"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi
Taraflar arasında birleştirilerek görülen itirazın iptali davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince; asıl davanın kısmen kabulüne, birleşen 2019/181 E. sayılı davanın kabulüne ve birleşen 2019/182 E. sayılı davanın reddine karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince verilen kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davalı vekilinin başvusunun esastan reddine, davacı vekilinin reddedilen birleşen 2019/182 E. sayılı davaya ilişkin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak birleşen 2019/182 E. sayılı davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda;
Miktar veya değeri kesinlik sınırını geçmeyen davalara ilişkin nihai kararlar, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 362 nci maddesi uyarınca temyiz edilemez. Temyize konu edilen miktarın kesinlik sınırının altında kalması hâlinde anılan Kanun’un 366 ncı maddesi atfıyla aynı Kanun’un 352 nci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekir.
Dosya içeriğine göre; asıl davada kabul edilen ve davalı tarafça temyize konu edilen miktar 90.787,60 TL, birleşen 2019/181 E. sayılı davada kabul edilen ve davalı tarafça temyize konu edilen miktar 83.097,05 TL olup Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihi itibari ile kesinlik sınırı olan 107.090,00 TL’nin altında kaldığından; davalının asıl dava ve birleşen 2019/181 E. sayılı davaya yönelik temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.
Temyiz eden tarafların birleşen 2019/182 E. sayılı davaya yönelik gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz istemlerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1. Asıl davada davacı vekili; müvekkili şirketin 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu'na göre kurulmuş tedarik şirketi olduğunu, davalı borçlu ile 17.12.2012 tarihli, 24 ay süreli Elektrik Enerjisi Satış Sözleşmesi imzalandığını, davalının sözleşme şartlarını ihlal ederek kullandığı elektrik tüketimi için tahakkuk ettirilen elektrik faturalarını ödemediğini, sözleşmenin 7 inci maddesinin birinci fıkrası gereğince; 6183 sayılı Kanun'un 51 inci maddesine göre alacağa gecikme zammının uygulanması gerektiğini, davalının faturalara 8 günlük süre içinde itiraz etmediğini, ödenmeyen 20.09.1018 tarihli ... numaralı 90.186,36 TL tutarlı faturanın tahsili için davalı aleyhine 90.186,86 TL asıl alacak ve 05.10.2018 takip tarihine kadar işlemiş 800,56 TL akdi faiz toplamı 90.985,92 TL 'nin tahsili için başlatılan takibe davalının haksız itiraz ettiğini ileri sürerek, itirazın iptali ile davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
2. Birleşen 2019/181 E. sayılı dosyada davacı vekili; davalı şirketin elektrik tüketiminde bulunmasına rağmen bu tüketim karşılığında düzenlenen 01.10.2018 tarihli ... numaralı fatura bedeli 82.125,05 TL yi ödemediğini, takip tarihi 06.11.2018 tarihi itibariyle fatura bedeli ve akdi faiz toplamı 83.097,00 TL nin tahsili için davalı aleyhine başlatılan icra takibine davalı tarafça haksız itiraz edildiğini ileri sürerek, itirazın iptali ile davalı aleyhine icra inkâr tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
3. Birleşen 2019/182 E. sayılı dosyada davacı vekili; davalı ile imzalanan elektrik satış sözleşmesinin 9 uncu maddesinin ikinci fıkrasında; alıcının mücbir sebepler dışında sözleşmeye aykırı davranması halinde satıcının sözleşmeyi feshedebileceğinin ve son iki aylık elektrik fatura bedeli toplamının cezai şart olarak ödeneceğinin kararlaştırıldığını, tacir olan davacının sözleşme hükmüne dayalı olarak tahakkuk edilen cezai şart bedelini ödemediğini, bu kez davalı şirket aleyhine 172.311,00 TL cezai şart bedeli ile 14.01.2019 takip tarihine kadar işleyen akdi faiz toplamı 172.821,00 TL'nin tahsili başlatılan icra takibe haksız itiraz edildiğini ileri sürerek, haksız itirazın iptaline ve davalı aleyhine icra inkâr tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili; turizm sektöründe faaliyet gösterdiğini, işletilen "... ... Hotel'de kullanılmak üzere taraflar arasında enerji alım satım sözleşmesinin imzalandığını, davacı yanla anlaşma sebebinin otelin tahmini elektrik giderlerinde piyasaya göre en uygun fiyatlandırmayı yapacağını kabul ve taahhüt etmesi olduğunu, tarafların uzunca süre sözleşmeye uygun hareket ederek yükümlülüklerini yerine getirdiklerini, davacı tarafın akdedilen sözleşmeye aykırı olarak haksız sebeple birim fiyatında fahiş artış gerçekleştirdiğini, 2018 yılı Ocak ayında gerçekleştirilen zammın müvekkiline e-posta ile bildirildiğini ve birim bedelin 0,226 TL/kWh olarak belirlendiği halde sadece bir defa bildirilen bu zammın 2018 yılının Şubat ayından sonraki her faturada fahiş rakamlarla arttırıldığını ve herhangi bir bildirimde de bulunulmadığını, akdedilen sözleşmenin 5.2. sayılı maddesinde "..resmi elektrik tarifesinde meydana gelecek değişiklikler, değişikliğin gerçekleştiği tarihten sonra ilk düzenlenecek faturadan başlamak üzere alıcı faturalarına yansıtılacaktır” ifadesine yer verildiği halde davacı tarafından zam bildiriminin de 25.01.2018 tarihinde yapılmış olunmasına rağmen Ocak 2018 yılına ait faturanın zamlı birim fiyat üzerinden hesaplandığını, Ocak 2018 döneminden sonraki Şubat - Mart - Nisan 2018 yıllarına ait faturalarda da bildirim yapılmaksızın fahiş miktarda birim fiyatların yükseltildiğini, ayrıca haksız taleplerin yalnızca orantısız birim fiyat arttırılmasıyla kalınmadığını, yapılan sayaç ölçümleri sonucunda da gerçekleştiğini, müvekkili tarafından 2018 yılının ilk çeyreğine kadar davacı firma personelinin yaptığı sayaç sayımlarının kontrol edilemediğini, daha sonra sayaçların kontrolünde faturaya yansıtılan bedelin sayaç tarafından sayılan kullanımdan daha fazla olduğunun müvekkili firma tarafından saptandığını, davacı yetkilileri ile yapılan şifai görüşmelerden olumlu sonuç alınmadığını, ayrıca davacı tarafından 3 fatura açısından takip başlatıldığı halde yalnızca ... ve ... sayılı faturalar adına "Hizmet Kesme ihbarnamesi” gönderildiğini, takip başlatılan 3.fatura olan AAA201910 sayılı fatura için müvekkiline ulaşmış herhangi bir ihbarnamenin de bulunmadığını savunarak, asıl ve birleşen davaların reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; taraflar arasında 0100327 nolu 17.12.2012 tarihli Elektrik Enerjisi Satış Sözleşmesinin bulunduğu, sözleşme ile davacının davalının ... yerinde kurulu olan tesisatlarında sarf edilecek elektrik enerjisini tedarik etmekle yükümlü olduğu, sözleşmede elektrik enerji birim satış fiyatının nasıl hesaplandığının sözleşmenin (5.2), (5.3) ve (5.4) maddelerinde gösterildiği, sözleşmenin (5.2) maddesinde bahse konu resmi elektrik faturasında meydana gelecek değişikliklerin faturaya yansıtılacağının belirtildiği, davacının davalıya indirim konusunda taahhüdünün bulunmadığı, faturaya itiraz etmediği gibi sözleşmeyi de fesih etmeyerek yapılan zammı basiretli tacir olarak kabul etmiş olduğu, zamlı faturanın bildirim tarihinden sonraki ilk fatura olan 02.02.2018 tarihli Şubat ayı faturası olduğu,
taraflar arasındaki sözleşmenin fesih başlıklı (9.2) maddesi ile alıcının sözleşmenin herhangi bir yükümlülüğünü ihlal etmesi, alıcının faturasını son ödeme tarihinden 15 takvim günü içerisinde ödememiş olması halinde sözleşmenin tek taraflı feshedilebileceğinin düzenlendiği, davacı şirket tarafından davalıya 17.09.2018 tarihli ve 100493 sayılı ihbarname başlıklı yazısıyla sözleşmenin fesih edileceğinin bildirildiği, davalının fatura bedelini süresi içinde ödemediği, fatura tutarlarının sözleşmeye aykırı şekilde hesaplandığı yönünde de itiraz olmadığı için davacının sözleşmeyi haklı sebeple feshettiği, faturalarda davalının ... grubu için ticarethane denildiği, davalının cevap dilekçesi ekinde sunulu faturalardan birinci sıra faturada dağıtım bedelinin ... tek terimli ... grubu olduğu, diğer faruraların ise ... tek terimli Ticarethane tarifelerine göre düzenlendiği, hesaplamanın da ... tek terimli ticarethane ... Grubu tarifesine göre yapılacağı, aksi yönde delil ibraz edilmediği, gecikme zammı için sözleşmede belirtildiği üzere, 6183 sayılı Amme Alacakları Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 51 inci maddesine göre belirlenecek oran üzerinden gecikme zammının uygulanacağı gerekçesiyle; asıl davanın kısmen kabulü ile toplam 90.787,60 TL'nin takip tarihinden itibaren işletilecek yıllık %24 oranlı temerrüt faizi (gecikme zammı) ile birlikte tahsiline, fazlaya ilişkin talebin reddine, alacak başlangıçta likit olduğundan 90.186,36 TL asıl alacak üzerinden davalının % 20 icra inkar tazminatına mahkumiyetine; birleşen 2019/181 E. sayılı davanın kabulü ile itirazın iptaline, takibin takip şartlarındaki haliyle aynen devamına, asıl alacağı takip tarihinden itibaren itibaren yıllık %24 temerrüt faiz (gecikme zamı) uygulanmasına, alacak başlangıçta likit olduğundan kabulü ile 82.197,05 TL asıl alacak üzerinden davalının % 20 icra inkar tazminatına mahkumiyetine; taraflar arasındaki sözleşmenin (9.1) maddesinin genel işlem koşulları içeren bir sözleşme olduğu, davacının sadece kendi lehine cezai şart öngören (9.1) nolu sözleşme hükmünün tarafların karşılıklı edimleri arasındaki dengeyi bozacak şekilde davalının menfaatine aykırı olduğu ve geçersiz olduğu, davacının cezai şart alacağının bulunmadığı gerekçesiyle birleşen 2019/182 E. sayılı davanın reddine, davacının kötü niyetli olduğu ispatlanmadığından kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı vekili; birleşen 2019/182 E. sayılı davaya konu "cezai şart"ın genel işlem koşulu olmadığını, taraflar tacir olup işlerini görürken basiretli, dikkatli ve özenli davranmak zorunda olduklarını, davalının işi gereği sözleşme akdedilirken belirlenen cezai şartın fahiş olabileceğini öngörmesi gerektiğini, daha sonra cezai şartın genel işlem koşulu olduğuna dair iddiasının veya bu miktardan indirim yapılmasına ilişkin talebinin değerlendirilemeyeceğini, kaldı ki davalının sözleşme hükümlerini tek tek incelediğini, sözleşme üzerinde bir takım değişiklikler de yapıldığını, tekel durumunda olmadığını, aksine elektrik piyasasındaki rekabet ortamında müşterisine alıcı lehine fiyat teklifi yarattığını, o dönemde de davalının en uygun teklif sunması sebebiyle sözleşme imzaladığını, son iki fatura toplamı olan 172.383,41 TL cezai şartı talep edebileceğini, red kararının hatalı olduğunu ileri sürerek, birleşen davaya ilişkin kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
2. Davalı vekili; en uygun fiyatlandırma teklifinde bulunan ve bu yönde taahhütte bulunan davacı ile sözleşme imzaladığını, davacının 2018 Ocak ayında 25.01.2018 tarihli genel bilgilendirme yazısı ile tek taraflı olarak sonraki dönemden itibaren güncel enerji birim fiyatının 0.226 TL/kwh olacağını bildirdiğini ancak bir defalık olarak bildirilen bu zamlı tarifenin son olmadığını, 2018 Şubat ayı faturasından sonraki dönemde hiç bir bildirim yapılmaksızın hemen her faturada fahiş rakamlarda artış yapıldığını, birim fiyatının sürekli ve artan oranda artış gösterdiğini, bilirkişi raporlarında bu hususun üzerinde yeteri kadar durulmadığını, sadece cezai şarta ilişkin düzenlemenin değil sözleşmenin tüm maddelerinin aleyhine sonuç doğurduğunu, tebliğ edilen faturalarda "indirim" değil "bindirim" yapıldığını, artırımın ... tarafından açıklanan rakamlardan bile fahiş olduğunu, usul ve yöntemine uygun düzenleyip tebliğ ettiği fatura bulunmadığından borcunu ihlal ettiğinden söz edilemeyeceğini, dolayısıyla haklı fesih şartlarının oluşmayacağını, davacının bir kısım fatura için ... bir kısım fatura için ... tarifesi üzerinden hesaplama yapmasının hukuka aykırı olduğunu, bilirkişi raporunda sadece davacının beyan ve itirazlarının dikkate alındığını ileri sürerek, kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nda (6098 sayılı Kanun) "sözleşme serbestisi" ana kural olmakla birlikte, hem tüketiciler hem de tacirler için geçerli olan genel işlem koşulları denetiminin sözleşmelerin imzalanması aşamasında daha olumsuz durumda bulunan tarafı dürüstlük kuralları kapsamında koruduğunu, dava konusu 0100327 nolu 17.12.2012 sözleşme matbu ve standart şekilde hazırlanmış iken özellikle "satış bedelinin ödenmesi"ne ilişkin (7.1) "sözleşmenin taraflarca feshi" başlıklı (9.4), "özel şartlar" başlıklı 10 uncu maddelerinde matbu metinden ayrılarak, matbu metinde yer alan bazı hükümlerin çıkarılması veya mevcut olana yeni hüküm eklenmesi suretiyle değişiklikler yapıldığı ve bu sözleşmenin her iki tarafça imzalandığı, dolayısıyla dava konusu sözleşmenin taraflarca müzakere edilerek varılan mutabakat ve "sözleşme serbestisi" dahilinde imzalandığı, sözleşmenin 24 ay süreli olup uyuşmazlık konusu döneme kadar iptal veya feshedilmeyerek yenilendiği , davalı tarafça davacıya sözleşmeye aykrılıık nedeniyle yapılmış bir bildirimin bulunmadığı, bu sebeple "sözleşmede yer alan hükümlerin genel işlem koşulu niteliğinde olduğu" savunmasına itibar edilmeyeceği, asıl ve birleşen 2019/181 E. sayılı dava yönünden kurulan hükümde usul ve yasaya aykırılık olmadığı, birleşen 2019/182 E. sayılı davanın konusu olan cezai şart alacağı yönünden; davalı tarafın "davacının sözleşmedeki yükümlülüklerini yerine getirmediği veya ihlalin kendilerince yapılan yazılı bildirime rağmen sözleşmede belirtilen süre içinde giderilmediği"ne dair delil sunmadığı, ayrıca sözleşmede belirtilen süre içinde fatura ödeme yükümlülüğünü yerine getirmediği, sözleşmedeki hükmün genel işlem şartı olarak nitelendirilebilecek bir düzenleme olmadığı, davacının son iki faturası 90.186,36 TL bedelli ve 82.125,05 TL bedelli faturalar talep edilebilecek cezai şart bedelinin bu iki fatura toplamı olan 172.311,30 TL asıl alacak + 459,50 TL gecikme zammı dahil 172.770,80 TL' olduğu, davacının takipteki talebinin 172.811,15 TL olduğu gerekçesiyle; davalının istinaf başvurusunun reddine, davacının istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden esas hakkında; asıl davanın kısmen kabulü ile 90.186,36 TL asıl alacak ve 601,24 TL gecikme zammından ibaret toplam 90.787,60 TL 'lik kısmına vaki itirazın iptali ile takibin devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren itibaren yıllık %24 oranında gecikme zammı uygulanmasına, fazlaya ilişkin talebin reddine, birleşen 2019/181 E. sayılı davanın kabulü ile 82.125,05 TL asıl alacak ve 972,00 TL işlemiş gecikme zammından ibaret 83.097,05 TL'lik borca vaki itirazın iptali ile takibin devamına, birleşen 2019/182 E. sayılı davanın kısmen kabulü ile 172.311,30 TL asıl alacak ve 459,50 TL işlemiş faizden ibaret toplam 172.770,80 TL 'lik borca vaki itirazının iptali ile takibin devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren itibaren yıllık %24 oranında gecikme zammı uygulanmasına, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı vekili; birleşen 2019/182 E. sayılı dosyada icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerektiğini, alacağın sözleşmede açıkça miktarıyla birlikte düzenlenmekle likit ve muayyen olduğunu ileri sürerek, kararın bozulmasını istemiştir.
2. Davalı vekili; istinaf sebeplerini tekrar etmiş, ayrıca sözleşmenin davalı aleyhine olan hükümlerinin cezai şart dahil olmak üzere geçersiz olduğunu ve hakimin müdahalesinin gerektiğini, usul ve yöntemine uygun bir fatura tanzimi olmadığından sözleşmeyi ihlal de olmadığını, haklı feshin de olamayacağını, sözleşme maddelerinin genel işlem koşulu niteliğinde olduğunu, metinlerin özdeş olmamasının bunları genel işlem koşulu olmadığı anlamına gelmeyeceğini ileri sürerek, kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Birleşen 2019/182 E. sayılı davada uyuşmazlık, cezai şart bedelinin tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6098 sayılı Kanun'un 182 nci maddesi
3. Değerlendirme
Temyizen incelenen karar belirtilen gerekçelere ve özellikle davalı tacir şirketin sözleşmede öngörülen cezai şart hükmü ile bağlı olup sözleşme hükmü uyarınca ödenmeyen son iki fatura bedeli toplamının cezai şart bedeli olarak hüküm altına alınmasının ve alacak likit ve muayyen olmadığından icra inkar tazminatına hükmedilmemesinin yerinde olduğunun anlaşılmasına göre, tarafların temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle,
1. Davalının asıl ve birleşen 2019/181 E. sayılı davaya yönelik temyiz isteminin miktardan REDDİNE,
2. Temyiz olunan, birleşen 2019/182 E. sayılı dosyaya yönelik Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı bakiye temyiz harçlarının temyiz edenlere yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
06.12.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.