Logo

3. Hukuk Dairesi2023/3070 E. 2024/1042 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davalı hastane ve doktorun vekalet sözleşmesinden kaynaklanan özen borcuna aykırı davranıp davranmadığına ilişkin tazminat davası.

Gerekçe ve Sonuç: Davalıların operasyon endikasyonunun uygunluğuna, kullanılan tekniğin tıpta kabul gören yöntemlerden olmasına ve meydana gelen durumun öngörülemeyen bir komplikasyon niteliğinde bulunmasına dayanarak, davalıların vekalet sözleşmesinden doğan özen yükümlülüğüne aykırı davranmadıkları değerlendirilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/333 E., 2023/711 K.

İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 5. Tüketici Mahkemesi

SAYISI : 2018/103 E., 2021/394 K.

Taraflar arasındaki tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davacının başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili; müvekkilinin sağlık sorunları nedeniyle...Hastanesinde 12.03.2017 tarihinde yatışının yapılarak operasyona alındığını, müvekkiline operasyon öncesi bilgi verildiğinde "operasyonun yaklaşık yarım saat süreceği ve aynı gün taburcu edilerek evine gidebileceğinin" aktarıldığını, buna rağmen müvekkilinin katıldığı operasyonun yaklaşık 5 saat kadar sürdüğünü ve 21.03.2017 tarihine kadar hastanede kaldığını, devam eden süreçte müvekkilinin beklenilen iyileşmeyi göremediğini, operasyon geçirmeden önceki halinden daha zor zamanlar yaşadığını, rahatsızlığının operasyon öncesinden daha ağır olması sebebiyle başkaca doktorlara muayene olduğunu, muayene olduğu diğer bir doktorun müvekkilinin geçirdiği ameliyatın hatalı olduğu, uygulanan tekniğin yaklaşık 30 yıl öncesine ait bir teknik olduğu, ayrıca fıtığın tam temizlenmediği, temizleme işlemi yapılırken kas dokusunda hatalı kesik oluşturulduğu bilgisini verdiğini, bunun üzerine müvekkilinin ...Hastanesinde yeniden bir operasyon geçirdiğini, hastane yönetiminin ikinci bir ameliyat ile durumu toparlamak için teklif önerdiğini fakat müvekkilinin ilk operasyonda gerçekleşen hatalar nedeni ile hastaneye güvenmediğinden bu teklifi reddettiğini, müvekkilinin haksız eyleme maruz kaldığını belirterek, 200.000,00 TL maddi, 200.000,00 TL manevi tazminatın davalılardan tahsilini istemiştir.

II. CEVAP

1. Davalı ... vekili; müvekkili hastane ve davalı doktorun aydınlatma yükümlülüğünü yerine getirdiğini ve tıp dünyasında kabul gören testlerin doğruluk oranı ve yerleşmiş uygulamalar çerçevesinde davacının sağlık işlemlerinin yerine getirildiğini belirterek, davanın reddini istemiştir.

2. Davalı ... vekili; davacı hastanın tanı ve tedavisinde müvekkilinin herhangi bir kusurunun bulunmadığını, davacının hastalığı, fıtığının boyutu, geçireceği operasyonun ne şekilde olacağı, hangi malzemelerin kullanılabileceği, sürecin nasıl olacağı ve sair tüm hususlarda ayrıntılı olarak bilgilendirilerek aydınlatıldığını, davacının geçirdiği operasyonda tarafına izafe edilebilecek kusur bulunmadığını belirterek, davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacı tarafından davalı hekim hakkında yapılan şikayet üzerine, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının 2017/72179 sayılı soruşturma dosyasında, davalı hekim hakkında taksirli yaralama suçundan kamu davası açılması için şüpheliye atfedilebilecek bir kusurun varlığı tespit edilemediğinden unsurları oluşmayan atılı suçtan şüpheli hakkında kovuşturma yapılmasına yer olmadığına ilişkin karar verildiği, anılan soruşturma dosyasında alınan bilirkişi raporunda; "Prof. Dr. ... tarafından şikayetçi ...'a 15.03.2017 tarihinde...Hastanesinde yaptığı bel fıtığı operasyonuna ilişkin kullandığı yöntem, kullandığı malzeme ve tekniği hasta endikasyonlarına uygun olmakla birlikte bu süreç içerisinde Prof. Dr. ...'ün herhangi bir ihmal ve kusurunun olmadığı" hususunun rapor edildiği, Mahkemece alınan Adli Tıp Raporunda; kişiye 16.03.2017 tarihinde...Hastanesinde yapılan bel fıtığı operasyonunun endikasyonunun uygun olduğu, tekniğinin bu tür operasyonlarda kullanılabilen yöntemlerden olduğu, bu tür operasyonlar sonrasında her türlü dikkat ve özene rağmen rezidüe hernie kalmasının komplikasyon olarak nitelendirildiği, davalılara atfı kabil bir kusur bulunmadığı anlaşılmakla davacının maddi ve manevi tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı vekili; müvekkiline uygulanan operasyon sonucunda durumunun daha da kötüye gittiğini, uygulanan operasyon ve tekniğinin uygun olup olmadığı sorusunun akıllara getirilmesi gerektiğini, raporda müvekkilin mevcut durumu ve şikayetleri ile alakalı neredeyse hiçbir değerlendirme yapılmadığını, ilk ameliyatı gerçekleştiren hekimin hiçbir sorumluluğunun bulunmadığına ilişkin tanzim olunan raporların gerekçelerinin ise abesle iştigal olduğunu, raporların bu haliyle hüküm kurmaya elverişli olmadığını, eksik incelemeyle karar verildiğini belirterek, kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; gerek Mahkemece alınan bilirkişi raporu, gerekse bu raporla paralel doğrultuda olan soruşturma sırasında alınan bilirkişi raporundaki tespitlere göre; kişiye 16.03.2017 tarihinde...Hastanesinde yapılan bel fıtığı operasyonunun endikasyonunun uygun olduğu, tekniğinin bu tür operasyonlarda kullanılabilen yöntemlerden olduğu, meydana gelen durumun bu tür operasyonlar sonrasında her türlü dikkat ve özene rağmen olabilecek komplikasyon olarak nitelendirildiği, tüm bu bilgi ve bulgular birlikte değerlendirildiğinde...Hastanesinde davacının tedavisine katılan hekimlerin eylemlerine tıbbi hata atfedilemeyeceği anlaşılmakla, Mahkemece verilen kararda bir isabetsizlik bulunmadığından davacının istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili; istinaf sebeplerini tekrar ederek, Bölge Adliye Mahkemesince davaya konu mesele endikasyon olarak değerlendirilmişse de işbu değerlendirmenin hatalı olduğunu, zira müvekkilinin endikasyon neticesinde değil, uygulanan tekniğin kendisine uygun olmaması nedeniyle bu hale geldiğini, mevcut raporla sonuca gidilmesinin müvekkilin hak kaybına sebebiyet vereceğini belirterek, kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava; davalı ... hastane ve doktorun vekalet sözleşmesinden kaynaklanan özen borcuna aykırı davranması nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 502 ve devamı maddeleri.

3. Değerlendirme

1. Davanın temeli TBK'nın 502 ve devamı maddelerinde düzenlenen vekalet sözleşmesidir. Vekil, vekalet görevine konu işi görürken yöneldiği sonucun elde edilmemesinden sorumlu değil ise de, bu sonuca ulaşmak için gösterdiği çabanın, yaptığı iş ve işlemlerin, davranışların özenli olmayışından doğan zararlardan dolayı sorumludur. Mesleki iş gören vekil özenle davranmak zorunda olup, en hafif kusurundan bile sorumludur. O nedenle doktor ve hastanenin meslek alanı içinde olan bütün kusurları hafif de olsa sorumluluğun unsuru olarak kabul edilmelidir.

2. Vekil, hastanın zarar görmemesi için, mesleki tüm şartları yerine getirmek, hastanın durumunu tıbbi açıdan zamanında ve gecikmeksizin saptayıp, somut durumunun gerektirdiği önlemleri eksiksiz bir şekilde almak, uygun tedaviyi de yine gecikmeden belirleyip uygulamak zorundadır. Asgari düzeyde dahi olsa bir tereddüt doğuran durumlarda, bu tereddütü ortadan kaldıracak araştırmaları yapmak ve bu arada da koruyucu tedbirleri almakla yükümlüdür. Çeşitli tedavi yöntemleri arasında bir seçim yapılırken, hastanın ve hastalığın özellikleri göz önünde tutulmak, onu risk altına sokacak tutum ve davranışlardan kaçınmak ve en emin yol seçilmek gerekir. Gerçekten de müvekkil (hasta) mesleki bir iş gören vekilden, tedavinin bütün aşamalarında titiz bir ihtimam ve dikkat beklemek hakkına sahiptir.

3. Temyizen incelenen karar; tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine ve özellikle soruşturma sırasında alınan bilirkişi raporu ve yargılama sırasında alınan Adli Tıp raporunun denetime elverişli, yeterli ve olduğu, davalı Hastanede yapılan bel fıtığı operasyonunun endikasyonunun uygun olduğu, uygulanan tekniğin bu tür operasyonlarda kullanılabilen yöntemlerden olduğu, meydana gelen durumun her türlü dikkat ve özene rağmen olabilecek komplikasyon olarak nitelendirildiği, davalılara atfı kabil bir kusur bulunmadığının dolayısıyla yukarıda açıklanan kanuni düzenlemeye uygun davranıldığının anlaşılmış olmasına göre usul ve kanuna uygun olup, davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun bulunan kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

06.03.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi