Logo

3. Hukuk Dairesi2023/137 E. 2023/1888 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Banka alacağı sebebiyle emekli maaşı üzerine konulan blokenin kaldırılması ve kesilen paranın iadesi talebi.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının kredi sözleşmesi ve eklerinde yer alan hükümler gereğince, emekli maaşından banka alacaklarının tahsili için kesinti yapılmasına muvafakat verdiği, bankanın da bu muvafakat doğrultusunda ve sözleşme hükümlerine uygun olarak hareket ettiği gözetilerek, blokenin kaldırılması ve kesilen paranın iadesi talebinin reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/1847 E., 2022/1767 K.

DAVA TARİHİ : 31.10.2019

KARAR : Davanın reddi

İLK DERECE MAHKEMESİ : Antalya 4. Tüketici Mahkemesi

SAYISI : 2019/465 E., 2021/285 K.

Taraflar arasındaki blokenin kaldırılması ve istirdat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı asıl tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı dava dilekçesinde; emekli maaşını davalı bankadan aldığını, davalı bankanın emekli maaşından 1/4 oranda kesinti yaptığını, yasa gereğince emekli maaşından icra kesintisi yapılamayacağını, emekli maaşından kesinti yapılması konusunda talimatının olmadığını, bu nedenle noter aracılığıyla bankaya ihtarname çekerek durumun düzeltilmesini talep ettiğini, ihtarnameye rağmen davalının promosyon iptali ve emekli maaşının blokesini kaldırma yoluna gitmediğini ve emekli maaşını başka bankaya taşımaya da izin vermediğini ileri sürerek, 2016 yılından bu yana yasal olmayan bir şekilde konulan blokenin kaldırılmasına ve hiçbir icra dosyasına yatmayan emekli maaş kesintilerinin davalıdan faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiş; 18.02.2021 tarihli ıslah dilekçesiyle dava değerini 21.192,43 TL'ye yükseltmiştir.

II. CEVAP

Davalı cevap dilekçesinde; davacının icra takip dosyalarının bulunduğunu, 03.05.2017 tarihinde bankaya muvafakatname, taahhütname, virman, takas ve mahsup talimatı vererek kredi taksitlerinin maaşından kesilmesine muvafakat ettiğini, bu bakımdan borçlunun herhangi bir talimat vermediği beyanının gerçek olmadığını, davalı bankadan kredi kartı ve kredi kullandığının açık olduğunu, davalı bankanın her ay davacının muvafakatine istinaden emekli maaşından kesinti yaparak yasal takip dosyalarına tahsilat sağladığını, davacının kötü niyetli olarak borcuna mahsup edilen kesintileri iade istediğini belirterek, davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacının bankadan aldığı kredi borcunu sözleşme şartlarına uygun olarak ödememesi halinde sözleşme gereğince kullandırılan kredinin teminatı olarak maaşından kesinti yapılmasını kabul etmesi ve diğer teminat öngören hükümlerin sözleşmeye konulmasına rıza göstermesinin haksız şart olarak kabulünün mümkün olmadığı, sözleşme şartlarına uygun olarak kredi borcu taksitlerinin maaşından kesilmesi için talimat hükmünün davacı ile müzakere edilerek kararlaştırılması ve açıkça emekli maaşından takas ve mahsup yapılmasını kabul etmesi gerekmekle sözleşmede bu hususa yer verilmese dahi takiplerden sonra 03.05.2017 tarihli muvafakat beyanında bulunduğu, banka alacaklarından tüketici kredisi sözleşmesinin 5 inci maddesinde de mevcut ve ileride doğacak hakların bankaca rehnedilmesinin kabul edildiği görülmekle mahsup talimatından öncesinde de kesintiler yapıldığı ve itiraz edilmediği, davacı muvafakatin gerçeği yansıtmadığını beyan etse de bu hususu ispata elverişli delil sunulmadığı sonrasında bu muvafakatin kaldırılmasının alacaklı bankayı etkilemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacı istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı; 2016 yılından bu yana yasal olmayan şekilde maaşından kesintiler yapıldığını, kesinti yapılmasına rağmen hiçbir icra dosyasının kapanmadığını, bankaca yapılan işlemin hukuka aykırı olduğunu, haricen yapılan tahsilatları icra dosyasına bildirmeyen avukatın suç işlediğini, buna rağmen davanın reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek, İlk Derece Mahkemesi kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; 5510 Sayılı Kanun, ahde vefa ilkesi ve tarafları bağlayan sözleşme hükümleri çerçevesinde ve ayrıca davacının emekli maaşında haksız olarak konulan bir blokenin olmaması hususları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince davanın

reddine dair verilen kararın usul ve yasaya uygun olduğu, davacının istinaf itirazlarının yerinde olmadığı gerekçesiyle davacının istinaf başvurusunun esastan reddine oy çokluğu ile karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacı temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı; istinaf dilekçesinde bildirdiği sebepleri ve Bölge Adliye Mahkemesi'nin muhalefet şerhini tekrar ederek, kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, banka alacağı sebebiyle emekli maaşı üzerine konulan blokenin kaldırılması ve kesilen paranın iadesi istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 17.04.2008 tarih ve 5754 Sayılı Kanunun 56 ncı maddesi ile değişik 5510 Sayılı Kanunun 93 üncü maddesi.

2. 5510 Sayılı Kanunun 93 üncü maddesine değişiklik getiren ve 28.02.2009 tarihinde yürürlüğe giren 5838 Sayılı Kanunun 32/2-b maddesi

3. 13. Hukuk Dairesinin 28.05.2019 tarihli ve 2016/13350 E., 2019/6695 K. sayılı ilamının ilgili kısmı şu şekildedir: "...Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davacının davalı bankadan kullandığı muaccel hale gelmiş kredi taksitlerinin emekli maaşından alınıp alınamayacağı, ödenen bedellerin geri istenip istenemeyeceğine ilişkindir. Bilindiği üzere, 17.04.2008 tarih ve 5754 sayılı yasanın 56. maddesi ile değişik 5510 sayılı yasanın 93. maddesinde “Bu kanun gereğince sigortalılar ve hak sahiplerinin gelir, aylık ve ödenekleri, sağlık hizmeti sunucularının Genel Sağlık Sigortası hükümlerinin uygulanması sonucu kurum nezdinde doğan alacakları, devir ve temlik edilemez. Gelir, aylık ve ödenekler 88. maddeye göre takip ve tahsili gereken alacaklar ile nafaka borçları dışında haczedilemez.” hükmü bulunmaktadır.

İİK’nun 83/a maddesindeki "İİK’nun 82 ve 83. maddelerinde yazılan mal ve hakların haczolunabileceğine dair önceden yapılan anlaşmalar muteber değildir." hükmüne karşın, 28.02.2009 tarihinde yürürlüğe giren 5838 Sayılı Kanun’un 32. maddesi ile değişik 5510 Sayılı SGK’nun 93/1. maddesinde, "bu fıkraya göre haczi yasaklanan gelir, aylık ve ödeneklerin haczedilmesine ilişkin taleplerin, borçlunun muvafakati yok ise, icra müdürü tarafından reddedileceği" düzenlemesine yer verilmiştir. Bu hükmün İİK’nun 83/a maddesine göre daha özel düzenleme içerdiği ve takip hukukuna göre icra takibinin kesinleşmiş olması şartıyla haciz sırasında veya hacizden sonra 5510 Sayılı Yasa’nın 93. maddesi kapsamındaki gelir, aylık ve ödeneklerin haczine ilişkin verilen muvafakatin geçerli olacağı, bu durumda borçlunun haciz sırasında veya haciz işleminin gerçekleşmesinden sonraki dönemde haczedilmesi mümkün olmayan mal ve haklarla ilgili olarak bu hakkından vazgeçebileceği, sözleşme hukukuna göre bu yasağın kesin olmadığı, yasanın tarafların iradesine ağırlık vererek muvafakat yoluyla emekli aylıklarına bloke konulmasına, borcun başka teminatlara başvurulmadan ödenmesine imkân sağladığı, böylece tarafların sözleşme ile belirledikleri hükmü ortadan kaldırmadığı anlaşılmaktadır.

Somut olayda, davacı 25/03/2013 tarihinde 60 ay vadeli 10.145,53 TL ve 06/06/2013 tarihinde 60 ay vadeli 5.066,95 TL bedelli tüketici kredi sözleşmelerini imzalayarak davalı bankadan kredi kullanmıştır. Davacı tarafından kredi sözleşmesine ek rehin sözleşmesi, taahhütname ve virman- takas mahsup talimatlarını imzaladığı, başkaca herhangi bir olur ve/veya talimat aranmaksızın düzenli olarak tahsil edilmesine muvafakat etmiştir. Sözleşmede bankaya hesaptan tahsilat yetkisi de verilmiştir. Davacı sözleşmeden dönmediğine göre borcu ne şekilde ödeyeceğini de açıklamamıştır. Banka da bu taahhüde inanarak başka teminat istemeden davacıya krediyi kullandırmıştır.

Öte yandan davalı banka, kesintileri kredi sözleşmesine istinaden yapmıştır. İcra müdürü tarafından yapılmış bir haciz de bulunmamaktadır. Bu durumda, borcun ödenmemesi üzerine bankanın, davacının emekli maaşına bloke konulacağına dair hükmüne dayanarak kesinti ve tahsilat yapmasında hukuka aykırılık bulunmadığının kabulü gerekir.

Hemen belirtilmelidir ki, davacının bankadan aldığı kredi borcunu sözleşme şartlarına uygun olarak ödememesi halinde sözleşme gereğince kullandırılan kredinin teminatı olarak maaşından kesinti yapılmasını kabul etmesi ve diğer teminat öngören hükümlerin sözleşmeye konulmasına rıza göstermesinin haksız şart olarak kabulü de mümkün değildir. Zira davacı yürürlükteki bu yasaları bilerek sözleşmenin her sayfasını ayrı ayrı imzalamış olup, serbest iradesi ile sözleşme şartlarına uygun olarak kredi borcu taksitlerinin bankadan aldığı maaşından kesilmesi için talimat verdiğine göre artık sözleşmenin söz konusu hükmünün müzakere edilerek kararlaştırılmadığı söylenemez. Ayrıca bankanın yaptığı işlemin sözleşmeden doğan hak ve yükümlülüklerin dürüstlük kuralına aykırı düşecek şekilde tüketici aleyhine dengesizliğe neden olduğu kabul edilemez. Davacının bankadan kullandığı kredi borcunu sözleşme şartlarına uygun olarak ödemesi zorunludur. Davacının taksitlerin maaşından ödenmesini ihtirazı kayıtsız kabul edip daha sonra dava açıp kesinti bedelini geri istemesi hakkın kötüye kullanılması olup iyiniyet kurallarıyla bağdaşmaz (TMK m.2). Tüketici haklı bir sebep olmadan sözleşmeyi tek taraflı feshedemez, ifası yapılmış bedellerin iadesini isteyemez, bu şekilde edimin tek taraflı geri istenmesi de hukuken himaye göremez. Aksi halde, kredi isteyen kişinin mali durumu ve maaş gelirine göre borcunun ödenebileceği güvencesiyle kredi veren bankanın alacağının imkânsızlaşması, kötü niyetli bir kredi borçlusunun borcunu hiç ödememesi gibi bir sonuç doğacaktır.

Hal böyle olunca, mahkemece uyuşmazlığın sözleşmeye bağlılık, ahde vefa ilkesi ve tarafları bağlayan sözleşme hükümleri çerçevesinde çözümlenmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir."

3. Değerlendirme

Davacının davalı ile 9160-25933 nolu kredi sözleşmesinin yapılması sırasında ve ayrıca "Sosyal Güvenlik Kurumu Kapsamında Gelir/Aylık Alanlara Promosyon Ödemesine İlişkin Taahhütname" kapsamında almış olduğu maaşından davalı tarafça mahsup-takas ve virman yapılması için yetki ve muvafakat verdiğinin, davalının da bu yetkiye istinaden alacaklarının tahsili için davacının maaşından kesintiler yaptığının, İlk Derece Mahkemesi tarafından yaptırılan bilirkişi incelemesinden davalı bankanın yapmış olduğu kesintilerin taraflar arasında imzalanan sözleşme ve eklerine uygun olduğunun ve Mahkemece verilen kararın sözleşmeye bağlılık, ahde vefa ilkesi ve tarafları bağlayan sözleşme hükümleri çerçevesinde verildiğinin anlaşılmasına göre, davacı asılın temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun bulunan kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

12.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.