Logo

3. Hukuk Dairesi2023/5408 E. 2024/3427 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Taraflar arasında düzenlenen inanç sözleşmesi kapsamında taşınmazın ipotekli devri nedeniyle alacak istemine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Taşınmazın icra yoluyla satışı tarihindeki rayiç değerinden, taşınmazın daha önce satıldığı beyan edilen bedelin mahsubu yapılmadan hüküm kurulmasının usul ve yasaya aykırı olduğu gözetilerek yerel mahkeme kararı bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2020/43 E., 2022/365 K.

Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece bozmaya uyularak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davacı vekili ile davalı ... vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili; müvekkilinin davalı ... ile anlaşma yaptığını, anlaşma gereği davalı ...'in diğer davalı bankadan kredi kullanabilmesini sağlamak amacıyla kendisine ait taşınmazı ipoteksiz olarak tekrar kendisine devretmesi şartıyla davalıya devrettiğini, cezai şart olarak davalı ... ve dava dışı Latif'ten evin değeri olarak belirlenen 200.000,00 TL'lik bir senet aldığını, sonrasında davalı ...'in davalı bankadan kredi çektiğini, kendisine ait taşınmaz üzerine ipotek tesis edildiğini, bir süre sonra taşınmazın ipotekli olarak müvekkilinin eşi ...’ya devredildiğini, yaşadığı maddi sıkıntılar nedeniyle taşınmazı üzerinde ipotek ile bedelinin çok altında dava dışı ...’a 95.000,00 TL bedel ile satmak zorunda kaldığını, davalı ... ile sözleşmede kefil sıfatıyla imzası bulunan dava dışı ....’nin davalı banka müdürü ile anlaşarak kredi borçlarını ödemediklerini, daha sonra davalı bankanın ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takip başlattığını, taşınmazın davalı banka tarafından 42.000,00 TL bedelle satın alındığını, davalı banka tarafından takibe konu alacağın dava dışı sözleşmeye kefil olan ....’nin kardeşinin eşi ...’a temlik edildiğini, davalı banka müdürünün usulsüz işlemler nedeniyle görevinden alındığını, tarafların kötü niyetli olarak icra dosyasını takipsiz bıraktıklarını ileri sürerek, taşınmazının sözleşmede belirtilen tarihte kendisine devredilmemesi nedeniyle uğradığı zarar olan 105.000,00 TL’nin faizi ile davalılardan tahsilini istemiştir.

II. CEVAP

1.Davalı ... vekili; davacının iddialarının gerçeği yansıtmadığını, daha yüksek bir bedelle satma yetkisine haiz olduğunu, değerinin altına satılmasından davacının sorumlu bulunduğunu, kendi kusuruna dayanarak tazminat isteyemeyeceğini, taşınmazın değerinin 95.000,00 TL üzerinde olduğunun da doğru olmadığını, dava açmakta hukuki yararı bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

2. Davalı banka vekili; davacı ve diğer davalı arasındaki anlaşmanın bankanın bilgisi dahilinde olmadığını, taşınmazın satış bedeli alınarak diğer davalıya devredildiğini, aynı taleplerin başka davaya konu edildiğini, müvekkilinin sorumlu olmadığının belirlendiğini, kredi kullanımında, tapu ve icra işlemlerinde usulüne uygun hareket edildiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemece verilen 30.03.2016 tarihli ve 2014/109 E., 2016/189 K. sayılı kararla; davacı ile davalı arasında 01.03.2008 tarihli inanç sözleşmesi imzalandığı, sözleşme gereği taşınmazın ipotekten ari şekilde davacıya devredilmediği, taşınmazın üçüncü bir kişinin mülkiyetinde bulunduğu, taşınmazın 30.05.2008 tarihinde davacıya devredilmemesi halinde 200.000,00 TL bedelli senedin takibe konulacağının kararlaştırıldığı, davalı ...'ın sözleşmenin gereğini yerine getirmediği, davacının zararının 105.000,00 TL olduğunun anlaşıldığı, davalı bankanın ise diğer davalı ... ile ortak hareket ederek davacının zararına hareket ettiğine dair inandırıcı delil bulunmadığı gerekçesiyle, davanın davalı banka yönünden reddine, davalı ... yönünden ise kabulü ile 105.000 TL nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı ...' ten tahsiline karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Mahkeme kararına karşı süresi içinde davacı vekili ve davalı ... vekili tarafından temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay (kapatılan) 13. Hukuk Dairesince verilen 16.10.2019 tarihli ve 2016/20619 E., 2019/10130 K. sayılı sayılı ilamla; "... Davacı ile davalı ... arasında akdedildiği anlaşılan 01.03.2008 tarihli sözleşmede sözleşme konusu taşınmazın ipotekten ari şekilde davacıya devredileceği, taşınmazın devrinin gerçekleşmemesi halinde teminat olarak verilen 200.000,00 TL bedelli senedin işleme konulacağı kararlaştırılmıştır. Mahkemece davacının sözleşmede kararlaştırıldığı şekilde taşınmazın kendisine devredilmemesi nedeniyle 105.000,00 TL zararının bulunduğuna ilişkin iddiası kabul edilerek karar verilmiş ise de davacının taşınmazın kararlaştırıldığı şekilde kendisine devredilmemesi nedeniyle ne kadar zararının bulunduğu somut olarak tespit edilmediği gibi, bunun öncesinde ipotekten ari şekilde devrin yapılmaması nedeniyle davacının zararının olup olmadığı da araştırılmamıştır.

O halde, mahkemece taşınmazın icra yolu ile satıldığı tarih dikkate alınarak taşınmazın rayiç değeri bilirkişi marifetiyle tespit edilip, taraflar arasında akdedilen sözleşmede taşınmazın davacıya ipotekten ari şekilde devredilmemesi halinde işleme konulacağı kararlaştırılan 200.000,00 TL bedelli teminat senedinin akıbeti araştırılarak, davacının zararının bulunup bulunmadığı tespit edildikten sonra sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı gerekçe ile hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir." gerekçesiyle, bozma nedenine göre davacının temyiz itirazları incelenmeden karar bozulmuştur.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla, bozma ilamı doğrultusunda davacının taşınmazın kararlaştırıldığı şekilde kendisine devredilmemesi nedeniyle ne kadar zararının bulunduğunun tespit edilmesi açısından icra yolu ile satıldığı tarih dikkate alınarak taşınmazın rayiç değerinin bilirkişi marifetiyle belirlendiği, taraflar arasında akdedilen sözleşmede taşınmazın davacıya ipotekten ari şekilde devredilmemesi halinde işleme konulacağı kararlaştırılan 200.000,00 TL bedelli teminat senedinin işleme konulduğuna dair ispat yükü davalı tarafta olup ancak ispatlanmadığı, davalı ...'in sorumlu olduğu, davalı bankanın ise, gerek dinlenen tanık beyanları gerekse dosya içerisinde bulunan denetim raporu, icra dosyası içeriğine göre kredinin geri ödemesi için takip başlattığı, taşınmazın icra yolu ile satışını sağladığı, alacağını tahsil ettikten sonra taşınmazı ... isimli kişiye temlik ettiği, bu süreç içerisinde bankanın davalı ... ile ortak hareket ederek davacının zararına hareket ettiğine dair inandırıcı delil bulunmadığı, tanıkların kredi verilişi, inanç sözleşmesi ve tapu devirleri ile ilgili bir kısım bilgiler verdikleri, bu bilgilerin bankanın bilerek davacının zararına hareket ettiğine delil sayılamayacağı, bilirkişi raporu uyarınca da bankanın kusurundan söz edilebilecek bir husus tespit edilemediği gerekçesiyle, davanın müflis asya katılım bankası a,ş yönünden reddine, davalı ... yönünden kabulü ile 104.625 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuran

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili ile davalı ... vekili temyiz isteminde bulunmuşlardır.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacı vekili; davalı banka müdürü tarafından muvazaalı işlem yapılmak suretiyle müvekkilinin zarara uğratıldığını, normal şartlarda dosya borcu kapanmadan yapılamayacak haczin ve ödeme taahhüdünün kaldırılması işlemlerinin gerçekleştirildiğini, kefil olan ...'in kardeşinin eşi ...'a alacağın temlik edildiğini, denetim sonucunca banka müdürünün görevden alındığını, bankanın sorumluluğuna karar verilmesi gerektiğini ileri sürerek, kararın bozulmasını talep etmiştir.

2. Davalı vekili; bozma ilamına göre gerekli araştırma yapılmadığını, müvekkilinin 200.000,00 TL senet vererek edimini yerine getirdiğini, davacı tarafından tahsil edilmediğine dair belge ve senet ibraz edilmediğini, 13.12.2007 tarihinde çekilen 55.000,00 TL kredi bedelinin davacının hesabına gönderildiğini, bu nedenle senedin işleme konulmadığını, hileli işlem olması durumunda taşınmazın davacının eşine devredilmeyeceğini, sözleşmeye göre 200.000,00 TL'lik senet haricinde talepte bulunamayacağını, tanık beyanlarına itibar edilemeyeceğini, dava dışı kişiye davacı ve eşinin satış yaptığını, daha yüksek bedelle satış yapmamasından davacının sorumlu olduğunu, taşınmazın değerinin 95.000,00 TL'nin üzerinde olduğunun gerçeği yansıtmadığını, icra dosyasında daha az tespit edildiğini, müvekkilinin taşınmazın satışında tasarrufu bulunmadığını ileri sürerek, kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık; taraflar arasında düzenlenen inanç sözleşmesi kapsamında taşınmazın ipotekli devri nedeniyle alacak istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

04.02.1959 tarihli ve 13/5 sayılı ile 09.05.1960 tarihli ve 21/9 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararları.

3. Değerlendirme

1. Temyizen incelenen Mahkeme kararının; bozma ilamında belirtilen hukuki esaslar gözetilerek verildiği, davalı bankanın sorumluluğunun bulunmadığı, davalı ...'in ise davacının zararından sorumlu olduğu anlaşılmakla, davacı vekilinin tüm, davalı ...'in aşağıdaki paragraf kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2. Bozma ilamında belirtildiği üzere, taşınmazın icra yolu ile satıldığı tarih dikkate alınarak taşınmazın rayiç değeri bilirkişi marifetiyle tespit edilip, taraflar arasında akdedilen sözleşmede taşınmazın davacıya ipotekten ari şekilde devredilmemesi halinde işleme konulacağı kararlaştırılan 200.000,00 TL bedelli teminat senedinin akıbeti araştırılarak, davacının zararının bulunup bulunmadığının tespit edilmesinin ifade edildiği, buna göre 200.000,00 TL teminat senedinin icra işleme tabi tutulduğunun belirlenmediği, taşınmazın icra satış tarihi itibariyle rayiç değerinin ise bilirkişi marifetiyle 104.625,00 TL tespit edildiği, mahkemece de bu bedelin zarar miktarı olarak kabul edildiği görülmektedir.

3. Davacı taraf, dilekçesinde taşınmazın ipotekli olarak dava dışı ...'a 95.000,00 TL karşılığında satıldığını, 200.000,00 TL senetten bakiye 105.000,00 TL zararının bulunduğunu beyan ettiği ancak Mahkemece zarar tespiti yönünden rayiç değerin dikkate alınmasına ilişkin bozma nedenine dikkat edilmediği anlaşılmaktadır.

4. O halde Mahkemece; taşınmazın icra satış tarihi itibariyle tespit edilen rayiç değerinden daha önce satışının yapıldığı beyan edilen 95.000,00 TL'nin mahsup edilmesi suretiyle davacının zararına hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olduğundan hükmün bu nedenle bozulmasına karar verilmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Davacının tüm, davalının sair temyiz itirazlarının REDDİNE,

2. Temyiz olunan Mahkeme kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun Geçici 3 üncü maddesi atfıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 428 inci maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA,

Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz eden davacıya yükletilmesine, peşin alınan temyiz harcının ise istek halinde temyiz eden davalıya iadesine,

1086 sayılı Kanun'un 440 ıncı maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,

31.10.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.