Logo

3. Hukuk Dairesi2023/1384 E. 2023/3381 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Taşınmazın geç tesliminden kaynaklanan kira kaybı alacağının, sözleşmenin devri nedeniyle davacı tarafından talep edilip edilemeyeceği.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının, taşınmaz satış sözleşmesinden kaynaklanan tüm haklarını devrettiği ve bu haklar arasında gecikme tazminatı alacağının da bulunduğu, dolayısıyla davacının artık dava açma ehliyetinin olmadığı gözetilerek yerel mahkemenin davanın reddine ilişkin kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki taşınmazın geç tesliminden kaynaklı kira alacağı davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece bozmaya uyularak davanın reddine karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili; dava dışı ... ile davalıya vekaleten ... A.Ş. ... ... Bulvarı Şubesi arasında 12.04.2010 tarihinde ... ... İşyerleri ... Toki Projesinde yer alan 2 no.lu bağımsız işyerleri için satış sözleşmesi yapıldığını, dava dışı ...'ın bu sözleşmeden kaynaklanan tüm hak, alacak ve sorumluluklarını 16.02.2012 tarihinde müvekkiline devrettiğini, bu devir ve temlik işleminin davalı tarafından onaylandığını, müvekkilinin tüm yükümlülüklerini düzenli olarak yerine getirdiğini, müvekkilinin satın aldığı davaya konu işyerinin davalı idare tarafından fiilen ve hukuken 12.10.2010 tarihinde teslim edilmesi gerekirken 13.03.2014 tarihinde teslim edildiğini, müvekkilinin 41 ay boyunca kira bedeli alacağından mahrum olduğunu belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalması kaydıyla belirsiz alacak davası olarak davacının sözleşmeye konu taşınmazın teslim edilmeleri gereken tarihten, teslim edildiği tarihe kadar geçen süreye ilişkin mahrum kalınan kira bedelinden (müspet zararından) şimdilik 10.000,00 TL bedelin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş; davacı vekili 19.03.2018 tarihli ıslah dilekçesiyle; 10.000,00 TL gösterilen mahrum kalınan kira bedelini harcı tamamlanmak üzere 36.471,36 TL arttırılarak toplamda 46.471,36 TL olarak ve alacağın tamamına ilk dava tarihi olan 17.03.2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili; davacının sözleşmeden doğan hakkını dava dışı ... ve ...'a temlik ettiğini, davacının taleplerinin usul ve yasaya aykırı olduğunu savunarak davanın reddini dilemiştir.

III. MAHKEME KARARI

1. ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 20.03.2015 tarihli ve 2015/202 E., 2015/105 K. sayılı ilamıyla; ... Nöbetçi Tüketici Mahkemesinin görevli olduğunun tespitine, Mahkemenin görevsizliğine, dava şartı noksanlığı nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiştir.

2. Dosyanın gönderildiği ... 3. Tüketici Mahkemesinin 01.07.2015 tarihli ve 2015/301 E., 2015/509 K. sayılı ilamıyla; Mahkemenin görevsizliği nedeniyle davanın usulden reddine, görevli ve yetkili Mahkemenin ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesi olduğuna karar verilmiştir.

3. Olumsuz görev uyuşmazlığı nedeniyle dosyanın gönderildiği Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 06.03.2017 tarihli ve 2017/493 E., 2017/1875 K. sayılı ilamıyla; eldeki davada uyuşmazlığın 6502 sayılı Kanun kapsamında kalmadığı, davanın genel hükümlere göre Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerektiği gerekçesiyle ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin yargı yeri olarak belirlenmesine karar verilmiştir.

4. Yargı yeri olarak belirlenen Mahkemenin 10.04.2018 tarihli ve 2017/173 E., 2018/289 K. sayılı ilamıyla; davacı ile davalı arasında akdedilen sözleşmede 30 aylık sürenin temerrüt süresi olduğunun açıkça ifade edildiği, bağımsız bölümün davalıya 12.04.2010 tarihinden itibaren en geç 30 aylık süre sonunda teslim edilmesi gerekirken 13.03.2014 tarihinde teslim edildiği, bu kapsamda usul ve esasa uygun hüküm vermeye elverişli bilirkişi raporunda 30 aylık sürenin sonunun 12.10.2012 tarihi olduğu ve bu tarihten 13.03.2014 tarihine kadar davacının talep edebileceği ecrimisil miktarının 20.602,10 TL olduğunun belirtildiği gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile 20.602,10 TL'nin 10.000,00 TL'si açısından dava tarihinden itibaren, 10.602,10 TL'si açısından ıslah tarihi olan 19.03.2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Mahkeme kararına karşı, süresi içinde davacı vekili ve davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizin 29.09.2020 tarihli ve 2020/4847 E., 2020/5128 K. sayılı ilamıyla; davalının sair ve davacının tüm temyiz itirazları incelenmeksizin dosya içerisinde davacı ile dava dışı ... arasında yapılan 11.02.2015 tarihli devir protokolü başlıklı belgeye göre davacının 12.04.2010 tarihli gayrimenkul satış sözleşmesinden doğan her türlü hakkını dava dışı ...'a devrettiğinin anlaşılmış olduğu, anılan belge altında devredilen hisse yüzdeleri açıklattırılarak, belgenin değerlendirilmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, bu husus üzerinde durulmadan yazılı şekilde karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle, kararı bozulmasına karar verilmiştir.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; bozma ilamına uyularak 11.02.2015 tarihli belgedeki hisse yüzdelerinin davacı tarafa açıklattırıldığı, davacıya ait hissenin tamamının % 50'sinin ...'a, % 50'sinin ...'a devredildiği yönünde 25.11.2021 tarihli dilekçe ile davacı vekilince açıklamada bulunulduğu, sözleşmenin devri halinde devralan asıl sözleşmenin tarafı konumuna geçtiği ve asıl sözleşmenin tüm hükümleri kendisini bağlayıcı hale geldiği, bu bağlamda 11.02.2015 tarihli belgede devralanın (... ve ...), devredenin (davacı ...), sözleşmede kalan tarafın (davalı temsilcisi olarak T. ... A.Ş.) imzası bulunduğu, bu belgenin sözleşmenin devri niteliğinde olduğu, sözleşmenin devrinde, devreden taraf ise tümüyle sözleşmeden çıktığından sözleşmeden doğan hak ve borçlar da tümüyle devralana geçtiği, davacı tarafın sözleşmeye dayalı olarak geç teslim nedeniyle talepte bulunamayacağı, bu hakkın 11.02.2015 tarihli belgede de saklı tutulmadığı, devralanlar ... ve ...'a geçtiği, davacı tarafın bu davada aktif husumet ehliyeti bulunmadığı gerekçesiyle aktif husumet yokluğundan usulden reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuran

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili; söz konusu devir protokolü incelendiğinde sadece satış sözleşmesinin tarafını değiştirdiğini, mahrum kalınan kira alacağının devrini içermediğini, devir protokolünde buna ilişkin açık bir irade beyanı da olmadığını, irade beyanında sadece taşınmazın mülkiyetine ve mülkiyet hakkını iktisabında davalı kuruma ödenecek bedelin devrinin kararlaştırıldığını, söz konusu mahrum kalınan kira bedeli alacağının devri iradesi olmadığını, devir protokolü ile devredilen gayrimenkulün devredilen bedeline de yansıtılmadığını, Yerel Mahkeme gerekçesinin sözleşmenin tüketici olan müvekkili aleyhine yorumlanmasından başka bir şey olmadığını, eksik inceleme üzerinden ve yanlış tespit ve değerlendirmelerle karar verildiğini ileri sürerek, kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, taşınmazın geç tesliminden kaynaklı gecikme tazminatının (kira kaybı alacağının) tahsili istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun Sözleşmenin devri başlıklı 205 inci maddesi.

2. Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 20.06.2011 2011/2668 E., 2011/9731 K. sayılı ilamının sözleşmenin devri konusunda ilgili kısmı şöyledir: "...Dosya içerisinde mevcut Davacı ile dava dışı... arasında tanzim edilen 15.03.2010 tarihli devir sözleşmesine göre; Davacının sözleşmeden doğan her türlü hak ve yetkilerini dava dışı...’a devrettiği anlaşılmaktadır. Eldeki Davanın, devir sözleşmesi tarihinden sonra 03.09.2010 tarihinde açılmış olduğu anlaşılmış olmasına göre; davacının anılan sözleşme uyarınca eldeki davayı açma hakkının bulunmayıp, bu nedenle davanın husumetten reddi gerekirken yazılı şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir..."

3.Değerlendirme

Dava dosyasının incelenmesinde; Mahkemece bozma ilamı doğrultusunda değerlendirme yapıldığı, davacının dava dışı ...'dan 12.04.2010 tarihli gayrimenkul satış sözleşmesinden doğan hakları 16.10.2012 tarihinde devraldığı, söz konusu sözleşmeye davalının da muvafakat verdiği, davacının da 11.02.2015 tarihinde 12.04.2010 tarihli sözleşmeden doğan tüm haklarını dava dışı ...'a %50, ...'a %50 hisse olarak devrettiği, söz konusu sözleşmeye davalının muvafakat verdiği, 11.02.2015 tarihli protokolde bu hususun açıkça "Devir eden ... T.C. Başbakanlık Toplu Konut İdaresi ile akdeylediği 12.04.2010 tarihli gayrimenkul satış sözleşmesinden doğan her türlü haklarını ve bu sözleşmeye göre bu protokol tarihine kadar yaptığı ödemeler tutarını devir alan ...'a temlik etmiştir. Devir alan ... da 12.04.2010 tarihli gayrimenkul satış sözleşmesinden doğan her türlü hakların kendisine devrini ve borçların naklini, bu devir ve nakle herhangi bir engel bulunmadığını ve bu sözleşme gereği yapılan ödemeler tutarının temlikini kabul etmiştir. " şeklinde ifade edildiği, davacının 6098 sayılı Kanun'un 205 inci maddesi gereğince taşınmazın geç tesliminden kaynaklı gecikme tazminatı (kira kaybı alacağı) hakkı da dahil olmak üzere sözleşmeden doğan tüm haklarını devrettiği, emsal içtihat da gözetilerek davacının aktif husumetinin olmadığı anlaşılmakla davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun kararın ONANMASINA,

Bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine,

6100 sayılı Kanun’un Geçici 3 üncü maddesi atfıyla 1086 sayılı Kanun’un 440 ıncı maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,

27.11.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.