"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı taraf vekilleri ile ihbar olunan ... vekili ve ihbar olunan...mirasçısı ...tarafından temyiz edilmiş; davalı vekili ve ihbar olunan ... vekili tarafından incelemenin duruşmalı yapılması istenilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 11.06.2024 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.
Belli edilen günde gelen davacılar ... ve diğerleri vekili Avukat ..., davalı ... vekili Avukat ... ve ihbar olunan ...'nın sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen saat 14.00'te Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü: 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 61 inci maddesi uyarıca; davanın ihbarı, ihbar olunanı davanın tarafı haline getirmeyeceğinden, davada taraf sıfatı bulunmayan ve hakkında hüküm kurulmayan ihbar olunanlar ... ve Hasan mirasçısı Mehmet Bülent'in temyiz dilekçelerinin reddine karar vermek gerekmiştir.
I. DAVA
Davacı vekili; müvekkilinin 20.10.2001 vade tarihli üç ayrı emre yazılı senetten kaynaklanan toplam 250.000,00 USD’lik alacağının tahsili için Üsküdar 1. İcra Müdürlüğünün 2002/10115 E. ve 2002/10116 E. sayılı dosyaları ile icra takibi yaptığını, takip borçlularının borca ve imzaya itiraz ettiklerini, müvekkili ile borçlular vekilinin 22.01.2003 tarihli protokolü düzenlediklerini, ancak imza tarihinde borçlu vekilinin işten yasaklı olması nedeniyle protokolün uygulanamadığını, anılan protokolde; “…borcun bu doğrultuda ödeneceği, karşı tarafın ceza davasındaki sahtecilik iddiasından vazgeçeceği ve imzaya itirazdan feragat edileceği…” hususlarının kararlaştırıldığını, daha sonra karşı tarafın imzadan imtina ettiğini ve takip dosyalarındaki senet asıllarını sahteleri ile değiştirdiğini, icra müdürü Hasan ile icra memuru ...'un bu olaya iştirak ettiklerini, olayla ilgili olarak Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulunulduğunu, alacağın tahsil imkânı kalmadığını, 250.000,00 USD tutarındaki senetlerden kaynaklı icra takibine konu olan ve miktarı belirlenen TL alacağının tahsili ile bu miktarın geç ödenmesi halinde uğranılan zararın karşılanması gerektiğini, enflasyon nedeniyle mevduat ve devlet tahvillerine uygulanan yüksek faiz oranlarından faydalanma imkanından yoksun bırakılan müvekkilinin uğradığı ve zaman içinde uğrayacağı zararların bilinememesi ve yapılacak incelemeler sonucu ortaya çıkması mümkün bulunduğunu ileri sürerek; fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla, şimdilik 50.000,00 TL maddi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş; 05.12.2012 tarihli olan dilekçesi ile dava tarihi olan 05.12.2003 tarihi itibariyle asıl alacak 383.360,00 TL, işlemiş faiz 233.061,54 TL toplamı 616.421,54 TL alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faizi ile tahsilini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili; iddianın gerçeği yansıtmadığını, Üsküdar 1. İcra Müdürlüğünde görevli olan icra müdürü Hasan ile icra memuru ... hakkında açılan Üsküdar 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 2003/777 E. sayılı ceza dosyasının bekletici mesele yapılması gerektiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 17.07.2014 tarihli ve 2009/282 E., 2014/233 K. sayılı kararıyla; takip konusu senetlerin şirketi temsil ve ilzama yetkili olmayan kişi tarafından keşide ve ciro edildiği, bu senetlerden dolayı şirketin sorumlu olmasının söz konusu olmadığı, senetlerin asıl ya da fotokopi olmalarının farklılık arzetmediği, esasen senetlerin tahsil kabiliyeti bulunmadığından davalının da sorumlu olmasının söz konusu olmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkeme kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 16.02.2016 tarihli ve 2015/91 E., 2016/1824 K. sayılı ilamıyla; "…Dosya arasındaki bilgi ve belgelerden; davacılar tarafından dava dışı borçlular hakkında 11.12.2002 tarihinde Üsküdar 1. İcra Dairesinin 2002/10115 ve 10116 sayılı dosyaları ile takip başlattıkları, borçluların takip konusu senetteki borca ve imzaya itiraz ettikleri, İcra Hukuk Mahkemesi tarafından takip konusu üç adet senet üzerinde grafoloji uzmanı bilirkişiye inceleme yaptırılarak alınan raporda, senetlerin zemin görüntüsünün ve matbu yazıların piyasada hazır basılmış ve satılmakta olan senet koçanlarından renkli elektronik tarayıcılar ile taranıp aynen elde edildiği, bu işlemlerden sonra birinci hamur kağıdına pullar yapıştırıldıktan sonra elde edilen bu senet görünümünün üzerine, elle doldurulmuş gibi görünen yazılar ile senetlerdeki imzaların bilgisayar ortamında yerleştirilerek ön ve arka taraflarından renkli çıktı alınarak işlemin tamamlandığı, her üç senedin sahte olduklarının belirtildiği ve bu nedenle Üsküdar 1. İcra Hukuk Mahkemesinin 2007/562 ve 563 Esas sayılı dosyalarında her iki icra takibinin iptaline karar verildiği anlaşılmaktadır.
Takip konusu senetlerin, borçlu vekilinin talebi ile icra memurunun refakatinde özel bilirkişi incelemesi yaptırılması ve renkli fotokopisinin çektirilmesi için icra dairesi dışına çıkarıldığı hususu ile sahte oldukları hususu ihtilafsızdır. İcra dairesine verilen senetlerin başlangıçta mı orijinal olarak verilmediği, yoksa bilahare mi sahteleri ile değiştirildiği tespit edilememiş ise de; davacı takip alacaklıları, icra dairesine teslim ettikleri senet asıllarının sahteleriyle değiştirildiği iddiasıyla icra müdürü ve icra memuru hakkında suç duyurusunda bulunmuşlardır. Açılan ceza davasının yargılaması sonunda, Üsküdar 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 2008/362 E., 2008/725 K. sayılı kararı ile her iki sanığın senetlerin ilk takibe konduğu sırada, ya da fotokopi çektirildikten sonra geri getirildiğinde orijinal senet yerine sahtesinin konulduğunu yaptıkları işin gereği olarak bilmeleri gerektiği, en hafif değerlendirme ile sanıkların ihmallerinin bulunduğu gerekçesiyle görevi ihmal suçundan cezalandırılmalarına karar verilmiş, karar 4. Ceza Dairesi tarafından onanarak 22.04.2010 tarihinde kesinleşmiştir.
Üsküdar 3. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından tanık olarak dinlenen icra müdür yardımcısı Faik Yıldırım'ın 30.06.2004 tarihli duruşmadaki beyanında; alacaklı vekilinin getirdiği senetlerin aslını ve fotokopilerini aldığını, fotokopilerini onaylayıp dosyasına koyduğunu, asıllarına herhangi bir şey yazmayıp kasaya koyduğunu belirtmiş olduğu görülmüştür. Takip talebini alan icra müdürü, alacaklının kambiyo senedinin aslını takip talebine eklediğini, senedin kambiyo senedi olup olmadığını, alacaklının yetkili hamil olduğunu, kombiyo senedinin borçlusu olan kişiye karşı takip yaptığını ve vadesinin geldiğini görürse borçluya ödeme emri gönderir. Senet asıllarına da icra dairesi kaşesi ve icra dosya numarasını vurduktan sonra icra kasasına alması gerekir. Takip konusu senet asıllarına bu şekilde işlem yapılmadığı icra müdür yardımcısının beyanından anlaşılmaktadır. Zira bu şekilde işlem yapılmış olsaydı senetlerin fotokopileri çekilip getirildikten sonra sahteleriyle değiştirildikleri kolayca anlaşılabilirdi. Nitekim senet asıllarının inceleme yaptırılması ya da fotokopilerinin çektirilmek üzere memur nezaretinde icra dairesi dışına çıkartılması da genel uygulamaya ve hayatın olağan akışına uygun değildir. Senet aslını incelemek isteyen borçluya, icra dairesinde memur gözetiminde incelemesine izin verilip sonrasında tekrar kasaya konulması gerekir. İcra dairesi görevlilerinin senet asıllarının icra dairesi dışına çıkartılmasına izin vermeleri doğru olmamıştır.
Mahkeme kararında, dava konusu senetler ile bu davanın konusu olmayan senetler karıştırılmıştır. Davaya konu olan Üsküdar 1. İcra Dairesinin 2002/10115 sayılı takip dosyasındaki 20.10.2001 vadeli 100.000 USD'lik iki adet senedin Metin Özharat tarafından keşide edilerek lehdar ...'ya verildiği, onun tarafından da davacılar murisi ...'ya ciro edildiği anlaşılmaktadır. Yine Üsküdar 1. İcra Dairesinin 2002/10116 sayılı takip dosyasındaki 20/10/2001 vadeli 50.000 USD'lik senedin Piramit İnşaat Depoculuk Sanayi ve Ticaret A.Ş. adına Metin Özharat tarafından, kendisi lehdar gösterilerek keşide edildiği ve sonrasında davacılar murisi ...'ya ciro edildiği görülmektedir. Mahkemenin, şirketin kendisini temsil ve ilzama yetkili olanların imzalarını taşımayan senetlerden dolayı sorumlu tutulamıyacağı gerekçesi de yerinde değildir. Zira dava konusu senetlerin tamamı şirket adına düzenlenmediği gibi, şirket adına senet düzenleyen Metin Özharat'ın şahsen sorumlu olacağı hususunun gözetilmemiş olması da doğru olmamıştır.
Şu halde, 6098 sayılı TBK'nın 74. maddesi (818 sayılı BK m. 53) uyarınca, ceza mahkemesinin mahkumiyet kararı ile maddi olgu belirlemesinin hukuk hâkimini bağlayacağı hususu ile yukarıda açıklanan hususlar gözetilerek, icra dairesi görevlilerinin davacılar tarafından başlatılan icra takiplerinin sonuçsuz kalmasına sebep olduklarından, davalının icra dairesi görevlilerinin kusurlu eylem ve işlemlerinden sorumlu olduğu sonucuna varılmalıdır. Mahkemece, davacıların uğradıkları zarar kapsamı belirlenerek varılacak sonuca göre karar verilmesi yerine, yazılı gerekçe ve hatalı değerlendirme ile davanın reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir…” gerekçesiyle, karar bozulmuştur.
3. Mahkemenin 07.12.2017 tarihli ve 2017/341 E., 2017/423 K. sayılı kararıyla; önceki karar gerekçesi genişletilmek suretiyle direnme kararı verilmiş; karara karşı, süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Direnme Kararının Hukuk Genel Kurulunca İncelenmesi
Hukuk Genel Kurulunun 30.03.2022 tarihli ve 2018/4-666 E., 2022/422 K. sayılı ilamıyla; "....Davacılar (alacaklılar) tarafından dava dışı borçlular aleyhine Üsküdar 1. İcra Müdürlüğünün 2002/10115 ve 2002/10116 sayılı dosyaları ile kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takip başlatıldığı, dava dışı borçluların icra mahkemesi nezdinde borca ve imzaya itiraz ettikleri, icra mahkemesi tarafından senet üzerindeki imzaların borçlulara ait olup olmadığı hususunda bilirkişi incelemesi yaptırıldığı, alınan raporda senet üzerindeki imzaların borçlulara ait olmadığının tespit edildiği, bunun üzerine icra mahkemesi tarafından söz konusu takiplerin iptaline karar verildiği, Üsküdar 1. İcra Müdürlüğünde görevli icra müdürü ve icra memuru hakkında senet asıllarını sahteleriyle değiştirdikleri iddiasıyla Üsküdar Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından kamu davası açıldığı, Üsküdar 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 2008/362 E., 2008/725 K. sayılı dosyası üzerinde yapılan yargılama sonucunda gerekli özenin göstermemelerinden dolayı görevi ihmal suçundan cezalandırılmalarına karar verildiği ve kararın Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 22.04.2010 tarihli ve 2009/28899 E., 2010/7859 K. sayılı ilamıyla onanarak kesinleştiği, maddi olgunun tespitine ilişkin kesinleşen ceza mahkemesi kararının hukuk hâkimi yönünden yukarıda açıklanan nedenlerle bağlayıcı olacağı, icra dairesi görevlilerinin davacılar tarafından başlatılan icra takiplerinin sonuçsuz kalmasına sebep olduklarından kusurlu oldukları benimsenerek davalının sorumlu olduğu sonucuna varılmıştır. Hâl böyle olunca; tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki belge ve delillere, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve kanuna aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır. " gerekçesiyle, direnme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
C. Mahkemece Bozma Sonrasında Verilen Karar
Mahkemenin ilam başlığında tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; dosyaya kazandırılan 19.10.2010 tarihli bilirkişi raporu doğrultusunda, davanın kabulüne, 616.421,54 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacılar vekili; hükmedilen yasal faizin, icralara uygulanan en yüksek ticari temerrüt faizi olarak düzeltilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
2. Davalı vekili; davadaki deliller, teknik olan icra hukuku süreçleri incelenmeden eksik inceleme ile karar verildiğini, Mahkeme sahte olan evrak esas alınarak hüküm kurulduğunu, adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini, Mahkemenin gerekçesi ile ceza davası bağlantısının hukuka aykırı olduğunu, icra memurunun sahtelik denetimi yapma yetkisinin bulunmadığını, illiyet bağının araştırılmadığını, hükme esas alınan bilirkişi raporunun kendi içinde çelişkili olduğunu, kaybolan senetler ile ilgili zayii belgesi alınması gerektiğini, bundan ayrı borçlulara karşı da alacak davası açılmadığını, icra memurunun dahil olmadığı işlem nedeniyle sorumluluk yüklenmesinin doğru olmadığını, bilirkişi raporu aşılarak karar verildiğini, icra müdürünün işlemine karşı şikayet yoluna başvurulmadığını, bu durumun ön sorun olması nedeniyle eldeki davanın dinlenemeyeceğini, davanın zamanaşımına uğradığını, Bakanlığa husumet yöneltilmesinin doğru olmadığını, davanın ihbar edildiği icra memurunun savunmalarının araştırılmadığını, davacı vekili tarafından teslim alınan kaşeli ve numaralı senetlerin dosyaya celbi ile mukayeseli inceleme yapılmadığını, tanık icra müdür yardımcısı Faik'in ifadesinin bozma kararında eksik ve yanlış yorumlandığını, senet asıllarına İcra Müdürlüğünün kaşesi ve numaratörünün vurulması dışında bir şey yazılmasının mümkün olmadığını, kaşe ve numaratör basılması dışında da bir işlem yapılmadığını, senetlerin ilk kayıt halindeki gibi icra kasasında bulunduğunu, icra kasasındaki senetleri davacının getirdiğini, senetlerin değiştirilmesinde menfaati bulunanlar yapılan yargılamada beraat ettiği halde icra müdürü ve zabıt katibinin mahkumiyetine karar verildiğini, sahtelik ancak teknik ve bilimsel inceleme neticesinde tespit edilebileceğinden ceza hükmünün hukuk hakimini bağlayacağından bahsedilemeyeceğini, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararına karşı başvurulan karar düzeltme talebine ilişkin Mahkemece işlem yapılmadığını ileri sürerek, kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun (2004 sayılı Kanun) 5 inci maddesi gereğince icra memurunun kusurundan kaynaklanan zararın tazmini istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
2004 sayılı Kanun'un 5 ve 7 nci maddeleri.
3. Değerlendirme
Temyizen incelenen kararın; bozma ilamında belirtilen şekilde inceleme ve araştırma yapılarak yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince verildiği, tacir olmayan davalı aleyhine haksız eyleme dayalı olarak hükmedilen tazminata uygulanan yasal faiz oranının yerinde olduğu, zamanaşımı yönünden ilk verilen hükümle davacı lehine kazanılmış hak oluştuğu anlaşılmakla, taraf vekillerinin temyiz itirazlarının reddi ile hükmün onanmasına karar vermek gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. İhbar olunanların temyiz dilekçelerinin REDDİNE,
2. Temyiz olunan Mahkeme kararının 6100 sayılı Kanun'un Geçici 3 üncü maddesi atfıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (1086 sayılı Kanun) 439 uncu maddesi uyarınca ONANMASINA,Peşin alınan temyiz harcının istek halinde ihbar edilenlere iadesine,Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz eden davacıya yükletilmesine,17.100,00 TL Yargıtay duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, 6100 sayılı Kanun'un 440 ıncı maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 11.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.