"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 18. Hukuk Dairesi(İlk Derece)
SAYISI : 2021/3 E., 2022/7 K.
KARAR : Asıl ve Birleşen Davada Davanın Reddi
Taraflar arasındaki tahkim kararının iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Bölge Adliye Mahkemesince (İlk Derece Mahkemesi Sıfatıyla) davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi (İlk Derece Mahkemesi Sıfatıyla) kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1.Davacı vekili; davalı tarafından aralarında düzenlenen sözleşmelere bilgisi ve izni olmadan eklemeler yapıldığını, 06.02.2017, 09.04.2018 ve 19.02.2019 tarihli sözleşmelerin "Ücretin Tutarı ve Ödeme Şekli" başlıklı 2 inci maddesindeki ilk boşluğa davalı tarafından "beyannamede yer alan KDV iade tutarının %10 net" ibaresinin eklendiğini, ancak anlaşmanın raporun verilmesinden sonra vergi dairesi tarafından ödenecek olan tutarın %10'unun ödenmesi şeklinde olduğunu, 19.08.2016 tarihli sözleşmenin anlaşma doğrultusunda bu şekilde düzenlendiğini, beyannamede yer alan tutarın %10'unun davalıya ödenmesinin hayatın olağan akışına ve ticari hayatın teamüllerine aykırı olduğunu, beyannamede yer alan tutarın hepsini alıp almayacağı ya da herhangi bir tutarın alınıp alınmayacağının belirsiz olduğunu, işin gerektiği gibi yapılmaması durumunda iadenin de söz konusu olmayacağını, bu nedenle ücret sözleşmesinin "beyannamede yer alan KDV iade tutarının %10 net" olarak düzenlenmesinin imkansız olduğunu, bu konudaki itirazlarının dinlenmediğini, bu durumun esasa etkili olduğunu, Tahkim Kurulu Başkanlığı tarafından pandemi sebebi ile duruşmaların 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 149 uncu maddesi gereğince online duruşma düzenine uygun olarak yapılmasına karar verildiğini, bu kararın tüm ilgililere tebliğ çıkartıldığını, ancak; 16.07.2020 tarihinde yapılan duruşmada, her nasılsa davalı ile aynı zamanda davalının meslektaşı olan tahkim kurulu başkanı Sezai Onaral'ın yan yana duruşmaya katıldıklarını, huzurda duruşma yapılacağına ilişkin bir bilgi verilmesi durumunda kendi tercihlerinin de bu yönde olacağını, ancak hakem heyetinin bu haklarını elinden aldığını, bu durumda duruşmanın ertelenmesi gerektiğini, duruşmanın ertelememesinin doğrudanlık ilkesine aykırı olduğunu, davalının heyet başkanına duruşma sırasında bizzat elden belge gösterme hakkını elde ettiğini, bu hakkın kendileri tarafından kullanılamadığını, adil yargılanma ve silahların eşitliği ilkesine aykırı bu usulü davranışa itiraz ettiklerini, online duruşmada verilen şifahi beyanlar ile 6100 sayılı Kanun'un 149 uncu maddesi gereğince tutanakta yer alan beyanların birbiri ile örtüşmediğini, tahkim kurulunun tutanaklara göre bir karar vermeden önce şifahi beyanların bir bilirkişi vasıtası ile çözümünün yapılmasını talep ettiklerini ve aynı zamanda bu duruşmaların bilirkişi marifeti ile çözümünü istediklerini, Tahkim Başkanlığı tarafından tutanakların mail ortamında gönderildiğini, davalının tutanaklara adeta kes yapıştır marifeti ile eklemeler yaptığını, 2 saate yakın süren bir duruşmanın tutanağının sadece 6-7 sayfa olmasının mümkün olmadığını, bu duruşmaların görüntülerinin hakem heyetinden istenilmesi gerektiğini, 13.10.2020 tarihinde yapılan duruşmada, dinletilen tanıklara karşı hakem üyesi olan ...ın olumsuz davranışlarının olduğunu ve adeta tanıkları dinlemek istemediğini, devamlı müdahale nedeni ile tanıkların beyanlarının sağlıklı alınamadığını, uyuşmazlık konusu olay bakımından davacının özen borcunu hakkıyla yerine getirip getirmediğinin tüm yönleri ile ortaya konulabilmesi ve tarafların eşitliği ile hukuki dilenilme hakkı kapsamında dosyanın bilirkişiye verilmesini talep ettiklerini, talebin kurul üyesi ve davalının meslektaşı olan kurul üyesi... tarafından reddedildiğini, hukuki dinlenilme haklarının ihlal edildiğini, eksik inceleme yapıldığını, yapılan usulsüzlükler nedeni ile bir üyenin muhalef şerhinin bulunduğunu belirterek hakem heyeti kararının iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
2.Davacı vekili birleşen İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesinin 2021/1 Esas sayılı dava dosyasında; davalı vekilinin 14.12.2020 tarihinde Hakem Kurulundan tavzih ve tamamlama talebinde bulunduğunu, itiraz ettiklerini, buna rağmen Hakem Kurulu tarafından ek kararla faiz konusunda karar verdiğini, hukukçu olmayan Hakem Kurulunun hem asıl hem de birleşen dosyada böyle bir yargılama yetkilerinin bulunmadığını, dosyadan el çekilmesine rağmen tavzih kararı verdiğini belirterek ek kararın iptalini talep etmiştir.
II. CEVAP
1.Davalı vekili asıl davaya cevap dilekçesinde; yargılamanın usul kuralarına uygun yapıldığını, hakem kararının iptal sebeplerinin dosyada olmadığını, sözleşmeden kaynaklı edimini özenle ifa ettiğini, ücrete hak kazandığını savunarak davanın reddini istemiştir.
2.Davalı vekili birleşen davaya cevap dilekçesinde; tavzih kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 437 nci maddesine uygun yapıldığını savunarak davanın reddini istemiştir.
III. BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ (İLK DERECE MAHKEMESİ SIFATIYLA) KARARI
Bölge Adliye Mahkemesinin (İlk Derece Mahkemesi Sıfatıyla) yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; İstanbul Yeminli Mali Müşavirler Odası Tahkim Kurulu'nun 2019/31 Dosya no, 2020/10 Karar nolu, 26.11.2020 tarihli kararı kapsamı ile 26.11.2020 tarihli Tahkim Kurulu Tavzih ve Tamamlama kararlarının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 439 uncu maddesi kapsamında Tahkim Sözleşmesinin taraflarından birinin ehliyetsizliği ya da Tahkim Sözleşmesinin geçersizliğinin söz konusu olmadığı, Hakem veya Hakem Kurulunun seçiminde sözleşmede belirlenen usule aykırılık bulunmadığı, kararın Tahkim süresi içerisinde verildiği, Hakem veya Hakem kurulunun karar vermeye yetkili olduğu, Hakem Kurulunun tahkim sözleşmesi dışında kalan bir konuda herhangi bir kararının söz konusu olmadığı, Tahkim konusu uyuşmazlığın tamamı hakkında 26.11.2020 tarihli karar ve 26.11.2020 tarihli Tavzih ve Tamamlama kararı ile karar verildiği, yetkisini aşmasının söz konusu olmadığı, tahkim yargılamasının usul açısından Tahkim Sözleşmesi ve 6100 sayılı Kanun'un 439 ve devamı maddelerindeki usul ve esaslara uygun yürütüldüğü, tarafların eşitliği ilkesine aykırılığın söz konusu olmadığı, hukuki dinlenilme hakkına raiyet edildiği, Hakem Kurulu kararına konu uyuşmazlığın Türk Hukukuna göre tahkime elverişli olduğu, davacı vekilinin tahrifat ve sahtecilik iddialarının araştırılması için Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi Başkanlığından alınan 08.08.2020 tarihli Adli Tıp Raporu kapsamına göre, herhangi bir sahtecilik veya tahrifat olgusunun rapor altına alınmadığı, kamu düzenine aykırılığın söz konusu olmadığı, yasal düzenlemeler kapsamına göre 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 439 uncu maddesinde belirlenen usul ve esaslara ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 304 üncü, 305 inci ve 305/A ıncı maddelerine aykırılığın söz konusu olmadığı gerekçesiyle asıl ve birleşen davanın reddine karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili; sahtelik iddiası konusunda inceleme yapılmadan karar verildiğini, boş olan kısmın sonradan elle doldurulmasının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 207 nci maddesi kapsamında olduğunu, 16.07.2020 tarihli duruşma online olarak yapılmasına karar verilmesine rağmen davalı vekili fiziken duruşmada yer aldığını, bu durumun hukuki dinlenilme ve adil yargılanma hakkını ihlal ettiğini, online duruşma çözümlerinin bilirkişiye yaptırılmadığını, dinlenen tanıklara karşı heyetin olumsuz tavrı olduğunu, dosya kapsamında bilirkişi raporu alınmadan karar verildiğini, Bölge Adliye Mahkemesi'nin (İlk Derece Mahkemesi Sıfatıyla) verdiği kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, hakem kararının iptali istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 361 inci maddesinin birinci maddesi ile 370 inci maddesinin dördüncü fıkrası.
2. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) İptal Davası başlıklı 439 uncu maddesi şöyledir:
"(1) Hakem kararına karşı yalnızca iptal davası açılabilir. İptal davası, tahkim yeri bölge adliye mahkemesinde açılır; öncelikle ve ivedilikle görülür.
(2) a) Tahkim sözleşmesinin taraflarından birinin ehliyetsiz ya da tahkim sözleşmesinin geçersiz olduğu,
b) Hakem veya hakem kurulunun seçiminde, sözleşmede belirlenen veya bu Kısımda öngörülen usule uyulmadığı,
c) Kararın, tahkim süresi içinde verilmediği,
ç) Hakem veya hakem kurulunun, hukuka aykırı olarak yetkili veya yetkisiz olduğuna karar verdiği,
d) Hakem veya hakem kurulunun, tahkim sözleşmesi dışında kalan bir konuda karar verdiği veya talebin tamamı hakkında karar vermediği ya da yetkisini aştığı,
e) Tahkim yargılamasının, usul açısından sözleşmede veya bu yönde bir sözleşme bulunmaması hâlinde, bu Kısımda yer alan hükümlere uygun olarak yürütülmediği ve bu durumun kararın esasına etkili olduğu,
f) Tarafların eşitliği ilkesi ve hukuki dinlenilme hakkına riayet edilmediği,
g) Hakem veya hakem kurulu kararına konu uyuşmazlığın Türk hukukuna göre tahkime elverişli olmadığı,
ğ) Kararın kamu düzenine aykırı olduğu,
tespit edilirse, hakem kararları iptal edilebilir.
(3) Hakem veya hakem kurulunun, tahkim sözleşmesi dışında kalan bir konuda karar verdiği iddiasıyla açılan iptal davasında, tahkim sözleşmesi kapsamında olan konuların, tahkim sözleşmesi kapsamında olmayan konulardan ayrılması mümkün olduğu takdirde, hakem kararının sadece tahkim sözleşmesi kapsamında olmayan konuları içeren bölümü iptal edilebilir.
(4) İptal davası, bir ay içinde açılabilir. Bu süre, hakem kararının veya tavzih, düzeltme ya da tamamlama kararının taraflara bildirildiği tarihten itibaren işlemeye başlar. Hakem kararına karşı iptal davası açılması kararın icrasını durdurmaz. Ancak taraflardan birinin talebi üzerine hükmolunan para veya eşyanın değerini karşılayacak bir teminat gösterilmek şartı ile kararın icrası durdurulabilir.
(5) İptal talebi, davaya bakan bölge adliye mahkemesi aksine karar vermedikçe, dosya üzerinden incelenerek karara bağlanır.
(6) İptal davası hakkında verilen kararlara karşı temyiz yoluna başvurulabilir. Temyiz incelemesi, bu maddede yer alan iptal sebepleriyle sınırlı olarak, öncelikle ve ivedilikle karara bağlanır. Temyiz, kararın icrasını durdurmaz.
(7) İptal davasının kabulü hâlinde, kabul kararı temyiz edilmezse veya ikinci fıkranın (b), (c), (ç), (d), (e) ve (f) bentlerindeki hâllerin varlığı sebebiyle kabulü hâlinde, taraflar aksini kararlaştırmamışlarsa hakemleri ve tahkim süresini yeniden belirleyebilirler. Taraflar isterlerse eski hakemleri tayin edebilirler."
3.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) Hakem Kararının Tavzihi, Düzeltilmesi ve Tamamlanması başlıklı 437 nci maddesi şöyledir:
"(1) Evvelce daha farklı bir süre öngörülmemişse, taraflardan her biri, hakem kararının kendisine bildirilmesinden itibaren iki hafta içinde, karşı tarafa da bilgi vermek kaydıyla, hakem veya hakem kuruluna başvurarak;
a) Hakem kararında bulunan hesap, yazı ve benzeri maddi hataların düzeltilmesini,
b) Karara ilişkin belirli bir konunun veya kararın bir bölümünün tavzihini,
isteyebilir.
(2) Karşı tarafın görüşünü alan hakem veya hakem kurulu, bu talebi haklı bulursa, talep tarihinden itibaren bir ay içinde kararındaki maddi hatayı düzeltir veya kararın tavzihini yapar. İcap ederse, bu süre hakem veya hakem kurulunca uzatılabilir.
(3) Hakem veya hakem kurulu, karardaki maddi hataları karar tarihini izleyen iki hafta içinde kendiliğinden de düzeltebilir.
(4) Taraflardan her biri, hakem kararının kendilerine bildirilmesinden itibaren bir ay içinde, karşı tarafa da bilgi vermek kaydıyla, yargılama sırasında ileri sürülmüş olmasına rağmen karara bağlanmamış konularda tamamlayıcı hakem kararı verilmesini isteyebilir. Hakem veya hakem kurulu, talebi haklı bulursa, tamamlayıcı hakem kararını bir ay içinde verir. İcap ederse, bu süre hakem veya hakem kurulunca en fazla bir ay uzatılabilir.
(5) Düzeltme, tavzih ve tamamlama kararları, taraflara bildirilir ve hakem kararının bir parçasını oluşturur. "
4.Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 29.11.2022 tarihli ve 2022/4469 Esas, 2022/9039 Karar sayılı ilamının ilgili kısmı şu şekildedir:
"...Dava Hakem Heyeti Kararının iptaline ilişkindir. 6100 sayılı ...nun 439. maddesi gereğince hakem kararlarına karşı yalnızca iptal davası açılabilecektir. Bu düzenleme emredici niteliktedir. İptal davasına bakma görevi Bölge Adliye Mahkemelerine ( ilk derece sıfatıyla ) aittir. Yine 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 439. maddesinde hakem kararlarının iptal edileceği haller tek tek sayılmıştır. Buna göre "a" bendinde tahkim sözleşmesinin taraflarından birinin ehliyetsiz ya da tahkim sözleşmesinin geçersiz olduğu, "b" bendinde, hakem veya hakem kurulunun seçiminde, sözleşmede belirlenen veya bu kısımda öngörülen usule uyulmadığı, “c” bendinde, kararın tahkim süresi içinde verilmediği, “ç” bendinde, hakem veya hakem kurulunun, hukuka aykırı olarak yetkili veya yetkisiz olduğuna karar verdiği, “d” bendinde, hakem veya hakem kurulunun, tahkim sözleşmesi dışında kalan bir konuda karar verdiği veya talebin tamamı hakkında karar vermediği ya da yetkisini aştığı, “e” bendinde tahkim yargılamasının, usul açısından sözleşmede veya bu yönde bir sözleşme bulunmaması halinde, bu kısımda yer alan hükümlere uygun olarak yürütülmediği ve bu durumun kararın esasına etkili olduğu, “f" bendinde, tarafların eşitliği ve hukuki dinlenilme hakkına riayet edilmediği, “g” bendinde, hakem veya hakem kurulu kararına konu uyuşmazlığın Türk hukukuna göre tahkime elverişli olmadığı ve “ğ” bendinde ise, kararın kamu düzenine aykırı olduğu tespit edilirse hakem kararlarının iptal edilebileceği şeklinde düzenlemeler yer almaktadır. Hakem heyeti, yargılama yaparken bilirkişiden rapor alıp almamakta takdir hakkına sahip olduğu gibi, uygulanacak hukuk kurallarının tespiti ve tahlili de hakem heyetine aittir. Hakem heyeti kararının esastan incelenmesi gibi hususlar hakem heyeti kararının iptali davalarında kanun gereği mümkün değildir..."
3.Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemesinin (ilk derece mahkemesi sıfatıyla) nihai kararının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 439 uncu maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı halinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere ve sözleşmelerde tahrifat yapıldığı iddiasının dosya kapsamına göre ispat edilemediğinin, yine tahkim sırasında yapılan 16.07.2020 tarihli online duruşma tutanağında davacı ve/veya davacı vekilinin fiziken duruşmaya katılmadıkları yönünde itirazının olmadığı, kaldı ki davacı ve davacı vekilinin online duruşmaya katıldığının anlaşılmasına göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
V. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
13.03.2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.