"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 4. HUKUK DAİRESİ
İLK DERECE MAHKEMESİ : ANKARA 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen alacak davasının usulden reddine dair verilen karar hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda; davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine yönelik olarak verilen kararın, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı Kurum, ihtiyacı olan 40 adet FMS 7000P5 GPS sistemi ve 8 kalem test cihazının tedariki için davalı ... Inc firması ile imzalanan 18/05/1994 tarihli sözleşme ile 8 kalem test cihazının kati kabulünün yapıldığını, ancak 40 adet FMS 7000P5GPS cihazın ise giderilemeyen eksik hususlar nedeniyle reddedildiğini, davalı taraf yükümlülüğünü yerine getirmediğinden sözleşmenin 30/09/2003 tarihinde feshedildiğini, fesih nedeniyle ... lehine olan alacakların ödenmesinin talep edildiğini ancak cevap alınamadığını, tedarik sürecinin 10 yıla uzaması nedeniyle Türk Silahlı Kuvvetlerinin maddi zararlara uğradığını, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, hazine zararı toplamı olan 1.564.870,03 USD'nin 1.403.530,79 USD tutarındaki kısmının libor faizi, 161.339,24 TL kısmının 3095 sayılı kanunun 4/a maddesi uyarınca devlet bankalarının USD cinsinden 1 yıl vadeli mevduat faizine uyguladığı en yüksek faizi ile, ayrıca kabul edilmeyen malzeme karşılığı olan 180.687,86 USD'nin 25/07/1994 tarihinden itibaren işleyecek libor faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalıya, dava dilekçesi tebliğ edilememiştir.
İlk derece Mahkemesince verilen usulden ret kararının davacı tarafından istinaf edilmesi üzerine, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesinin 01/10/2021 tarih 2021/2148 E. 2021/2302 K. sayılı ilamıyla istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş olup; bu kez davacı vekilince karar temyiz edilmiştir.
1- Dava, kamu zararının tahsili talebine ilişkindir. Dava dosyasının incelenmesinde; davacının gösterdiği ve sözleşmede bildirilen adrese dava dilekçesinin tebliği yapılamamış, Mahkemece Ticaret Sicil Müdürlüğüne sorularak herhangi bir adres bildirilemediğinden Adalet Bakanlığı aracılığı ile yurtdışına tebligat gönderilmiştir. Ancak gelen evraklar bilirkişi aracılığıyla tercüme ettirilmeden, davacı vekilinin duruşma sırasındaki beyanına göre evrakların adresin tespit edilemediği yönünde olduğu şeklinde bildirilmiştir. Mahkemece davacı vekiline davalının tebligata yarar adresini bildirmesi için bir hafta kesin süre verilmişse de, verilen süre içinde adres bildirilmediğinden davanın usulden reddine, bölge adliye mahkemesince de davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
1982 Anayasasının “Hak Arama Hürriyeti” başlıklı 36.maddesinde; “Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir.” hükmü yer almaktadır.
Dava tarihinde yürürlükte olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 73. maddesinde "Kanunun gösterdiği istisnalar haricinde hakim her iki tarafı istima veyahut iddia ve müdafaalarını beyan etmeleri için kanuni şekillere tevfikan davet etmedikçe hükmünü veremez." şeklinde belirtilmiştir.
HUMK.nun 73.maddesine göre, davanın taraflarının, yargılama ile ilgili bilgi sahibi olma, açıklama ve ispat hakkı bulunmaktadır. Bu hak, Anayasanın 36.maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6.maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsurudur. İddia ve savunma hakkı olarak da bilinen bu hak, tarafların, yargılama konusunda tam bilgi sahibi olmalarını, açıklama ve ispat hakkını tam ve eşit olarak kullanabilmelerini; yargı organlarının da, bu açıklamaları dikkate alarak gereği gibi değerlendirme yapıp karar vermelerini zorunlu kılmaktadır. Hakim, tarafları dinlemeden veya açıklama ve ispat hakkını kullanmaları için kanuna uygun biçimde davet etmeden hükmünü veremez. (YHGK.'nun 2009/52 Esas, 2009/105 Karar sayılı kararı)
7201 sayılı Tebligat Kanunun 28. maddesinde "Adresi meçhul olanlara tebligat ilanen yapılır. Yukarıki maddeler mucibince tebligat yapılamıyan ve ikametgahı, meskeni veya iş yeri de bulunamıyan kimsenin adresi meçhul sayılır. Adresin meçhul olması halinde keyfiyet tebliğ memuru tarafından mahalle veya köy muhtarına şerh verdirilmek suretiyle tesbit edilir. (Değişik ikinci cümle: 19/3/2003-4829/9 md.) Bununla beraber tebliği çıkaran merci, muhatabın adresini resmî veya hususi müessese ve dairelerden gerekli gördüklerine sorar ve zabıta vasıtasıyla tahkik ve tespit ettirir. Yabancı memleketlerde oturanlara ilanen tebligat yapılmasını icabettiren ahvalde tebliği çıkaran merci, tebliğ olunacak evrak ile ilan suretlerini yabancı memlekette bulunan kimsenin malüm adresine ayrıca iadeli taahhütlü mektupla gönderir ve posta makbuzunu dosyasına koyar."; ilan şekline ilişikin 29. madde de ise "İlan suretiyle tebliğ, tebliği çıkartacak merciin mucip sebep beyaniyle vereceği karar üzerine aşağıdaki şekilde yapılır. 1. İlan alakalının ıttılaına en emin bir şekilde vasıl olacağı umulan ve varsa (…) (1) tebliği çıkaran merciin bulunduğu yerde intişar eden birer gazetede ve ayrıca elektronik ortamda yapılır. 2. Tebliğ olunacak evrak ve ilan sureti, tebliği çıkaran merciin herkesin kolayca görebileceği bir yerine de asılır.(Değişik : 6/6/1985 - 3220/9 md.) Merci, icabına göre ikinci defa ilan yapılmasına karar verebilir. İki ilan arasındaki müddet bir haftadan aşağı olamaz. Gerekiyorsa ikinci ilan, yabancı memleket gazeteleriyle de yaptırılabilir." şeklinde belirtilmiştir.
Buna göre, Tebligat Kanunu'nun ilanen tebligat başlıklı 28. maddesinde adresi meçhul olan kişilere yapılacak tebligat usulünü düzenlenmektedir. Tebligat Kanunu 28. maddesinde ilanen tebligat yapılmasının ön koşulu, tebligat yapılacak kişinin adresinin meçhul olması olarak belirlenmiştir. Kendisine usulüne uygun olarak tebligat yapılamayan, ikametgahı, meskeni veya iş yeri adresi bulunamayan kimsenin adresi meçhul sayılır. Buna göre yukarıdaki maddeler usulünce adresi tespit edilemeyen ve kendisine tebligat yapılamayacak olan kişilere Tebligat Kanunu 28. madde hükmüne göre ilanen tebligat yapılacaktır.
Somut olayda; mahkemece, dava dilekçesi davalıya tebliğ edilmeden davanın usulden reddine karar verilmiştir. Hal böyle olunca, Tebligat Kanunu'nun yukarıda açıklanan hükümleri dikkate alınarak, dava dilekçesi ve eklerinin ilanen tebliğ edilmesi gerekirken, yazılı şekilde eksik inceleme ile hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
İlk derece mahkemesi kararının, yukarıda açıklanan nedenlerle bozulmasına karar verilmiş olduğundan, HMK'nın 373/1 maddesi uyarınca, bu karara karşı yapılan istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin bölge adliye mahkemesi kararının da kaldırılmasına karar verilmiştir.
2- Bozma nedenine göre, davacının sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK'nın 373/1 maddesi uyarınca temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararının KALDIRILMASINA, aynı Kanunun 371. maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının davacı yararına BOZULMASINA, 2. bentte açıklanan nedenlerle davacının sair temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, 07/12/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.