Logo

3. Hukuk Dairesi2023/2947 E. 2024/916 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacak davasında, davalının kredi borcundan sorumlu olup olmadığına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davalının kredi sözleşmesindeki kefil sıfatıyla atılan imzanın kendisine ait olmadığı ve krediyle ilgili herhangi bir hukuki sorumluluğunun bulunmadığı bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı gözetilerek, yerel mahkemenin davanın reddine ilişkin kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi

SAYISI : 2017/42 E., 2022/1270 K.

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacak davasında verilen davanın reddi kararı hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesince İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın reddine karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili; davacı banka tarafından davalı ...'e 13.08.1998 tarihli kredi sözleşmesi ile 1.500,00 TL lik tüketici kredisi kullandırıldığını, diğer davalıların tüketici kredisi sözleşmesini müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatı ile imzalayarak borcu teminat altına aldığını ve kredi borcunun ödenmediğini belirterek davanın kabulü ile 23.829,01 TL alacağın davalılardan müşterek müteselsilen tahsiline tahsiline karar verilmesinini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalılar, usulüne uygun tebligat yapılmasına rağmen cevap dilekçesi vermemişlerdir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 30.10.2013 tarihli ve 2009/916 E., 2013/1732 K. sayılı kararıyla; Tüm dosya kapsamından İstanbul 3. Ağır Ceza Mahkemesi 2004/360 Esasa sayılı Ceza dosyasında kredi kullandığı bildirilen kişi ve kefillerin bankaya gelmedikleri ve imzalarının şirket yetkilerince temin edildiği ve dava konusu kredi hesabının kapatılmasında da davalı şirket çalışanı adına açılan ancak davalı şirket tarafından kullanılan hileli olarak açılan bir hesapta banka kaynağı kullanılarak ve işletilerek elde edilen repo gelirinden yararlanıldığının tespit edildiği, bu hususların davacı bankanın müfettişlerce yapılan soruşturma raporunda da vurgulandığı ve davalı ...'in asıl borçlu diğer davalı şahısların müşterek borçlu ve müteselsil kefil olarak gözüktükleri sözleşmedeki kredinin bu davalılarca alınıp kullanılmadığı, kredi sözleşmesini imzalamaya dahi bankaya gelmedikleri, işlemlerin banka çalışanlarınca tamamlandığı, bu nedenlerle açılan bu krediden, kredi çekmiş gibi gözüken davalı şahısların hukuken sorumlu olmadıkları gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 27.10.2016 tarihli ve 2014/48246 E., 2016/19652 K. sayılı ilamı ile; "Mahkemece, davalı ...'in dava konusu kredinin temini ve alınmasında hukuki sorumluluğu bulunup bulunmadığı, ceza mahkemesi kararı ve içeriğindeki maddi vakıalar yönünden değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde eksik inceleme ile hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup" gerekçesiyle karar bozulmuştur.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Bozma kararına uyan mahkeme, yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; "Hüküm kurmaya elverişli bulunan 23.03.2022 tarihli bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı uyarınca; kredi sözleşmesindeki kefil sıfatıyla atılan imzanın davalı ...'e ait olmadığı, İstanbul 3 Ağır Ceza Mahkemesinin 2006/320 E. sayılı dava dosyasında işbu davaya konu kredi sözleşmesinin konu edilmediği, keza kredi sahibi ...'e yönelik açılmış bir davanın bulunmadığı gözetildiğinde, davalı ...'in dava konusu kredinin temini ve alınmasında hukuki sorumluluğu bulunmadığı anlaşıldığından," gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili, İstanbul 3. Ağır Ceza Mahkemesi kararıyla banka personeli aleyhine hükmedilen meblağın bankanın kredi alacaklarından kaynaklanan zararın tahsiline yönelik olduğunu, dış alemde gerçek kredi ilişkisini ortadan kalkmadığını, ...'in imza incelemesine yönelik grafolojik inceleme yapılmışsa da incelemenin bir kere de Adli Tıp Kurumunca yapılması gerektiğini, adli tıp kurumunca inceleme yapılması taleplerinin reddinin hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek; kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) ‘"İspat yükü" başlıklı 6 ncı maddesi; “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.”

2. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 190 ıncı maddesi; "İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukukî sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir." şeklinde ifade edilmiştir.

3. 09.05.1960 tarihli ve 21/9 sayılı ve 04.12.1959 tarihli ve 13/5 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararları.

3. Değerlendirme

Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hakim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere, kararın bozmaya uygun olmasına göre, özellikle 23.03.2022 tarihli bilirkişi raporuna göre davanın reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun bulunan kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesi uyarınca ONANMASINA,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine,

6100 sayılı Kanun'un Geçici 3 üncü maddesi atfıyla 1086 sayılı Kanun'un 440 ıncı maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,

04.03.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.