"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TARİHİ : 04.02.2014
Taraflar arasındaki tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece bozmaya uyularak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davacılar vekili, davalılardan ... ... vekili ve ... vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar; davacı ...'ın 09.11.2007 tarihinde davalı ...’a ait inşaatta davalı ...’in işçisi olarak oluk yapma işinde çalıştığını, olukları üçüncü kata çıkardığı sırada elektrik akımına kapıldığını, iki elinin bileklerinden itibaren kesildiğini, maddi ve manevi olarak zarara uğradıklarını ileri sürerek; şimdilik davacıların her biri için 2.000,00'er TL maddi, davacı ... için 200.000,00 TL, eşi ... için 150.000,00 TL, çocuklar ... için ayrı ayrı 50.000.00'er TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren yasal faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiş, davacı ... 23.03.2015 tarihli ıslah dilekçesi ile maddi tazminat talebini 147.552,46 TL'ye yükseltmiştir.
II. CEVAP
1.Davalı ...; olayda kusurlarının olmadığını, asıl kusurun elektrik idaresinde bulunduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
2. Davalı ...; olayda kusurunun olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
3. Davalı ... ...; olayda kusurlarının olmadığını, ...'ın davaya dahil edilmesini ve davanın reddini istemiştir.
4. Davalı ... Belediyesi vekili; davanın reddini istemiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 24.02.2016 tarihli ve 2014/46 E., 2016/192 K. sayılı kararıyla; 08.01.2016 havale tarihli bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kısmen kabulü ile davacılardan ... için hükmedilen 221.613,50 TL'den; kusur oranına göre 98.494,89 TL'nin davalı ...'dan; 49.247,44 TL'nin davalı ...'ten; 49.247,44 TL'nin davalı ...Ş.'den; 24.623,72 TL'nın davalı ... Belediyesinden 2.000,00 TL'si için 09.11.2007 tarihinden, kalan miktar için 23.03.2015 ıslah tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile tahsiline, diğer davalıların maddi tazminat taleplerinin reddine, davacıların manevi tazminat taleplerinin kısmen kabulü ile davacı ... için 18.000,00 TL manevi tazminatın kusur oranına göre 8.000,00 TL'nin davalı ...'dan; 4.000,00 TL'nin davalı ...'ten; 4.000,00 TL'nın davalı ...Ş.'den; 2.000,00 TL'nin davalı ... Belediyesinden; davacı ... için taktir edilen 18.000,00 TL manevi tazminatın kusur oranına göre 8.000,00 TL'nin davalı ...'dan; 4.000,00 TL'nin davalı ...'ten; 4.000,00 TL'nin davalı ...Ş.'den; 2.000,00 TL'nin davalı ... Belediyesinden; davacı ... için taktir edilen 9.000,00 TL manevi tazminatın kusur oranına göre 4.000,00 TL'nin davalı ...'dan; 2.000,00 TL'nin davalı ...'ten; 2.000,00 TL'nın davalı ...Ş'den; 1.000,00 TL'nin davalı ... Belediyesinden; davacı ... için taktir edilen 9.000 TL manevi tazminatın kusur oranına göre 4.000,00 TL'nin davalı ...'dan; 2.000,00 TL'nin davalı ...'den; 2.000,00 TL'nin davalı ...Ş'den; 1.000,00 TL'nin davalı ... Belediyesinden; davacı Büşra için taktir edilen 9.000 TL manevi tazminatın kusur oranına göre 4.000,00 TL'nin davalı ...'dan; 2.000,00 TL'nin davalı ...'ten; 2.000,00 TL'nin davalı ...Ş'den; 1.000,00 TL'nin davalı ... Belediyesinden; 2.000,00 TL'si için 09.11.2007 tarihinden, kalan miktar için 23.03.2015 ıslah tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile davacılara verilmesine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkeme kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairenin 20.05.2019 tarihli ve 2019/849 E., 2019/4709 K. sayılı ilamıyla; "1-)Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre; tarafların sair temyiz itirazları yerinde değildir.
2-) Dava dilekçesindeki açıklamalar ve zararın gerçekleşme biçimi gözetildiğinde davalı Belediyeye karşı açılan davada davanın, hizmet kusuruna dayalı tam yargı davası niteliğinde olduğu anlaşılmaktadır. Davalı belediyenin ilave kat ruhsatı vermesi nedeniyle meydana gelen olayda kusuru olduğu iddia edilmiştir. Ruhsat verme yasalar uyarınca belediyelere verilmiş bir görevdir.Bu tür zararlar 11/02/1959 tarih 17/15 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının II. Bendi hükmünce tam yargı davasının konusunu oluştururlar. Bu davaların ise 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 2. maddesine göre idari yargı yerinde açılması gerekir. Bu durumda, dava dilekçesinin yargı yolu bakımından reddine karar verilmesi gerekirken, işin esası ile ilgili hüküm kurulması doğru olmamış, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.
3-)2659 sayılı Adli Tıp Kurumu Kanununun 16/II-c bendi uyarınca Adli Tıp Kurumu Üçüncü İhtisas Kurulu “meslekte kazanma gücü kaybı” hususunda bilimsel ve teknik görüşlerini mahkemeye bildirmekle görevli kılınmıştır. Anılan bu hükme göre, davacı ...'ın yaşı ve meslek grubu dikkate alınarak maluliyet raporu Adli Tıp Kurumu Üçüncü İhtisas Kurulu'ndan alınmalıdır.
Adli Tıp Kurumu 3.İhtisas Kurulu’ndan alınacak rapor ile davacı ... ‘ın ... göremezlik oranı belirlenerek, ... göremezlik zararının buna göre saptanması gerekir.
Mahkemece, usulüne uygun biçimde hazırlanmayan maluliyet raporuna itibar edilmesi doğru olmamış, kararın bozulması gerekmiştir.
4-)HMK'nın 26. maddesi;“Hâkim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir. Hâkimin, tarafların talebiyle bağlı olmadığına ilişkin kanun hükümleri saklıdır." hükümlerini içermektedir.
Somut olayda, davacı ... maddi tazminat talebini ıslah yolu ile artırmıştır. Mahkemece, davacının ıslah yolu ile artırılmış olan talebinin aşılarak daha yüksek oranda maddi tazminata hükmedilmesi bozmayı gerektirmiştir .
5-) Birden çok kimsenin kusurları ile zarar vermeleri halinde B.K.nun 50, 51 ve 142. (TBK md 162,163) maddelerine göre; zarara uğrayan, bu zararın tamamını müteselsil sorumluların hepsinden isteyebileceği gibi sadece bir veya birkaçından da isteyebilir.
Dosyanın incelenmesinde; hükme esas alınan bilirkişi kurulu raporuna göre; davalılar için belirlenen kusur oranı nispetinde tazminata karar verildiği anlaşılmaktadır.
Oysa, BK.'nun 141.maddesinde borçlular arasındaki teselsülün koşulları düzenlemiştir. Müteselsil borçluluk, bir irade beyanı veya kanun hükmü dolayısı ile bir edimin birden ziyade borçlularından her birinin tamamını ifa etmekle yükümlü bulunduğu, alacaklının ise tamamını ancak bir defa elde etmek üzere edimi borçlulardan dilediği birinden talep etmeye yetkili olduğu ve borçlulardan birinin ifası veya ifa yerini tutan fiiliyle diğerlerinin bu oranda alacaklıya karşı borçtan kurtulacakları bir birlikte borçluluk halidir, (T.Akıntürk Müteselsil Borçluluk, 1971). Buna göre borçlular arasındaki müteselsil sorumluluk halinde alacaklı taraf (davacılar) zararın tamamını müteselsil sorumluların hepsinden isteyebileceği gibi sadece birisinden de dava yolu ile isteyebilir.
O halde; mahkemece, müteselsil sorumlulukta borçlulardan her birinin borcun tamamından sorumlu olduğu gözetilerek, anılan hükümler gereğince zarar miktarının tamamının davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmesi gerekirken, müteselsil sorumluluk esasları gözardı edilerek sadece kusur oranı nispetinde tazminata karar verilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
6-)818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 47. Maddesi (6098 satılı Türk Borçlar Yasası'nın 56/2.maddesi) gereğince hakimin, özel durumları göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği para tutarı adalete uygun olmalıdır. Takdir edilecek bu tutar, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir işlevi (fonksiyonu) olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi malvarlığı hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek tutar, var olan durumda elde edilmek istenilen doyum (tatmin) duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22/06/1966 gün ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı'nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel durum ve koşullar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim, bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde nesnel (objektif) ölçülere göre uygun (isabetli) bir biçimde göstermelidir.
Dava konusu olayda, manevi tazminat yönünden; tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları, olayın niteliği, vehameti, davacılar üzerinde oluşturduğu elem ve ızdırabın fazla olması, günün ekonomik koşulları nazara alındığında manevi tazminat miktarının her bir davacı için az olarak tayin olunduğu açıktır.
O halde; mahkemece, her bir davacı için daha yüksek oranda manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bu husus bozmayı gerektirmiştir. Ayrıca olay sırasında yaralanan davacı ... ile davacı eşi ... için aynı miktarda manevi tazminat takdir edilmesi de isabetli ve doğru bulunmamıştır." gerekçesiyle bozulmuştur.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; bozma ilamı doğrultusunda davalı ... Belediyesi yönünden dava tefrik edilerek yeni esasa kaydının yapıldığı ve yargı yolunun caiz olmadığı gerekçesiyle tefrik edilen dosyadan davanın reddine karar verildiği, ... Adli Tıp Kurumu 3. Fizik İhtisas Dairesinden alınan rapora göre, davacı ...'ın %80 oranında meslekte kazanma gücünü kaybettiği, alınan maluliyet raporu doğrultusunda düzenlenen 03.08.2021 tarihli aktüerya raporunda davacı ... için 712.009,79 TL maddi tazminat hesaplandığı, 05.12.2014 tarihli bilirkişi raporunda davalılar Yavuz'un %40, ... ...'ın %20, Belediyenin %10, ...'in %20 ve davacı ...'ın %10 oranında kusurlu bulunduğu, davacı ...'ın ATK raporuna göre %80 oranında meslekte kazanma gücünü kaybettiği, davacının talep edebileceği tazminat miktarının TRH 2010 yaşam tablosu kullanılarak düzenlenen aktüerya raporu ile 712.009,79 TL maluliyet tazminatının kusuru bulunan davalılardan talep edebileceği, davacının maaşı bakımından asgari ücret tutarında yapılan hesaplamaya itibar edildiği, yapılan hesaplamada mahsuba esas peşin sermaye gelirli gelir bağlanmadığının kurumca beyan edildiğinden alınan 03.08.2021 tarihli aktüerya raporunun usule uygun olduğu, davacı ...'ın her ne kadar 712.009,79 TL maddi tazminat talep edebileceği belirlenmiş ise de aynı davada ikinci kez ıslahın mümkün olması nedeniyle bozma öncesi sunulan ilk ıslah dilekçesi doğrultusunda taleple bağlı kalınarak 147.552,46 TL'nin olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı ...'a verilmesine, diğer davacıların ölüm olayı gerçekleşmediğinden destekten yoksun kalmaya ilişkin tazminat talep edemeyecekleri ve haksız fiile konu eyleme maruz kalmadıklarından diğer davacılar bakımından maddi tazminat istemlerinin reddine, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, davacı ...'ın maluliyet ve kusur durumu ile iki kolunun bileklerinden kesilmiş olması nedeniyle olayın niteliği, vahameti, davacılar üzerinde oluşturduğu elem ve ızdırabın çok fazla olduğu gerekçesiyle manevi tazminat taleplerinin kısmen kabulü ile davacılardan ... için 180.000,00 TL, eş ... için 90.000,00 TL, çocuklar Büşra, Zeynep ve Rabia için ayrı ayrı 30.000,00'er TL'nin kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak bu davacılara verilmesine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili, davalılardan ... ... vekili ve ... vekili ile adli yardım talepli olarak davalı ... temyiz isteminde bulunmuş, Dairenin 20.04.2022 tarihli ilamıyla, davalı ...'un adli yardım talebinin itiraz yolu açık olmak üzere reddine karar verilmiştir.
Karara yapılan itiraz üzerine Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 06.10.2022 tarihli ve 2022/6-6 D.... sayılı ilamıyla, kesin olmak üzere itirazın reddine karar verilmiştir. Mahkemece dosya işlem yapılmaksızın Daireye gönderilmesi üzerine Dairenin 23.11.2022 tarihli ilamıyla, davalı ...'un temyiz harçlarını tamamlaması, aksi halde temyiz başvurusunun yapılmamış sayılmasına karar verilmesi hususunda geri çevirme yapılmıştır.
Mahkemenin 13.02.2023 tarihli kararı ile davalılardan...'un temyiz talebinin reddine karar verilmiş, karar usulüne uygun olarak tebliğ edilmesine rağmen karar davalı ... tarafından temyiz edilmemiştir.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacılar vekili; alınan bilirkişi raporunda 712.009,79 TL maddi tazminatın ortaya çıktığını, ikinci kez ıslah yapılamayacağından ilk alınan bilirkişi raporuna göre 147.552,46 TL tazminata hükmedildiğini, bozmadan sonra ıslah yapılabileceğini, küçükler için maddi tazminata karar verilmesi gerektiğini, babalarının iki kolu kesildikten sonra hiçbir maddi destek sağlayamadıklarını ileri sürerek, kararın lehine bozulmasını talep etmiştir.
2.Davalı ... ... vekili; ...'ın davaya dahil edilmesi gerektiğini, %20 kusura ilişkin itirazlarının nazara alınmadığını, manevi tazminat miktarının yüksek olduğunu ve karşı tarafı zenginleştirdiğini savunarak, kararın bozulmasını istemiştir.
3.Davalı ... vekili; kusura ilişkin itirazlarının nazara alınmadığını, kusurunun bulunmadığını, hükme esas alınan bilirkişi raporunun hatalı olduğunu, maluliyet oranının varsayıma dayalı olarak hesaplandığını, davacıya maluliyet maaşının bağlandığını, bağlanan bu gelirin tazminattan düşmesi gerektiğini, manevi tazminat miktarının fahiş olduğunu, kısmi dava açıldığını, faizin ıslah ve karar tarihi nazara alınarak verilmesi gerektiğini savunarak, kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, elektrik çarpması nedeniyle yaralanmadan dolayı uğranılan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. Bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması üzerine, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlanan bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirmektedir (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı Y.İ.B.K.).
2. Bilindiği üzere; Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün, bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme, (bozma kararının kapsamı dışında kalmış olması nedeniyle) kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla kesinleşmiş, bu kısımlar lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur (04.02.1959 tarihli ve 13 Esas 5 Karar sayılı YİBK).
3. Değerlendirme
Bozma ilamına uyan Mahkemece; bozma kararının kapsamı dışından kalması nedeniyle taraflara yüklenen kusur oranlarının kesinleştiği, bozma ilamı doğrultusunda davalı Belediye yönünden davanın tefrik edildiği, Adli Tıp Kurumundan davacı ...'ın ... göremezlik oranının belirlendiği ve ... göremezlik zararının buna göre hesaplandığı, maluliyet oranının ATK raporu ile daha yüksek oranda hesaplandığı, bu nedenle tazminat miktarının arttığı ancak maluliyet raporunun ATK'dan alınmasına ilişkin bozma nedeninin davalı yararına olduğu, bu durumda usulü kazanılmış hak nazara alınarak Mahkemece 147.552,46 TL üzerinden davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesinin doğru olduğu, manevi tazminat miktarının tarafların sosyal ve ekonomik durumları, olayın niteliği, vehameti ve günün ekonomik koşulları değerlendirilerek arttırıldığı, olay sırasında yaralanan davacı ... ile olayda maddi zararı bulunmayan eşi ... için aynı miktarda manevi tazminata da hükmedilmediği anlaşılmakla; tarafların temyiz itirazlarının reddi ile Mahkeme kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Mahkeme kararının 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 439 uncu maddesi uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı bakiye temyiz harçlarının temyiz eden davalılara yükletilmesine, fazla alınan peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine,
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun Geçici 3 üncü maddesi atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Kanun'un 440 ıncı maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
05.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.