"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2021/200 E., 2022/540 K.
Taraflar arasındaki vekaletin kötüye kullanılmasından kaynaklanan tazminat davasından dolayı bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda, Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece Mahkeme kararının düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.
Davacı vekili tarafından, Dairece verilen kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, karar düzeltme dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; müvekkili ile davalının kardeş olduğunu, babaları ...'in 08.01.2000 tarihinde vefat ettiğini, müvekkilinin diğer mirasçılar ile birlikte babasından miras olarak kalan dava konusu İstanbul İli, Şişli İlçesi, ...... Mah. 246 ada, 9 parsel nolu taşınmaz ile diğer taşınmazların adına intikalini yapması için davalı ağabeyini, diğer mirasçılar olan annesi ........., ve ablası ... ile birlikle Gaziosmanpaşa 5. Noterliğinin 02.06.2003 tarih ve 14119 yevmiye nolu düzenleme şeklinde vekaletnamesi vekil tayin ettiğini, davalının bu vekalete dayalı olarak bir işlem yaptığına dair müvekkillerine herhangi bir bilgi vermemiş olması sebebiyle vekaletnamenin artık geçerliliğini yitirdiği inancı ile davalıya verilen vekaletnamenin kötüye kullanılabileceğini hiçbir zaman düşünmediğini, 07.03.2012 tarihinde anneleri...'in vefat etliğini, müvekkilinin annesinin vefatı sebebi ile artık babasından ve annesinden kendisine miras olarak kalan taşınmazları tespit edip adına intikalini yapabilmek için Ocak 2013 'de Şişli Tapu Sicil Müdürlüğüne yapmış olduğu yazılı başvuru sonucu, taşınmazın önce çok düşük bir bedelle davalının eşi ...'e, daha sonra ... tarafından ... adında bir şahsa satıldığını öğrendiğini, davalının, söz konusu satışlarla ilgili olarak müvekkiline haber vermediğini, rızasını almadığını ve bedelini de hisse oranında ödemediğini, davalının vekalet görevini kötüye kullandığını belirterek, dava konusu taşınmazın dava tarihindeki satış bedelinden müvekkilinin miras hissesine düşen bedel olarak şimdilik 10.000,00 TL' nin davalıdan yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, 27.04.2015 tarihli dilekçe ile talebini 125.000,00 TL'ye yükseltmiş ve 125.000,00 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı ...'in dava tarihinden sonra vefat etmesi nedeniyle davaya dahil edilen mirasçıları ..., ... ve ... vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı ve davalının murisi ...'in 08.01.2000 tarihinde vefat etmeden önce, davacıya oturmuş olduğu dairenin yanı sıra kendisi ve eşi...'in ölünceye kadar oturmuş oldukları daireyi verdiğini, babalarından kalan dava konusu Şişli'deki yıkık ve derme çatma 32 m2 alana sahip kargir ev niteliğindeki taşınmazın ise, mirasçıların onayı ve muvafakatiyle davalı ...'e bırakıldığını, sonrasında ise tamamen aile içi güvene dayalı şifahi anlaşma gereği o tarihte mirasbırakan ...'in sağ olan eşi..., davacı ve ...'in, davalı müteveffa ...'e 02.06.2003 tarihinde toplu olarak vekalet verdiklerini, vekaletin geniş kapsamlı bir vekalet olduğunu, davacının vekaletnamedeki yetkileri bildiğini, davanın alacak davası olması nedeniyle 10 yıllık zamanaşımına tabi olduğunu, zamanaşımı süresinin dolduğunu, dava konusu Şişli'de kain taşınmaza ilişkin tüm vergi, elektrik, su ve diğer ödemelerin davalı müteveffa ... tarafından yapıldığını, davacının bu daireye ilişkin herhangi bir ödemesi olmadığını, daireye ilişkin herhangi bir talebinin de olmadığını, davacının tüm bu iddialarının haksız ve mesnetsiz olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 29.12.2015 tarihli, 2013/256 E., 2015/513 K., sayılı kararı ile; açılan ve ıslah edilen davanın kısmen kabulü ile 93.750,00 TL'nin 10.000,00 TL'sinin dava tarihi olan 17.05.2013 tarihinden, 83.750,00 TL'sinin ıslah tarihi olan 27.04.2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkeme kararına karşı, süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 21.05.2019 tarihli 2016/13946 E., 2019/6395 K., sayılı ilamıyla; ''vekil olan davalının, gerek hesap verme ve gerekse, özen ve sadakatle iş görme yükümlülüklerine aykırı davranıp davranmadığının saptanabilmesi için, satış işleminin yapıldığı tarihteki koşulların göz önünde tutulması gerektiği, mahkemece taşınmazın değeri konusunda; 16.02.2015 tarihinde alınan bilirkişi raporunda dava konusu taşınmazın satış tarihi ve dava tarihi itibariyle arsa değerinin hesaplandığı, taşınmazın davalıların murisi ... tarafından eşi ...’e 25.250,00 TL bedelle satıldığı ve taşınmazın gerçek rayiç değerinin satış bedeli olarak gösterildiğinin belirtildiği, ancak mahkemece aynı kuruldan alınan 31.03.2015 tarihli ek raporda; dava konusu taşınmaz üzerine arsa sahibi ...’in dava dışı ... ile yaptığı kat karşılığı inşaat sözleşmesi sonucu yapılan binadan adına tescil edilen dairenin dava tarihindeki değeri olan 375.000,00 TL’nin davacının ¼ hissesine düşen değer olan 93.750,00 TL yönünden yapılan hesaplamaya göre karar verildiğinin anlaşıldığı, ancak davacının, davalıların murisine vermiş olduğu vekaletnamenin, sadece tapu intikali ve istediği şahsa, istediği bedelle satma, devretme yetkilerini içerdiği görülmüş olmakla birlikte, binanın yapımında davacı tarafın herhangi bir katkısının bulunmadığının sabit olduğu, bu durumda taşınmazın, davalılar murisi ... tarafından eşi ...’e satıldığı 03.06.2010 tarihi itibariyle, davacı ve davalı tarafın murislerine ait veraset ilamı çıkartılarak davacının arsa payı üzerinde hissesine düşen miktarın bedelinin denetime elverişli bir şekilde hesaplanması, davalılar murisinin vekalet veren davacıya karşı, saptanacak bu bedelle taşınmazı satma ve aldığı bedeli ona ödeme yükümlülüğü altında bulunduğunun benimsenmesi, ortaya çıkacak uygun sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerektiği'' gerekçesiyle kararın bozulmasına ve davalıların diğer temyiz itirazları ile davacının temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmediğine karar verilmiştir.
3. Karara karşı, süresi içinde davacı vekili karar düzeltme isteminde bulunmuş, Dairemizin 20.05.2021 tarihli ve 2020/8782 E., 2021/5156 K., sayılı ilamıyla karar düzeltme isteminin reddine karar verilmiştir.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; ''bozma ilamında belirtildiği üzere taşınmaz üzerinde bulunan binaya davacının herhangi katkısı bulunmadığı gözetilerek dava konusu arsanın 03.06.2010 tarihi itibariyle davacının veraset ilamına göre sahibi olduğu 1/4 payının açık, aydınlatıcı ve denetlenebilir bilirkişi raporu ile belirlendiği, davanın bu miktar doğrultusunda kısmen kabulüne karar verildiği'' gerekçesiyle açılan davanın kısmen kabulü ile 25.320,00 TL'nin 10.000,00 TL'sine dava tarihinden, bakiyesine ıslah tarihi olan 27.04.2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalılardan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Dairenin 28.03.2023 tarihli ve 2023/43 E., 2023/810 K. sayılı ilamıyla; sair temyiz itirazları reddedildikten sonra hükmedilen bedelin faiz hususunun düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.
V. KARAR DÜZELTME
A. Karar Düzeltme Yoluna Başvuran
Dairenin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı vekili karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
B. Karar Düzeltme Sebepleri
Davacı vekili; ...’in ...’in eşi olması ve müvekkil davacının bu taşınmazı satma amacının olmadığını bilmesi ve bilebilecek durumda olması sebebiyle de ...’e yapılan bu satışın gerçek bir satış olmadığı ve ...’in kendisine verilen vekalet görevini eşi ... ile birlikte hareket ederek kötüye kullandığının sabit olduğunu, dava konusu taşınmaz üzerine bina yapılmış olması ve ...’in bu tapu hissesi karşılığı kendisine giriş kat 4+1 brüt 109,85m2 miktarlı daire verilmiş olması sebebiyle, vekalet görevini kötüye kullanan davalının, müvekkilin zararları ile birlikte elde ettiği semereleri de müvekkile iade etmek zorunda olduğunu, bu sebeple, yalnızca arsa değerinin hesaplanarak, arsa bedelinden müvekkilin miras hissesine düşen miktara göre karar verilmesinin hukuka, hakkaniyete ve dürüstlük kuralına açıkça aykırı olduğunu, davaya konu satış; tarafların, annesinin sağ olduğu dönemde ve onun da vermiş olduğu vekaletnameye istinaden yapıldığından, davacının annesinden dolayı 1/3 hissedar olarak talepte bulunamayacağı kanaati ile, davaya konu taşınmazın 1/4 hissesine düşen bedele hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, hükmedilen bedele dava tarihinden itibaren faiz yürütülmesi gerekirken, ıslah edilen miktar için ıslah tarihinden itibaren faize hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, bilirkişi raporunda taşınmazın değerinin gerçek değerinin altında hesaplandığını, raporda, dava konusu taşınmazın rayiç değeri belirlenirken, taşınmaz üzerindeki binanın değeri eklenmeden, sırf arsa rayiç değerinin hesaplanmasının hatalı olduğunu belirterek Daire onama ilamının düzeltilerek mahkeme kararının bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık; vekaletin kötüye kullanılmasından ve vekilin hesap verme yükümlülüğüne aykırı davranmasından kaynaklanan alacak istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
Bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince karar verme mükellefiyeti meydana gelir ve bu itibarla mahkemenin sonraki hükmünün bozmada gösterilen esaslara aykırı bulunması, usule uygun sayılmaz, bozma sebebidir. Mahkemenin bozma kararına uymasıyla meydana gelen bozma gereğince muamele yapma ve hüküm verme durumu, taraflardan birisi lehine ve diğeri aleyhine hüküm verme neticesini doğuracak bir durum olup, buna " usuli müktesep hak" denilmektedir. Gerçekten, mahkemenin doğru bularak uyduğu veyahut uymak zorunda olduğu bozma kararı ile dava, usul ve kanuna uygun bir çığıra sokulmuş demektir." (09.05.1960 tarihli ve 21/9 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı).
3. Değerlendirme
Karar düzeltme yoluyla incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere ve özellikle uyulmasına karar verilen bozma ilamı doğrultusunda karar verildiğinin anlaşılmasına göre davacı vekilinin karar düzeltme isteminin reddine karar vermek gerekir.
VIII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı vekilinin karar düzeltme isteminin REDDİNE,
Aşağıda yazılı para cezası ile karar düzeltme harcının davacıya yükletilmesine,
18.01.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.