Logo

3. Hukuk Dairesi2023/1427 E. 2023/3185 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı ile davalı arasında imzalanan adi ortaklık sözleşmesinin, taraflarca anlaşılarak feshedildiğinin tespiti davasında davacının hukuki yararının bulunup bulunmadığına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davacı ile davalı arasında imzalanmış ve geçerli olan 10.06.2018 tarihli adi ortaklığın tasfiyesi sözleşmesinin, adi ortaklık ilişkisinin varlığı veya yokluğu ve devam edip etmediği hususunda ortaya çıkan uyuşmazlığın çözümüne katkı sağlayacağı ve davacının bu hususu, açılacak bir eda davasında savunma olarak ileri sürebileceği değerlendirilerek davacının hukuki yararının olmadığı gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi

Taraflar arasındaki adi ortaklıktan çıktığının tespiti davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, yeniden esas hakkında davanın reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili; davalı ile müvekkilinin 24.10.2014 tarihinde noterde adi ortaklık sözleşmesi imzaladıklarını, temsil yetkisinin davalıda olduğu adi ortaklığın konusunun konut yapımı ve satımı olup ortaklık süresince 3 tane site inşaa edildiğini, site inşaatları bitince davalı ile müvekkili arasında 07.06.2018 ve 10.06.2018 tarihli tasfiye sözleşmeleri imzalandığını, tasfiye sözleşmeleri sonrası adi ortaklığın tek ortağının ve sahibinin davalı olduğunu, akabinde davalının alacaklıların adi ortaklık ilişkisi nedeniyle aleyhine icra takibi başlattıklarını ve alacaklarını talep ettiğini ileri sürerek; 10.06.2018 tarihinde adi ortaklıktan çıktığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili; asliye hukuk mahkemesinin görevli olduğunu, arabulucuk dava şartının yerine getirilmesi gerektiğini, davacının ortaklığa sermaye koymadığını, davacı ile müvekkilinin aralarında ayrılma protokolü imzaladıklarını ancak bu protokolün aşırı yararlanma hükümleri gereğince geçersiz olduğunu, ortaklıktaki hissesine düşen kârı ve sermayeyi alamadığını, 11.000.000,00 TL ortaklıktan alacaklı olduğunu, ortaklık kapsamında 5 ayrı proje yaptıklarını, son projenin halen iskan ruhsatı alınmadığı için tamamlanmadığı ve kısmen işlerinin devam ettiği, tasfiye tarihi itibariyle inşaatın %85'inin tamamlandığını, ortaklığın henüz tasfiyesinin yapılmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacının %50 oranında ortak olduğu adi ortaklığın 24.10.2014 tarihinde imzalanan sözleşme ile kurulduğu, sözleşmenin 5 inci maddesi ile ortaklığın süresinin 24.10.2014 tarihinden başlamak üzere 5 yıl olarak belirlendiği, sözleşmenin 13 üncü maddesine göre adi ortaklığın münferiden davalı ... tarafından temsil edileceğinin kabul edildiği, tarafların bir araya gelerek 07.06.2018 tarihli "Adi Ortaklığın Tasfiyesi Sözleşmesi" başlıklı sözleşme ile adi ortaklığı feshettiklerine ilişkin sözleşme yaptıkları, akabinde 10.06.2018 tarihli "Adi Ortaklığın Tasfiyesi Sözleşmesi" başlıklı sözleşme ile yeni bir sözleşme yaptıkları ve sözleşmenin 7 nci Maddesi ile; "... bu sözleşmenin imzalanmasından evvel taraflar arasında aktedilmiş ortaklığa ve ibralara ilişkin tüm sözleşmeler, bu sözleşme ile geçersiz hale geldiği kabul ve taahhüt ederler" şeklinde tarafların ortak rızaları ile önceki tarihli sözleşmelerin ortadan kaldırılarak yeni bir fesih ve tasfiye sözleşmesi yaptıkları, taraflar arasında kurulan adi ortaklık sözleşmesinin 5 yıl süreli olmasına rağmen 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 639 uncu maddesinin dördüncü bendi kapsamında süresi dolmadan tarafların karşılıklı ortak iradeleri ile süresinden önce 10.06.2018 tarihinde adi ortaklığın feshedildiği, taraflar arasında adi ortaklık sözleşmesinden kaynaklı çok sayıda ihtilafın bulunduğu, ... 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/730 E. sayılı dosyasından adi ortaklığın tasfiyesine yönelik dava olduğu, ceza soruşturmalarının bulunduğu, yine davacı tarafından adi ortaklıktan kaynaklanan ihtilaflar kapsamında Mahkemenin 2019/373, 2019/393, 2019/394, 2019/395, 2019/396, 2019/397, 2019/398, 2019/399, 2020/19, 2020/20 E. sayılı dava dosyalarından üçüncü kişiler aleyhine açtığı menfi tespit davalarının bulunduğu, dolayısıyla davacının ortaklığın feshedildiğinin tespitini talep etmesinde hukuki menfaatinin bulunduğu gerekçesiyle, adi ortaklığın taraflar arasında düzenlenen 10.06.2018 tarihli "adi ortaklığın tasfiyesi" başlıklı protokol ile feshedildiğinin tespitine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı vekili; davacının davayı açmakta hukuki yararının bulunmadığını, taraflar arasında imzalanan 24.10.2014 tarihli adi ortaklık sözleşmesinin feshi ve tasfiyesi ile ilgili ... 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/730 E. sayılı davasının devam ettiğini, Mahkemece birleştirme kararı verilmediğini, davacı adi ortaklıktan çıktığının tespitine karar verilmesini talep ettiği halde Mahkeme talebi aşarak adi ortaklığın feshedildiğine karar verdiğini, adi ortaklığın tasfiyesi davası mahiyeti itibariyle hem tespit hem tasfiyeye ilişkin eda davası niteliğinde olduğunu, Mahkemece verilen kararın infaz kabiliyetinin bulunmadığını ileri sürerek, kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacının münhasıran taraflar arasında adi ortaklık ilişkisinin sona erdiğini tespit ettirmekte hukuki yararı bulunmadığını, adi ortaklık ilişkisinin varlığı ya da yokluğunun devam edip etmediği taraflar arasında ortaya çıkan uyuşmazlığın çözümüne katkı sağladığı ölçüde mahkemece değerlendirileceği, davacının bu davada ileri sürdüğü hususları taraflar arasında görülen adi ortaklığın tasfiyesine ilişkin ... 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/730 E. sayılı dosyasında savunma olarak ileri sürmesinin mümkün olup bu hususta ayrı bir tespit davası açmakta hukuki yararın bulunmadığını, Mahkemece davanın hukuki yarar yokluğu nedeniyle usul yönünden reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmesinin doğru olmadığı gerekçesiyle; davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, davacının talebi ile ilgili yeniden hüküm kurulmasına, davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usul yönünden reddine oy çokluğu ile karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili; Bölge Adliye Mahkemesi kararının hukuka uygun olmadığı gibi dosyaların seyri ve içeriği ile de örtüşmediğini, adi ortaklığın feshi davasının 17.12.2019 tarihinde, temyize konu davanın ise 03.07.2019 tarihinde açıldığını, hukuki yararın bulunup bulunmadığının davanın açıldığı tarihe göre belirleneceğini, bu davanın açıldığı tarihte derdest olmayan bir dava gerekçe gösterilerek hukuki yararının bulunmadığından söz edilemeyeceğini, bu davanın açıldığı süreçte davalının geçmişe dönük senet düzenlemesinden dolayı müvekkil hakkında pek çok icra takibi başlatıldığını, müvekkile karşı yapılan icra takiplerinde ve açılan davalarda adi şirket ilişkisinin sona ermediği hususunun ileri sürülmediğini, müvekkil ile davalı arasındaki adi şirket ilişkisinin sona erip ermediği hususunun tespitinde müvekkilin hukuki yararı bulunduğunu, bu davanın konusunun adi şirket ilişkisinin sona erip ermediğine ilişkin olduğunu, şirketin sona ermesi ile tasfiyesinin birbirinden farklı kavramlar olduğunu, adi şirketin sona erip ermediği hususu adi şirketin taraflarının dışında üçüncü kişileri de ilgilendirdiğini, ... 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/730 E. sayılı dava dosyasının konusunun taraflar arasındaki tasfiye sözleşmelerinin geçerli olup olmadığı, söz konusu tasfiye sözleşmeleri çerçevesinde tarafların birbirlerinden alacaklı olup olmadıklarına ilişkin olduğunu, her iki davanın konusu ile etkilerinin birbirlerinden farklı olduğunu, bu dava ile söz konusu haksız ve kötü niyetli geriye etkili bonoların tanzim edilerek icraya konulduğu süreçte müvekkile hukuki yarar temin edeceğini, adi ortaklığın 10.06.2018 tarihinde bitirildiğini, müvekkil aleyhine 2019 yılı Haziran ve Temmuz aylarında icra takiplerinin başlatıldığını, tasfiye protokolünde borcun olmadığını, varsa dahi eski ortak ...'un sorumlu olacağını, işlerin bittiğinin yazdığını, dosya içinde bulunan bir kısım tanık beyanlarının da dikkate alınmasını talep ettiklerini, davalı tarafın adi ortaklığın tasfiye edilmediğine ilişkin talep ve iddiaları bulunduğundan muarazanın söz konusu olduğunu, taraflar arasında bir tasfiye protokolünün varlığı ve bu protokolün gerekleri karşılıklı olarak taraflarca yerine getirilmesi halinde adi ortaklığın tasfiyesinin sağlanmış olacağı, Mahkemelerin ancak bu protokolde yerine getirilmeyen ifalar için tasfiyeye müdahil olacağını, iki ortaklı bir yapıda bir ortağın ayrılması ile adi ortaklığın son ereceğini, adi ortaklığın sona ermesinden sonra oluşacak borçlardan eski ortağın sorumlu olmayacağını ileri sürerek, kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, adi ortaklık sözleşmesinin taraflarca anlaşılarak fesh edildiğinin tespitine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 106 ncı maddesinin ikinci fıkrası ile 114 üncü maddesinin birinci fıkrasının (h) bendi,

3. Değerlendirme

1.Tarafların 24.10.2014 tarihinde noterde adi ortaklık sözleşmesi imzaladıkları, adi ortaklığın konusunun konut yapımı ve satımı olduğu, ortaklık süresince 3 tane site konutu inşaa edildiği, site konut inşaatları bitince taraflar arasında 07.06.2018 ve 10.06.2018 tarihli tasfiye sözleşmelerinin imzalandığı, davalının borçlularının adi ortaklık ilişkisi nedeniyle aleyhine icra takibi başlattıklarını ve alacaklarını talep etmeleri nedeniyle 10.06.2018 tarihinde adi ortaklıktan çıktığının tespiti talep edilmiş, davalı ise davacı ile aralarında ayrılma protokolü imzaladıklarını ancak bu protokolün aşırı yararlanma hükümleri gereğince geçersiz olduğunu, fiili olarak tasfiye yapılmadığını, ortaklıktaki hissesine düşen kârı ve sermayeyi alamadığını, 11.000.000,00 TL ortaklıktan alacaklı olduğunu, ortaklık kapsamında 5 ayrı proje yaptıklarını, son projenin halen iskan ruhsatı alınmadığı için tamamlanmadığı ve kısmen işlerinin devam ettiğini, tasfiye tarihi itibariyle inşaatın %85'inin tamamlandığını, ortaklığın henüz tasfiyesinin yapılmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

2. Taraflarca kabul edildiği üzere taraflar arasında 10.06.2018 tarihli "adi ortaklığın tasfiyesi sözleşmesi" imzalanmıştır. Öğreti ve uygulamada kural olarak davacının hukuki korunma ihtiyacını başka bir yolla tamamen giderebilmesinin mümkün olduğu hallerde, soyut hukuki ilişkinin tespitini istemekte hukuki yarar bulunmamaktadır.

3. Taraflar arasında imzalanan 10.06.2018 tarihli geçerli sözleşmenin; adi ortaklık ilişkisinin varlığı ya da yokluğu, devam edip etmediği ve taraflar arasında ortaya çıkan uyuşmazlığın çözümüne katkı sağladığı ölçüde mahkemelerce değerlendirileceği ve böylece açılacak bir eda davasında davacı tarafça savunma olarak ileri sürebileceği anlaşılmakla, davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle,

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

09.11.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.