Logo

3. Hukuk Dairesi2023/1005 E. 2024/1163 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Taraflar arasında imzalanan ve ihaleye konu taşınmazın devrine ilişkin bir protokol kapsamında davacının alacak isteminin kabul edilip edilmeyeceğine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Protokolün sulh anlaşması niteliğinde olduğu ve davacının protokolde kararlaştırılan bedeli ödediğine dair delil sunmadığı, ayrıca hile iddiasını ispatlayamadığı gözetilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının sonucu itibariyle doğru bulunmuş ve usul ve yasaya aykırı gerekçesi değiştirilerek onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/543 E., 2022/1847 K.

İLK DERECE MAHKEMESİ : Pazar (Rize) 1. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2020/594 E., 2021/738 K.

Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından duruşma istemli olarak temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 07.02.2023 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.

Belli edilen günde gelen davacı vekili Avukat ...'in sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin daha derinlemesine incelenmesi ve bu konuda bir araştırma yapılması gerektiği heyetçe zorunlu görüldüğünden, 2797 sayılı Yargıtay Kanunu'nun 24 üncü maddesinin birinci fıkrası ve Yargıtay İç Yönetmeliği'nin 21 inci maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca görüşmenin bırakıldığı 18.03.2024 tarihinde Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili; müvekkilinin dava dışı bankaya olan borcu nedeniyle başlatılan icra takibinde taşınmazının satış işlemlerinin yapıldığını, 330.000,54 TL kıymet takdiri yapılan taşınmazın 15.05.2019 tarihinde 170.550,00 TL bedelle davalıya ihale edildiğini, satış ilanının müvekkiline tebliğ edilmemesi üzerine ihalenin feshi için İcra Hukuk Mahkemesine başvuru yaptıklarını, yargılama sonucunda şikayetin reddine ve para cezasına hükmedildiğini, istinaf yoluna başvurulmasının ardından davalının anlaşma yapmak istediğini belirtmesi üzerine müvekkili ile 30.12.2019 tarihli protokolü imzaladığını, buna göre istinaf talebinden vazgeçilmesi karşılığında davalının yaptığı masraflar geri ödenerek evin müvekkiline devredileceğinin kararlaştırıldığını, protokol doğrultusunda istinaf başvurusundan feragat edildiğini ancak davalının taşınmazın devrini gerçekleştirmediğini, kararın kesinleştiğini, davalının hile ile müvekkilinin iradesini sakatlayarak istinaf başvurusundan feragat ettirdiğini, evin gerçek değerinin altında satıldığını, müvekkilinin kıymet takdir bedeli ile ihale bedeli arasındaki fark ve ihalenin feshi davası nedeniyle ödediği bedellerine yönelik zararların karşılanması gerektiğini ileri sürerek; ev için yapılan kıymet taktiri 330.000,54 TL ile muhammen bedel 170.550,00 TL arasındaki fark bedeli 159.450,54 TL'nin ihale tarihinden itibaren işlenecek yasal faizi ile birlikte, ihalenin feshi davası nedeniyle ödenen 80,00 TL gider avansı, 100,00 TL gider avansı, 121,30 TL istinaf kanun yoluna başvuru harcı 44.40 TL, istinaf karar harcının ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek yasal faizleri ile birlikte, 906,00 TL vekalet ücreti ve 17.055,00 TL para cezasının kararın verildiği tarihten itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili; müvekkilinin mevzuata uygun olarak evi satın aldığını, daha sonra davacının evi kullandığını belirterek satın almak istediğini beyan ettiğini, bu şekilde protokol imzalandığını, davacıyla iletişine geçilmesine ve ihtar çekilmesine karşın protokolde belirlenen bedelin ödenmediğini, talep edilen bir kısım masrafların davacının hür iradesi ile yapıldığını, bir kısmının ise müvekkilin usulüne uygun bir şekilde ihaleye girerek satın aldığı taşınmazın, icra dosyasında belirlenen kıymet takdiri ile satın alma bedeli arasındaki fark olduğunu, bu bedellerin tahsil edilmesini gerektirir sebep bulunmadığını, davacının iddialarını ispatlaması gerektiğini, anlaşmayı davacının teklif ettiğini, ihtarname ile ödeme yapıldığı takdirde protokolden vazgeçmiş sayılacağının ifade edildiğini, davacının protokole aykırı davrandığını, evin fiilen kullanılmaya devam edildiğini savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davanın hile hukuksal nedenine dayalı alacak istemine ilişkin olduğu, tanıkların dinlendiği, davacının Pazar İcra Hukuk Mahkemesinin 2019/34 E. sayılı dosyasındaki feragatinin hileye dayalı olduğunu ispat edemediği, nitekim dayandığı 30.12.2019 tarihli protokolün 4 numaralı maddesinde davalının ödediği bedeli masrafları ile birlikte geri aldığı takdirde davacıya veya dava dışı başka bir kişiye devredeceğinin yazılı olduğu, davacının bu bedeli davalıya ödediğine ilişkin herhangi bir belgeyi sunmadığı, sözleşmede kararlaştırılan koşulun da gerçekleşmediği, hile olgusunun ispat edilemediği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı vekili; davalının hilesi nedeniyle istinaf başvurusundan feragat edildiğini, tanık beyanlarında belirtildiği üzere davalının ısrarlı olarak anlaşma teklif ettiğini, ikna ederek protokolün imzalandığını, eve alıcı bulmasına rağmen protokol hükümlerine aykırı hareket ettiğini, tahliye emri üzerine evin tahliye edildiğini, ardından üçüncü kişiye satıldığını, davalının eylemleri ile müvekkilinin iradesinin sakatlandığını, gerçek durumu bilmesi halinde yapmayacağı işlemi yaptığını, evin gerçek değerin altında satıldığını, gerekçenin hatalı olduğunu, müvekkilinin başvurusundan feragat ederek edimini yerine getirdiğini, davalının ise yükümlülüğünü ihlal ettiğini, ödemenin daire satışıyla yapılacağının hüküm altına alındığını, işlem tarihine kadar bedel belli olmadığı için miktarı bilmesinin beklenmeyeceğini, bilinçli olarak ödeme hesabı yazılmadığını, protokolde yardımlaşma hükmüne de aykırı hareket edildiğini, davalının kötüniyetli olduğunu, davalının ihtarnamesinin kendilerine tebliğ edilmediğini, davalı tanıklarına itibar edilemeyeceğini, davalının bu şekilde meslek edinip edinmediğinin araştırılması gerektiğini ileri sürerek; kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; taraflar arasında düzenlenen 30.12.2019 tarihli protokolün gayrımenkul satış vaadi niteliğinde, davanın da geçersiz satış vaadi sözleşmesi nedeniyle sebepsiz zenginleşmeye dayalı alacak davası olduğu, taşınmazın aynından kaynaklanan bir dava olmadığı, bu nedenle tarafların sadece sözleşme kapsamında yaptığı edimleri geri isteyebileceği, müspet ve menfi zararın tazmininin talep edilemeyeceği, davanın açıklanan gerekçe ile reddine karar verilmesi gerektiğinden bahisle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile gerekçe değiştirilerek yeniden esas hakkında davanın reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek, kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, taraflar arasında karşılık yükümlülükler içeren protokol kapsamında alacak istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 6 ncı maddesi,

2. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) ''ispat yükü'' başlıklı 190 ıncı maddesinin birinci fıkrası.

3. Değerlendirme

1. Temyize konu somut olayda; taraflar arasında düzenlenen 30.12.2019 tarihli protokol kapsamında ihale feshine yönelik İcra Hukuk Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusundan feragat edildiği belirtilmekle, taraflar arasındaki anlaşmanın sulh protokolu niteliğinde bulunduğu, protokolün 4 üncü maddesi gereğince davalının ödediği parayı masrafları ile birlikte aldığı takdirde daireyi devredeceğinin kararlaştırıldığı, İlk Derece Mahkemesi kararında ifade edildiği üzere, bedelin ödediğine ilişkin herhangi bir belgenin sunulmadığı, protokolde kararlaştırılan koşulun da gerçekleşmediği, ayrıca hileye yönelik iddianın da ispatlanmadığı görülmektedir.

2. Buna karşın, Bölge Adliye Mahkemesince; söz konusu sulh anlaşması niteliği bulunan protokolün taşınmaz satış vaadi olarak nitelendirilmesi suretiyle sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre değerlendirme yapılarak karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirir.

Ne var ki, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun reddine dair verilen karar sonucu itibariyle doğru olduğundan, 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca kararın gerekçesinin belirtilen şekilde değiştirilerek ve düzeltilerek onanması gerekir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının gerekçesinin değiştirilerek ve düzeltilerek ONANMASINA,

Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

18.03.2024 tarihinde oy birliği ile karar verildi.