Logo

3. Hukuk Dairesi2022/8461 E. 2023/3407 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Eczanenin, Sosyal Güvenlik Kurumu'na (SGK) fatura ettiği reçetelerde sahtecilik yapıldığı iddiasıyla SGK tarafından sözleşmenin feshedilmesi ve cezai şart uygulanması işleminin iptali ile SGK'nın eczaneden reçete bedellerinin tahsiline ilişkin alacak davası.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemenin, Yargıtay'ın önceki bozma kararında belirtilen hususlara uygun şekilde hüküm kurmaması, yani sadece sahte reçete bedellerine ilişkin işlemin iptali talebinin reddine ve bu bedellerin SGK tarafından tahsiline karar vermesi gerekirken, tüm talepler yönünden eksik inceleme ile hüküm kurması usul ve yasaya aykırı görülerek karar bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2021/509 E., 2022/393 K.

DAVA TARİHİ : 18.03.2011

Taraflar arasındaki muarazanın önlenmesine ilişkin asıl, alacak talebine ilişkin birleşen davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece bozmaya uyularak asıl davanın reddine, birleşen davanın kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı asıl ve birleşen davada taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle, asıl davada davacı birleşen davada davalı vekili tarafından incelenmenin duruşmalı olarak yapılması istenilmiş olmakla; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 28.11.2023 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.

Belli edilen günde gelen asıl davada davacı birleşen davada davalı ... vekili Avukat ...'nun sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen saat 14.00'te Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1. Asıl davada davacı vekili; müvekkilinin ... Eczanesi’nin sahibi olduğunu, Kurum ile yapmış olduğu sözleşmesinin 2 yıl süreyle feshedildiğini, hakkında Sosyal Güvenlik Kurumu kapsamındaki kişilerin ... Birliği üyesi eczanelerden ilaç teminine ilişkin 2009 Protokolünün 6.3.19 uncu maddesi gereği 479.974.20 TL ve 6.3.3 üncü maddesi gereği 12.856,25 TL cezai şartın tahsiline karar verilerek, ilgili reçetelerin bedellerinin geri istendiğini, ancak kuruma sahte reçete fatura etme kastı bulunmadığını, kamu kurumunu dolandırmak ve resmi belgede sahtecilik suçlarını işlediğine dair yeterli şüphe oluşturacak kanıt bulunmadığından hakkında yapılan soruşturmada takipsizlik kararı verildiğini belirterek; davalı kurum ile arasında imzalanan sözleşmenin geçerli olduğunun tespitini talep etmiştir.

2. Birleşen davada davacı vekili; davalının Sosyal Güvenlik Kurumu kapsamındaki kişilerin ... Birliği üyesi eczanelerden ilaç teminine ilişkin 2009 Protokolünün 6.3.19 ve 6.3.3 üncü maddelerine aykırı şekilde sahte reçete fatura etmesi ve reçete arkasındaki yazı ve imzaların reçete sahibine veya yakınına ait olmaması nedeniyle reçete bedellerinin ve ilgili maddelere göre uygulanan cezai şart toplamı 543.405,12 TL’nin 17.03.2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

1. Asıl davada davalı SGK vekili; ...Birliği ile arasında yapılan protokol bulunduğunu, protokole uymayan eczaneler hakkında yapılacak işlemlerin belli olduğunu, davacının bu protokole aykırı hareket ettiğini ve 12.856,25 TL para cezası kesildiğini, davacı aleyhine kurum müfettişleri tarafından hazırlanan 17.12.2010 tarih ve 121005/SRŞ/02 nolu raporda davacı hakkında kuruma yapılan ihbarlar sonucu sigortalılardan bazılarının ifadeleri doğrultusunda ... Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunduğunu, Başsavcılığın 2001/30787 soruşturma ve 2009/10567 sayılı dosyaların birleştirildiğini, davacı ile ilgili ... Cumhuriyet Başsavcılığının 2010/714 numaralı soruşturmaya istinaden elde edilen bilgi ve belgelerin 17.09.2010 tarihli ve 121005/191 sayılı yazı Başsavcılıktan istenildiğini ve belgelerden alınan nüshaların incelemesi üzerine reçete kaydı yapılan ve ... Üniversitesi Hastanesinde muayene olduğu belirtilen sigortalıların ... Üniversitesi Hastanesi, hastane protokol defteri ve otomosyon sistemi üzerinde yapılan inceleme sonucunda müfettiş raporunda ilgili kişilerin hastanede kayıtlarının bulunmadığını, ... Üniversitesi Hastanesi tarafından düzenlendiği görülen reçetelerin arkasındaki yazı, imza ve telefon numaralarının büyük bir kısmının diğer hastaneler tarafından düzenlendiğini, görülen reçetelerden ise ... ..., ... ... adına düzenlenen reçetelerin arkasında yer alan imza ve telefon numaralarının sigortalılara ait olmadıklarının anlaşıldığını, kendilerine gösterilen ve ismi ile görev yaptığı bölümün yer aldığı kaşenin kullandığını, hastaneler kaydı bulunmayan reçeteler ile ilgili olarak ifadeleri alınan ... Üniversitesi Hastanesi doktorların, müfettiş raporlarında verdikleri beyanlarında belirtilen reçetelerin kendilerine ait olmadığını ayrıca reçete arkasındaki sigortalılar tarafından yazılmış gibi görünen imza ve telefon numaralarının da sigortalılara ait çıkmadığını, reçetelerin arkasında yer alan eczaneye ilişkin kaşenin üzerindeki imzanın ...'e ait olduğunun tespit edildiğini, davacının protokol kurallarına açıkça aykırı hareket ettiğinden davanın reddini istemiştir.

2. Birleşen davada davalı vekili; davanın reddini istemiştir.

III. MAHKEME KARARI

1. Mahkemenin 2011/97 E., 2016/400 K. sayılı ilamıyla; asıl dava dosyası bakımından davaya konu idari yaptırımın taraflar arasındaki sözleşme hükümlerine uygun olmadığı, sadece müfettiş raporlarına dayalı olarak davaya konu idari yaptırım kararının uygulanmasının yerinde olmadığı, davacı hakkındaki soruşturma dosyası birlikte değerlendirildiğinde; davacının idari yaptırım kararına konu hususta ve soruşturmaya konu sahte reçete ve raporlar kapsamında bir sorumluluğunun bulunmadığı, sahte reçete ve raporların davacının işlettiği eczane kapsamında sunulması ve işlem yapılması nedeniyle davacının hukuki sorumluluğunun doğmayacağı, kasten kurumu zarara uğratmak amacıyla sahte reçete fatura ettiğinden söz edilemeyeceği, uygulanan cezai şart işleminin yerinde olmadığı ayrıca birleşen dava dosyası bakımından; davacının sahte rapor ve bağlı reçeteler üzerinden 3 üncü kişilerin suç teşkil eden eylem ve fiillerinden sorumlu tutularak, suçların şahsiliği prensibi ihlal edilerek, davada taraf olan salt müfettiş raporuna istinaden reçete bedelleri üzerinden cezai şart uygulamasına tabi tutulmasının usul, yasa ve sözleşme hükümlerine aykırı olduğu, davacının ya da çalışanlarının dava dışı sahte reçete düzenleyen kişilerle de el ve ... birliği içinde hareket ettiğine dair dosya arasında somut herhangi bir bilgi ve belge bulunmadığı, anlaşıldığından asıl dava dosyası bakımından davanın kabulüne, birleşen dava dosyası yönünden davanın reddine karar verilmiştir.

2. İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuş olup; Bölge Adliye Mahkemesinin 2017/54 E., 2017/140 K. sayılı kararıyla; 01.04.2016 tarihinde yürürlüğe giren protokol uyarınca dava konusu yönünden davacının, davalı kuruma müracaat edip etmediğinin araştırılması, müracaat etmediğinin anlaşılması halinde davacıya kuruma müracaat etmesi için süre tanınması ve sonucuna göre 01.04.2016 tarihli protokol hükümleri çerçevesinde değerlendirme yapılarak uygun kararın verilebilmesi için Mahkemece verilen kararın kaldırılması ile dosyanın Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

3. Mahkemenin 2017/76 E., 2019/58 K. sayılı ilamıyla, asıl dava dosyası ve birleşen dava dosyası bakımından; davaya konu idari yaptırımın taraflar arasındaki sözleşme hükümlerine uygun olmadığı, sadece müfettiş raporlarına dayalı olarak davaya konu idari yaptırım kararının uygulanmasının yerinde olmadığının bilirkişi raporuyla bildirildiği, davacı hakkındaki soruşturma dosyası birlikte değerlendirildiğinde; davacının idari yaptırım kararına konu hususta ve soruşturmaya konu sahte reçete ve raporlar kapsamında bir sorumluluğunun bulunmadığı, sahte reçete ve raporların davacının işlettiği eczane kapsamında sunulması ve işlem yapılması nedeniyle davacının hukuki sorumluluğunun doğmayacağı, kasten kurumu zarara uğratmak amacıyla sahte reçete fatura ettiğinden söz edilemeyeceği, uygulanan cezai şart işleminin yerinde olmadığı, davacının sahte rapor ve bağlı reçeteler üzerinden 3. kişilerin suç teşkil eden eylem ve fiillerinden sorumlu tutularak, suçların şahsiliği prensibi ihlal edilerek, davada taraf olan salt müfettiş raporuna istinaden reçete bedelleri üzerinden cezai şart uygulamasına tabi tutulmasının usul, yasa ve sözleşme hükümlerine aykırı olduğu, davacının ya da çalışanlarının dava dışı sahte reçete düzenleyen kişilerle de el ve ... birliği içinde hareket ettiğine dair dosya arasında somut herhangi bir bilgi ve belge bulunmadığı, 2009 Yılı İlaç Temin Protokolünün 6.3.19 uncu maddesi hükmü gereği davacıya uygulanan 2 yıl sözleşme feshi cezasının yerinde olmadığı, 5.3.10 uncu maddesi hükmü gereği davacıya uygulanan 479.974,20 TL cezai şart bedelinin davacıdan tahsili işleminin yerinde olmadığı, 5.3.2 nci maddesi hükmü gereği cezai şarta neden olan 5.142,50 TL reçete bedelinin davacıdan tahsili işleminin yerinde olmadığı, davacıya kurum tarafından 2009 ve 2016 yılı İlaç Temin Protokolünün yukarıda detaylı olarak açıklanan hükümleri gereği yeniden değerlendirilmesi neticesinde uygulamaya koyulan tüm işlemlerin yerinde olmadığı, bozma sonrası alınan bilirkişi raporu ve SGK cevabi yazısı doğrultusunda asıl dosya itibarıyla; sözleşmenin feshine ilişkin davanın konusuz kaldığı anlaşılmakla esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına, asıl dava dosyasında diğer talepler yönünden davanın kabulüne davalı ... Sosyal Güvenlik Kurumu İl Müdürlüğünün 10.03.2011 tarihli ve B.13.2.SGK.4.23.20.01/4.290.720 sayılı yazılarıyla düzenlenen ve Nisan 2016 Protokolüne göre uygulanan idari yaptırım kararının iptaline, sözleşmenin geçerli olduğunun tespitine, söz konusu işlem kapsamında davacının borçlu olmadığının tespitine; birleşen dava dosyası yönünden davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davalı birleşen dosya davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 2019/1303 E., 2020/972 K. sayılı kararıyla; dosya istinaf sebepleri ile birlikte HMK'nun 355 inci maddesi çerçevesinde incelenmiş ve kararın, dava ve birleşen dava konusunda uzman heyetten alınan yeterli değerlendirmeyi içeren, gerekçeli, taraf ve yargı denetimine elverişli rapor esas alınarak, Mahkemece dosyada bulunan delillerin takdirinde hata yapılmadan iddia ve savunma ile birlikte hukuka uygun şekilde değerlendirilmek suretiyle benimsenen yasal ve hukuksal gerekçelere ve maddi delillere dayandırılarak verilmiş olduğu anlaşılmakla, usul ve yasaya uygun olduğu tespit edilen karara karşı tüm istinaf sebepleri yerinde bulunmadığından davalı-birleşen dosya davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1.b.1 inci maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davalı-birleşen dosya davacısı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizin 2020/11558 E., 2021/10460 K. sayılı ilamıyla; eczacı tarafından taraflar arasındaki protokol hükümlerinin ihlal edildiği, Kurum sorumluluğunda olmayan reçetelerle ilgili davacının, davalı kurumdan reçete bedelini tahsil etmesinin mümkün olmadığı, aksi halde reçete bedellerinden sorumlu olmayan kuruma külfet yükleneceğini, davacının reçete bedelini ancak sahtecilik yapan kişilerden isteyebileceği, üçüncü kişilerin suç teşkil eden eylem ve fiillerinden davalı kurumun sorumlu tutulamayacağı, bu nedenlerle Kurumun protokolün 4.3.6 ncı maddesinde yer alan hüküm uyarınca yersiz ödemelerini geri isteme hakkı olduğu kabul edilerek, asıl davada davacının sahte reçete bedeline ilişkin işlemin iptali talebinin reddi, birleşen davada da sahte reçete bedellerinin davalıdan tahsili talebinin kabulü gerekçesiyle, Bölge Adliye Mahkemesi kararı kaldırılarak İlk Derece Mahkemesi kararı bozulmuş olup, davalı birleşen dosya davacısının sair temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir.

B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Bozmaya uyan İlk Derece Mahkemesince yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; dosyaya sunulan bilirkişi raporlarının takdiri delil olduğu ve bozma ilamından sonra dosyaya sunulan bilirkişi raporlarının dosya kapsamına ve bozma ilamına uygun olmadığı anlaşıldığından bilirkişi raporlarının hükme esas alınmadığı, dava konusu reçetelerin hastaların bilgisi dışında düzenlenerek davacı eczaneden temin edilmesi suretiyle Kurumun zarara uğradığı, söz konusu reçetedeki ilaçların teslim edildiği kişinin taraflar arasındaki SGK kapsamındaki kişilerin ... Birliği üyesi eczanelerden ilaç teminine İlişkin Protokol’e göre eczacı veya çalışanları tarafından kimlik kontrolünün yapılması gerektiği, davacı tarafından kimlik kontrolünün yapılmadığı, davacı eczacı tarafından, taraflar arasındaki protokol hükümlerinin ihlal edildiği, bu ihlal eylemi nedeniyle davalı kurumun sorumluluğunda olmayan reçetelerle ilgili davacıya ödeme yapmak zorunda kaldığı, davalı kurumun sorumluluğunda olmayan reçete bedellerinin davacı tarafından davalı kurumdan tahsilinin mümkün olmadığı hususları ve Yargıtay bozma ilamı dikkate alınarak asıl davanın reddine, birleşen davanın kabulüne, davaya konu 543.405,12 TL'nin 17.03.2011 tarihinden tahsil tarihine kadar işleyecek yasal faizi ile birlikte bu davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde taraf vekillerince temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Asıl davada davalı / birleşen davada davacı vekili; kurum lehine hükmedilen yargılama giderlerinin eksik hesaplandığını ileri sürerek; kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2. Asıl davada davacı /birleşen davada davalı vekili; reçete önü ve arkasındaki yazıların eczacı veya çalışanına ait olmadığının kriminal inceleme ile ortaya çıktığını, Savcılık soruşturmasında kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiğini, reçetelerin sahte olduğunun anlaşılmasının mümkün olmadığını, 01.03.2010 tarihinden önceki sistem nedeniyle reçete üzerindeki bilgilerin sorgulanamayıp doğru kabul edildiğini, reçetenin karşılanmamasının sorumluluğuna yol açacağını, bozma sonrası alınan bilirkişi raporlarının Mahkemece hükme esas alınmadığını, tanıkların dosyada ve müfettiş beyanlarında hasta olduklarını, muayeneye gittiklerini, ilaç aldıklarını beyan ettiklerini, doğu bölgesinde doktorların hastayı görmeden ilaç yazabileceğini, emsal Yargıtay kararlarında dava dosyasından farklı şekilde karar verildiğini, sahte reçete düzenleyenlerle el ve işbirliği içerisinde olmadığını ileri sürerek; kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, asıl dava dosyası itibariyle idari yaptırım kararının iptali ile bu yaptırım nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti ile birleşen dosya itibariyle söz konusu idari yaptırım kararına dayalı alacak istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. Cezai işleme konu 2009 Protokolü'nün 6.3.3 üncü maddesinde yer alan “Eczanenin Kuruma fatura ettiği reçetelerde bulunması gereken ve reçete muhteviyatı ilaçların reçete sahibine yada yakınına teslim edildiğine ilişkin imzanın, reçete sahibine veya ilaçların teslim edildiği yakınına ait olmadığının tespit edilmesi halinde, reçete bedelinin 5 katı tutarında cezai şart uygulanarak eczacı yazılı olarak uyarılır, tekrarı halinde reçete bedelinin 5 katı tutarında cezai şart uygulanarak sözleşme feshedilir ve 1 (bir) ay süre ile sözleşme yapılmaz.” hükmü halen yürürlükte olan 2020 protokolünün 5.3.2 nci maddesinde; “Eczacının Kuruma fatura ettiği reçetelerde (e-reçete olarak düzenlenenler hariç) bulunması gereken ve reçete muhteviyatı ilaçların reçete sahibine ya da ilacı alana teslim edildiğine ilişkin imzanın, reçete sahibine veya ilacı alana ait olmadığının denetim ile tespitinin kesinlik kazanması halinde, reçete bedelinin 2 (iki) katı tutarında cezai şart uygulanarak eczacı yazılı olarak uyarılır, tekrarı halinde reçete bedelinin 5 (beş) katı tutarında cezai şart uygulanarak sözleşme feshedilir ve 1 (bir) ay süre ile sözleşme yapılmaz. Ancak hastanın veya ilacı teslim alan kişinin ilacı aldığını beyan etmesi durumunda bu madde hükmü uygulanmaz.” ve 2012 ve 2016 yılı protokollerinde 5.3.10 uncu maddesinde ise; ''Eczacı ya da eczane çalışanlarınca Kurumu zarara uğratmak amacıyla kasıtlı olarak Kuruma sahte ilaç fiyat kupürü/sahte karekod, sahte reçete veya sahte rapor fatura edildiğinin tespiti halinde reçete bedelinin 10 katı tutarında cezai şart uygulanarak eczacı uyarılır. Tekrarı halinde reçete bedelinin 20 katı tutarında cezai şart uygulanarak sözleşme feshedilir ve 1 yıl süreyle sözleşme yapılmaz.Ancak,söz konusu sahte ilaç fiyat kupürü/sahte karekod, sahte reçete veya sahte raporun eczacı ya da eczane çalışanları dışında üçüncü kişilerin dahli ile Kuruma fatura edildiğinin yapılacak araştırma ve/veya inceleme sonucunda tespit edilmesi halinde bu madde hükmü uygulanmaz.'' düzenlemesine yer verilmiştir.

2. Yine 2016 yılı protokolünün 6.10 uncu maddesinde "Bu protokolün yürürlük tarihinden önceki dönemlerde geçerli olan protokol hükümlerine göre Kuruma fatura edilen ve kontrolleri kurum tarafından bu Protokol yürürlük tarihinden sonra yapılan reçeteler için, ya da reçete kontrolleri yapılmış olmakla birlikte fesih uyarı ve cezai şarta ilişkin işlemlerin henüz tamamlanmadığı durumlarda tespit edilen fiiller için Kurumca bu Protokol hükümleri uygulanır. Ancak eczacı tarafından Kurumdan tebligat tarihinden itibaren bir defaya mahsus olmak üzere yazılı olarak talep edilmesi halinde, ilgili protokol hükümleri uygulanır." , 6.12 nci maddesinde "Bu protokolün yürürlük tarihinden önce herhangi bir nedenle Kurumca veya Kuruma devredilen kurumlarca sözleşmesi feshedilen ve/veya cezai şart uygulanan eczacının bu işleme karşı dava açmış olması ve açılan davanın Protokolün yürürlüğe girdiği tarihte kesinleşmemiş olması halinde yazılı talebi ile; Kurumca tespit edilen ve sözleşmesinin feshedilmesi ve/veya cezai şart uygulanmasına ilişkin fiil/fiiller için Protokolün (5) ve (6) numaralı maddelerinde yer alan hükümler uygulanır. Ancak Kurumca tahsil edilmiş olan cezai şart ve yersiz ödeme tutarları geri ödenmez, mahsup edilmez..." hükmü bulunmaktadır.

3. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı, 09.05.1960 tarihli ve 21/9 sayılı kararının ilgili kısmı şöyledir;

''Bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince karar verme mükellefiyeti meydana gelir ve bu itibarla mahkemenin sonraki hükmünün bozmada gösterilen esaslara aykırı bulunması, usule uygun sayılmaz, bozma sebebidir. Mahkemenin bozma kararına uymasıyla meydana gelen bozma gereğince muamele yapma ve hüküm verme durumu, taraflardan birisi lehine ve diğeri aleyhine hüküm verme neticesini doğuracak bir durum olup, buna " usuli müktesep hak" denilmektedir. Gerçekten, mahkemenin doğru bularak uyduğu veyahut uymak zorunda olduğu bozma kararı ile dava, usul ve kanuna uygun bir çığıra sokulmuş demektir."

3. Değerlendirme

1. Dosya kapsamının birlikte değerlendirilmesiyle yapılan inceleme sonucunda, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, asıl davada davalı / birleşen davada davacı vekilin tüm, asıl davada davacı / birleşen davada davalı vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan ve yerinde olmayan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.

2. Bozma kararına uyulmakla orada belirtilen biçimde işlem yapılması yolunda, lehine bozma yapılan taraf yararına kazanılmış hak, aynı doğrultuda işlem yapılması yolunda mahkeme için zorunluluk doğar. Belirtilmelidir ki; bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. Usuli kazanılmış hak olarak tanımlanan bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirmektedir. (09/05/1960 tarihli ve 21/9 sayılı YİBK.)

3. Yargıtay ilamında bozma gerekçesi: "Kurumun protokolün 4.3.6. maddesinde yer alan hüküm uyarınca yersiz ödemelerini geri isteme hakkı olduğu kabul edilerek, asıl davada davacının sahte reçete bedeline ilişkin işlemin iptali talebinin reddi, birleşen davada da sahte reçete bedellerinin davalıdan tahsili talebinin kabulü gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir." şeklinde belirtildiği halde, Mahkemece tüm talepler yönünden asıl davanın reddine, birleşen davanın kabulüne karar verilmiştir.

4. Oysa ki asıl dava 10.03.2011 tarihli idari işleme dair cezai şart, reçete bedeli ve 2 yıl süreli fesih işleminde muarazanın giderilmesine; birleşen dava ise Kurumun cezai şart ve reçete bedeline dair alacak istemine ilişkindir. Bozma öncesi verilen İlk Derece Mahkemesi kararında asıl dosya itibarıyla; sözleşmenin feshine ilişkin davanın konusuz kaldığı anlaşılmakla esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına, asıl dava dosyasında diğer talepler yönünden davanın kabulüne davalı ... Sosyal Güvenlik Kurumu İl Müdürlüğünün 10.03.2011 tarihli ve B.13.2.SGK.4.23.20.01/4.290.720 sayılı yazılarıyla düzenlenen ve Nisan 2016 Protokolüne göre uygulanan idari yaptırım kararının iptaline, sözleşmenin geçerli olduğunun tespitine, söz konusu işlem kapsamında davacının borçlu olmadığının tespitine; birleşen dava dosyası yönünden davanın reddine şeklinde hüküm kurulmuştur. Bozma ilamında ise bozmanın asıl ve birleşen dava yönünden sadece reçete bedeline ilişkin olduğu anlaşılmakla, sair temyiz talepleri reddedilmek suretiyle, diğer taleplere ilişkin karar artık kesinleşmiş olup, Mahkemece bozmaya uyularak yeni bir hüküm kurulması doğru görülmemiştir.

5. Tüm bu açıklamalar ışığında, mahkemece bozma ilamına uyulmasına rağmen bozmanın gereklerinin yerine getirilmediği anlaşılmakla, asıl davada davacının sadece sahte reçete bedeline ilişkin işlemin iptali talebinin reddi, birleşen davada da sadece sahte reçete bedellerinin davalıdan tahsili talebinin kabulü gerekirken, yazılı şekilde eksik inceleme ile karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeplerle,

1. Taraf vekillerinin sair temyiz itirazlarının reddine,

2. Asıl ve birleşen dava yönünden İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

17.100,00 TL Yargıtay duruşması vekalet ücretinin karşılıklı alınıp birbirlerine verilmesine,

Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davacıya iadesine,

6100 sayılı Kanun’un Geçici 3 üncü maddesi atfıyla 1086 sayılı Kanun’un 440 ıncı maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,

28.11.2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.