Logo

3. Hukuk Dairesi2023/3720 E. 2024/1916 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı, yağmur suyu ve kuyu suyu aboneliği ile ilgili olarak kullanılan suyun atıksu deşarjına konu olmadığını ileri sürerek Kullanılmış Su Uzaklaştırma Bedeli (KSUB) yönünden borçlu olmadığının tespiti, abonelik sözleşmesinin iptali ve ödenen bedelin iadesini talep etmiştir.

Gerekçe ve Sonuç: İlk Derece Mahkemesi kararında, davacının taleplerinin her biri hakkında verilen hüküm açıkça belirtilmediği ve bu nedenle hükmün infazda tereddüt yaratacak nitelikte olduğu gözetilerek karar bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi

Taraflar arasındaki abonelik tesisinin iptali, menfi tespit ve istirdat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili; müvekkilinin tesisinde kuyu suyuna ait AV 8688135-6 numaralı ve yüzeysel sulara ait AV 962110-3 nolu, 2 adet İSKİ aboneliği olduğu, AV 868S135-6 nolu abonelikte, kuyu suyunun ön arıtmadan geçirildikten sonra evsel tüketim amaçlı olarak tesiste kullanıldığı, evsel olarak su tüketiminden oluşan atıksuların, tesis içinde biyolojik arıtma tesisinden geçirildikten sonra, 31.12.2004 tarihli ve 25687 sayılı Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliği Tablo 21.1. Evsel Nitelikli Atık Suların Alıcı Ortama Deşarj Standartları kapsamında belirtilen deşarj standartlarını sağlayarak, Çayağı Deresine deşarj edildiği ve AV 8633135-6 nolu abonelikleri ile ilgili herhangi bir talepleri olmadığı; AV 962110-3 nolu abonelikte ise tesiste kireç söndürme ve emisyon bastırma amaçlı olarak yağmur kaynaklı yüzey suyu kullanıldığından ve atıksu deşarjı yapılmadığından kullanılan suya ilişkin AV 962110-3 nolu aboneliğin iptali gerektiği, 19.07.2017-17.08.2017 okuma tarihli, AV 962110-3 nolu, 2145461588 numaralı ve 9,241,00 TL tutarındaki fatura nedeniyle Kullanılmış Su Uzaklaştırma Bedeli (KSUB) yönünden davalı kuruma borçlu olunmadığının tespiti, AV962110-3 nolu aboneliğin iptali, haksız surette tahsil edilen fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla 10.000,00 TL bedelin iade edilmesini talep edilmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili; davacı tarafından yapılan başvuru üzerine İSKİ elemanlarınca şirketin faaliyet gösterdiği mahalde inceleme yapıldığını, yapılan incelemede tesiste bir adet toplama havuzunun bulunduğu, toplama havuzunda drenaj ve zemin suları ile birlikte yeraltı, yüzeysel suların havuza dolduğunun tespit edildiğini, İSKİ Tarifeler Yönetmeliğinin 22 nci maddesi gereği davacı KSUB bedelini ödemekle yükümlü olduğunu, aynı Yönetmeliğin 4 üncü maddesinde "Yalnız bahçe sulama amaçlı açılan ve sadece bahçe sulamada kullanılan kuyu aboneliklerinden kullanılmış suların uzaklaştırılması bedeli alınmaz." şeklinde KSUB bedelinin alınması kuralının istisnasının açıkça belirtildiğini, davacının durumunun bu hükme uymadığını, İSKİ Abone Hizmetleri Yönergesinin 32/3 maddesine göre davacının işletmesi Organize Sanayi Bölgesi kapsamında olmadığından, bu maddenin uygulanamayacağını ve davacının sözleşme gereği ilgili bedelleri ödemekle mükellef olduğunu savunarak; davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

1.İlk Derece Mahkemesinin 14.02.2019 tarihli ve 2017/949 E., 2019/147 K. sayılı kararıyla ; AV 962110-3 nolu abonelikle ilgili suyun, yüzeysel suların ve yağmur sularının düşük kottaki ocakta toplanması ile elde edildiği, elde edilen suyun pompa vasıtasıyla havuzda toplandığı, sahaya göre oldukça düşük seviyede ocak olarak kullanılan alanda yağmur suyunu toplayan biriktirme havuzundan pompa vasıtası ile bir miktarının tesis içinde kaynaklanan tozumayı önlemek amacıyla madenlerde, kırma eleme tesisinde ve kireç tesisinde kullanıldığı ve hava emisyonunu bastırma amaçlı saha sulamasında kullanıldığı, elde edilen suyun havuzdan alınıp, Sanayi Kaynaklı Hava Kirliliğinin Kontrolü Yönetmeliği çerçevesinde tozumaya karşı önlem amaçlı olarak tesis içerisinde alanın sulanmasına ve kırma eleme tesisine harcandığı, geriye kalan suyun pompa vasıtası ile havuzlara aktarıldığı, 2 adet havuza aktarılan suyun bir kısmı arıtma tesisinde geçirilerek evsel kullanma suyu olarak kullanıldığı, diğer havuzdaki suyun kireç tesisine gönderilerek proses amaçlı kullanıldığı, proses kaynaklı herhangi bir atıksu oluşumu söz konusu olmadığı, kalan suyun üretim içinde (kireç söndürmede) kullanıldığı, AV 962110-3 nolu abonelik kapsamında atıksu deşarjı oluşmadığı tespit edildiğinden, davacı şirket hakkında Yönetmelik hükümleri uyarınca kullanılmış su uzaklaştırma bedeli tahakkuk ettirilmesinin hukuka aykırı olduğu, davacı tarafından ödenen 2145461588 nolu fatura bedelinin davacıya iadesi ve AV 962110-3 nolu abonelik sözleşmesinin iptali gerektiği gerekçesiyle; davanın kısmen kabulü ile AV962110-3 nolu aboneliğin iptaline ve davacının 2145461588 nolu faturadan dolayı borçlu olmadığının tespiti ile 9.241,00 TL'nin 05.09.2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin talep yönünden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, karara karşı, davalı vekili istinaf yoluna başvurmuştur.

2. Bölge Adliye Mahkemesinin 04.03.2021 tarihli ve 2019/1206 E., 2021/653 K sayılı kararıyla; davacının abonelik sözleşmesi yapma zorunluluğu bulunduğu, bilirkişi raporuna göre de suyun tesis içerisinde alanın sulanmasına ve kırma eleme tesisine harcandığı, geriye kalan suyun pompa vasıtası ile havuzlara aktarıldığı, 2 adet havuza aktarılan suyun bir kısmının arıtma tesisinden geçirilerek evsel kullanma suyu olarak kullanıldığı, diğer havuzdaki suyun kireç tesisine gönderilerek proses amaçlı kullanıldığı, Yönetmelikte belirtilen bahçe sulama koşulunun gerçekleşmediği değerlendirildiğinde bilirkişi raporunun hüküm kurmaya yeterli değil olmadığı, Mahkemece, dosyanın konusunda uzman bilirkişi heyetinden rapor alınmak suretiyle hüküm kurulması gerekirken yetersiz bilirkişi raporuna dayalı yazılı şekilde karar verilmesinin usul ve yasaya olmadığı gerekçesiyle, kararın kaldırılmasına karar verilmiştir.

3. İlk Derece Mahkemesinin ilam başlığında tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; dosyanın İSKİ tarifeleri konusunda uzman bilirkişi heyetine tevdi ile tanzim edilen ve karara dayanak alınan rapora göre, davacı işletmenin gerek yağmur suyu hasadı yoluyla elde edilen gerekse de su kuyusundan elde edilen suyu İski Tarifeler Yönetmeliği'nin 22 nci maddesinde anılan istisnalar kapsamında bulunan şekilde kullanmadığı, işletmenin bulunduğu konum itibariyle atıksu arıtma tesisi işleten bir Organize Sanayi Bölgesinde bulunmadığı, İSKİ tarafından konulan sayaçların gerekli ölçümler için doğru yerlere konumlandırıldığı, ilgili Yönetmelik hükümleri çerçevesinde kullanılmış suların uzaklaştırılması bedelini ödemekle yükümlü olduğunun tespit edildiği gerekçesiyle; davanın AV962110-3 nolu sayaç yönünden reddine, diğer talepler yönünden hüküm kurulmasına yer olmadığına karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı vekili; müvekkilinin yağmur sularının birikimiyle maden sahasında oluşan suyu, havuzda toplamakta ve tozu önlemek amacıyla saha sulamasında ve kireç söndürmede ürün içinde kullanmakta olduğunu ve suyun dejarjının söz konusu olmadığını, bilirkişi heyeti raporunun hükme esas alınacak nitelikte ve yeterlilikte olmadığını, yapılan tespitler ile varılan sonucun çelişkili olduğunu, kök ve ek rapora karşı itirazlarının karşılanmadığını, fabrika alanı içerisindeki sulama gerektiren ağaçlık ve yeşil alanların göz ardı edildiğini, sarfedilen su miktarı ve bahçelerin ve tozlanmanın önlenmesi için sulanması gereken alanların yüz ölçümü verilerinden hareketle sayaçtan geçen suyun ne miktarda bu sulamalarda sarf edildiğini tespit edilmediğini ileri sürerek, kararın kaldırılmasını istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; kaldırma kararı sonrası Mahkemece yapılan keşif sonrası alınan bilirkişi raporunda, davacı şirkete ait havuzda toplanan suyun sadece bahçe sulama ve yangın söndürme amaçlı kullanmadığı, yağmur suyu hasadı yoluyla elde edilen suyun ve tesis bünyesinde kullanılan ve su kuyusundan elde edilmiş suyun, paket arıtma neticesinden Çayağzı Deresine deşarj edildiğinin tespit edildiği, bilirkişiler tarafından dava tarihinde yürürlükte olan Yönetmelik hükümlerine göre değerlendirme yapıldığı gerekçesiyle, istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili; karara dayanak teşkil eden bilirkişi raporunun yetersiz olduğunu, atıksu oluşup oluşmadığının, fabrika alanı içerisindeki ağaçlık ve yeşil alanların su sarfiyat miktarlarının hesaplamasının yapılmadığını, dava dışı aboneliğin tespitlerde dikkate alınmadığını ileri sürerek; kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, abonelik tesisinin iptali, borçlu olunmadığının tespiti ve ödenen fatura bedellerinin iadesi istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 297 nci maddesi.

3. Değerlendirme

1. Bir mahkeme hükmünde, yasanın aradığı anlamda oluşturulacak kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar; kararın gerekçesinin de, sonucu ile tam bir uyum içinde, o davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi nedenlere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyacak; kısaca, maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantıyı gösterecek nitelikte olması gerekir. Zira, tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri ve Yargıtayın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için, ortada, usulüne uygun şekilde oluşturulmuş; hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıktaki bir gerekçe bölümünün ve buna uyumlu hüküm fıkralarının bulunması zorunludur.

2. Mahkeme kararlarında nelerin yazılacağı 6100 sayılı Kanun'un 297 inci maddesinin 2 nci fıkrasında belirtilmiştir. Buna göre, hüküm; tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri kapsar. Hükmün sonuç kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin taleplerden her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.

3. Dava, 2145461588 numaralı ve 9.241,00 TL tutarındaki fatura nedeniyle Kullanılmış Su Uzaklaştırma Bedeli (KSUB) yönünden borçlu olunmadığının tespiti, AV962110-3 nolu aboneliğin iptali, tahsil edilen 10.000,00 TL bedelin iade edilmesi istemine ilişkindir. İlk Derece Mahkemesince; davanın AV962110-3 nolu sayaç yönünden reddine, diğer talepler yönünden hüküm kurulmasına yer olmadığına karar verilmiştir. Diğer bir anlatımla; hükümde, davacının her bir talebi yönünden ne karar verildiği açıklanmamıştır. Bu haliyle hüküm, infazda tereddüt yaratacak mahiyettedir.

O halde; İlk Derece Mahkemesinin taraflara yüklenen borç veya menfi tespit hükmü ile tanınan hakkın infazda güçlük çıkarmayacak biçimde belirtilmesi gerekirken, infazda tereddüt yaratacak nitelikte hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.

4. Bozma sebebine göre, davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 373 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca ORTADAN KALDIRILMASINA,

2. İlk Derece Mahkemesi kararının aynı Kanun'un 371 inci maddesi uyarınca davacı yararına usulden BOZULMASINA,

3. Bozma nedenine göre, davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına,

Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine,Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,10.06.2024 tarihinde oy birliği ile karar verildi.