Logo

3. Hukuk Dairesi2022/7917 E. 2023/353 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kesinleşen kiracılık sıfatının tespiti davasına ilişkin olarak, sonradan elde edilen deliller ve iddialarla yargılamanın iadesi talep edilip edilemeyeceği.

Gerekçe ve Sonuç: Yargılamanın iadesi için ileri sürülen nedenlerin HMK 375. maddede öngörülen şartları taşımadığı, özellikle sonradan ortaya konulan delilin yargılama sırasında elde edilemeyen belge olarak nitelendirilemeyeceği ve diğer iddiaların da yargılamanın iadesi sebebi oluşturmadığı değerlendirilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/1726 E., 2022/1580 K.

DAVA TARİHİ : 12.01.2021

KARAR : Davanın reddi

İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2021/41 E., 2021/191 K.

Taraflar arasındaki yargılamanın iadesi davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı; ... İli, ... İlçesi, 115 ada 20 parsel sayılı taşınmazın irtifak hakkını, üzerindeki villalar ile 15.05.2009 tarihinde satın aldığını, 11.03.2010 tarihinde 49 yıllık irtifak hakkının tescil edildiğini, irtifak hakkını satın aldıktan sonra davalı hakkında tahliye işlemlerini yaptığını, bu nedenle davalının 11.09.2000 ve 07.02.2003 tarihli mülk kullanım sözleşmelerine dayanarak kiracılık sıfatının tespiti için açtığı davada, ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/72 E., 2016/253 K. sayılı kararı ile davanın kabulüne karar verildiğini, bu kararın kesinleştiğini, davada şirket temsilcisi ...nun resmi belge ile ispat edilemeyen, tapuya şerh edilmemiş, her zaman düzenlenmesi mümkün adi yazılı belge ile öne sürülen bir iddiadan ibaret olan kiracılık ilişkisini bildiğinin kabul edildiğini, davanın kabulüne ilişkin kararın kesinleşmesinden sonra ortaya çıkan ... 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin (ikinci dava) 22.01.2020 tarihli ve 2016/1415 E. 2020/78 K. sayılı ve 13.10.2020 tarihinde kesinleşen kararı ile şirket temsilcisi ...nun davacının resmi belge ile ispat edilemeyen, tapuya şerh edilememiş, her zaman düzenlenmesi mümkün adi yazılı belge ile öne sürülen bir iddiadan ibaret olan kiracılık ilişkisini bilmesinin mümkün olmadığının açıkça ortaya çıkarıldığını, söz konusu kesinleşen kararda dinlenen davacı tanıklarının beyanları sonucunda davanın reddine karar verildiğini, Mahkeme huzurunda görülen dava ile ikinci davada davacı vekillerinin aynı olduğu dikkate alındığında, ...nun davacıların iddia ettiği kiracılık/mülk kullanım sözleşmesini bilmediğini davacıların bilerek yola çıktığını, davalı olduğu tüm yargılama dosyalarında davacıların tamamının aynı vekillerin temsil etmesiyle aynı savunmalara dayandığını, ...nun 20 parselde kimin kiracı olduğunu bilmesinin imkansız olduğunu, Mahkemece davanın kabulüne dair verilen kesinleşmiş kararın gerekçesinin yanlış ve hatalı olduğunun sonradan açılan ikinci davada verilen karar ile ortaya çıktığını, yargılamanın iadesi için dayanılan sebeplerin vuku bulduğunu, ikinci davada verilen kararda bahsi geçen ... ve ...’in tanık beyanlarının, davacının huzurdaki dava yargılamasında özellikle ortaya çıkmasını engellediği gerçekleri ifade ettiğini, bu tanıkların bizzat davalının gösterdiği ve dinlettiği kendi tanıkları olduğunu, huzurdaki davada davanın kabulüne esas alınan tanıkların beyanlarının gerçeği yansıtmadığının ... ve ...’in ikinci davada kararına temel olan beyanları ile ortaya çıktığını, Mahkemenin kesinleşmiş kararının ikinci davada verilen kesinleşmiş karar ile geçersiz hale geldiğini, lehine karar verilen davalının, ...nun kiracılık/mülk kullanım sözleşmesi olup olmadığı bilgisine sahip olup olmadığını hileli davranışlar ve yanlı tanık anlatımları ile gizlediğini, çünkü bu dosyalarda davacıların birlikte hareket etmekte olup vekillerinin aynı olduğunu, huzurdaki dava ile ikinci davanın aynı olduğunu, dava konusu 20 parsel ile ilgili ... 1. İdare Mahkemesinin kesinleşmiş kararının da bu dava için önemli bir delil olduğunu, bu karar ile gerek 19 gerekse 20 parsel üzerinde konut amaçlı kiralamaların yapılmasının İmar Yasasına aykırı olması nedeniyle bu işlemlerin dayanağı olan Belediye Meclisi kararının iptal edildiğini, kesinleşmiş idari yargı kararı ile tespit edildiği üzere kiralanması dahi yasal olmayan üzerinde hiçbir bağımsız bölüm bulunmayan 40 dönüm içerisindeki bir yerde tapuya şerh edilmemiş bir kira sözleşmesinden “...nun haberdar olduğu” gerekçesiyle dava konusu kesinleşmiş kararın hiçbir dayanağı olmadığının ortaya çıktığını ileri sürerek; yargılamanın iadesi talebinin kabulü ile Mahkeme karanın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesi talep edilmiştir.

II. CEVAP

Davalı; yargılamanın iadesi sebebi olarak ileri sürülen iddiaların, HMK'nın 375 inci maddesinde belirtilen yargılama sebeplerinden hiç birisinin kapsamında olmadığını, ayrıca hak düşürücü sürenin geçtiğini, yargılamanın iadesine dayanak olarak gösterilen ikinci davada verilen kararın kanun yoluna gidilmeden kesinleştiğini, dosyanın kanunda gösterilen şartları karşılamadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 06.04.2021 tarihli ve 2021/41 E., 2021/191 K. sayılı kararıyla; ikinci davada verilen kararın, yargılamanın iadesi istenilen davanın davalısı ile bir ilgisinin bulunmadığı, anılan dava ile mahkeme dosyasının konularının benzer olmasının ilgili karara dayalı olarak yargılamanın iadesi sebebi olamayacağı, davacı ikinci davada dinlenen tanıkların işbu dosyada yalan tanıklık beyan ettiğini ileri sürmüş ise de yapılan inceleme sonucu anılan kararda dinlenen tanıklar ... ve ...n yargılamanın iadesi istenilen davada tanık olarak dinlenmemiş olduğu anlaşıldığından bu sebebin de mevcut olmadığı sonucuna varıldığı, davacının ikinci davada verilen karar ile mahkeme kararının ortadan kalktığını ileri sürmüş ise de dosya ile anılan dosya arasında bağlantı olmadığı gibi anılan kararda mahkeme dosyasına herhangi bir atıf dahi bulunmamadığı, davacının lehine karar verilen tarafın, karara tesir eden hileli bir davranışta bulunmuş olması sebebine dayanmış ve bu sebebe delil olarak aynı vekilin her iki dosyada da görev yapmış olmasını ileri sürmüş ise de bu durumun herhangi bir şekilde hileli olarak kabul edilmesinin mümkün olmadığı, tarafların kendilerini istedikleri vekille temsil etme hakkına sahip oldukları, yine davacının bir dava sonunda verilen hükmün kesinleşmesinden sonra tarafları, konusu ve sebebi aynı olan ikinci davada, öncekine aykırı bir hüküm verilmiş ve bu hükmün de kesinleşmiş olması sebebini ileri sürdüğü, dosyaların taraflarının ve konusunun farklı olduğu, bu nedenle ileri sürülen bu sebebin de mevcut olmadığı gerekçesiyle, davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı vekili; ikinci davada verilen kararın aynı yerdeki, aynı konuya ilişkin bir dava olduğunu, tarafları ayrı olsa da ikinci davada verilen karar ile Mahkemede kesinleşen davada dayandırılan gerekçenin haklı ve geçerli olmadığının ortaya çıktığını, Mahkeme dosyasında ikinci davada verilen kararın, davacı şirket yetkilisi ... nun, davacının resmi belge ile ispat edilemeyen, tapuya şerh edilmemiş, her zaman düzenlenmesi mümkün adi yazılı belge ile öne sürülen bir iddiadan ibaret olan kiracılık ilişkisini bilmesinin mümkün olmadığını açıkça ortaya çıkardığını, ikinci davada verilen karar ile yargılamanın iadesine konu Mahkeme kararının dayandığı temellerin gerçeği yansıtmadığının sabit hale geldiğini, huzurdaki dava ile ikinci davanın konularının benzer olması değil aynı konu ve yer hakkındaki bu karar ile huzurdaki davaya konu kararın gerekçesinin hatalı olduğunun ortaya çıktığını, ikinci davada verilen ve kesinleşen karar ile sabit olduğu üzere; ...nun tapuya şerhli olmayan ve ancak adi yazılı belge ile sonradan iddia edilen kiracılık/mülk kullanım sözleşmesini bilinmesinin mümkün olmadığını, hem Mahkeme huzurunda görülen davanın hem de ikinci davada davacı vekillerinin aynı olduğu dikkate alındığında, ...nun davacıların iddia ettiği kiracılık/mülk kullanım sözleşmesini bilmediğini davacıların bilerek yola çıktığını, ikinci davada dinlenen tanıklardan ...' nin yine aynı vekil tarafından temsil edilen ve müvekkili firmaya aynı nevide dava ikame etmiş bir kişi olup kiracılık/mülk kullanım iddiasını ...nun bildiğini beyan eden tanıklardan olduğunu, aslında kiracılık/ mülk kullanım sözleşmesini ...nun bilmediğini ikinci davada beyan ettiğini, bu tanığın ve diğer müvekkile husumeti olan tanıkların beyanının gerçeği yansıtmadığının ortaya çıktığını, Mahkemenin kesinleşen kararına konu yargılaması aşamasında tesis müdürü olarak faaliyet gösterir iken müvekkili firmanın ihaleyi alması akabinde işten çıkarılan ve müvekkile husumeti olan davacının tanığı ...n dinlenilmeyerek eksik yargılama yapıldığını, eksik deliller ile karar verildiğini, ilk elden bilgi sahibi olan davacı tanığı ...' in ikinci davada verdiği ifadesinde ...nun davacı yanın iddia ettiği kiracılık/mülk kullanım iddiasını bilmesinin mümkün olmadığı ve tanıkların gerçeğe aykırı beyanda bulunduğunun ortaya çıktığını, zaten tüm yargılama dosyalarında davacıların tamamını aynı vekillerin temsil etmesiyle aynı savunmalara dayandığını, söz konusu alanda 19 ve 20 nolu olmak üzere iki ayrı parsel bulunduğunu, 20 parsel taşınmazın tek başına 32 dönüm olduğu, ...nun 40 dönümlük 19 nolu parselde kira sözleşmesi tapuya şerhli olarak kullanım hakkı sahibi olduğu ve kullanımında olan taşınmazın dava konusu parsele çok uzak olduğunu, tapuda şerhi bulunmayan 20 parselde yani ...nun taşınmazı ile aynı parselde dahi bulunmayan en ön safhalardaki taşınmazların kimler tarafından kullanıldığını ...nun bilmesinin veya öngörebilmesinin mümkün ve mantıklı olmadığı gibi hukuken de imkânsız olduğunu, dava konusu 20 nolu parselin, ...nun kiracı olarak kullandığı 19 nolu parselden tamamen ayrı olduğunu, kaldı ki 20 nolu parselde hiçbir kayıtlı bağımsız bölüm bulunmadığının resmi belge ile ispat edildiğini, davanın kabulüne dair verilen kesinleşmiş kararın gerekçesinin yanlış ve hatalı olduğunun sonradan elde edilen delil olan ikinci davanın kesinleşmiş kararı ile ortaya çıktığını, söz konusu 72 dönümlük alanda 2 ayrı parsel olduğunu, toplam 153 bağımsız bölüm bulunduğu ve mesafelerin birbirine yakın olmadığını, en yakın kapı komşularının bile birbirinin kiracılık ya da mülk kullanım sözleşmesi olup olmadığını bilmediği yerde en uzaktaki ...nun bilmesinin beklenemeyeceğini, müvekkili firmanın taşınmazı ihale ile satın aldığı şartnamede her bir bağımsız bölüm ve bunların sözleşmeleri olup olmadığı yazmamakta olup basiretli tacir olan müvekkilinin sadece ve sadece tapuya şerhli olan sözleşmelerden sorumlu olabileceği ve bilse bilse bunları bilebileceğini, davacı yanın var ise sözleşmeden kaynaklı iddialarını İflas İdaresine sunması gerektiğini, yargılamanın yenilenmesi için dayandıkları sebeplerin vuku bulduğunun açık olduğunu ileri sürerek; İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; somut olayda her ne kadar talepte bulunanın yargılamanın iadesi talebini 375 inci maddenin ç,e,ğ, h ve ı bentlerine dayandırmış ise de, ikinci davada verilen kesinleşmiş kararın HMK'nın 375/1.ç maddesi anlamında ''yargılama sırasında, aleyhine hüküm verilen tarafın elinde olmayan nedenlerle elde edilemeyen bir belge'' olarak nitelendirilmesinin mümkün olmadığı, ikinci davada verilen kesinleşmiş kararın işbu yargılamaya konu dava dosyası ile sadece konularının benzer olduğu, taraflarının aynı olmadığı, ilgili dosyanın bu dosya açısından kesin hüküm teşkil edecek nitelikte olmadığı, (e) bendinin yargılamanın iadesi nedeni olması için yalan tanıklıktan dolayı kesinleşmiş bir ceza mahkumiyeti kararının olması gerektiği, aynı vekilin her iki dosyada da görev yapmış olmasının hileli davranış olarak kabul edilmesinin mümkün olmadığı, dolayısıyla yargılamanın iadesi sebeplerinden hiçbirisinin mevcut olmadığı, Mahkemece davanın reddine karar vermesinde bir isabetsizlik görülmediği gerekçesiyle, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek; kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, taraflar arasında görülüp kesinleşen kiracılık sıfatının tespitine ilişkin davaya yönelik yargılamanın iadesi istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 375 inci maddesi “(1) Aşağıdaki sebeplere dayanılarak yargılamanın iadesi talep edilebilir:

a) Mahkemenin kanuna uygun olarak teşekkül etmemiş olması.

b) Davaya bakması yasak olan yahut hakkındaki ret talebi, merciince kesin olarak kabul edilen hâkimin karar vermiş veya karara katılmış bulunması.

c) Vekil veya temsilci olmayan kimselerin huzuruyla davanın görülmüş ve karara bağlanmış olması.

ç) Yargılama sırasında, aleyhine hüküm verilen tarafın elinde olmayan nedenlerle elde edilemeyen bir belgenin, kararın verilmesinden sonra ele geçirilmiş olması.

d) Karara esas alınan senedin sahteliğine karar verilmiş veya senedin sahte olduğunun mahkeme veya resmî makam önünde ikrar edilmiş olması.

e) İfadesi karara esas alınan tanığın, karardan sonra yalan tanıklık yaptığının sabit olması.

f) Bilirkişi veya tercümanın, hükme esas alınan husus hakkında kasten gerçeğe aykırı beyanda bulunduğunun sabit olması.

g) Lehine karar verilen tarafın, karara esas alınan yemini yalan yere ettiğinin, ikrar veya yazılı delille sabit olması.

ğ) Karara esas alınan bir hükmün, kesinleşmiş başka bir hükümle ortadan kalkmış olması.

h) Lehine karar verilen tarafın, karara tesir eden hileli bir davranışta bulunmuş olması.

ı) Bir dava sonunda verilen hükmün kesinleşmesinden sonra tarafları, konusu ve sebebi aynı olan ikinci davada, öncekine aykırı bir hüküm verilmiş ve bu hükmün de kesinleşmiş olması.

i) Kararın, İnsan Haklarını ve Ana Hürriyetleri Korumaya Dair Sözleşmenin veya eki protokollerin ihlali suretiyle verildiğinin, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kesinleşmiş kararıyla tespit edilmiş olması veya karar aleyhine Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine yapılan başvuru hakkında dostane çözüm ya da tek taraflı deklarasyon sonucunda düşme kararı verilmesi.[55]

(2) Birinci fıkranın (e), (f) ve (g) bentlerindeki hâllerde yargılamanın iadesinin istenebilmesi, bu sebeplerin kesinleşmiş bir ceza mahkûmiyet kararı ile belirlenmiş olması şartına bağlıdır. Delil yokluğundan başka bir sebeple ceza kovuşturmasına başlanamamış veya mahkûmiyet kararı verilememiş ise ceza mahkemesi kararı aranmaz. Bu takdirde dayanılan yargılamanın iadesi sebebinin, yargılamanın iadesi davasında öncelikle ispat edilmesi gerekir. “şeklindedir.

3. Değerlendirme

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararında; hukuki ilişkinin ve bu ilişki nedeniyle ortaya

çıkan uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarının doğru şekilde belirlendiği, ileri sürülen nedenlere göre yukarıda yer verilen yargılamanın iadesi şartlarının varolmadığı anlaşılmakla, davacının temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun bulunan kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

28.02.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.