyle sağlık hizmeti sunulmuş gibi fatura edilerek Kurumdan toplam 233,00 TL alındığı ve 5237 sayılı TCK nın 158/1-e-son maddesi uyarınca nitelikli dolandırıcılık suçunu işlediğinden bahisle cezalandırılmasına ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 23.5.2016 tarihli ve 2015/15135 E., 2016/9230 K. sayılı içtihadında belirtildiği üzere, hükmün açıklanmasının geri bırakılması ile sonuçlanan ceza mahkemesi kararı hukuk hakimi yönünden bağlayıcı olarak kabul edilemeyeceği gerekçesiyle, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı vekili; istinaf sebeplerini tekrar etmiş, ayrıca aleyhe olan yargılama gideri, harç ve vekalet ücreti kısmını ve Kurum lehine yargılama gideri ve vekalet ücreti olmaması kısmını da temyiz ettiklerini, dava tarihinden değil kesinti tarihinden ticari faiz işletilmesinin de hatalı olduğunu, yargılama masraflarının fazla miktarda hesaplandığını ileri sürerek, kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık; davalı Kurum tarafından davacı hastane aleyhine uygulanan cezai şartın haksız olduğundan bahisle borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. Taraflar arasında imzalanan 2016 yılı Özel Sağlık Hizmeti Sunucularından Sağlık Hizmeti Satın Alma Sözleşmesi,

2. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) "Bilikişi raporuna itiraz" başlıklı 281 inci maddesi,

3. Aynı Kanun'un 166 ve devamı maddeleri.

3. Değerlendirme

1. Davaya dayanak 16.03.2016 tarihli cezai işlem konulu yazıda; 11.11.2015 tarihli soruşturma raporu esas alınarak davacı hakkında 2016 yılı sözleşmesinin (11.15) maddesine aykırı hareket edilmesi nedeniyle 322 takip için 644.000,00 TL, aynı tarihli sözleşmenin (11.16) maddesine aykırı hareket edilmesi nedeniyle de 33 takip için 66.000,00 TL olmak üzere toplam 710.000,00 TL cezai işlem uygulandığı, sözü edilen 11.11.2015 tarihli soruşturma raporunun incelenmesinde; 29.03.2011 tarihli ve 105962/SRŞ/01 sayılı raporun sonuç kısmında yapılan öneriler çerçevesinde inceleme yapıldığının, işlemlerin 2009, 2010 ve 2011 yıllarına ait olduğunun belirtildiği, alınan beyanlardan davacı tıp merkezi tarafından sağlık hizmeti sunulmadığı halde usulsüz olarak muayene ücreti fatura edildiği, konuyla ilgili olarak 2012 yılı sözleşmesinin (11.1.15) maddesi uyarınca cezai işlem uygulanmasının uygun görüldüğü, tespit edilen usulsüz fiillerin azlığı ile sonuçta ortaya çıkan Kurum zararının miktarı da gözetilerek savcılığa suç duyurusunda bulunulmasına gerek olmadığı, bir kısım hasta yönünden ise işlemlerin anılan ünitece yapılması ve sonuçlandırılması gerektiği yönünde görüş bildirildiği, görülmüştür.

2. Yukarıda da bahsedildiği üzere davacı hakkında davalı Kurum tarafından yapılmış birden fazla soruşturma ve uygulanmış cezai işlem olup, 29.03.2011 tarihli soruşturma sonucunda davalı Kurumun şikayeti üzerine açılan ceza davası, Ankara 7. Ağır Ceza Mahkemesinin 2015/475 E., 2017/194 K. sayılı dosyasında karara bağlanmış, bu kapsamda davalı Kurum sigortalılarının, özel sağlık kurumunda yapılan tedavilerine ilişkin olarak davacı Turhan'ın nitelikli dolandırıcılık suçundan cezalandırılmasına ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiş, söz konusu karar 24.08.2017 tarihinde kesinleşmiş; cezai işlemin iptaline yönelik dava ise Ankara 25. Asliye Hukuk Mahkemesinin 10.11.2022 tarihli ve 2019/22 E., 2022/363 K. sayılı dava dosyasında yargılamaya konu edilmiş olup, Dairece verilen ilamda dosyanın eldeki dava dosyası ile birleştirilmesine yönelik bozma kararı verilmiştir.

3. 29.03.2011 tarihli soruşturma raporuna dayalı olarak düzenlenen cezai işlemin iptaline ilişkin dava dosyası ile temyize konu edilen dava dosyasının taraflarının ve dava konularının irtibatlı olduğu anlaşılmaktadır. Başka bir anlatımla, Ankara 25. Asliye Hukuk Mahkemesinin 10.11.2022 tarihli ve 2019/22 E., 2022/363 K. sayılı dava dosyası ile görülen dava ile bu dava arasında fiili ve hukuki irtibat olduğu, biri hakkında verilecek kararın diğerini etkileyeceği, aralarında bağlantı mevcut olduğundan, gerek yargılamanın daha sağlıklı bir şekilde yürütülmesi ve gerekse çelişkili kararlar verilmesini önlemek açısından, davaların birlikte görülmesi ve delillerin birlikte değerlendirilmesi zorunludur.

4. Eldeki davada hükme esas alınan 19.01.2021 tarihli bilirkişi raporunda; müfettiş raporuna dayanak alınan ifade tutanakları ve hastaların Medula kayıtlarının dosyada yer almadığı belirtildikten sonra, yukarıda yer verilen ceza dosyasındaki hastalar değerlendirilmek suretiyle bu hastalara sağlık hizmeti sunulmadığı halde doktor imzaları da taklit edilmek suretiyle sağlık hizmeti sunulmuş gibi kuruma fatura edildiği, bu miktarın ise 18.243,00 TL olduğu hesap edilmiştir. Mahkemece bahsi geçen rapor hükme esas alınmış ise de, yukarıda yer verilen ceza dosyasındaki hasta isimlerinin, davalı tarafça düzenlenen 16.03.2016 tarihli yazı içeriğinde yer verilen hasta isimleri arasında yer almadığı, hasta beyanları, hastalara ait tüm tedavi evrakları incelenmeksizin düzenlenen raporun cezai işlemin yerinde olup olmadığının değerlendirilmesi noktasında yeterli görülmemiş ve bundan ayrı, 16.03.2016 tarihli yazıda belirtilen protokol maddesi 2016 yılı sözleşmesinde bulunmadığı gibi davacının da işlem tarihlerindeki sözleşme hükümlerinin uygulanması gerektiği itirazını karşılamak noktasında anılan rapor yerinde görülmemiştir.

5. O halde İlk Derece Mahkkemesince; yukarıda sözü edilen dava dosyasının eldeki dava dosyası ile birleştirilmesi beklendikten sonra davacı hakkında uygulanan her bir cezai işlem ve her bir hasta yönünden taraf, Mahkeme ve Yargıtay denetimine elverişli, davalı tarafın hükme esas alınan bilirkişi raporuna yönelik itirazlarını da karşılayacak şekilde yeniden bilirkişi raporu alınması ve hasıl olacak sonuca uygun karar verilmesi gerekirken, yetersiz bilirkişi raporu esas alınarak eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.

6. Bozma nedenine göre, davalının sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 373 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca ORTADAN KALDIRILMASINA,

2. İlk Derece Mahkemesi Kararının 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesi uyarınca davalı yararına BOZULMASINA,

3. Davalının sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,24.09.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi