"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasında görülen manevi tazminat davasında bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda; davanın reddine karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili, vekil edeninin 22.05.2008 tarihinde geçirdiği trafik kazası sonucu, davalılardan ...'in sahibi, doktoru ve başhekimi bulunduğu Özel Arnavutköy Hastanesine kaldırıldığını, kaza nedeniyle her iki ayağında kırık oluştuğunu ve diğer davalı doktor tarafından ameliyat edildiğini, ayağına platin takıldığını, ancak aradan uzun bir zaman geçmesine rağmen iyileşmediğini ve ağrılarının giderek arttığını, daha sonra başka bir hastaneye başvurduğunu ve sol ayağı kötü durumda olduğu için yeni bir operasyon geçirmek zorunda kaldığını ve ayağına yeni bir platin takıldığını, davalıların yanlış tedavi uygulamaları nedeniyle telafisi imkansız zararlara uğradığını, ayağındaki rahatsızlığın iyileşmediği için büyük acı ve üzüntü duyduğunu ileri sürerek; 50.000,00 TL manevi tazminatın davalılardan faizi ile tahsiline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
1. Davalı ... vekili; vekil edeninin huzurdaki davaya ilişkin dava dilekçesini 16.11.2009 tarihinde tebellüğ ettiğini, ancak davaya cevap verme süresi içerisinde cevap dilekçesi vermeyerek davayı inkar ettiğini, vekil edeninin davaya cevap verme süresi içerisinde davacıya ilişkin hastane kayıtlarını dosyaya sunduğunu, husumet yönünden itirazlarının olduğunu, ameliyatı diğer doktor ...'in yaptığını, vekil edeninin ameliyat ve tedavi sürecinde davacı hasta ile hiçbir irtibatının olmadığını, bu nedenle müvekkilinin manevi tazminat ile sorumlu olamayacağını belirterek, davanın reddine karar verilmesi talep etmiştir.
2. Davalı ..., davaya cevap vermemiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 17.02.2016 tarihli ve 2009/796 E., 2016/120 K. sayılı kararı ile davalı doktor ...'ın ameliyatta kullanılan malzemelerin seçiminde kusurlu bulunduğu diğer davalının ise hastanenin sahibi ve başhekimi olması nedeniyle kusursuz sorumlu olduğu gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne 5.000,00 TL manevi tazminatın 22.05.2008 tarihinden itibaren faizi ile davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacı vekili ve davalı ... vekili temyiz isteminde bulunmuşlardır.
2. Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 05.12.2019 tarihli ve 2016/28164 E., 2019/12142 K. sayılı ilamıyla; "...yargılama sırasında Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Kurulundan alınan raporunda davacıda mevcut maluliyet durumu hususunda herhangi bir inceleme ve tespit yapılmadığı, Mahkemece, davacının varsa maluliyet oranının tespiti hususunda bir rapor alınarak maluliyet oranına göre manevi tazminat miktarının belirlenmesi gerektiği, Mahkemece, kabul edilen manevi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiş ise de, davalı ...’in davacının ameliyat edildiği özel hastanenin başhekimi ve ortaklarından olduğu, özel hastanenin ayrı bir tüzel kişiliği bulunduğu ve bu şekliyle davalı ...’e husumet yöneltilemeyeceği gözetilerek bu davalı için davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir." gerekçesiyle davacı ve davalı ... yararına kararın bozulmasına karar verilmiştir.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin ilam başlığında tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davalı olarak gösterilen ...'in, davacının ameliyat edildiği özel hastanenin başhekimi ve ortaklarından olduğu, özel hastanenin ayrı bir tüzel kişiliği olduğundan husumetin özel hastane tüzel kişiliğine yöneltilmesi gerektiğinden davalı ...'e açılan dava hakkında husumet ehliyeti yokluğundan reddine, diğer davalı ve davacının ameliyatını gerçekleştiren doktor ... hakkındaki dava ile ilgili olarak ise dosyada mevcut 3 adet ATK raporu bulunduğu, birbiri ile uyumlu olduğu anlaşılan 30.07.2021 tarihli rapor ile 22.12.2022 tarihli rapor hükme esas alınarak davalı ...'ın uyguladığı tedavideki mevcut eksikliğin kırık kaynaması ile yani davacının yaşadığı sorun ile illiyet bağı bulunmadığı gerekçesiyle, davalı ... hakkında açılan davanın reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili; mevcut dosya kapsamı ve Adli Tıp Raporlarına göre, davacının maluliyet durumu ve oranı, amaliyeti yapan doktorun uyguladığı yöntemin eksik ve hatalı oluşu dolayısıyla kusurlu oluşu karşısında, bozma kapsamında davanın kabulüne karar vermesi gerekirken, davanın reddi yönünde karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu belirterek, kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davalı hastane sahibi ve davalı doktorun özen yükümlülüğüne aykırı davranması iddiası nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 20.12.2013 tarihli ve 2013/23-131 E. 2013/1681 K. sayılı kararı.
2. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulunun 04.02.1959 tarihli ve 13/5 sayılı kararı ile 09.05.1960 tarihli ve 21/9 sayılı kararı.
3. Değerlendirme
1. Bir Mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlanan bu olgu Mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirmektedir.
2. Bundan başka, Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün, bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan Mahkeme kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş olan bu kısımları lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur.
3. Somut olayda, Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 05.12.2019 tarihli ve 2016/28164 E., 2019/12142 K. sayılı ilamıyla; "...yargılama sırasında Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Kurulundan alınan raporunda davacıda mevcut maluliyet durumu hususunda herhangi bir inceleme ve tespit yapılmadığı, Mahkemece, davacının varsa maluliyet oranının tespiti hususunda bir rapor alınarak maluliyet oranına göre manevi tazminat miktarının belirlenmesi gerektiği.." ibarelerine yer verilerek hükmün bozulmasına karar verilmiş olup Mahkemece bozmaya uyularak alınan raporda her ne kadar kusur atfedilmemiş ise de maluliyet oranının tespiti için alınan 17.05.2021 tarihli Adli Tıp raporunda, davacı ...'ın dava konusu olay neticesinde %20,2 oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağı yönünde görüş bildirildiği, hal böyle olunca, Mahkemece; bozma ilamına uyulmakla davacı lehine oluşan usuli kazanılmış hak gözetilerek, tespit edilen maluliyet oranına göre manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde davanın reddine karar verilmiş olması usul ve kanuna aykırı olup, kararın bozulmasını gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle, Temyiz olunan Mahkeme kararının 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 428 inci maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA,Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine,6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun Geçici 3 üncü maddesi atfıyla 1086 sayılı Kanun'un 440 ıncı maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,13.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.