"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasında görülen ayıplı imalatın düzeltilmesi davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda; Dairece, Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davalılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar vekili; müvekkillerinin, müteahhit olan davalılardan farklı tarihlerde satın aldığı dairelerin bulunduğu sitenin inşa edildiği zeminin yapısı gereği, inşaatın yapılabilmesi için çeşitli yerlere davalılarca istinat duvarları yapıldığını, bu istinat duvarlarının birçok bölümünde çatlak ve bozulmalar oluşması nedeniyle site sakinlerinin can güvenliğinin risk altında bulunduğunu, dava konusu yapının ayıplı olduğuna dair tespit yaptırdıklarını ve davalılara bu hususta ihtarda bulunduklarını, ancak davalılarca herhangi bir yanıt verilmediğini ileri sürerek, mahkeme tarafından istinat duvarındaki gizli ayıp niteliğinde olan bu yapısal sorunların ve giderilme maliyetlerinin belirlenerek, masraflarının davalılar tarafından karşılanmak suretiyle ayıbın giderilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalılar vekili; davacıların, dava konusu dairelerin mülkiyetini 2007 yılı içerisinde edinmeleri nedeniyle 6098 sayılı TBK’nın 244 üncü maddesinde öngörülen 5 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğunu, davaya konu yerde kat mülkiyeti kurulmuş olduğunu, müvekkillerinin şahsi sorumluluğunun site yönetimine geçilmekle sona erdiğini, uyuşmazlığın Kat Mülkiyeti Kanunu çerçevesinde çözümlenmesi ve kat malikleri kurulunun toplanarak karar alması gerektiğini, görevli mahkemenin de sulh hukuk mahkemesi olduğunu belirterek, davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemenin 24.06.2015 tarihli ve 2014/1 E. 2015/228 K. sayılı kararıyla; dava konusu istinat duvarlarının onaylı projede bulunmadığı, davalı tarafça istinat duvarı yapılacağına dair taraflar arasında herhangi bir sözleşme yapılmadığı, yapılan istinat duvarlarındaki ayıpların gizli ayıp olup ayıp ihbarının derhal yapılmış olduğunun ispat edilemediği ve davacıların taşınmazları mevcut haliyle kabul etmiş sayılması gerektiği gerekçe gösterilerek, davanın reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Birinci Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 17.04.2018 tarihli ve 2015/41906 E. 2018/4635 K. sayılı ilamıyla özetle; “... Mahkemece, gerektiği takdirde bilirkişiden rapor alınarak, davaya konu istinat duvarlarının, davacıların taşınmazı satın aldıklarında mevcut olup olmadığı ve söz konusu sitenin inşası için inşaat tekniği gereği öncelikli olarak imalinin elzem bulunup bulunmadığı belirlendikten sonra ortaya çıkacak sonuca göre ve yargılama sırasında alınan bilirkişi raporları ile bu istinat duvarlarında bulunan ayıpların “gizli ayıp” olduğunun tespit edildiği, davacı tarafça davalılara gönderilen ihtarla da yasanın aradığı “gizli ayıp” hallerindeki ihbar şartının yerine getirildiği kabul edilerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, aksi düşüncelerle ve eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu” gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin 25.11.2019 tarihli ve 2018/167 E. 2019/338 K. sayılı kararıyla; mahallinde yapılan keşif sonrası İnşaat ve Jeoloji mühendisi bilirkişilerince düzenlenen 08.10.2019 havale tarihli raporda, dava konusu yerin vaziyet planı ve eğimli arazi şartları değerlendirildiğinde, istinat duvarlarının yapılmasının öncelikli olarak elzem olduğunun ve istinat duvarlarının binaların yapılmasından önce yapıldığının belirtildiği; yine inşaat bilirkişisinin 19.10.2018 havale tarihli ek raporunda aynı görüşü benimseyerek 08.10.2019 tarihli raporu doğruladığı; dosya kapsamına göre, istinat duvarlarında bulunan ayıpların “gizli ayıp” olduğunun tespit edildiği ve davacıların, davalılara göndermiş olduğu ihtar ile yasanın aradığı “gizli ayıp” hallerindeki ihbar şartını yerine getirdikleri gerekçe gösterilerek; davanın kabulü ile 08.10.2019 havale tarihli bilirkişi kurulu raporunda gösterilen ... ili ... ilçesi ... köyünde kain 511 ada 10 parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan Maykent sitesine ait vaziyet planında kırmızı renkle belirtilen istinat duvarlarındaki bozukluklarının giderilmesi için davalılar tarafından, vaziyet planında kırmızı renkte belirtilen yerlerde gerekli zemin etüdü yapıldıktan sonra yeni yapılacak istinat duvarları için statik ve mimari projelerin hazırlanmasına, hazırlanacak projelerle ilgili Küçükkuyu Belediyesinden yeni yapılacak istinat duvarlarının ruhsatlandırılmasına; mevcut eski istinat duvarlarının payanda, iksa vb. imalatlar ile mümkün olduğunca sağlama alınarak istinat duvarları yıkılmayacak şekilde gerekli emniyet tedbirleri alınmasına; ruhsatlandırılan ve bu ruhsata bağlı olarak boyutlandırılan yeni istinat duvarlarının inşa edilmesine; sonrasında eski istinat duvarlarının payanda, iksa vb. önlemlerinin kaldırılarak vaziyet planında kırmızı renkle gösterilen sorunlu istinat duvarlarının yıkılmasına karar verilmiştir.
C. İkinci Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizin 26.05.2021 tarihli ve 2020/6681 E. 2021/5488 K. sayılı ilamıyla özetle; (1) No’lu bentte, davalılar vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine karar verildikten sonra (2) No’lu bentte; “... davacılar ... ve ... vekili Av. ... Konuklar'ın 10.07.2019 tarihli duruşma için mazeret dilekçesi gönderdiği, Mahkemece davacı vekilinin mazereti kabul edilerek, duruşmanın 14.10.2019 tarihine bırakılmasına, yeni duruşma günü ve saatinin UYAP sisteminden öğrenilmesine karar verildiği, ancak davacı vekilinin mazereti kabul edildiğine göre, bir sonraki duruşma gününün usulüne uygun bir tebligatla bildirilmesi gerektiği, duruşma gün ve saatinin kalemden ya da UYAP sisteminden öğrenilmesine karar verilemeyeceği, ne var ki bilirkişi raporunu içeren tebliğ belgesinde aynı zamanda duruşma günü de belirtilmiş olmakla vekilin duruşma gününden haberdar olduğu ve buna rağmen duruşmaya gelmediğinin anlaşıldığı, bu durumda Mahkemece, davacılardan ... yönünden 6100 sayılı HMK’nın 150 nci maddesinin ikinci fıkrası gözetilerek işlem yapılması ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, adı geçen davacı yönünden de davanın kabulüne karar verilmesinin doğru olmadığı” gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
D. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; bozma kararı sonrası 15.12.2021 tarihli ilk celsede, davacı ... yönünden, bozma kararı öncesinde mazeretsiz olarak duruşmaya katılmaması sebebiyle dosyanın işlemden kaldırıldığı, adı geçen davacı vekilinin 17.12.2021 tarihli dilekçesi ile davasını yenilediği; yargılama sırasında davalılardan ...’nın vefat etmesi üzerine de davacılar vekili tarafından, mirasçılık belgesinin dosyaya ibraz edildiği ve yasal mirasçılarının davaya katılımının sağlandığı belirtilerek, bozma kararından önceki aynı gerekçelerle davanın kabulüne dair aynı şekilde hüküm tesis edilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalılar vekili; davacı ... yönünden, bozma kararı öncesinde mazeretsiz olarak duruşmaya gelmemesi nedeniyle davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerektiğini, ayrıca adı geçen davacının, sitedeki dairesini dava dışı üçüncü bir şahsa satması sebebiyle aktif dava ehliyetinin kalmadığını, bu hususun 22.2.2022 tarihli dilekçe ile Mahkemeye bildirilmesine rağmen güncel tapu kaydı getirtilmeden karar verildiğini; davaya konu istinat duvarlarının onaylı projede bulunmadığını, inşaat bilirkişisi raporunda yapılan imalattaki ayıbın gizli ayıp niteliğinde olmayıp, eksik ve kusurlu imalat bulunduğunun ve satıcının ağır kusurlu olmadığının tespit edildiğini, 6098 sayılı TBK’nın 244 üncü maddesi uyarınca beş yıllık zamanaşımı süresinin de dolmuş olduğunu; uyuşmazlığın Kat Mülkiyeti Kanunu çerçevesinde ve kat malikleri kurulunun toplanıp karar almak suretiyle çözümlenmesi gerektiğini, görevli mahkemenin sulh hukuk mahkemesi olduğunu ileri sürerek hükmün bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacılardan ...’ın davada aktif husumet ehliyetinin bulunup bulunmadığı, dava konusu istinat duvarlarındaki ayıbın gizli ayıp niteliğinde olup olmadığı ve kararın eksik incelemeye dayalı olup olmadığı noktalarında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun’un) 26 ıncı maddesinin birinci fıkrası, 125 inci maddesinin ikinci fıkrası, 297 inci maddesinin ikinci fıkrası
3. Değerlendirme
1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına, temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere ve özellikle Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 17.04.2018 tarihli bozma ilamı uyarınca dava konusu istinat duvarlarındaki ayıbın “gizli ayıp” niteliğinde olduğunun kesinleşmiş olmasına göre davalılar vekilinin, aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiş; bu nedenle reddine karar verilmiştir.
2. 6100 sayılı Kanun’un 125 inci maddesinin ikinci fıkrasına göre, davanın açılmasından sonra dava konusu, davacı tarafından devredilecek olursa, devralmış olan kişi, görülmekte olan davada davacı yerine geçer ve dava kaldığı yerden itibaren devam eder.
Somut olaya gelince; dava konusu 511 ada 10 parsel sayılı taşınmaza ait güncel tapu kaydının incelenmesinde, davacılardan ...’ın, taşınmaz üzerindeki binada maliki olduğu 2 no’lu bağımsız bölümü yargılama sırasında 29.12.2014 tarihinde dava dışı üçüncü bir kişiye temlik ettiği anlaşılmıştır. Bu durumda, dava konusu bağımsız bölümü devralan dava dışı üçüncü kişinin, devreden davacının yerine geçerek, davaya devam etme imkanı mevcuttur.
O halde Mahkemece, 6100 sayılı HMK’nın 125 inci maddesi uyarınca işlem yapılarak, dava konusu 2 no’lu bağımsız bölümü devralan yeni malike, davacı sıfatıyla davaya devam edip etmeyeceğinin sorulması ve daha sonra işin esası hakkında oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, bu husus göz ardı edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir.
3. Öte yandan, 6100 sayılı Kanun’un 297 nci maddesinin ikinci fıkrası gereğince; hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.
Bunun yanı sıra, 6100 sayılı Kanun’un 26 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca hakim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir.
Somut olayda ise Mahkemece, her ne kadar davanın kabulüne karar verilmiş ise de hükmün infaza elverişli olmadığı anlaşılmıştır.
Şöyle ki; davacı vekili dava dilekçesinde, dava konusu istinat duvarlarındaki gizli ayıp nedeniyle yapısal sorunların ve bunların giderilme maliyetlerinin belirlenerek, masraflarının davalılar tarafından karşılanmak suretiyle ayıbın giderilmesini istemiş; Mahkemece, Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 17.04.2018 tarihli ve 2015/41906 E. 2018/4635 K. sayılı bozma ilamına uyularak mahallinde yeniden keşif yapılmış; akabinde düzenlenen 01.10.2019 tarihli bilirkişi raporunda ise dava konusu yerin vaziyet planı ve eğimli arazi şartları değerlendirildiğinde, istinat duvarlarının yapılmasının öncelikli olarak elzem olduğu, istinat duvarlarının binaların yapılmasından önce yapıldığı ve imalatın gizli ayıp niteliğinde olduğu, mevcut durumun can ve mal kaybı riski taşıdığı, arazide toprak kayması ve erozyon ihtimalinin olduğu, yoğun yağış şartlarında yeterli barbakan konulmadan inşa edilen istinat duvarlarının ani hareketlenmelere sebebiyet verebileceği, ayrıca taşınmazın 1. derece deprem bölgesinde bulunduğu, bu nedenlerle önlemlerin bir an önce alınması gerektiği; dava konusu parselde zemin etüdünün yapılmış olup yapılaşma şartları buna göre belirlendiğinden, ruhsatlandırma yetkisi olan ilgili belediyenin konuya dahil edilerek, parsel içerisinde yer alan diğer yapıların durumu, site içi yol kotları, yapıların birbirine mesafesi ve sair hususların değerlendirilip dava konusu ruhsatsız istinat duvarları ile ilgili ek ruhsat verilip verilmeyeceğinin belirlenmesi gerektiği, bunun yanı sıra yeni istinat duvarının, mevcut istinat duvarı yıkılmadan yapılmak zorunda olduğu belirtilerek, yeni istinat duvarının yapılmasında izlenmesi gereken beş aşamalı bir yol çizilmiştir.
Bununla birlikte, bozma ilamından önce düzenlenen bilirkişi raporlarındaki maliyet hesabının sıfırdan yapılacak bir istinat duvarı için geçerli olduğu, ancak somut olay açısından böyle bir durumun mümkün olmadığı, zira alınması gereken tedbirler ve imalatlarla ilgili tercih edilebilecek yöntemlerin farklılığı ve bu imalatlara dair farklı boyutlandırmaların ortaya çıkabilecek olmasının bu aşamada maliyet hesabı yapılmasını mümkün kılmadığı belirtilerek, raporun ... akışına dair tespitlerle sınırlı tutulduğu bildirilmiştir.
4. Bu durumda mahkemece, gerektiği takdirde mahallinde konusunda uzman bilirkişiler eşliğinde yeniden keşif yapılmak suretiyle mevcut istinat duvarındaki ayıbın giderilmesi için gerekli maliyetin belirlenmesi hususunda taraf, Mahkeme ve Yargıtay denetimine uygun ve hüküm kurmaya elverişli rapor alınması ve tespit edilecek maliyet bedeline hükmedilmesi gerekirken, davacının bu husustaki talebi göz ardı edilerek eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması da doğru görülmemiş; açıklanan nedenlerle, hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
VI. KARAR
1. Yukarıda (1) numaralı paragrafta açıklanan nedenlerle, davalılar vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE,
2. (2, 3 ve 4) numaralı paragraflarda açıklanan nedenlerle, davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile Mahkeme kararının BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine,
6100 sayılı Kanun’a eklenen Geçici madde 3 atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Kanun’un 440 ıncı maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
25.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.