Logo

3. Hukuk Dairesi2022/7967 E. 2023/3068 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı tarafından davalıya gönderilen paranın sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre iadesi gerektiği iddiasına ilişkin alacak davasında, paranın hangi amaçla gönderildiğinin tespiti ve davanın kısmen mi yoksa tamamen mi kabul edileceği hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Havalenin bir borç ödeme vasıtası olup mevcut bir borcun ödenmesi amacıyla yapıldığına dair yasal karinenin varlığı, davacının paranın tamamının ev satış bedeli olarak gönderildiğini ispatlayamaması ve davalının ise paranın ortak harcamalar ve alacak için gönderildiğini beyan etmesi gözetilerek, davalının sadece ikrar ettiği miktar üzerinden sebepsiz zenginleştiği kabul edilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/1400 E., 2022/1842 K.

DAVA TARİHİ : 19.06.2019

İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 9. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2019/304 E., 2021/204 K.

Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından duruşma istemli temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 24.10.2023 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir

Belli edilen günde gelen davacı vekili Av. ... ve davalı vekili Av. ...'ın sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin daha derinlemesine incelenmesi heyetçe zorunlu görüldüğünden 2797 sayılı Yargıtay Kanunu'nun 24 üncü maddesinin birinci fıkrası ve Yargıtay İç Yönetmeliği'nin 21 inci maddesinin üçüncü fıkrası gereğince görüşmenin 02.11.2023 tarihine bırakılması uygun görüldü.

İncelemenin bırakıldığı günde, Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili; tarafların kendi aralarında nişanlanarak beraber yaşamaya başladıklarını, davalının Karaburun'da bitişik nizam iki yazlık konutundan bir tanesini kullandığını, diğerini ise satmayı düşündüğünü, evlenmeyi planladıkları bu dönemde davacının annesi de bir yazlık konut almak istediğinden sözlü olarak taşınmazın 550.000,00 TL bedel karşılığında satın alınması konusunda anlaştıklarını, ancak paranın tamamının hazır olmadığını, bu nedenle tapu devri yapılmamasına rağmen davalının ısrarı ile bitişik yazlık konuta taşındıklarını, tarafların zamanla sorun yaşadıklarını ve ayrıldıklarını, davacının yazlığın satımı konusunda anlaşıldığı tarihten itibaren davalının hesabına toplamda 285.700,00 TL para gönderdiğini, bu bedeli talep etmesine rağmen davalı tarafından ödeme yapılmadığını ileri sürerek; davalının sebepsiz zenginleşmesine neden olan 285.700,00 TL bedelin ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili; davanın zamanaşımına uğradığının davacı tarafın bir taşınmaz almak amacı ile ödemelerde bulunduğu yönündeki iddiaların gerçekle bağdaşmadığını, bu hususu kabul etmediklerini, taraflar arasında geçersiz dahi olsa düzenlenmiş bir taşınmaz satım sözleşmesi ya da benzeri bir belgenin bulunmadığını, delil olarak dayanılan dekontlarda paranın gönderiliş nedenine dair hiçbir şerhin de bulunmadığını belirterek, davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; tarafların Mayıs 2016 yılında başlayan ve Aralık 2017 yılında fiilen son bulan ilişkilerinin söz konusu olduğu, incelenen ceza dosyası kapsamından davalının dava konusu yapılan paranın gönderilmesine dayanak söz konusu yazlık satışı hususunda anlaştıkları ve kısmi ödemelerin yapıldığı hususunu ikrar niteliğinde beyanlarının bulunduğu, taraflar arasındaki sosyal medya üzerinden gerçekleşen yazışmalarda söz konusu yazlık konutun boşaltılması ve ev için ödenen paranın geri verilmesi hususlarının defalarca konuşulduğu, davalının bu yazışmalar ile evin satışı için para aldığını ikrar ettiği, davalının uhdesinde kalan ödemeye ilişkin kazanımı ortaya koyacak haklı bir hukuki sebebi olduğunu ispatlayamadığı, davalının kendisine gönderilen toplamda 285.700,00 TL bedel üzerinden sebepsiz zenginleştiği, bu durumda davalının uhdesinde kalan parayı sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre iade etmesi gerektiği ancak davacıya yapılan herhangi bir ödemenin dosya içerisinden tespit edilemediği gerekçesiyle; davanın kabulü ile dava konusu yapılan 285.700,00 TL alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı vekili; zamanaşımı def'inin Mahkemece dikkate alınmadığını, davacı tarafın delil olarak dayandığı dekontlarda paranın gönderiliş nedenine dair hiçbir şerh bulunmadığını, bu haliyle davacı tarafından sunulan dekontların hukuken delil niteliğinde olmadığı gibi yazılı delil başlangıcı olarak dahi kabul edilemeyeceğini, Mahkemece ilgili dekontlara muvafakatları olmamasına rağmen tanık da dinlenmek suretiyle hukuka aykırı şekilde delil niteliği verilmesinin ve bu yolla hüküm tesis edilmiş olmasının bozmayı gerektirdiğini, davacı tarafından Mahkemeye sunulan mesajların ayıklanarak ibraz edildiğini, bu seçilmiş ve ayıklanmış mesajlarda dahi davalı tarafından davacıya taşınmaz satıldığına ilişkin en ufak bir bilgi bulunmadığını, bu konuda doğrudan veya dolaylı hiçbir ifade yer almadığını ileri sürerek; İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; dava konusu uyuşmazlıkta,6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 146 ncı maddesi kapsamında 10 yıllık zamanaşımı süresinin dolmadığı, davacı tarafından davalıya gönderilen 13 adet banka havalesindeki açıklamalarda 31.01.2017 tarihli ve 31719 dekont nolu, aynı tarihli 31963 dekont nolu ve yine aynı tarihli 34066 dekont nolu gönderimlerde "hayırlı olsun" şeklinde açıklama bulunduğu, diğer 10 adet havale işleminde herhangi bir açıklama bulunmadığı, gönderilen bedellerin ev satışına ilişkin olduğuna yönelik ispat yükü davacıda olup 3 adet banka havalesindeki "hayırlı olsun" açıklamasının davacının iddia ettiği şekilde para gönderiminin taşınmaz satış bedeline ilişkin olduğunu ispatlamaya yeterli olmadığı, ne var ki davalı tarafın 17.01.2018 tarihli Urla Jandarma Komutanlığında vermiş olduğu ifadede ev satışına ilişkin davacı tarafından 50.000,00 TL para gönderildiğine yönelik kabulü doğrultusunda davacının davalıya 50.000,00 TL bedeli ev satışı için gönderdiği kabul edilerek davanın bu bedel yönünden kısmen kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile davanın tümüyle kabulüne karar verilmiş olmasının doğru bulunmadığı gerekçesiyle; İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kısmen kabulü ile 50.000,00 TL alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacı tarafa verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili; taraflar arasındaki Whatsapp yazışmaları içeriklerinden davalının 50.000,00 TL dışında da yazlık için ödenen bedelden borçlu olduğunu kabul ve ikrar ettiğini, beraber yaşadıkları dönemde yazlık satışı için gönderdiği havale dekontlarına yazlık satışı için diye açıklama yazmanın nezaketsiz ve güven sarsıcı bir durum olacağını düşünerek yazmaktan imtina eden davacının dekontlara "hayırlı olsun" şeklinde not yazdığını, neredeyse bir ev parası olan bu toplam tutarın, davalının iddia ettiği gibi ortak yaşam giderleri için gönderildiğini söylemenin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, ispat külfetinin bu noktada diğer tüm belgeler de nazara alındığında, davalıya geçmiş olduğunu ancak davalının bu ifadesini doğrulayacak hiçbir delil veya yoğun harcamalara ilişkin bir belge sunmadığını, ev satışı için gönderildiğini davalının ikrar ettiği ve İstinaf Mahkemesinin kabul ettiği 50.000,00 TL'lik havalenin tarihi 31.01.2017 olup, bankacılık işlemlerindeki limit nedeniyle havalelerin aynı gün iki ayrı işlemle "hayırlı olsun" notuyla yapıldığını, sadece 24 saatlik zaman dilimi içerisinde üç ayrı seferde toplam 150.000,00 TL "hayırlı olsun" notuyla gönderildiği ortada olan havalelerden sadece birinin ev parası olarak, diğer ikisinin de ne olduğu belli olmayan yoğun harcamalar için yapıldığını kabul etmenin hayatın olağan akışına uygun düşmediğini, davalının ikrarı, belge niteliğindeki Whatsapp yazışmaları ve dinlenen tüm tanıkların davadaki iddialarını kanıtlayan anlatımları karşısında davanın kabulü gerektiğini ileri sürerek; kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, sebepsiz zenginleşmeye dayalı alacak istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 6 ncı maddesi gereğince herkes iddiasını ispatla yükümlüdür.

2. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 190 ıncı maddesi; “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir.” şeklindedir.

3. 6098 sayılı Kanun'un 555 ve devamı maddelerinde düzenlenmiş olan havale, hukuksal nitelik olarak bir ödeme vasıtasıdır.Yani havalenin, mevcut bir borcun ödenmesi amacıyla yapıldığı yolunda yasal karine mevcuttur. Bu yasal karinenin aksini (havalenin borcun ödenmesinden başka bir amaçla yapıldığını) ileri süren havaleyi yapan kişi, bu iddiasını kanıtlamakla yükümlüdür.

3. Değerlendirme

Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesine ve kararda belirtilen gerekçelere göre, davacı tarafça her ne kadar davalı hesabına ev satış bedeline ilişkin olarak 285.700,00 TL gönderildiği iddia edilmişse de gönderim dekontlarında paranın ev satış bedeli olarak gönderildiğine dair bir açıklamanın yer almadığı, yukarıda yer verilen hukuk kuralları gereği havale bir borç ödeme vasıtası olduğundan, mevcut borcun ödenmesi amacıyla yapıldığına dair yasal karinenin mevcut olduğu, davalı taraf dava konusu paraların kendisine gönderildiğini kabul etse de bunun ev satış bedeli olarak değil ortak harcamalara katkıda bulunmak ve daha öncesinde kendisi tarafından davacıya verilen paraların iadesi amacıyla gönderildiğini beyan ettiği, davacının ise paranın tamamının ev satışı için gönderildiğini yasal delillerle ispatlayamadığı, Whatsapp yazışmalarında dava konusu paraların ev satış bedeli olarak gönderildiğine dair delil başlangıcı niteliğinde olabilecek bir konuşma yer almadığı, bu durumda davanın tanıkla ispatının da mümkün olmadığı ve davacı tarafça yemin deliline de dayanılmadığı, "hayırlı olsun" açıklamasının, davacının iddia ettiği şekilde para gönderiminin taşınmaz satış bedeline ilişkin olduğunu ispatlamaya yeterli olmadığı kabulünün ve davalının ikrar niteliğindeki beyanı kapsamında davanın kısmen kabulünün yerinde olduğu anlaşılmakla, davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun bulunan kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

17.100,00 TL Yargıtay duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,

Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

02.11.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.