Logo

3. Hukuk Dairesi2023/5061 E. 2024/2805 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Bebeğin vefatında doktor ve özel hastanenin teşhis ve tedavi hizmetlerinde kusurlu olup olmadıklarına ilişkin tazminat davası.

Gerekçe ve Sonuç: Yargıtay'ın bozma ilamına uygun olarak alınan uzman bilirkişi raporunda davalı doktor ve hastanenin kusurunun bulunmadığı tespit edilerek yerel mahkemenin davayı reddeden kararı onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2022/110 E., 2023/10 K.

Taraflar arasındaki tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece bozmaya uyularak davanın reddine karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar vekili; ...'in, hamileliğinin ikinci haftasından doğuma kadar geçen süreçte davalı şirketin işlettiği ... Hastanesinde takibinin yapıldığını ve aynı yerde doğum yapıp hastaneden taburcu edildiğini, bir hafta sonra bebeğini kontrol için aynı Hastanede görevli çocuk hastalıkları uzmanı doktor ...’na götürdüklerini, yapılan muayenede bebeğin karaciğerinde 1 cm ekojen bir materyal olduğu ve safra kesesinin görünmediği söylenerek Trabzon’a sevk edildiğini, Trabzon’da Üniversite Hastanesinde yapılan muayenede, bebeğin bir problemi olmadığının ancak yoğun bakıma yatırılması gerektiğinin belirtildiğini, bebeği Hastaneye yatırmayıp tekrar ... Hastanesinde görevli bir başka doktor olan davalı ...’e götürdüklerini, adı geçen doktorun aylık kontrollere çağırdığını, bir sonraki kontrolde yapılan sarılık testinde değerlerin yüksek çıkması üzerine bebeğin İstanbul Cerrahpaşa Tıp Fakültesine sevk edildiğini, burada bebeğin karaciğerindeki safra yolları kanallarında eksiklik olduğu, hastalığın siroza doğru gittiği ve tedavi için geç kalındığından bir şey yapılamayacağının söylenmesinden sonra davalıların kusuru nedeniyle bebeğin 5. ayın sonunda vefat ettiğini ileri sürerek, fazlaya ilişkin maddi ve manevi tazminat hakları saklı kalmak kaydıyla, bebeğin babası ... ve annesi ... için 5.000,00 TL’şer olmak üzere toplam 10.000,00 TL maddi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmişlerdir.

II. CEVAP

Davalılar vekili; davacıların çocuklarının 10/01/2012 tarihinde ölmesi nedeniyle haksız fiilden doğan tazminat davalarını bir yıllık zamanaşımı süresinde açmadıklarını, bu nedenle zamanaşımı itirazlarının olduğunu, dava konusu olayda müvekkilinin hiçbir kusuru olmadığını, adli tıp raporunda herşeyin açıkça belirtildiğini, bu nedenle kusurlu olan tarafın bebeğin annesi olduğunu beyanla davanın reddini istemiştir.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 06.06.2014 tarihli ve 2014/63 E., 2014/341 K. sayılı kararıyla; doktorun kusurunun tespiti için konusunda uzman bilirkişiler tarafından düzenlenen yargıtay denetimine elverişli, usul ve yasaya uygun 12.09.2012 tarihli bilirkişi raporunda bebeğin takip ve tedavisini yapan hekimlere atfı kabil bir kusur bulunmadığı oy birliği ile mütalaa olunduğundan kusuru bulunmayan taraflar aleyhine açılan tazminat davasının reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Mahkemenin kararına karşı, süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay (kapatılan) 13. Hukuk Dairesi 23.02.2016 tarihli ve 2014/47826 E., 2016/5299 K. Sayılı ilamı ile; mahkemece, üniversitelerin ana bilim dallarından seçilecek, içinde kadın hastalıkları ve doğum uzmanı ile çocuk hastalıkları uzmanının da yer aldığı bir bilirkişi kurulundan, dosyadaki mevcut delillere, tıbbın gerek ve kurallarına göre olayda davalıların sorumluluğunu gerektirecek ihmal ve hatalarının bulunup bulunmadığı konusunda, nedenlerini açıklayıcı, taraf, mahkeme ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alınmak suretiyle hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle bozulmuştur.

B.İkinci Bozma Kararı

1.Bozmaya uyan Mahkemece verilen 08.10.2018 tarihli ve 2016/289 E., 2018/517 K. Sayılı kararı ile; bozma ilamı sonrası alınan tüm raporların davalının yapılması gerekli tüm müdahaleleri tıbbın gerek ve kurallarına uygun olarak yaptığı, kusur veya ihmal sorumluğuna göre de davalıların sorumluluklarının bulunmadığı anlaşılmakla davanın reddine dair karara karşı, süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizin 26.05.2021 tarihli ve 2020/5201 E., 2021/5565 K. sayılı ilamıyla; davalı doktorun aynı hastanede daha önce bebeğin muayenesini yapan ve onun üniversite hastanesine sevkini isteyen doktor ... tarafından yapılan tetkikleri görüp göremeyeceği, yapılan bu tetkikleri gördükten sonra ya da görmesine dahi gerek kalmadan bebek kendisine 2 ay 19 günlük olarak getirildiğinde 3 ay 10 günlük iken gelinen bir sonraki kontrol randevusunda yapmış olduğu tetkikleri yapıp yapmadığı, davalı doktora gelinen ilk kontrol randevusunda yapılan tetkiklerin ve uygulanan tedavinin tıbben yeterli ve uygun olup olmadığı, eğer ilk kontrol randevusunda gereken tetkikler daha erken yapılsaydı buradan çıkan sonuçlar doğrultusunda safra kesesinin seçilememesi üzerine ileri bir merkeze daha erken gönderilmesi sonucuna varılıp varılamayacağı, bunun sonuca etkili olup olmadığı hususları nazara alınarak davalılara yüklenebilecek atfı kabil bir kusur olup olmadığı hususlarının açıklığa kavuşturulması için Mahkemece öncelikle, vefat eden bebeğe ait gerek davalı hastanede ve gerekse sevkedildiği üniversite hastanesinde bulunan tüm tıbbı kayıtlar getirtilerek, Üniversitelerden oluşturulacak konusunda uzman bilirkişi kurulundan, taraf, mahkeme ve Yargıtay denetimine uygun rapor alınarak bir karar verilmesi gerektiği belirtilerek kararın bozulmasına karar verilmiştir.

C. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin ilam başlığında tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; bilirkişilerin alanında uzman oldukları, dava konusunun teknik bilgi gerektirdiği, bilirkişi raporunun detaylıca ve Yargıtay bozma ilamı doğrultusunda hüküm kurmaya elverişli olarak hazırlanmış olduğu, bu nedenle; safra yolu atrezisinin doğum öncesinde tespitinin mümkün olmaması, bebeğin görüldüğü anda; davalı doktorun ileri tetkik yapma imkanı olmaması ve safra yolu atrezisi olan bebekler için kritik müdahale zamanı olan 70 günün hali hazırda geçmiş olması tespitleri karşısında, teşhis ve tedavi hizmetini üstlenen davalı doktorun ve davalı özel hastanenin kusurunun bulunmadığı anlaşılmakla aleyhlerine açılan tazminat davasının reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuran

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacılar vekili; bir hekim olan davalının bebek ilk getirildiğinde tüm tetkikleri yaptırması gerektiğini, davalının kendi beyanında 3. ay renginin daha da sarardığından bahsettiği, daha önceki kontrollerde bebeğin renginde bir sarılık fark ettiği ancak bir hekim olarak tüm test ve tetkikleri yapmadığını, doktorun hafif kusurundan dahi sorumlu olduğu, bu nedenle davalı ...’in olayda ihmali olduğunu ve kusurlu olduğunu, alınan raporda doktorların uyguladığı takip, tedavi ve müdahalelerin tıbbin gerekliliklerine uygun olduğuna dair verilen görüş ve kanaati de kabul etmediklerini, yeni bir bilirkişi heyetinden itirazlarını karşılar rapor aldırılarak karar verilmesi için kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, teşhis ve tedavi hizmetini üstlenen doktor ve özel hastanenin sorumluluğuna dayalı tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1.Bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. Usuli kazanılmış hak olarak tanımlanan bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirmektedir (09.05.1960 tarihli ve 21/9 sayılı YİBK).

3. Değerlendirme

Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere ve özellikle mahkemece bozma ilamı doğrultusunda konusunda uzman bilirkişi kurulundan rapor alınarak davalıların kusurunun bulunmadığının belirlenmiş olmasına göre davacı vekilin temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle,

Temyiz olunan Mahkeme kararının 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 439 uncu maddesi gereğince ONANMASINA,

Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz eden davacılara yükletilmesine,

6100 sayılı Kanun’un Geçici 3 üncü maddesi atfıyla 1086 sayılı Kanun’un 440 ıncı maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

07.10.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.