Logo

3. Hukuk Dairesi2023/1081 E. 2023/2777 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davalı şirketin, davacı simsar ile yaptığı aracılık sözleşmesinden doğan 500.000 TL tutarındaki simsarlık ücretine ilişkin icra takibine yaptığı itirazın iptali davası.

Gerekçe ve Sonuç: Davacı simsarın alacak davasına dayanak yaptığı yazılı sözleşmenin geçerli olduğu, davalı şirketin bu sözleşmedeki imzayı kabul ettiği ve daha sonra aynı tarihli ayni edim içeren sözleşme yapılmış olsa dahi senede karşı senetle ispat kuralı gereğince nakdi ödeme içeren sözleşmenin geçersizliğine veya borçtan feragate ilişkin yazılı delil sunmadığı, ayrıca tarafların tacir olması sebebiyle edimin fahiş olduğu iddiasının kabul edilemeyeceği gözetilerek, mahkemece eksik inceleme ile hüküm kurulduğu gerekçesiyle istinaf kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2020/728 E., 2022/1772 K.

DAVA TARİHİ : 22.02.2018

İLK DERECE MAHKEMESİ : ... ... 9. Asliye Ticaret Mahkemesi

SAYISI : 2018/217 E., 2019/1267 K.

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili; davalı şirket ile davacı arasında 19.09.2014 tarihli "Aracılık Sözleşmesi" başlıklı sözleşme imzalandığını, sözleşme uyarınca edimlerin tamamının yerine getirildiğini, müteahhit ile kooperatif arasında düzenleme şeklinde gayrimenkul/ taşınmaz satış vaadi ve kat karşılığı/ arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi imzalandığını, bahse konu Aracılık Sözleşmesinin özel şartlarının 5 inci maddesinde aracılık hizmeti karşılığında müteahhit tarafından aracıya 500.000,00 TL ödeneceğinin kararlaştırıldığını, davalıya alacağın ödemesi için noter ihtarı tebliğ edilmesine rağmen ödeme yapılmaması üzerine icra takibi başlatıldığını, davalının takibe haksız itiraz ettiğini ileri sürerek takibe vaki itirazın iptali ile davalı aleyhine %20 den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili; şirket merkezinin olduğu ilçede inşaat projesi geliştirmek amacıyla belirlenen arsa malikleri ile arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi imzalanması konusunda davalı şirket ile 19.09.2014 tarihli Aracılık Sözleşmesi (1) akdedildiğini ve aracılık hizmet bedelinin 500.000,00 TL olarak belirlediğini, taraflar arasında yapılan görüşme neticesinde davacı tarafından nakdi ödeme yerine aracılık işine konu projeden bağımsız bölüm devri ile aracılık bedelinin ödenmesinin önerildiğini ve bu öneri üzerine aracılık hizmet bedeline ilişkin nakdi ödeme yapılması yerine 19.09.2014 tarihinde Aracılık Sözleşmesi (2) ile gayrimenkul devri yöntemiyle ödeme yapılması konusunda mutabakat sağlandığını, ikinci sözleşmenin imzalanması akabinde, her ne kadar hizmet bedeline hak kazanmadıysa da davacının 105 m²'lik 3 adet iskanlı daire olmak üzere davacının toplamda 315,00 m² alacağından ileride mahsup etmek üzere 1 adet 115,00 m² bağımsız bölümün satış yetkisi talebi üzerine davacı aracılığıyla yapılan bağımsız bölüm satışından alınan satış bedelinin davacıya avans mahiyetinde ödendiğini, ikinci sözleşmenin imzalanmasından sonra davacının hizmet esaslarının hiçbirini yerine getirmediğini ve şirketi zor durumda bıraktığını, imza sürecinde davacı tarafından proje alanı hakkında verilen bilgilerinin neredeyse tamamının gerçek dışı olduğunu, kusurlu davranışlar ve avans mahiyetinde yapılan ödemelere rağmen haksız ve kötü niyetli şekilde icra takibi başlatıldığını, kabul anlamına gelmemek kaydıyla, davacı ile akdedilen ilk sözleşmenin geçerliliği ve ikinci sözleşmenin geçersizliği durumunda davacıya ödenen 350.000,00 TL tutarındaki nakdi ödemenin mahsup edilmesi gerektiğini, alacak tutarına ilişkin fatura düzenlenmeden şirketten talepte bulunulmasının mümkün olmadığını, davacının her iki sözleşmenin geçerliliğini iddia etmesi durumunda, ilgili sözleşmelere istinaden damga vergisini ödemiş olması gerektiğini, fahiş ücretin hakimin takdiri ile indirilmesi gerektiğini savunarak fazlaya dair her türlü talep hakları saklı kalmak kaydıyla davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; sözleşmelerin "Aracılık Sözleşmesi" başlığını taşıdığı, tarafların müteahhit davalı firma ve aracı davacı şirket olduğu, 5 inci maddeleri dışındaki madde hükümlerinin aynı olduğu, sözleşmelerden birinin 5 inci maddesinde; aracılık hizmeti karşılığı olarak 500.000,00 TL bedelin nakit olarak müteahhit tarafından hizmet bedeli olarak ödeneceğinin peşinen kabul ve taahhüt edildiğinin, diğer sözleşmede ise aracılık hizmet karşılığı olarak net daire metrajı en az 105,00 m² olan 3 adet iskanlı dairenin hizmet bedeli olarak devredileceğinin belirtildiğini, 19.09.2014 tarihinde "Aracılık Sözleşmesi" başlıklı 2 ayrı sözleşmenin imzalandığı, her iki sözleşmenin hükümleri arasında birbirine atıf olmadığı gibi diğer bir sözleşmenin iptal edildiğine dair de hükmün bulunmadığı, sözleşmelerin sözleşme bedeline ilişkin madde dışındaki kapsamına ve altındaki imzalara tarafların itirazının bulunmadığı, her iki sözleşmenin bütün hükümlerinin 5 inci ve 6 ncı maddesi dışında aynı olduğu, davacı tarafın tüm hükümleri aynı olan sözleşmede yükümlendiği işin dışında yani sözleşme kapsamı dışında başka bir aracılık hizmeti verdiği yönünde bir iddiası bulunmadığı, davacının edimini yerine getirdiği, davacının talep edebileceği alacağın miktarının tespiti yönünden alınan teknik bilirkişi raporunda sözleşmelerden ikisinin de aynı zamanda geçerli olması hususunun günün ekonomik koşulları ve serbest piyasa rayiçlerine göre fahiş olacağı sonuç ve kanaatinin bildirildiği, bağımsız bölüm satışına aracılık ile 350.000,00 TL satış bedelinin davacıya ödenmesi ile hizmet bedeli olarak bağımsız bölüm devri öngören sözleşme kısmen ifa edildiğinden davacının ancak ayni olarak belirlenen daire teslimine ilişkin bedeli talep edebileceği, 500.000,00 TL nakit bedel talebinde bulunamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı vekili; HMK'nın 266 ncı maddesine aykırı olarak hukuki uyuşmazlık konularında bilirkişi incelemesi yaptırıldığını, davalı tarafça ikinci sözleşme ile ilk sözleşmeden dönüldüğü ileri sürülmesine rağmen bu hususta bir delil sunulmadığını, sözleşmeler aynı tarihli olup birbirinden önce veya sonra imzalandığını gösteren bir detay bulunmadığını, bilirkişilerce hiç bir delile dayanmaksızın edimlerin fahiş olacağı gerekçesiyle iki sözleşmenin aynı anda geçerli olamayacağı yönündeki değerlendirmesinin hatalı olduğunu, sözleşmeleri imzalayan davalı tacir olup piyasa fiyatına göre fahiş bir sözleşmeyi imzalayacağının kabulünün hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, nitekim davalının şirket müdürü ile nakit ödeme ve iki daire devri suretiyle ödeme şeklinde başka bir sözleşme de akdettiğini, aynı ... için hem ayni hem de nakdi bedel istenmesinin mümkün olduğunu, 500.000,00 TL tutarlı sözleşmenin diğer sözleşme ile ortadan kaldırıldığına delalet edecek hiç bir delilden söz etmeksizin ilk sözleşme yok hükmünde kabul edilerek, davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu belirterek, kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; her iki sözleşmenin aynı tarihli olduğu, sözleşmelerin hükümleri arasında birbirine atıf olmadığı yahut diğer bir sözleşmenin geçersiz kılındığına dair hüküm de bulunmadığı, sözleşmeler arasında hizmet bedeli dışında bir farklılık olmadığı, yapılacak bir ... için iki ayrı sözleşme imzasının bir izahı olmadığına göre sözleşmenin birinin bedeli değiştirmek amacıyla düzenlendiğinin kabulü gerektiği, ticari hayatta yapılan işin karşılığının para olarak ödenmesi mutad ve olağan olup ... karşılığının ayni olarak ödenmesinin kararlaştırılmasının ayni bedel içeren sözleşmenin sonradan düzenlendiğini gösterdiği, davacı tarafından sözleşme konusu ... dışında başka bir hizmet verildiği de iddia edilmeyip hizmet bedelinin değiştirildiğinin kabulü gerektiği, davalı tarafından davacıya bir dairenin satış yetkisi verilerek, satış sonucu elde edilen bedelin 350.000,00 TL'lik kısmının davacıya ödendiği, bu suretle ayni edim içeren sözleşmede yer alan edimin kısmen yerine getirildiği, davacının 500.000,00 TL nakit ödeme içeren sözleşmeye dayalı olarak alacak talep edemeyeceği gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verimiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili; istinaf nedenlerini tekrar ederek hizmet bedeline dair hükümleri dışında bütün hükümleri aynı bulunan iki sözleşmenin ikisinin de birlikte geçerli olup olmadığı hususunda bilirkişi raporu alınamayacağını, bilirkişinin "her iki sözleşmenin de aynı zamanda geçerli olması husususun günün ekonomik koşulları ile serbest piyasa rayiçlerine göre fahiş olacağı" şeklindeki görüşünün hükme esas alınamayacağını, sözleşme taraflarının tacir tüzel kişiler oluğunu, kendi anlatımlarına göre 1963 yılından bu yana sektörde faaliyet gösteren davalı firmanın, aracılık sözleşmesini imzalarken fahiş ücret ödediğinin kabulünün mümkün olmadığını, sunulmuş hiçbir delil olmaksızın, varsayıma dayalı olarak ve subjektif esaslarla oluşturulmuş mali müşavir ve inşaat mühendisi bilirkişilerin hukuki değerlendirmesine dayalı karar verilemeyeceğini, bir edim karşılığında farklı edimleri kapsayan şekilde iki ayrı sözleşme yapılmasını yasaklayan bir hukuk kuralı olmadığını, sözleşmenin yok hükmünde sayılamayacağını, her iki sözleşmenin davalı tacir şirketin ikrarında olduğunu, iki sözleşmeden birinin ortadan kaldırıldığına dair delil bulunmadığını, taraflar arasında birden fazla kez aynı tarzda sözleşme yapıldığını, davalının ne ihtarnameye karşı ne de icra takibine itirazında iki sözleşmeden birisinin ortadan kaldırıldığına dair bir beyanda bulunmadığını, dosyaya bu yönde bir delil sunmadığını kararın hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek, bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, simsarlık sözleşmesine dayalı alacağın tahsili için başlatılan takibe itirazın iptali istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 6 ncı maddesi.

2. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 200 ve 201 inci maddeleri.

3.6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 18 inci maddesinin ikinci fıkrası.

4. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 520 ile 525 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1. TBK'nın 520 nci maddesinde Simsarlık Sözleşmesi (Tellallık); "... Simsarın taraflar arasında bir sözleşme kurulması imkanının hazırlanmasını veya kurulmasına aracılık etmeyi üstlendiği ve sözleşmenin kurulması halinde ücrete hak kazandığı sözleşmedir." diye tanımlanmıştır. Davacının dayandığı sözleşme "Aracı Simsarlık" sözleşmesidir.

2. Davacı tarafça takibe dayanak yapılan 19.09.2014 tarihli "Aracılık Sözleşmesi" başlıklı sözleşmenin 5 inci maddesinde aracılık hizmet bedeli olarak 500.000,00 TL ödeneceği belirtilmiş, yine sözleşmede davacı şirkete aracılık hizmeti kapsamında birtakım yükümlülükler yüklenmiştir.

3. Davalı şirket, davacının dayanağı olan sözleşmedeki imzaya itiraz etmemiş, aynı tarihli ve aynı başlıklı diğer sözleşme ile aracılık hizmeti bedelinin nakit olarak ödenmesi yerine üç adet bağımsız bölümün devri hususunda anlaştıklarını, bu sözleşmeye dayalı olarak nakti bedel talep edilemeyeceğini ve ayrıca davacının aracılık hizmetini sözleşmeye uygun yerine getirmediğini, hizmet bedeline hak kazanmadığını savunmuştur.

4. Davacı, aracılık hizmet bedelinin 500.000,00 TL olduğunu dayanak yaptığı yazılı sözleşme ile ispat etmiştir. Senede karşı senetle ispat zorunluluğu kapsamında bu sözleşmeden dönülerek bedelin ayni olarak belirlendiğini ispat yükümlülüğü davalıya geçmiştir. Davalı tarafça, dayanılan sözleşmenin davacı tarafça dayanak yapılan sözleşmeyi hükümsüz kıldığına dair aynı kuvvette başkaca bir yazılı senet sunulmadığı gibi sözleşmede de nakit edim içeren sözleşmenin feshedildiğine yahut nakit bedelden feragat edildiğine dair herhangi bir hüküm bulunmamaktadır. Bu sebeplerle davalı davacı tarafça dayanılan sözleşmenin aksini ispat edememiştir.

5. Bunun yanı sıra taraflar tacir olup, tacir tüzel kişi ticari işlerinde basiretli davranma yükümlülüğü altında olduğundan sözleşme konusu edim bedelinin fahiş olduğu ileri sürülemez.

6. Hal böyle olunca Mahkemece; davacı tarafça sunulan sözleşmenin geçerli olduğu kabul edilerek davalının aracılık hizmetinin gerektiği gibi yerine getirilmediği savunması da dikkate alınarak taraf delilleri toplanarak sözleşme çerçevesinde değerlendirme yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmişti.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

İlk Derece Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un (6100 sayılı Kanun) 371 inci maddesi uyarınca davacı lehine BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

18.10.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.