"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/103 E., 2022/2656 K.
DAVA TARİHİ : 05.09.2019
KARAR : Davanın reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ : Eskişehir 3. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2020/3 E., 2020/297 K.
Taraflar arasındaki sözleşmesinin feshi ve alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; davalı ile 05.02.2010 tarihli hisseli gayrimenkul satış sözleşmelerini ve taahhütnamelerini imzaladığını, Afyonkarahisar ili, İhsaniye ilçesi, Yaylabağı köyü, 105 ada, 122 parselde kayıtlı hissesinin davalı tarafından satış yoluyla kendisine devredildiğini, sözleşme ve taahhütname doğrultusunda devre mülkün kiralama hakkını kullanmak istediğini ancak davalı şirketin devre mülkü kiralamasına engel olduğunu, devre mülkün hangi günlerde kime kiralanacağına ilişkin 15 gün önceden yönetime haber verilmesi gerektiğinin, aksi takdirde kiralama işlemi yapılamayacağının bildirildiğini, şirketin almış olduğu bu kararın kendisine tebliğ edilmediğini, davalının devre mülkü kiraya verdirtmeyerek zarara uğrattığını, şirketin taahhütnamede belirttiği takas talebine ilişkin olarak anlaşma yaptığı otelleri kendisine bildirmediğini, takas hizmetinden de yararlanamadığını, Çorlu 2. Noterliğinin 04903 yevmiye numaralı 16.04.2015 tarihli ihtarnamesinde takas otellerinin tarafına bildirilmesini istediğini, davalının bu ihtara da cevap vermeyerek sözleşmeye ve taahhüde aykırı davrandığını, davalı ile arasında imzalanan sözleşmeden dönme ve cayma hakkını kullanmak, sözleşme kapsamında geri alım hakkını kullanmak üzere haksız işlemin yapıldığı tarihten itibaren davalıyı sürekli telefon ile aradığını, bugüne kadar bir cevap alınmadığını belirterek 222221, 222222, 222223, 222224 numaralı hisseli gayrimenkul satış sözleşmeleri ile taraflar arasındaki taahhütnamenin haklı nedenle feshi ile davalının 4 adet devre mülk için şimdilik 23.800 TL tutarın tarafına peşin olarak ödenmesini, Afyonkarahisar ili, İhsaniye ilçesi, Yaylabağı köyü, 105 ada, 122 parselde kayıtlı tapunun davalıya iadesini talep etmiş, 21.09.2020 tarihli ıslah dilekçesiyle talebini 50.000 TL olarak ıslah etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili süresinde olmayan cevap dilekçesiyle; davacının kötü niyetle hareket ettiğini, kötü niyet iddiasının yargılamanın her aşamasında ileri sürülebileceğini, sözleşmelerden ... edimini yerine getirdiğini, davacının da bedellerini ödediğini, gayrimenkul hissesine dair herhangi bir borcu kalmadığını, davacının yerlerini fiilen kullandığını, hem de yazılı olur ile başkalarına da kullandırdığını, cayma süresinin geçtiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Davanın açıldığı Eskişehir Tüketici Mahkemesinin 12.11.2019 tarihli ve 2019/586 E., 2019/825 K. sayılı ilamıyla; davalıdan satın alınan devre mülkün duruşmada alınan beyanlar ile yatırım amaçlı (kira geliri) alındığı, davalıyla dört ayrı dönem için devre mülk kullanım sözleşmesi yapıldığı, bireysel kullanımı aşar nitelikte olduğu, davacı yönünden 6502 sayılı Kanun'da öngörülen tatil amacı bulunmadığı, kâr amacı bulunduğu, talep ve sözleşmelere göre davacının tüketici vasfında olmadığı, (Ankara BAM 13 H.D. 2018/2104-1878 E.K. 27.12.2018 T.) (Yargıtay 13. H.D. 05.12.2017 T. 2016/14081 E. 2017/12087 K. Ankara BAM 3.H.D. 16.11.2017 T. 2017/1119-1187 E.K., 13.H.D. 24.10.2017 T. 2017/895-869 E.K. sayılı benzer ilamı) uyuşmazlığın genel hükümlere göre genel mahkeme tarafından çözümlenmesi gerektiği gerekçesiyle mahkemenin görevsizliği nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi üzerine dosyanın gönderildiği İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacının devre tatile konu yere gittiği, ayrıca kendi oluru ile başkalarına kullandırdığı, tarafların sözleşmede belirtilen edimlerini yerine getirdiği, taraflarca sözleşmenin benimsendiği, davacının cayma hakkını süresinde kullanmadığı, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 2 nci maddesine göre, herkesin haklarını kullanırken ve borçlarını ifa ederken iyi niyet kurallarına uymak zorunda olduğu, imzalanan bir sözleşme nedeniyle bu sözleşmenin taraflarından birisinin sözleşmenin imzalandığı tarihten itibaren (devre tatili kullanıp) sessiz kalarak karşı tarafa sözleşmeyi benimsediği intibaını verdikten sonra sözleşmenin feshini talep etmesinin iyi niyet kuralına aykırı olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili; dava dilekçesinde belirttiği sözleşmenin feshi sebeplerinin hiçbiri incelemeksizin karar verildiğini, 06.04.2015 tarihli ihtarname ile taleplerini belirttiğini ve takas otellerinin tarafına bildirilmesini istediğini, davalının ihtara konu taleplerine cevap vermeyerek sözleşmeye ve taahhüdüne aykırı davrandığını, şirkete ait kiralama işlemleri için ticari defterlerinin, tatil köyünde kayıtlı tüm muhasebe evraklarının incelenmesi gerektiğini, sessiz kalmadığının göndermiş olduğu ihtarnameden açıkça anlaşıldığını, Devre Tatil Sözleşmeleri Uygulama Usul ve Esasları Hakkındaki Yönetmeliğin ilgili maddelerine göre tüketicinin yasal ve geçerli sebeplerini göstererek sözleşmeye aykırı davranan şirkete karşı seçimlik hakkı olan cayma hakkını her aşamada kullanarak sözleşmeden dönebileceğini, davalı ile arasında imzalanan taahhütnamede yer alan geri alım hakkı doğrultusunda yerinin peşin olarak satılmasını istediğini ancak davalının belirlediği bu miktarı da bildirmediğini, herhangi bir sebep göstermeksizin sözleşmede kendisine tanınan bu haktan da faydalanamadığı için kendi adına kayıtlı taşınmazlara ilişkin bedelin mahkemece keşif yapılıp, bilirkişi marifetiyle 4 adet devremülkün ayrı ayrı hesaplanarak hesaplanan miktarın peşin olarak kendine iadesi için davayı açtığını, kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; bildirilen fesih sebeplerinin yerinde görülmediği, davacının devre tatile konu yere gittiği ayrıca devre mülkleri kendi oluru ile başkalarına da kullandırdığı, tarafların sözleşmede belirtilen edimlerini yerine getirdiği, taraflarca sözleşmenin benimsendiği, davacının cayma hakkını süresinde kullanmadığı, sözleşmenin taraflarından birisinin sözleşmenin imzalandığı tarihten itibaren (devre tatili kullanıp) sessiz kalarak karşı tarafa sözleşmeyi benimsediği intibaını verdikten sonra sözleşmenin feshini talep etmesinin 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 2 nci maddesinde yer alan iyi niyet kuralına aykırı olduğu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili; istinaf dilekçesinde bildirdiği sebeplerle kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, taraflar arasında akdedilen hisseli gayrimenkul satış sözleşmesine dayalı olarak kurulan devre mülk sözleşmesinin feshi ile devre mülke konu taşınmazın tapusunun iptali ile davalı adına tescili ve alacak istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 637 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu'nun Devre Mülk Hakkı başlıklı 57 nci maddesi şöyledir:
"Mesken olarak kullanılmaya elverişli bir yapı veya bağımsız bölümün ortak maliklerinden her biri lehine bu yapı veya bağımsız bölümden yılın belli dönemlerinde istifade hakkı, müşterek mülkiyet payına bağlı bir irtifak hakkı olarak kurulabilir.
Bu hakka devre mülk hakkı denir."
2. 6100 sayılı Kanun'un Taşınmazın Aynından ... Davalarda Yetki başlıklı 12/1 inci maddesi şöyledir:
"Taşınmaz üzerindeki ayni hakka ilişkin veya ayni hak sahipliğinde değişikliğe yol açabilecek davalar ile taşınmazın zilyetliğine yahut alıkoyma hakkına ilişkin davalarda, taşınmazın bulunduğu yer mahkemesi kesin yetkilidir.
"
3. Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 02.05.2019 tarihli ve 2016/14585 E., 2019/5629 K. sayılı ilamı.
4. Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 12.02.2020 tarihli ve 2018/2407 E., 2020/2064 K. sayılı ilamı.
3.Değerlendirme
1. Dava dosyasının incelenmesinde; davacı ile davalı arasında 15.02.2010 tarihli 4 adet 222221, 222222, 222223, 222224 nolu Hisseli Gayrimenkul Satış Sözleşmesi ve eki Taahhütnamenin imzalandığı, sözleşme gereğince davacıya toplam 4/35 hisse olarak 07.01.2011 tarihinde tapu devrinin gerçekleştiği, ancak davacının sözleşme gereğince kiralama hakkının kendisine tanınmadığı ve takas talebinin de cevapsız bırakıldığı gerekçesiyle sözleşmenin feshi, tapunun iptali ile alacak isteminde bulunduğu anlaşılmaktadır.
2. İlk derece mahkemesince, yerleşmiş Yargıtay içtihatları doğrultusunda geçersiz olarak adi şekilde yapılan Hisseli Gayrimenkul Satış Sözleşmesindeki hükümlerin taşınmaz hisselerinin 07.01.2011 tarihinde tapu devri ile geçerli hale geldiği, davacı vekilinin dava dilekçesinde tapunun da davalıya iadesini talep ettiği anlaşıldığından, taşınmazın Afyonkarahisar ilinde yer aldığı gözetilip 6100 sayılı Kanun'un 12 nci maddesi değerlendirilerek kesin yetki kuralına göre yetkisizlik kararı verilmesi gerekirken, yazılı şekilde işin esasına girilerek hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
O halde bölge adliye mahkemesi kararı kaldırılarak ilk derece mahkemesinin kararının yukarıda açıklanan sebeple bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir.
3. Bozma sebebine göre davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
3. Davacı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına,
Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
22.05.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.