"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/398 E., 2023/689 K.
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 2. Tüketici Mahkemesi
SAYISI : 2018/931 E., 2021/298 K.
Taraflar arasındaki maddi-manevi tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar vekili; davacılardan ...'in 2017 tarihinde davalılardan ...'un muayenehanesine götürüldüğünü, yapılan tetkikler sonucunda "Kolonun diğer konjenital fonksiyonel bozuklukları-megakolon" tanısını koyarak "Segmenter kolon rezeksiyonu" ameliyatı olması gerektiğinin söylendiğini, bunun üzerine ameliyatın 31.10.2017 tarihinde davalı Hekim ... tarafından diğer davalı şirkete ait Özel Çankaya Yaşam Hastanesinde yapılması konusunda tarafların anlaştığını, 31.10.2017 tarihinde müvekkil ...'in ameliyata alındığını, kapalı olması planlandığı halde herhangi bir bilgi verilmeksizin davalı doktorlar tarafından açık ameliyat yapıldığını, ameliyat sonrasında karın ağrısı, halsizlik, şişkinlik şikayetleri devam etmesine karşın müvekkilinin 04.11.2017 tarihinde taburcu edildiğini, ancak müvekkilin daha da kötüleşmesi üzerine, 06.11.2017 tarihinde ikinci kez ameliyat edildiğini, daha önceki ameliyatta yapılan rektumdaki segmenter rezeksiyon anostomoz hattından kaçak olduğu tespit edildiğini, müvekkilinin ikinci ameliyat sonrasında hastanede yatarken 14.11.2017 tarihinde kanama geçirdiğini ve acil olarak üçüncü kez ameliyata alındığını, ancak ameliyat sonrası müvekkilin rektal kanamasının durdurulamadığını ve genel durumunun da kötüye gitmesi üzerine GATA'ya sevk edildiğini, bu hastanede dördüncü kez ameliyat edilen müvekkilinin, kanamanın durdurulamaması nedeniyle iki kez daha ameliyat edildiğini, 04.12.2017 tarihinde GATA'dan taburcu olduğunu, 23 yaşında bir üniversite öğrencisi olan müvekkilinin, operasyondaki ve takip eden tedavi sürecindeki tıbbi hatalar neticesinde vücudunda 32 adet dikiş ile, hem ince ve hem de kalın bağırsağı torbaya bağlanmış bir şekilde yaşamaya mahkum olduğunu, GATA'da yapılan müdahaleler neticesinde hayata tutunduğunu, ancak ilk üç operasyondaki tıbbi hatalar ve gerekli tedbirlerin alınmaması nedeniyle %65 engelli hale geldiğini, davalı hekimler tarafından yapılan operasyonların tıbbi hata içermesinin yanısıra üçüncü seviye yoğun bakım ünitesi bulunmayan bir hastanede böyle bir operasyonun yapılmasının da doğru olmadığını, engel durumunun zaman içinde artıp artmayacağı hususunun da belirsiz olduğunu, bu nedenle davacının, tıbbi kusurdan kaynaklanan maluliyet nedeniyle uğradığı maddi zararın yanısıra, manevi zarara da uğradığını, tedavi süreci nedeniyle ailece büyük sıkıntı yaşadıklarını, davacıların manevi varlıklarının zarar gördüğünü belirterek, tıbbi kusurdan kaynaklanan maluliyet nedeniyle davacı ... için 500.000,00 TL manevi tazminatın ve fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000,00 TL maddi tazminatın, davacı ... için 150.000,00 TL manevi tazminatın, davacı ... için 50.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren avans faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsile karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
1. Davalı ...Ş. vekili; hastaya gerekli yazılı bilgilendirmelerin yapıldığını, onam formlarında da daha sonra gerçekleştirilen ameliyatların yapılmasını gerektirebilecek komplikasyonlar hakkında hasta ve yakınlarının bilgilendirildiğini, hekimlerinin hastalığın teşhis ve tedavisinde tıp biliminin gereklerini yerine getirmekte gerekli özeni gösterdiklerini, davacı hastanın müvekkili hastaneye yatışından GATA'ya sevkine kadarki süreçte, davacı hastanın sağlık takibinin titizlikle yapıldığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
2. Davalı ... vekili; müvekkilinin, davacı hastaya konulan tanının ne anlama geldiğini, önerilen ameliyatın mahiyetini ve risklerini, ameliyat sonra gerçekleşecek muhtemel süreci açıkladığını, müvekkilinin hastanın yaşı ve tıbbi durumunu, ameliyatın mahiyetini, olası riskleri ve sonuçlarını gözeterek ameliyatın açık yapılması gerektiğini değerlendirdiğini ve bunu davacılara açıkladığını, onam formlarının imzalatıldığını, GATA'da yapılan ameliyatlarda da müvekkilinin yapmış olduğu ameliyatta gerçekleşen komplikasyonların tekrarladığını, gerçekleşen ameliyatların devamı niteliğinde tedavinin sürdürüldüğünü, ameliyatta gelen komplikasyonların tıbbi hatadan kaynaklanmayan haller olduğunu, müvekkilinin yapılan tüm ameliyatlarda operasyonun komplikasyonlarının doğmaması bakımından gerekli özeni gösterdiğini, tedbirleri aldığını, kabul anlamına gelmemek kaydıyla davacı tarafından istenilen manevi tazminat miktarının fahiş olduğunu, komplikasyon sonucu meydana gelen sonuçtan dolayı manevi tazminat talebinde bulunulmasının doğru olmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
3. Davalı ...; davalı Özel Çankaya Yaşam Hastanesinde sigortalı işçi kapsamında Genel Cerrahi Uzmanı olarak çalıştığını, davalı ...'un özel muayenehanesi olan bir hekim olduğunu ve bu hastanede muayenehanesinden getirdiği özel hastalarını zaman zaman ameliyat ettiğini, kendisinin de bu ameliyatlarda görevi gereği kendisine asiste ettiğini, ameliyatta tıbbi veya fenni kusur olmadığını, ancak komplikasyon geliştiğini, rolünün davalı ...'un direktifleri doğrultusunda görevini yapmaktan ibaret olduğunu, bu nedenle davanın öncelikle husumetten reddini talep ettiğini belirterek, husumet itirazı yerinde görülmediği takdirde herhangi bir ihmali, kusuru olmadığı da gözetilerek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; hastanın ameliyat öncesi aydınlatılmış onamının alındığı ve teknik olarak da bir uygulama hatasının bulunmadığı bu sebeple uygun illiyet bağından bahsedilemeyeceği, davalı hekiminin ayıplı hizmet sunduğu iddiasının ispatlanamadığının anlaşıldığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacılar vekili; Mahkemece Adli Tıp Genel Kurulundan rapor alınmasına karar verildiği halde gereği yapılmaksızın dosyanın iade edilmesinin doğru olmadığını, bir Üniversite Genel Cerrahi Anabilim Dalı Başkanlığından rapor alınması yerine anılan ihtisas kurulu raporunun hükme esas alınmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacıların yeterli şekilde bilgilendirilmediklerini, basit olacağı söylenen operasyon nedeniyle zor bir tedavi sürecine katlanmak zorunda kaldıklarını belirterek, İlk Derece Mahkemesinin kararının kaldırılarak, davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; toplanan delillere, yerel Mahkeme gerekçesine ve özellikle yargılama sırasında alınan ayrıntılı, gerekçeli, taraf ve mahkeme denetimine elverişli ve Ankara Üniversitesi Genel Cerrahi ABD tarafından 02.12.2019 tanzim tarihli bilirkişi raporu ile Adli Tıp kurumu tarafından düzenlenen 26.10.2020 tarihli bilirkişi raporları içeriğine göre, cerrahi girişim kararının doğru, 31.10.2017 tarihinde yapılan segmenter kolon rezeksiyonu ameliyatının endikasyonu ve tekniğinin uygun olduğu, ameliyat sonrası kişide gelişen anostomoz kaçağının her türlü özen ve dikkate rağmen gelişebilen, herhangi bir ihmal ya da tıbbi hatadan kaynaklanmayan ameliyatın komplikasyonu olarak değerlendirildiği, gelişen komplikasyon nedeniyle yapılan girişimlerin komplikasyon yönetimi açısından uygun olduğu, kişiye yapılan operasyonun üçüncü seviye yoğun bakım ünitesi olmayan bir merkezde de gerçekleştirilebileceği, anostomoz kaçağına ilişkin bilgilendirmenin onam formunda açıkça belirtildiği ve dava konusu olayda tıbbi uygulama hatası bulunmadığının anlaşıldığı gerekçesiyle, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacılır vekili, istinaf başvuru dilekçesinde bildirdiği sebepleri tekrar ederek kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davalıların vekalet sözleşmesinden kaynaklanan özen borcuna aykırı davranması nedeniyle oluşan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 502 ve devamı maddeleri.
3. Değerlendirme
1. Davanın temeli TBK'nın 502 ve devamı maddelerinde düzenlenen vekalet sözleşmesidir. Vekil, vekalet görevine konu işi görürken yöneldiği sonucun elde edilmemesinden sorumlu değil ise de, bu sonuca ulaşmak için gösterdiği çabanın, yaptığı iş ve işlemlerin, davranışların özenli olmayışından doğan zararlardan dolayı sorumludur. Mesleki iş gören vekil özenle davranmak zorunda olup, en hafif kusurundan bile sorumludur. O nedenle doktor ve hastanenin meslek alanı içinde olan bütün kusurları hafif de olsa sorumluluğun unsuru olarak kabul edilmelidir.
2. Vekil, hastanın zarar görmemesi için, mesleki tüm şartları yerine getirmek, hastanın durumunu tıbbi açıdan zamanında ve gecikmeksizin saptayıp, somut durumunun gerektirdiği önlemleri eksiksiz bir şekilde almak, uygun tedaviyi de yine gecikmeden belirleyip uygulamak zorundadır. Asgari düzeyde dahi olsa bir tereddüt doğuran durumlarda, bu tereddütü ortadan kaldıracak araştırmaları yapmak ve bu arada da koruyucu tedbirleri almakla yükümlüdür. Çeşitli tedavi yöntemleri arasında bir seçim yapılırken, hastanın ve hastalığın özellikleri göz önünde tutulmak, onu risk altına sokacak tutum ve davranışlardan kaçınmak ve en emin yol seçilmek gerekir. Gerçekten de müvekkil (hasta) mesleki bir iş gören vekilden, tedavinin bütün aşamalarında titiz bir ihtimam ve dikkat beklemek hakkına sahiptir.
3. Somut uyuşmazlıkta davacıya yapılan işlemin tıp kurallarına uygun olduğu, işlem sırasında komplikasyon geliştiği, komplikasyonun zamanında ve doğru tedavi edildiği dosya içinde yer alan ve birbirini teyit eden bilirkişi kurulu raporları ile sabit olup, anılan raporların dosya kapsamına uygun, yeterli olduğu ve tarafların itirazlarının karşıladığı anlaşılmıştır.
4. Dosya içerisinde yer alan ve hastanın imzası bulunan aydınlatma (onam) belgesinde işlemin risklerinin yazıldığı, hastanın takip ve tedavisini yapan davalı doktorların komplikasyonun yönetiminde bir kusur ve özensizliğinin bulunmadığı da anlaşıldığından, davacılar vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun bulunan kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
19.03.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.