Logo

3. Hukuk Dairesi2023/3566 E. 2024/3524 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: İcra memurunun haczedilmiş taşınmazlar üzerindeki hacizleri kaldırması nedeniyle davacının uğradığı zararın tazmin edilip edilmeyeceği.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının uğradığı zarar ile icra memurunun eylemi arasında illiyet bağı bulunmadığı, haciz konulan taşınmazların borçluya ait olmadığı ve davacı yararına hukuki sonuç doğuracak bir haciz işleminin bulunmadığı gözetilerek yerel mahkemenin davayı reddeden kararı onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2015/411 E., 2022/705 K.

Taraflar arasındaki tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece bozmaya uyularak davanın reddine karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davacı vekili tarafından duruşma istemli temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 05.11.2024 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.

Belli edilen günde gelen davacı asil ...'in sözlü açıklaması dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen saat 12.00'de Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili; müvekkilinin başlattığı icra takip dosyasında dava dışı borçlunun kat karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca kendisine düşecek daireler ile birlikte adına kayıtlı taşınmazları üzerine haciz konulmasını istediğini, talebinin kabul edilerek haciz şerhinin işlendiğini, 15.08.2011 günü borçlu vekilinin haczin kaldırılmasını talep etmesi üzerine icra müdürlüğünce talebin kabul edilerek hacizlerin kaldırıldığını ve taşınmazların üçüncü kişilere devir edildiğini, müvekkilinin durumu öğrendiğinde icra memurunun muamelesini şikayet ettiğini, Tire İcra Mahkemesinin 2011/83 E., 2011/70 K. sayılı kararıyla şikayetin kabulüne karar verildiğini, tapuya yeniden haciz müzekkeresi yazıldığında öncesinde haciz konulan taşınmazlardan yalnız bir tanesi üzerine haciz konulabildiğini, icra müdürlüğünün kusurlu eylemi ile zararına sebep olduğunu ileri sürerek; borcun tahsil edilememesi nedeni ile müvekkilinin uğradığı 236.673,95 TL maddi zararın davalıdan tazminini talep etmiştir.

II. CEVAP

1. Davalı vekili; davacının alacağın tahsiline yönelik tüm yasal yolları denememiş olduğunu, alacağın halen tahsil kabiliyetinin bulunduğunu, icra memurunun işlemi ile davacının uğradığını iddia ettiği zarar arasında illiyet bağı bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

2. Fer'i müdahil vekili; davacının davasının hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, feri müdahil icra müdür yardımcısının işleminin hukuka aykırı olmadığını, dosya borçlusu müteahhidin kat karşılığı inşaat sözleşmesinden doğması beklenen muhtemel alacakları üzerindeki hacizlerinin kaldırıldığını, bu hacizlerin hukuken yok hükmünde olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 19.09.2013 tarihli ve 2011/781 E., 2013/550 K. sayılı kararıyla; icra mahkemesinde şikayetin kabulüne yönelik verilen kararın şekli bir karar olup icra memurunun işleminden dolayı davalının sorumlu tutulabilmesi için memurun işleminin hukuka aykırı olması gerektiği, davacının istemi üzerine haciz konulan taşınmazların tapu kayıtları incelendiğinde borçlu adına kayıtlı olmadıklarının anlaşıldığı, bu durumda söz konusu taşınmazlar üzerine haciz konulması işleminin hukuka aykırı olduğu, icra memurunun her ne kadar icra mahkemesinin görevine giren haczin kaldırılması konusunda bir karar vermesi doğru değil ise de davacının zararı ile işlem arasında uygun nedensellik bağı bulunmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Mahkeme kararına karşı, süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 16.12.2014 tarihli ve 2014/6660 E., 2014/17281 K. sayılı ilamıyla; "...Dosya arasındaki bilgi ve belgelerden, davaya feri müdahale talep eden icra memurunun dava konusu hacizlerin kaldırılması işlemi nedeni ile görevi kötüye kullanma suçundan Tire Sulh Ceza Mahkemesinin 2012/753 Esas sayılı dosyasında yargılandığı anlaşılmaktadır.

Somut olayın özelliği gereğince, Mahkemece feri müdahil hakkında açılan ceza dava dosyasının sonucu beklenmeli ve sonrasında dosyadaki tüm deliller değerlendirilerek bir karara varılması gerekirken eksik inceleme ile hüküm tesis edildiğinden kararın bozulması gerekmiştir..." gerekçesiyle, karar bozulmuştur.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin ilam başlığında tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; icra müdürlüğünün dava konusu kararına karşı alacaklı tarafından açılan davada Tire İcra Hukuk Mahkemesinc şekli bir karar verildiği, icra memuru tarafından doğmamış, muhtemel bir hak olan taşınmazlar üzerinde haciz işlemi uygulandığı, ancak kat karşılığı inşaat sözleşmesinin tarafı olan icra dosyası borçlusu şirketin bu sözleşmenin ifası halinde doğacak olan alacağının henüz doğmamış alacak olduğu, haciz tarihi itibariyle borçlu adına bu taşınmazların tescil edilip edilmeyeceğinin belli olmadığı, taşınmazların hiçbirinin borçlu adına kayıtlı bulunmadığı ve doğmamış, muhtemel bir hak üzerine haciz işlemi uygulanamayacağından yapılan haciz işleminin hukuka uygun olmadığı, icra müdürlüğünün her ne kadar borçlunun başvurması ile hacizleri kendiliğinden kaldırması, icra hukuk mahkemesinin görev alanına giren bir hususta karar vermesi hukuka aykırı ise de yanlış işlem gününde davacı yararına hukuki sonuç doğurmaya elverişli bir haciz işlemi bulunmadığından zararın bu eylemden kaynaklandığının kabul edilemeyeceği, ortaya çıkan zarar ile icra memurunun kusuru arasında uygun nedensellik bağının bulunmadığı gerekçesiyle; davanın reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuran

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili; icra müdürlüğünün vermiş olduğu kararlardan kendiliğinden dönemeyeceğine ilişkin sunulan Yargıtay kararlarının dikkate alınmadığını, icra müdürlüğünün verdiği kararın değiştirilme veya iptaline karar verecek makamın icra hakimliği olduğunu, icra müdürünün kusurlu eylemi nedeniyle taşınmazlar üzerindeki hacizlerin kaldırılarak taşınmazların 3. kişilere satıldığını, Mahkemenin şikayetin kabulüne dair verilen kararın şekli bir karar olduğu yönündeki değerlendirmesinin yerinde olmadığını, hacizlerin hukuki sonuç doğurmaya elverişli bulunduğunu tespit eden bu kararın kesin delil niteliği taşıdığını, icra memurunun bu davranışından dolayı davalının kusursuz sorumlu olduğunu, yapılacak işin tazminat kapsamının belirlenerek hüküm altına alınmasından ibaret olduğunu, icra müdür yardımcısının bu haksız işlemi olmasaydı zararın meydana gelmeyeceğini, dolayısıyla kusurlu işlem ile uğranılan zarar arasında illiyet bağının mevcut olduğunu, icra dosyasının borçlusu müteahhit ile arsa sahipleri arasında akdedilen gayrimenkul satış vaadi ve kat karşılığı inşaat sözleşmesinde de görüldüğü üzere haciz konulan taşınmazların tamamının müteahhit olan icra dosyası borçlusuna kaldığını, borçlunun bu daireleri bitirerek tescile hak kazandığını, taşınmazlar üzerinde kat irtifakı kurulduğunu, buna rağmen Mahkemenin müteahhit şirketin alacağını doğmamış alacak olarak kabul etmesi ve bu taşınmazların müteahhit adına tescil edilip edilmeyeceğinin belli olmadığı kabulünün yerinde olmadığını, Mahkemenin hem icra müdürlüğü işlemini hukuka aykırı bulması hem de alacakları doğmamış alacak olarak kabul etmesinin çelişkili olduğunu, Mahkemece söz konusu taşınmazların tescil aşamasına gelip gelmediğinin dahi araştırılmadığını, Tire İcra Müdürlüğü tarafından dosyaya gönderilen 26.04.2013 tarihli yazı itibariyle dosya kapsamında herhangi bir taşınır ve taşınmaz haczi bulunmadığını, icra müdürlüğü tarafından gönderilen bu belgenin borç ödemeden aciz vesikası hükmünde olduğunu, feri müdahilin tek başına delil toplanması ve benzeri usulü işlemler talebinde bulunması mümkün değil iken ve muvafakatleri bulunmamasına rağmen feri müdahil vekili tarafından dosyaya sunulan delillerin değerlendirildiğini, icra dosyası borçlusunun borçları nedeniyle inşaat yapamadığını, vergi dairesine olan borcu da düşünüldüğünde bundan sonrası için de ödeme yapmasının mümkün olmadığını ileri sürerek; kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, icra memurunun kusurundan kaynaklanan zararın tazmini istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun (2004 sayılı Kanun) “Sorumluluk” kenar başlığını taşıyan 5 inci maddesi,

2. 09.05.1960 tarihli ve 21/9 ve 04.02.1959 tarihli ve 13/5 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararları.

3. Değerlendirme

1. 2004 sayılı Kanun’un 5 inci maddesinde icra ve iflas dairesi görevlilerinin kusurlarından doğan tazminat davalarının İdare aleyhine açılabileceği ve İdarenin kusuru bulunan görevlilere rücu hakkı olduğu düzenlenmiştir. Bu madde kapsamında icra görevlilerinin sorumluluğu için aranan koşullar; görevlilerin kusurlu hareket etmiş olmaları, hareketleri sonucu zarar vermiş olmaları ve zararla hareket arasında illiyet bağının bulunmasıdır.

2. Yapılan bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde; temyizen incelenen kararda belirtilen gerekçenin, bozmaya uygun olduğu, özellikle davacının uğradığını iddia ettiği zarar ile icra memurunun eylemi arasında illiyet bağının bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun bulunan kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Mahkeme kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun Geçici 3 üncü maddesi atfıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 439 uncu maddesi uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine,

1086 sayılı Kanun'un 440 ıncı maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

05.11.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.