"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
SAYISI : 2019/844 E., 2023/588 K.
Taraflar arasında birleştirilerek görülen itirazın iptali ve alacak davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda, bozmaya uyan Mahkemece; asıl davanın kabulüne, birleşen davada davalının davacıdan alacaklı olduğunun tespitine karar verilmiştir.
Mahkeme kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1.Asıl davada davacı vekili; müvekkilinin davalıya 2008 ve 2009 yıllarında teslim ettiği mal ve hizmetler nedeniyle faturalar düzenlediğini, bu fatura bedellerinden bakiye 47.754,30 TL'nin ödenmemesi üzerine davalı aleyhine icra takibini başlattıklarını, takibe dayanak faturaların davalının defterlerinde kayıtlı olduğunu, mal bedelleri teslim ile ödeneceğinden davalının takibe itirazının haksız olduğunu ileri sürerek; itirazın iptali ile davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesini
talep etmiştir.
2. Birleşen davada davacı vekili; müvekkili şirketin imal ettiği doğal gaz basınç düşürme ve ölçüm istasyonlarının malzemelerini satın alma yoluyla temin ettiğini, davalı şirketin ise doğal gaz ile ilgili malzeme alım satımı yaptığını, 06.02.2008 tarihinde tarafların bir araya gelerek ortak çalışma ve bu işbirliği sonucunda elde edilecek kazancı paylaşma kararı aldıklarını, buna göre anlaşmanın hemen yürürlüğe konulduğunu, davalı tarafça Bursa'da bir şube açılarak 03.07.2008 tarihinde fabrika binası kiralandığını, kiralanan fabrika binasının 136 kalem malzeme alınarak kullanıma ve üretime hazır hale getirildiğini, söz konusu malzemeler için 236.954,77 TL ödendiğini, imalatın müvekkili şirketin bilgi birikimi ile ve teknik personeli tarafından gerçekleştirildiğini, bundan ayrı imalatta kullanılmak üzere kendi fabrikasından bir kısım malzemenin de kiralanan fabrikaya götürüldüğünü, bundan sonra davalı tarafça ihalelere girildiğini ve sipariş alındığını, siparişlerin müvekkili şirketin personeli tarafından üretildikten sonra montajının yapıldığını veya sevk edildiğini, buna rağmen elde edilen kazançtan ödeme yapılmaması üzerine 10.08.2009 tarihli ihtar ile işbirliği anlaşmasının feshedildiğinin davalıya bildirildiğini ileri sürerek; 136 kalem malzeme ve tesisata yapılan harcama tutarının tespitini, bu tutardan şimdilik 5.000,00 TL'nin davalıdan tahsilini; işbirliği döneminde ortak çalışma sonucu elde edilen kazanç miktarı ile bu kazançtan müvekkili şirkete ödenmesi gereken meblağın tespitini, bu tutardan şimdilik 5.000,00 TL'nin ödenmesine karar verilmesini talep etmiş; 09.09.2013 tarihli ıslah dilekçesi ile malzeme bedeline ilişkin talebini 65.290,98 TL'ye, diğer talebini 188.700,00 TL'ye artırarak, bu tutarların faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
II. CEVAP
1. Asıl davada davalı vekili; müvekkili şirketin doğal gaz basınç düşürme ve ölçüm istasyonları imal ettiğini, davacı ile aralarında sözlü olarak adi ortaklık kurulduğunu, doğal gaz istasyonu kurulumu ile ilgili yapılan harcamalar ile elde edilen kazanç ile ilgili davacı ve şirketlerinin işbirliği döneminde ortak çalışma sonucu üretilen istasyon ve diğer imalatın parasal değeri ile bu üretim sonucu şirketlerinin alacağının tespiti gerektiğini savunarak, davacı tarafından talep edilen tutarın müvekkili alacağından mahsup edilmesini istemiştir.
2. Birleşen davada davalı vekili, davaya cevap vermemiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemece verilen 03.03.2014 tarihli ve 2012/311 E., 2014/68 K. sayılı kararla; alınan bilirkişi raporu doğrultusunda, asıl davada davacı alacağının 44.754,30 TL, birleşen dava davacısının toplam alacağının 233.436,81 TL olduğu, mahsup sonucu 185.682,51 TL alacağın hesaplandığı, taraflar arasında adi ortaklık haricinde ticari ilişki de bulunduğundan 18.07.2012 tarihli mutabakat belgesinin buna ilişkin olduğu, adi ortaklık tasfiye edilmediği için mutabakat belgesinin tasfiye alacağını kapsamadığı gerekçesiyle; asıl davanın mahsup nedeniyle reddine, birleşen davanın kısmen kabulüne, 185.682,51 TL'nin 09.09.2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Birinci Bozma Kararı
1. Mahkeme kararına karşı süresi içinde davacı/birleşen davada davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairece verilen 09.12.2014 tarihli ve 2014/12351 E., 2014/16123 K. sayılı ilamla; "... Dosya kapsamından, davacı ile davalı şirket arasında sözlü adi ortaklık kurulduğu, anlaşmaya göre doğal gaz istasyon kurulumu konusunda yapılan anlaşmada davacının imalat için fabrika binası temini, tefrişi ve üretim malzemelerini temin edeceği, davalı şirketin ise uzman ve kalifiye personeli ile üretim yapacağı, kârın paylaşımı konusunda belli bir oranın kararlaştırılmadığı, adi ortaklığın davalının davacı şirkete gönderdiği 13.08.2009 tarihli ihtarname ile feshedildiği anlaşılmaktadır;
(...) Mahkemece yapılacak iş; yukarıdaki yasa hükümlerine göre, öncelikle ortaklık sözleşmesinde bu hususta hüküm bulunup bulunmadığına bakmak, hüküm bulunduğu takdirde tasfiyenin sözleşmedeki hükümlere göre yapılmasını sağlamak; böyle bir hükmün bulunmaması halinde ise ortakların anlaşarak tasfiye memuru belirlemelerini istemek; bu konuda anlaşamamaları halinde ise hakim tarafından tasfiye işlemini gerçekleştirecek (ortaklığın faaliyet alanına göre konusunda uzman bir veya üç kişiyi) tasfiye memuru olarak resen atamak, bundan sonra tasfiye memurunun yaptığı tasfiye işleminin sonuç bilançosuna göre hakim, (6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 297 nci maddesi uyarınca) tarafların hak ve yükümlülüklerini saptayıp, tasfiye işlemini sonlandırmalı ve bu doğrultuda hüküm oluşturmalıdır.
Uyuşmazlığın yukarıda açıklanan ve maddeler halinde belirtilen sıra ve yöntem izlenerek çözümlenmesi gerekirken, Mahkemece, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir." gerekçesiyle, hüküm bozulmuştur.
B. İkinci Bozma Kararı
1. Bozmaya uyan Mahkemece verilen 05.07.2018 tarihli ve 2015/956 E., 2018/911 K. sayılı kararla; taraflarca kesin süre içinde delil avansı yatırılmadığı ve kesin süre içinde delil avansının yatırılmamasının taraf lehine usuli kazanılmış hak oluşturduğu gerekçesiyle, ispat edilemeyen asıl ve birleşen davanın reddine karar verilmiş; karara karşı, taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairece verilen 23.09.2019 tarihli ve 2019/803 E., 2019/6955 K. sayılı ilamla; Mahkemece tarafların belirlenen sürede söz konusu işlemlere dair giderleri karşılayamamış olmaları durumunda, ileride bu gideri ödemesi gereken taraftan alınmak üzere tasfiye giderlerinin Hazineden karşılanmasına hükmedilmesi gerektiği gerekçesiyle, hüküm bozulmuştur.
C. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin ilam başlığında tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; bilirkişi raporlarında asıl davada davacı talebinin adi ortaklık öncesindeki cari hesap ilişkisine dayandığı belirtildiğinden bu tutarın adi ortaklığın tasfiyesi içerisinde değerlendirilmesinin mümkün olmadığı, davalının hesap mutabakatındaki kabulü ve ticari defterlerindeki kayıtlar doğrultusunda asıl davanın kısmen kabulü gerektiği, dosyadaki deliller ve tanık beyanları uyarınca taraflar arasında doğal gaz istasyonu kurulumu ile ilgili sözlü sözleşme içeriğine göre adi ortaklık ilişkisi kurulduğu, adi ortaklığın 13.08.2009 tarihinde feshedildiği, tasfiye memurları tarafından sunulan 14.03.2023 tarihli raporda; adi ortaklığın zararının 374.144,97 TL olduğunun ve bu zararın davalı ... A.Ş.'nin bünyesinde kaldığının belirtildiği, bu zarardan ortakların 1/2 oranında (187.072,485 TL) sorumlu olduğu, diğer taraftan bu miktar ve ticari defterlerde kayıtlı olan 47.667,63 TL toplamı olmak üzere 234.740,12 TL (kısa kararda maddi hata olarak 235.740,12 TL yazıldığı, bu hatanın gerekçeli karar yazımı sırasında farkedilerek düzeltildiği) tasfiye sonunda alacaklı çıktığı, birleşen davada davacının adi ortaklığa borçlu olduğu, tasfiye alacağından dolayı bir talebi olmadığından sadece tasfiye bilançosuna göre ortakların alacak/ borç miktarının tespitine karar verildiği gerekçesiyle; asıl davanın kısmen kabulüne, 47.677,43 TL üzerinden itirazın iptaline, alacak likit olduğunun davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesine, birleşen davada davalı ortağın davacı ortaktan 234.740,12 TL alacaklı olduğunun tespitine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davalı/birleşen davada davacı vekili; birleşen davada davalının bir talebi bulunmamasına rağmen davacıdan alacaklı olduğuna ilişkin hüküm kurulduğunu, kurulan hükme ilişkin bir talep bulunmadığını, kısa kararın hem içerik hem de miktar yönünden gerekçeli karara aykırı olduğunu, asıl davada alacağın likit olmadığını, bozmaya uyulduğu halde gereğinin tam olarak yerine getirilmediğini, karşı tarafın defterlerindeki kayıtların uygun olup olmadığına dair itiraz her aşamada ileri sürüldüğü halde değerlendirilmediğini, 1.875.783,82 TL giderin sadece malzeme alımı, işçi maaşları ve diğer harcama kalemlerinden mi, yoksa aslı olmayan kalemlerin işlenmesinden mi kaynaklandığının tespitinin gerektiğini, bilirkişi ek raporlarının kabul edilemeyeceğini ve yeterli olmadığını, bu itibarla tasfiye bilançosunun doğru yapılmadığını, söz konusu giderin fahiş olduğunu, raporları hazırlayanların konusunun uzmanı kimseler olmadığını, gerçek giderin ne olduğunun konusunda uzman bilirkişiler tarafından tespit edilmesi gerektiğini, müvekkili tarafından getirilen tüm malzeme bedelinin hesaba katılmamasının ve 374.144,97 TL'nin ikiye bölünerek sonuca gidilmesinin hatalı olduğunu belirterek, kararın bozulmasını talep etmiştir.
2. Katılma yoluyla temyiz dilekçesi sunan davacı/birleşen davada davalı vekili; birleşen davada müvekkili lehine hükmedilen vekalet ücretinin hatalı olduğunu, ıslah dilekçesindeki tutar esas alınarak vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini, asıl davada da yıllarca süren yargılama nedeniyle müvekkili lehine hükmedilen vekalet ücreti ve inkar tazminatı yönünden alt sınırdan uzaklaşılmamasının hatalı olduğunu, birleşen davada müvekkili tarafından yapılan yargılama giderlerine ilişkin hüküm kurulmadığını belirterek, kararın düzeltilerek onanmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık; asıl davada itirazın iptali, birleşen davada adi ortaklığın tasfiyesi istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) "Kazanç ve Zararın Paylaşımı" başlıklı 643 üncü maddesi,
2. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 26 ncı maddesi ile 298 inci maddesinin ikinci fıkrası,
3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun (YHGK) 03.04.1971 tarihli ve 321 E. 218 K. sayılı ilamı
4.Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 15.05.2012 tarihli ve 2011/10862 E., 2012/12448 K. sayılı ilamı.
3. Değerlendirme
1. 6100 sayılı Kanun'un 298 nci maddesinin ikinci fıkrasında; gerekçeli kararın, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamayacağı düzenlenmiştir. Somut olayda, tasfiye miktarı yönünden kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki yaratılmış olması; bundan ayrı, asıl davada 47.677,43 TL üzerinden itirazın iptali ile takibin devamına karar verildiği halde, birleşen davada aynı alacağın yeniden hesaba dahil edilmesi suretiyle tasfiye alacağının belirlenmesi usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
2. 6098 sayılı Kanun’un 643 üncü maddesi; "Ortaklığın borçları ödendikten ve ortaklardan her birinin ortaklığa verdiği avanslar ile ortaklık için yaptığı giderler ve koymuş olduğu katılım payı geri verildikten sonra bir şey artarsa, bu kazanç, ortaklar arasında paylaşılır.
Ortaklığın, borçlar, giderler ve avanslar ödendikten sonra kalan varlığı, ortakların koydukları katılım paylarının geri verilmesine yetmezse, zarar ortaklar arasında paylaşılır." hükmünü içermektedir.
3. Açıklanan madde hükmüne göre; adi ortaklığın tasfiyesinde, borçlar ödendikten sonra kalan ortaklık malvarlığından önce ortaklardan her birinin, ortaklığa verdiği avanslar ile ortaklık için yaptığı giderler ve katılım payı geri verilmeli, bundan sonra bir şey artarsa, bu kazanç payları ortaklara paylaştırılmalıdır. Bir başka anlatımla, ortakların verdikleri katılım paylarını geri alabilmeleri için öncelikle adi ortaklığın zarar etmemiş olması gerekir. Yukarıda yer verilen YHGK ve Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin ilamlarında da açıklandığı üzere; şayet davacı ortağın payına düşen zarar, koymuş olduğu katılım payını aştığı takdirde, davacı ortağın koyduğu katılım payından bir şey isteyemeyeceği nazara alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekir.
4. Kabul şekline göre Mahkemece; ortaklığın tasfiyesine ilişkin birleşen davada, tasfiye memurlarınca hazırlanan raporları esas alınarak ortaklığın zarar ettiği kabul ettiği sonucuna ulaşılması nedeniyle, davacı ortağın davalı ortaktan katılım ve kazanç payları ile yaptığı giderleri isteyemeyeceği gözetilerek bu davanın reddine karar verilmesi gerekirken, davalı ortağın davacı ortaktan 234.740,12 TL alacaklı olduğunun tespitine karar verilmiş olması, yukarıda açıklanan kanun hükmü ile ilamlara aykırı olduğu gibi, 6100 sayılı Kanun'un 26 ıncı maddesinde düzenlenen taleple bağlılık ilkesine de aykırıdır.
5. Bozma nedenine göre; davacı/birleşen davada davalı tarafın tüm, davalı/birleşen davada davacı tarafın sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Temyiz olunan Mahkeme kararının 6100 sayılı Kanun'un Geçici 3 üncü maddesi atfıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 428 inci maddesi gereğince davalı/birleşen davada davacı yararına usulden BOZULMASINA,
2. Bozma nedenine göre; davacı/birleşen davada davalı tarafın tüm, davalı/birleşen davada davacı tarafın sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına,
Peşin alınan temyiz harçlarının istek halinde temyiz edenlere iadesine,
1086 sayılı Kanun’un 440 ıncı maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde birleşen dava yönünden karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
16.10.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.