Logo

3. Hukuk Dairesi2023/2215 E. 2024/395 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Geçersiz bir arsa satış sözleşmesi nedeniyle sebepsiz zenginleşme ve tazminat istemine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Bozma kararında belirtilen hususlar doğrulanarak, geçersiz sözleşme nedeniyle ödenen bedelin iade tarihindeki denkleştirilmiş karşılığının davacıya ödenmesine, ancak ruhsatsız ve yeşil alanda kalan bina nedeniyle davalının zenginleşmediği gözetilerek davacının tazminat isteminin reddine karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2015/409 E., 2017/529 K.

Taraflar arasındaki tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece bozmaya uyularak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili; müvekkilinin dava konusu taşınmazı 16.12.1996 tarihinde haricen satın aldığını, davalı tarafından bir pürüz olduğu bildirilerek geçte olsa tapunun verileceğinin bildirildiğini, müvekkilinin aldığı bu arsa üzerinde üç katlı bina yaparak ikamet etmeye başladığını ancak yaptığı araştırmada arsanın hazineye ait olduğunu öğrendiğini, ifası imkansız bir satış yapılarak müvekkilinden 350,00 TL tahsil edildiğini ileri sürerek; 350,00 TL'nin sebepsiz zenginleşme hükümlerince 1996 yılından bu yana işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline ve satış nedeniyle (üç katlı bina inşa ederek) uğradığı zararın tazmini için davalı aleyhine fazlaya ilişkin hakları saklı kalması kaydıyla ile 10.000,00 TL tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili; alacağın zamanaşımına uğradığını, davacının iddia ettiği gibi kendisini oyalamadığını, bakiye alacağın ödenmesini beklediğini, davacının yükümlülüklerini yerine getirmediği gibi devir işlemini yapmaktan kaçındığını, bu süre içerisinde imar planı uygulamasında müvekkilinin sattığı taşınmazın yeşil alan olarak belirlendiğini, satış tarihinde satılan yerin yeşil alan olmadığını, davacının zararının bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 23.06.2014 tarihli ve 2011/23 E., 2014/350

K. sayılı kararıyla; taşınmazın tapusuz ve üzerindeki binanın ruhsatsız olduğu, imar planında park sahası içerisinde kaldığı, taşınmaz üzerindeki binanın 3194 sayılı Kanun'un 32 nci maddesi gereğince yıkılması gereken bir yapı olduğundan hukuki anlamda ekonomik değeri olmadığı, davacıya davalı tarafından arsa satıldığı, taşınmaz üzerine ruhsatsız bina yapılmasında kusurunun olmadığı gerekçesiyle; 350,00 TL bedelin 16.12.1996 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Mahkeme kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairenin 22.06.2015 tarihli ve 2014/18836 E., 2015/11557 K. sayılı ilamıyla; "Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, tarafların temyiz nedeni yaptıkları konulara göre davalı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde görülmeyerek reddedilmiştir.

Davacı vekilinin temyiz itirazlarına gelince;

(...)

Davacı tarafça dayanılan 16.12.1996 tarihli harici satım sözleşmesi resmi biçimde yapılmadığından MK'nun 634.maddesi, TMK'nun 706.maddesi, BK.nun 213.maddesi ve Tapulama Kanununun 26.maddesi uyarınca geçersizdir. O nedenle, geçerli sözleşmelerde olduğu gibi taraflara hak ve borç doğurmadığından taraflar geçersiz sözleşme uyarınca verdiklerini karşı taraftan isteyebilirler. Ancak, ülkemizde yaşanan enflasyonun uzun yıllardan beri yüksek oranda seyretmesi nedeniyle paranın değer kaybı, bununla ters orantılı olarak devamlı düşmekte olduğundan paranın verildiği tarihteki alım gücü ile iade tarihindeki alım gücü çok farklı ve adaleti denkleştirmeyecek oranda azdır. Bu nedenle, hukuken geçersiz sözleşmeler sebepsiz zenginleşme kuralları uyarınca tasviye edilirken, denkleştirici adalet kuralı gözardı edilmemelidir. Ancak, burada denkleştirme yapılırken iade alacaklısının geçersiz sözleşmenin ifa edilmeyeceğini öğrendiği tarihe göre iade kapsamı belirlenmelidir.

Satım bedelinin iade tarihindeki ulaştığı bedel belirlenirken ödenen paranın çeşitli ekonomik etkenler nedeniyle azalan alım gücünün enflasyon, tüketici eşya fiyat endeksi, altın, işçi ücretlerindeki artış ve döviz kurlarındaki artış ortalamaları gözönünde tutulmalıdır.

Kural bu olmakla birlikte, davacı dava dilekçesinde 350,00 TL nin 1996 yılından bu yana işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsili talebinde bulunmuştur. Bu durum, davacının satım bedelinin iade tarihindeki karşılığı belirlenir iken taleple bağlılık ilkesinin gözönünde bulundurulmasını gerektirir.

O halde Mahkemece; öncelikle ifanın imkansız hale geldiği tarih tespit edilerek, yukarıda açıklanan ilkeler gereğince satım sözleşmesinde belirlenen ve ödenen 350,00 TL olan ödeme tutarının ifanın imkansız hale geldiği tarih itibariyle, bilirkişi marifetiyle denkleştirici adalet ilkesinin uyarlanması ve ortaya çıkacak miktara (taleple bağlılık ilkesi de gözetilerek) hükmedilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

(...)

Mahkemece, davacı tarafın binaya yönelik tazminat talebi hakkında gerekçede açıklama yazılmasına rağmen hüküm fıkrasında talep hakkında karar verilmemesi doğru görülmemiştir." şeklinde karar bozulmuştur.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin ilam başlığında tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; dava konusu parselin 25.10.1999 tarihli Encümen Kararı ile imar ıslah uygulamasına girdiği, imar uygulamasının 21.08.2010 tarihinde tapu sicil müdürlüğü tarafından tescil edildiği, dava konusu taşınmazın tapusuz ve üzerindeki binanın ruhsatsız olduğu, imar planında park sahası içerisinde kaldığı, bu nedenle dava konusu yapılan taşınmazın yasal hale gelme durumunun olmadığı, taşınmazın üzerindeki binanın 3194 sayılı Kanun'un 32 nci maddesi gereğince yıkılması gereken bir yapı olduğundan hukuki anlamda ekonomik değerinin bulunmadığı gerekçesiyle; davanın kısmen kabulüne, dava konusu taşınmaz için 16.12.1996 tarihinde ödenen 350,00 ETL'nin 14.01.2011 tarihindeki değerinin denkleştirici adalet ilkesine göre 8.671,50 TL, işlemiş yasal faizinin ise 1.637,75 TL olmak üzere toplam 10.309,25 TL alacağın davalıdan tahsiline, dava konusu binaya yönelik tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuran

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacı vekili; hükme esas alınan bilirkişi raporunun eksik inceleme neticesinde tanzim edildiğini, ek bilirkişi raporu alınmadığını, müvekkilin arsa üzerine yaptığı üç katlı binanın rayiç değer hesaplamasının yapılmadığını, imar uygulaması yapılan ve yeşil alana ayrılan arazinin üzerinde hali hazırda fiilen bu yeşil alan uygulaması yapılmadığını, yargılama devam ettiği süreçte arsanın tapusu davalı üzerine kayıtlı olup müvekkilin ise bu arsayı alan iyiniyetli üçüncü kişi olduğundan arsa üzerine yapı ruhsatı olmasa bile inşa ettiği üç katlı evi bulunduğunu, tespit edilen alacak kalemlerinin denkleştirici adalet ilkesi ile bağdaşmadığını, müvekkilinin davalının tapu tescilinin gerçekleşeceğine yönelik beyanlarına güvendiğinden söz konusu yerde üç katlı bina yaparak ilgili yerde ailesiyle birlikte ikamet etmeye başladığını, davalının ağır kusurlu olduğunu, davalının imar sürecini müvekkilden sakladığını, müvekkilinin hem satış bedeli hem de yaptığı üç katlı bina sebebiyle zarara uğradığını, tespit edilen uyarlama bedelinin zararı karşılamadığını, müvekkilinin munzam zararının miktarı tayin edilerek zararın tazmini gerektiğini ileri sürerek, kararın bozulmasını talep etmiştir.

2. Davalı vekili; arazinin satış bedelini ve tapu masraflarını davacı ödemediğinden tapuda tescil işlemi gerçekleştirilemediğini, davaya konu parselin satıldığı 1996 tarihinde yeşil alan olmadığını, davada usule ilişkin sair itirazlarının karşılanmadığını, zamanaşımı savunmasına ilişkin olumlu veya olumsuz bir değerlendirme yapılmadığını ileri sürerek, kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, sebepsiz zenginleşmeden kaynaklı alacak ve tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

09.05.1960 tarihli ve 21/9 ile 04.02.1959 tarihli ve 13/5 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararları,

3. Değerlendirme

Temyize konu edilen Mahkeme kararının; uyulan bozma kararında gösterildiği şekilde inceleme ve araştırma yapılarak yine bozma kararında belirtilen hukuki esaslar gereğince verildiği, bozma kararının kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan kısımlara yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine imkan bulunmadığı, hükme esas alınan bilirkişi raporunun somut olaya uygun olduğu, dava konusu taşınmaz üzerinde ve ruhsatsız olarak inşa edilen yeşil alan içerisinde kalan bina nedeniyle davalının bir zenginleşmesinin bulunmadığı anlaşılmakla; taraf vekillerinin temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun bulunan kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Mahkeme kararının 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 439 uncu maddesi uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz edenlere yükletilmesine,

6100 sayılı Hukuk Mahkemeleri Kanunu'nun Geçici 3 üncü maddesi atfıyla 1086 sayılı Kanun'un 440 ıncı maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

25.01.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.