Logo

3. Hukuk Dairesi2022/5001 E. 2022/7137 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Ortak hesaptan para çekilmesi nedeniyle açılan alacak davasında, davacının daha önceki bir davada yaptığı beyanların ikrar niteliğinde olup olmadığı ve bu ikrarın mevcut davaya etkisinin ne olduğuna ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının, davalının ortak hesaptan çektiği parayı ölen kardeşlerine verdiğine dair daha önceki bir davada yaptığı beyanların ikrar niteliğinde olduğu ve bu ikrarın davacıyı bağladığı, dolayısıyla mahkemenin bu ikrar kapsamındaki tutarı dikkate alarak karar vermesi gerektiği gözetilerek yerel mahkemenin kararı bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

BİRLEŞEN 2017/58 E. SAYILI DAVADA

Taraflar arasında birleştirilerek görülen alacak davalarının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda; asıl davanın kabulüne, birleşen davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde asıl ve birleşen 2017/58 E. sayılı davada davalı ... Ayazoğlu vekilince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Asıl davada davacı; kardeşleri olan dava dışı ... ve davalı ... ile üç adet ortak hesap açtıklarını, davalı tarafından 08/07/2009 tarihinde 20.264,50 TL, 10/08/2009 tarihinde 12.125 TL,11/09/2009 tarihinde 5.069 TL ve 06/10/2009 tarihinde 63.279,79 TL olmak üzere toplam 100.737,29 TL'nin onayı olmaksızın kötü niyetli olarak çekildiğini, hissesine düşen 33.579 TL’nin tarafına verilmediğini iddia ederek payına düşen paradan şimdilik 10.000 TL’nin son çekilme tarihi olan 06/10/2009’dan itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.

Asıl davada davalı; babalarından kalan mirası mirasçılar olarak aralarında paylaştıklarını, ortak hesapta bulunan paraların miras paylaşım sözleşmesi gereğince dava dışı kardeşleri ...’e verildiğini, davacının da bu yönde ikrarı olduğunu ve dolayısıyla ortak hesaptan talep hakkı bulunmadığını, ortak hesabın kapandığını, hesapta parası kalmaması ve kullanması nedeniyle 15/10/2010 tarihli rızai taksim sözleşmesinde de ifade edildiği gibi davacının kendisine, dava dışı ...’e ve ...’a 15.000 TL fark ödemesi gerektiğini, ancak ödemediğini, bu hususta davacı aleyhine takip başlatılması nedeniyle bu davanın açıldığını savunarak davanın reddini istemiştir.

Birleşen 2017/58 Esas sayılı dosya davacı; muris eşi ...'in kök murisi olan babası ...’in vefat ettiğini ve geriye mirasçıları olarak eşi ... ile davalıları bıraktığını, muris eşi ...’in de 25/03/2010 tarihinde vefat ettiğini, davalıların kayınpederinin vefatından sonra eşinin

./..

-2-

de miras hakkı sahibi bulunduğu banka hesaplarındaki paraları çekerek hesapları kapattıklarını ve o dönem eşi sağ olmasına rağmen eşine pay verilmediğini iddia ederek eşinin murisi ...’e ait olan yahut da müşterek hesap niteliğinde olan hesaplardaki paraların kök murisin terekesinin oluştuğu tarihteki miktarı üzerinden muris eşi ...’e düşen kısmının davalılardan yasal faiziyle tahsilini talep etmiştir.

Birleşen dosya davalıları davanın reddini istemişlerdir.

Birleşen 2019/71 E sayılı dosyada davacılar; davacı ... ile kardeşlerinin birikim yapmak amacıyla müşterek hesaplar açtıklarını, açılan hesaplara 96.996,45 TL ve 10.047,45 EURO yatırdıklarını, davalı ve dava dışı ...’in sahip oldukları yetki ile bu hesaplardaki paraları çekerek hesapları kapattıklarını, ... tarafından payları ödenmesine rağmen davalı tarafından ödeme yapılmadığını, aynı şekilde davacı ...’ın payına düşen muris babasından kalma hissesinin de dava dışı ... tarafından ödenmesine rağmen davalı tarafından ödenmediğini iddia ederek davacı ... için 14.549,46TL ve 1.543,5 Euro; davacı ... için ise 2.429,91 TL ve 257,25 Euro olmak üzere toplam 28.179 TL'nin yasal faiziyle davalıdan tahsilini talep etmişlerdir.

Birleşen dosya davalısı, zamanaşımı defi ve derdestik itirazında bulunmuş, hesaplardaki paranın yine ortak hesaplara aktarıldığını, paraların rızası dışında dava dışı ... tarafından çekildiğini, kendi payının da halen ödenmediğini ve buna ilişkin olarak açtığı davanın da devam ettiğini savunarak davanın reddini istemiştir.

Mahkemece asıl dava yönünden; çekilen paranın davalı tarafından diğer hissedarların onayı alınmadan çekildiğine dair herhangi bir hukuki delil elde edilemediği, aksinin davacı tarafça ispat edilemediği gerekçesiyle davanın reddine dair verilen karar, davacının temyizi üzerine Dairemizin 21/05/2018 tarihli 2018/390 E. 2018/5516 K. sayılı ilamıyla; uyuşmazlığa konu müşterek hesaplara ilişkin tüm kayıtlar ilgili bankadan temin edilip alanında uzman bilirkişiden rapor alınması ve Beykoz 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/171 E. sayılı dava dosyası incelenerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiğinden bahisle bozulmuştur.

Bozmaya uyan mahkemece; asıl davada davacının müşterek hesaptaki kendi payı nedeni ile 24.249,11 TL, muris babalarının müşterek hesaptaki payından gelen hissesi nedeni ile 4.849,82 TL, muris kardeşi ...’in payından gelen hissesi nedeni ile 606,23 TL olmak üzere toplam 29.705,16 TL alacaklı olduğu gerekçesiyle asıl davanın kabulü ile taleple bağlı kalınarak 10.000 TL'nin 06/10/2009 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline; birleşen 2017/58 Esas sayılı dosyada davalı ...’in davacı ...’ye karşı, kök muris ...’in müşterek hesaptaki payı nedeni ile muris eşi ...’e düşen 4.849,82 TL paydan miras hissesine göre 2.424,91 TL’den tek başına sorumlu olduğu, ayrıca 580,59 TL’den ise davalılar ... ve ...’ın müşterek ve müteselsilen sorumlu olduğu, davalılar ... ve ...’ın müşterek hesaplarla ilgili herhangi bir tasarrufları olmadığından davacıya karşı sorumlulukları bulunmadığı gerekçesiyle 580,59 TL'nin 26/03/2009 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı ... ve ...'dan müştereken ve müteselsilen tahsiline, 2.424,92 TL'nin 06/10/2009 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı ...’den tahsiline, diğer davalılar ... ve ... yönünden birleşen davanın reddine; birleşen 2019/71 E sayılı dosyada davalı ...’ın davacı ...’e karşı müşterek hesapta bulunan kendi payı, kök muris ...’ten düşen payı ve kardeşi muris ...’den düşen payı toplamı 7.113,84 TL'den sorumlu olduğu, davacı ...’a karşı kök muris ...’ten ve kardeşi muris ...’den payına düşen toplam 1.308,08 TL'den sorumlu olduğu gerekçesiyle birleşen davanın kısmen kabulü ile davacı ... için 7.113,84 TL'nin, davacı ... için 1.308,08 TL'nin yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş; karar, asıl ve birleşen 2017/58 E sayılı dosya davalısı ... tarafından bu davalar yönünden temyiz edilmiştir.

1-Birleşen 207/58 E sayılı davaya yönelik temyiz istemi bakımından;

5219 ve 5236 sayılı yasalar ile HUMK'nın 427.maddesinde öngörülen kesinlik sınırı 01/01/2022 tarihinden itibaren 5.810 TL'ye çıkarılmıştır.

../...

-3

Hüküm, karar tarihi itibariyle davalı yönünden kesin niteliktedir. Kesin olan kararların temyiz istemleri hakkında mahkemece bir karar verilebileceği gibi 01/06/1990 tarihli 1989/3 E. 1990/4 K. sayılı İçtihadı Birleştirme Kurulu kararı uyarınca Yargıtayca da temyiz isteminin reddine karar verilebilir.

Bu itibarla, davalı vekilinin temyiz dilekçesinin miktar itibariyle reddi gerekir.

2-Asıl davaya yönelik temyiz istemi yönünden;

Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.

3-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “ikrar” başlıklı 188. maddesinin ilk fıkrası uyarınca; tarafların veya vekillerinin mahkeme önünde ikrar ettikleri vakıalar, çekişmeli olmaktan çıkar ve ispatı gerekmez.

Dosyamız taraflarının, davacıları; dava dışı ...’nin davalısı olduğu Beykoz 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2010/171 E, 2011/238 K sayılı dosyasında mahkemece; davacıların davalının ölen eşi olan kardeşlerine babalarından kalan gayrimenkuldeki hisselerine karşılık 88.000TL verdiklerini iddia ederek gayrimenkuldeki hisse devrinin sağlanamaması nedeniyle paranın iadesini istedikleri ancak davalının ölen eşine bu parayı verdiklerini ispat edemedikleri gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; karar, davacıların temyizi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesi’nin 2012/2435 E 2012/9878 K sayılı kararıyla onanmış ve davacıların karar düzeltme taleplerinin reddi üzerine 17/10/2012 tarihinde kesinleşmiştir. Bahsi geçen dosyada davacı vekilinin dava ve temyiz dilekçeleri de dahil olmak üzere yargılama sırasındaki beyanları davalının ortak hesaptan çektikleri parayı gayrımenkul hissesi devrini sağlamak amacıyla ölen kardeşlerine verdiklerine dair savunmasını ikrar niteliğinde olup davacıyı bağlamaktadır.

Hal böyle olunca mahkemece; yukarıda bahsi geçen dosyada ikrar kapsamında kalan tutar dikkate alınarak davalı tarafından çekilip davacıya verilmesi gereken ve bu tutarı aşan bir miktar varsa iade kararı verilmesi, aksi halde davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın kabulü usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalının birleşen davaya yönelik temyiz dilekçesinin REDDİNE, ikinci bentte açıklanan nedenlerle davalının asıl davaya yönelik sair temyiz itirazlarının reddine, üçüncü bentte açıklanan nedenlerle asıl davaya yönelik hükmün HUMK'nın 428. maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK'nın geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'nın 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 28/09/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.