"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/1097 E., 2023/2229 K.
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 37. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2021/348 E., 2023/12 K.
Taraflar arasındaki birleştirilerek görülen alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl dava ve birleşen Ankara 14. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2011/163 E. sayılı davasının ayrı ayrı esastan reddine, birleşen Ankara 16. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2012/628 E. sayılı davasının kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davacılar vekilleri, temlik alan davacı ... vekili ve davalılar vekilince ayrı ayrı istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davalıların istinaf başvurusunun esastan reddine; davacıların istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı ve 09.02.2023 tarihli ek kararı kaldırılıp yeniden esas hakkında hüküm kurularak asıl dava ve birleşen Ankara 14. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2011/163 E. sayılı davasının ayrı ayrı esastan reddine, birleşen Ankara 16. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2012/628 E. sayılı davasının kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar vekilleri, temlik alan davacı vekili, davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1.Asıl davada davacılar vekili; murisleri ile davalıların, Ankara ili, Çankaya ilçesi, ... Mahallesi, 26237 Ada, 29 Parsel sayılı taşınmazda paydaş olduğunu, aralarında yaptıkları sözleşmelerle bedeli daha sonra murislerine ödenmek üzere 1/5000 ve 1/1000'lik imar planlarının hazırlanması, imar uygulamasının hazırlanması, tescil işlemleri ve yol projelerinin hazırlanması işlerinin müşavir sıfatıyla ve masrafları murisleri tarafından karşılanmak kaydıyla yaptırılmasının kararlaştırıldığını, murisin dava dışı şirket ile akdettiği 05.05.2008 tarihli sözleşmeyle tüm giderleri karşılayarak dava konusu arsanın imar düzenlemesini yaptırarak inşaata başlamaya hazır hale getirdiğini, davalıların kendi adlarına yapılan işlerin bedelini ödemediklerini ileri sürerek; fazlaya dair haklarını saklı tutarak 05.05.2008 tarihli sözleşmede belirtilen ve muris tarafından yapılan 1/5000 ve 1/1000'lik imar planlarının hazırlanması, imar uygulamasının hazırlanması, tescil işlemleri ve yol projelerinin hazırlanması işlerinin bedeli olarak şimdilik 10.000,00 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiştir.
2. Birleşen Ankara 14. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/163 Esas sayılı dosyasında davacılar vekili; aynı taşınmazla ilgili olarak müvekkillerinin murisi ile davalılar arasında akdedilmiş olan 12.03.2009 tarihli sözleşmeye dayanarak müvekkillerinin murisi tarafından dava konusu taşınmazın imar çalışması yaptırılıp inşaata hazır hale getirtileceği, davalıların da bu taşınmaz üzerinde inşaat yapımına başlanmak üzere bir müteahhitle sözleşme yapacaklarını, bu çalışmalarda davacının müşavir olarak her türlü teknik desteği sağlayacağı, müvekkillerinin murisine edimleri karşılığı 9 adet daire verileceğinin kararlaştırıldığını, müvekkillerinin murisinin edimlerini ifa ettiğini, davalıların bir müteahhitle faal bir sözleşmelerinin olmadığını ve inşaata başlanılmadığını, bu nedenle de müvekkilinin murisinin ediminin karşılığı olan 9 daireye kavuşamadığını belirterek; davalıların sözleşmeye aykırı bir şekilde kendi kusurlarıyla temerrüde düşmüş olduklarından aynen ifanın teminine ve/veya masrafı davalılara ait olmak üzere edimin davacı tarafından yerine getirilmesine izin verilmesine, böylece inşaatın tamamlattırılarak 9 dairenin davacıya teslimine, dosyanın Ankara 14. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/373 Esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
3.Birleşen Ankara 16. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/628 Esas sayılı dosyasında davacılar vekili; aynı taşınmazla ilgili olarak müvekkillerinin murisi ile davalılar arasında akdedilmiş 12.03.2009 tarihli sözleşmeye dayanarak, müvekkillerinin murisince tüm yükümlülüklerin yerine getirildiğini, ancak davalıların müşavirlik hizmetinin karşılığı olan 9 adet dairenin verilmesi edimlerini yerine getirmediklerini ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere davalıların edimi olan 9 adet daireye isabet eden arsa payının adlarına tesciline, olmadığı takdirde 9 adet daire bedelinin taraflarına ödenmesine ve dosyanın Ankara 14. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/373 Esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine karar verilmesini talep etmiş; yargılama sürecinde davacılar vekilleri aracılığı ile ayrı ayrı talep arttırım dilekçelerini sunmuşlardır.
II. CEVAP
1. Asıl davada davalılar vekili; taraflar arasındaki sözleşmeler incelendiğinde davacı ...'nin müteahhit olduğunu, taraflar arasında akdedilen .... Noterliği'nin 23.02.2005 tarihli düzenleme şeklindeki kat karşılığı inşaat sözleşmesinin ilk sözleşme olduğunu, müvekkillerine ait Ankara ili, Çankaya ilçesi, ... Mahallesi, 1698 Ada, 11 ve 12 parseldeki taşınmaz üzerinde davacı ...'nin imar çalışmaları ve müteahhit olarak inşaat yapacağı, yapmış olduğu inşaattan belirli pay alacağının kararlaştırıldığını, ancak tarafına ek süre dahi verilmesine rağmen işini yapmadığını, taraflar arasında müşavirlik hizmet sözleşmesinin ve ücret verileceğine dair yazılı ya da sözlü taahhüdün olmadığını, kaldı ki; aralarındaki .... Noterliği'nin 23.02.2005 tarihli ve .... Noterliği'nin 15.11.2005 tarihli sözleşmelerin taraflarca hükümsüz hale getirildiğini ve her iki tarafın da birbirini gayri kabili rücu olarak ibra ettiklerini, ibradan önce yaptığı hizmetler için bedel talep edemeyeceğini, davacı ...'nin hizmet bedeli istemeye hakkı olmadığını, 12.03.2009 tarihli sözleşme ile müşavirlik sıfatını aldığını, bu sözleşme gereği vermesi gereken vekaletnameyi vermeyerek müvekkillerinin buldukları müteahhitle yapılabilecek sözleşmeleri sürekli engellediğini, arsa üzerinde yapılabilecek konutlar hakkında yanlış ve yanıltıcı beyanda bulunarak 112 daire yapılabilecek gibi gösterdiğini ancak 102 daire yapılabileceğinin anlaşıldığını, müvekkillerinin arsasına hissedar olarak onların bağımsız davranabilmesini engellediğini, imar çalışması yapılacak 1698 ada 11 ve 12 parselleri böldüğünü ve bu durumu müvekkillerinden gizlediğini, kötü niyetli olup üstlendiği görevleri yerini getirmediği gibi müvekkillerinin arsası üzerine yapılacak binaları engellediğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
2. Birleşen Ankara 14. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/163 Esas sayılı dosyasında davalılar vekili; taraflar arasındaki 12.09.2009 tarihli müşavirlik sözleşmesinin resmi şekil şartına tabi sözleşmelerden olmasına rağmen adi ve haricen tanzim edilmesi nedeniyle geçerli ve bağlayıcı olmadığını, davacının bu sözleşme konusu edimi de ifa etmediğini, arsa için her biri 175 m2 brüt alanlı toplamı 112 daire inşa edilecek şekilde bir uygulama imar planı temin edemediğini, bu nedenle kararlaştırılan 9 adet daireyi ayın olarak veya bedelini talep hakkının doğmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
3. Birleşen Ankara 16. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/628 Esas sayılı dosyasında davalılar vekili; birleşen Ankara 14. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/163 E. Sayılı dosyada sundukları nedenlerle davanın reddini talep etmişlerdir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; toplanan deliller, istinaf kaldırma ilamı ve denetime elverişli bilirkişi raporuna ile tüm dosya kapsamına göre; asıl dava kapsamında davacının 05.05.2008 tarihli sözleşmeye dayandığı, davacının, 05.05.2008 tarihli sözleşmede, müşavir (vekil) sıfatıyla hareket ederek 1/5000 ve 1/1000'lik imar planlarının hazırlanması, imar uygulamasının hazırlanması, tescil işlemleri ve yol projelerinin hazırlanması konusunda dava dışı Doğukan İmar İnşaat ve Ticaret Ltd. Şti ile sözleşme yapmak suretiyle sözleşme kapsamındaki tüm iş ve işlemleri kendisinin yaptığını, masrafları ve giderleri kendisinin karşıladığını, davalılar adına yapmış olduğu iş ve masraf bedellerinin davalılar tarafından ödenmesi gerektiğini ileri sürerek alacak talebinde bulunduğu, davacıların murisinin 05.05.2008 tarihli sözleşme kapsamında yaptığı iddia edilen müşavirlik hizmeti ve masraflarla ilgili davalılardan talep edebileceği bir alacağı bulunup bulunmadığı hususunda değerlendirme yapıldığında, söz konusu bu sözleşmeden sonra muris ... ve davalılar Mahmut ve Sait arasında 12.03.2009 tarihli sözleşmenin akdedildiği ve davalılar tarafından davacının vermiş olduğu, ileride verecek olduğu hizmet bedeli olarak 9 adet daire verilmesinin taahhüt edildiği dikkate alındığında davacının asıl dava yönünden talep hakkı bulunmadığı; zira davacının birleşen Ankara 16. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2012/628 Esas sayılı dosyasında 12.03.2009 tarihli sözleşmeye dayanarak 9 adet daireye isabet eden arsa payının adına tescilini, olmadığı takdirde 9 adet daire bedelinin tarafına ödenmesini talep ettiği, her ne kadar 12.03.2009 tarihli sözleşmede, müşavirlik hizmet bedeli karşılığı olarak 9 adet taşınmazın devredileceği kararlaştırılmış olup, tapulu taşınmazların devrine ilişkin sözleşmeler, resmi şekilde yapılmadığından geçersiz ise de, bu durumun, davacının, hizmet karşılığını talep etmesine engel olmadığı, zira söz konusu sözleşmenin doğrudan doğruya taşınmaz devrine ilişkin bir sözleşme olmayıp müşavirlik hizmet sözleşmesi niteliğinde olduğu, sözleşmede sadece, hizmetin karşılığı olarak öngörülen
"taşınmazların devrine ilişkin taahhüt"ün geçersiz olduğu, davacı tarafından birleşen 2012/628 esaslı davada, müşavirlik hizmet bedelinin tahsilini istediği, Mahkemece hükme esas alınan 31.10.2022 tarihli nihai bilirkişi heyet raporuna göre, davacıların murisi ... 'nin müşavirliği neticesinde ... Konut Planı içinde yer alan davalılarının imar emsalinin 2'den 2.2 'ye çıkarmış olduğuna göre, emsal artışından gelen 10 daire daha elde edildiği, bu durumda emsal artışı sağlayan müşavirin bu hizmeti karşılığı verilmesi gereken yazılı sözleşmelerin esasına dayanarak 9 daire karşılığı bir ücretin taraflarca kabul edildiği anlaşılmakla sözleşmedeki taahhüde konu 9 dairenin dava tarihindeki rayiç değerine göre bir bedelin davacılara müşavirlik hizmet bedeli olarak ödenmesi gerektiği, gayrimenkul değerleme uzmanı ve Yeminli Mali Müşavir bilirkişilerin müşterek raporunda yer alan tespitlere göre; davacıların dava tarihi olan 28.11.2012 tarihi itibariyle itibariyle 9 adet daire için 3,600.000,00 TL alacağı olduğunun belirlendiği ve bu tutarın (DİE) Devlet İstatistik Enstitüsü Toptan Eşya Fiyatları Genel Endeksi'ne göre dava tarihindeki ortalama gayrimenkul alım satımına göre hesap edilmiş değer olduğu ve davacıların murisinin bilirkişi tarafından tespit edilen 3,600.000,00 TL tutarında davalılardan yerine getirmiş olduğu tespit edilen müşavirlik hizmeti karşılığı alacağının olduğunun belirlendiği, davacının, birleşen Ankara 14. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/163 Esas sayılı dosyası kapsamında, davacı ile davalılar arasında imzalanan 12.03.2009 tarihli, kat karşılığı inşaat sözleşmesinin feshi, ibra ve müşavirlik hizmet bedelinin karşılığı olarak 9 adet mesken alacağı konulu sözleşmeye dayanarak nama ifaya izin verilmesi inşaatın tamamlattırılarak 9 adet dairenin davacıya teslimine ilişkin istemde bulunmuşsa da, davacının talebinin, kat karşılığı inşaat sözleşmesi ve taşınmaz satış vaadi kısmının Noterlik Kanunu'nun 60. ve Tapu Kanunu'nun 26. maddeleri gereğince resmi biçimde yapılması gerekirken taraflar arasındaki sözleşme adi yazılı olarak düzenlenmiş olduğundan ve resmi şekle uygun olmadığından taraflar arasındaki sözleşmenin tapulu taşınmazların devrine ilişkin kısmı geçersiz olduğundan davacının birleşen 2011/163 Esas sayılı dava dilekçesindeki talep sonucunun geçersiz sözleşme nedeniyle esastan reddi gerektiği gerekçesiyle; asıl davanın esastan reddine, birleşen Ankara 14. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/163 esas sayılı davasının esastan reddine, birleşen Ankara 16. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/628 esas sayılı davasının kısmen kabulü ile 3.600.000,00 TL müşavirlik hizmeti alacağının davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak 450.000,00'er TL'lik payda ile davacılara ıslah tarihlerinden itibaren işleyecek yasal faizi il birlikte ayrı ayrı ödenmesine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekilleri, temlik alan davacı ... vekili, davalılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacılar vekilleri; asıl dava ve birleşen Ankara 14. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/163 Esas sayılı davasında, davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu, 12.03.2009 tarihli sözleşmede 05.05.2008 tarihli sözleşmeyle ilgili herhangi bir ibra bulunmadığını, 05.05.2008 tarihli sözleşme kapsamında murislerinin dava dışı Doğukan İmar Şirketine hizmeti karşılığında 750.000,00 TL ödeme yaptığını, bu masraf ve yapılan hizmete dayalı davalıların ödeme yapması gerektiğini, taşınmazların 12.03.2009 tarihli sözleşme kapsamında devrine ilişkin kısmın geçersiz olduğuna katılmadıklarını, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 2 nci maddesi gereği geçersizliğin ileri sürülemeyeceğini, öncelikle tapu iptali tescil kararı verilmesi gerektiğini, Mahkemece tek bir hizmet bedeline hükmedilmesinin hatalı olduğunu, 9 adet dairenin iş karşılığı murise devredileceğine ilişkin protokoller bulunduğunu, 9 adet dairenin güncel değeri bilirkişilerce 30.330.000,00 TL olarak hesaplanmış olmakla davayı bu miktar üzerinden ıslah ettiklerini, bu tutar üzerinden davanın kabulü gerektiğini, dava tarihinden en yüksek faize hükmedilmesi gerektiğini, reddedilen tutar üzerinden karşı taraf lehine fazla vekalet ücreti tayin edildiğini, tavzih talebi üzerine verilen ek kararla vekalet ücretindeki hatalı hesaplamanın düzeltilmediğini, unutulan faizin ise başlangıç tarihinin dava tarihi olması gerektiğini, belirsiz alacak davasında bedel arttırım tarihinden faiz yürütülmesinin hatalı olduğunu ileri sürerek; kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
2. Davalılar vekili; davacılar murisinin hizmet vermediğini, vermiş gibi gösterdiğini, bilirkişi raporlarının yetersiz olduğunu, murisin dava dışı imar şirketiyle yaptığı sözleşmede taraf olmadıklarını, sözleşme kapsamını kabul etmediklerini, kat karşılığı inşaat sözleşmelerinin 12.03.2009 tarihli sözleşme ile taraflarca feshedildiğini, taraflarının birbirini ibra ettiğini, bilirkişi raporunda yer alan imarla ilgili tespitlerin yanlış olduğunu, emsal artışının davalıların zararına olduğunu, asıl davanın red gerekçesinin hatalı olduğunu, verilen hizmet olmadığından reddedilmesi gerektiğini, bedel artırımının asıl dava yönünden yapıldığını, birleşen dava yönünden yapıldığına yönelik kabulün hatalı olduğunu, birleşen davada ıslah tarihinden faiz yürütülmesinin hatalı olduğunu, kararın yazım tarzının hatalı olduğunu, asıl davadaki talep ile birleşen Ankara 16. Asliye Hukuk Mahkemesindeki talebin aynı olup hukuki yarar bulunmadığını ileri sürerek; kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; dosya kapsamı, mevcut delil durumu, hükme esas alınan bilirkişi raporunun yeterli, denetime ve somut olayın özelliklerine uygun olması, mahkemece kaldırma kararı doğrultusunda inceleme ve değerlendirme yapılmış olması, davacılar murisi ... ile davalılar arasında hisseli malik oldukları parseller üzerinde inşaat yapılmasını teminen, .... Noterliğinin 23.02.2005 tarihli ve ve .... Noterliğinin 15.11.2005 tarihli kat karşılığı inşaat sözleşmeleri imzalanarak bu sözleşmeler kapsamında davacılar murisinin, dava dışı Doğukan İmar Şirketine 1/5000 ve 1/1000'lik imar planlarının hazırlanması, imar uygulamasının hazırlanması, tescil işlemleri ve yol projelerinin hazırlanması işlerinin yaptırılarak hizmet bedeli ödendiği anlaşılmış ise de; taraflar arasında imzalanan ve karşılıklı edimler içeren kat karşılığı inşaat sözleşmelerinin 12.03.2009 tarihli sözleşme ile taraflarınca feshedilerek tarafların birbirini ibra ettiği, taraflar arasında düzenlenen 12.03.2009 tarihli sözleşmede tarafların edimlerinin yeniden belirlenmesi suretiyle davalılar tarafından müşavirlik hizmet bedeli karşılığı olarak davacılar murisine 9 adet dairenin devredileceği kararlaştırılmış olup tapulu taşınmazların devrine ilişkin sözleşmeler resmi şekilde yapılmadığından geçersiz ise de, bu durumun, davacılar murisinin hizmet karşılığını talep etmesine engel teşkil etmemesi, hizmet verdiği tespit edilen davacılar murisinin bu sözleşme uyarınca ücrete hak kazandığının anlaşılmış olması, bu sözleşmenin, doğrudan doğruya taşınmaz devrine ilişkin bir sözleşme olmayıp müşavirlik hizmet sözleşmesi niteliğinde olması, sözleşmede sadece, hizmetin karşılığı olarak öngörülen "taşınmazların devrine ilişkin taahhüt" ün geçersiz olması ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında Mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığından davalıların istinaf taleplerinin reddi gerektiği; davacıların istinaf talepleri yönünden yapılan incelemede ise, Mahkemece verilen kararın esasında yukarıdaki gerekçelerde davacılar yönünden de bir isabetsizlik olmadığı, ancak davacıların vekalet ücretine yönelik istinaf istemlerinin yerinde olduğu, Mahkemece, kısmen kabulüne karar verilen birleşen Ankara 16. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/628 Esas sayılı davasında, davacıların ıslah dilekçesine göre davanın kabul/red oranı dikkate alınmaksızın reddedilen miktar üzerinden birleşen dava davacıları aleyhine fazla vekalet ücreti takdir edilmiş olmasının hatalı olup bu durumun da yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediği gerekçesiyle, davalıların istinaf başvurusunun esastan reddine, davacıların istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılıp yeniden esas hakkında hüküm kurularak asıl davanın esastan reddine, birleşen Ankara 14. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/163 Esas sayılı davasının esastan reddine, birleşen Ankara 16. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/628 Esas sayılı davasının kısmen kabulü ile 3.600.000,00 TL müşavirlik hizmeti alacağının davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak 450.000,00'er TL olarak davacılara ıslah tarihlerinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte ayrı ayrı ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuşlardır.
B. Temyiz Sebepleri
Taraf vekilleri; istinaf sebeplerini tekrar ederek, kararın bozulmasını istemişlerdir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, asıl ve birleşen davalarda müşavirlik sözleşmesinden kaynaklı alacak istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 520-525 maddeleri.
2.4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 706 ncı maddesinin birinci fıkrası.
3.2644 sayılı Tapu Kanunu'nun 26 ncı maddesi.
4. 1512 sayılı Noterlik Kanunu'nun 60 ıncı maddesinin üçüncü fıkrası ile 89 uncu maddesi.
3. Değerlendirme
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararında; hukuki ilişkinin ve bu ilişki nedeniyle ortaya çıkan uyuşmazlığa yukarıda yer verilen hukuk kurallarının doğru şekilde uygulandığı, davacının asıl davada 05.05.2008 tarihli sözleşmeye dayandığı dikkate alındığında bu sözleşmenin de sonradan davacıların murisi ... ve davalılar arasında akdedilen 12.03.2009 tarihli sözleşme ile feshedilip tarafların birbirini ibra ettiğinin anlaşılmasına göre asıl davada davacıların davalılardan bir talepte bulunamayacakları, davacıların birleşen 2011/163 Esaslı dosyadaki talepleri yönünden ise, davacı ile davalılar arasında imzalanan 12.03.2009 tarihli, kat karşılığı inşaat sözleşmesinin feshi, ibra ve müşavirlik hizmet bedelinin karşılığı olarak 9 adet mesken alacağı konulu sözleşmeye dayanarak nama ifaya izin verilmesi inşaatın tamamlattırılarak 9 adet dairenin davacıya teslimine ilişkin istemde bulunmuşsa da, davacının talebinin, kat karşılığı inşaat sözleşmesi ve taşınmaz satış vaadi kısmının Noterlik Kanunu'nun 60 ıncı ve Tapu Kanunu'nun 26 ncı maddeleri gereğince resmi biçimde yapılması gerekirken taraflar arasındaki sözleşme adi yazılı olarak düzenlenmiş olduğundan ve resmi şekle uygun olmadığından taraflar arasındaki sözleşmenin tapulu taşınmazların devrine ilişkin kısmı geçersiz olduğundan davacının birleşen 2011/163 Esas sayılı dava dilekçesindeki talep sonucunun geçersiz sözleşme nedeniyle esastan reddi gerekmesine, birleşen 2012/628 Esas sayılı davada ise müşavirlik hizmet bedelinin tahsilini istediği, Mahkemece hükme esas alınan 31.10.2022 tarihli bilirkişi heyet raporuna göre, davacıların murisi ...'nin müşavirliği neticesinde ... Konut Planı içinde yer alan davalılarının imar emsalinin 2'den 2.2 'ye çıkarmış olduğuna göre, emsal artışından gelen 10 daire daha elde edildiği de anlaşılmakla, emsal artışı sağlayan müşavirin bu bizmeti karşılığı verilmesi gereken yazılı sözleşmelerin esasına dayanarak 9 daire karşılığı bir ücret taraflarca kabul edildiğinden alınan bilirkişi raporunda belirlenen 9 adet dairenin dava tarihindeki değerinin hüküm altına alınmasında bir isabetsizlik bulunmamasına, birleşen 2012/628 Esas sayılı dosyaya ait dava dilekçesi incelendiğinde ise, davacı murisin 50.000,00 TL üzerinden açtığı davada dava dilekçesinde faiz talebinde bulunmadığı, murisin vefatı sonrasında davaya dahil edilen mirasçı olan davacılar ve daha sonra mirasçılardan dava dışı ...'nın alacağını temlik ettiği davacı ... vekilinin ıslah dilekçelerinde faiz talebinde bulunmaları nedeniyle hüküm altına alınan alacağa ıslah tarihinden itibaren faize hükmedilmesinde de bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacılar vekilleri ile davalılar vekilinin temyiz itirazlarının ayrı ayrı reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz edenlere yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
07.11.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.