Logo

3. Hukuk Dairesi2023/3848 E. 2023/2559 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı müteahhitler tarafından yaptırılan elektrik dağıtım tesisinin yapım bedelinin davalı elektrik dağıtım şirketinden tahsili istemine ilişkindir.

Gerekçe ve Sonuç: Davacıların, davalı şirketin talebi üzerine ve şirket adına gerçekleştirdiği tesisin yapım giderlerinin, vekaletsiz iş görme hükümleri uyarınca davalı şirket tarafından karşılanması gerektiği gözetilerek, davalı lehine oluşan usuli kazanılmış hak ihlali nedeniyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi

DAVA TARİHİ : 24.12.2014

İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 6. Asliye Ticaret Mahkemesi

SAYISI : 2021/150 E., 2021/762 K.

Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalılardan ... vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden esas hakkında davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalılardan ... vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düsünüldü:

I. DAVA

Davacılar; inşa edilen konutların enerji ihtiyacı için davalı şirketlerden talepte bulunulduğunu, yatırım bedellerinin kendileri tarafından karşılanması halinde elektrik verileceğini bildirildiğini, elektrik alabilmek amacıyla elektrik taahhüt işlemlerini yapan bir şirketle anlaştıklarını, bedelini karşılayarak yatırımları yaptırdıklarını, imal edilen transformatör, elektrik dağıtım panoları yüksek gerilim enerji nakil hattı ve diğer tesislerin bedellerinden davalıların sorumlu olduğunu ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, 216.117,00 TL'nin imal tarihinden itibaren yürütülecek ticari faizi ile davalılardan tahsiline, tesisin mutlak butlan ile yapıldığı dikkate alınarak faizin inşa tarihinden itibaren hesaplanmasına ve davalı ...'tan tahsilini talep etmiştir.

II. CEVAP

1. Davalı ...; diğer davalı ile aralarında "İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi" imzalandığını, dava konusu dağıtım tesisinin işletme hakkının şirkete ait ise de mülkiyetinin ...'a ait olduğunu, dava konusu uyuşmazlığın devir sözleşmesin imzasından önce gerçekleştiğini, kendisine husumet yöneltilemeyeceğini, yönetmelik ve izinlere uygun hareket edildiğini, davacının hakkı bulunmasına rağmen 45 gün içerisinde yazılı itirazda bulunmadığını, geçici kabulü yapılan ve enerjilendirilen tesis ile ilgili olarak şartname hükümlerine aykırı talepte bulunulmasının hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.

2. Davalı ...; diğer davalı ...'a imzalanan sözleşme uyarınca tüm elektrik dağıtım sorumluluğunun devredildiğini, kendisine husumet yöneltilemeyeceğini, dağıtım tesislerine ilişkin hukuki uyuşmazlıkların sadece mülkiyete ilişkin olması halinde kendileri tarafından takip edileceğini, talebin mülkiyete ilişkin olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davalılar arasında düzenlenen 24.07.2016 tarihli İşletme Devir Hakkı Sözleşmesi ile devir işlemi yapıldığı, dağıtım faaliyetinin davalı ... tarafından yürütüldüğü, ilgili dönemde bu faaliyet kapsamında gerçekleştirilen her türlü ... ve işlemlerin bütün sorumluluğunun ...'a ait olduğu, davalı ... ile arasında doğrudan bir sözleşme bulunmayan davacıların harcama konusu olan tesisin yapımını davalı ...'ın izni üzerine başlattıklarını, davacıların sözleşme kapsamında tesis yaptırdığı, davalı ... tarafından tesisin işletme hakkının alındığı, 20.05.2021 tarihli bilirkişi heyeti raporunda; trafo merkezi ve kablo tesisi için harcadığı 183.150,00 TL malzeme + işçilik ile %18 KDV'si olan 32.967,00 TL ile birlikte toplam 216.117,00 TL meblağlı, 05.04.2013 tarihli fatura bedelinin ve faturasız 19.800,00 TL kazı, harfiyat ve işçilik masrafları birlikte düşünüldüğünde davacının talep edebileceği toplam miktarın 202.950,00 TL olduğu ve bu meblağa %18 KDV ilave edildiğinde maliyetin 239.481,00 TL olduğunun bildirildiği, davaya konu mahallin site olması ve artık bireysel kullanıcılara yerin satılmış olması nedenleriyle yapım bedelinin elektrik tüketiminden düşme olanağının bulunmadığı, kaldı ki elektrik dağıtım firmasının gücü düşünüldüğünde parasal gücünün olmayacağı ihtimalinin bulunmadığı, davacı müteahhitlerin kendi tüketiminin söz konusu olmadığı, bu durumda davalının davacıların başlangıçta ödediği ve onaylayarak kabul ettiği yatırım bedelini geri ödemesi gerektiği, taksitlendirme yönteminin uygulanmasının da süresinin geçtiği gerekçesiyle; davanın kısmen kabulü ile 216.117,00 TL faturalı ve 19.800,00 TL faturasız olmak üzere toplam 235.917,00 TL'nin (216.117,00 TL lik kısmı için dava tarihinden itibaren, kalan miktar için 28.11.2017 ıslah tarihinden itibaren) yürütülecek avans faizi ile birlikte davalı ...'tan tahsiline, davalı ... yönünden pasif husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılardan ... vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı vekili; davaya konu bağımsız bölümlerin davacı yükleniciler tarafından bireysel kullanıcılara satıldığını, davacının geri ödemeye muhatap taraf olmadığını, dolayısıyla aktif husumet ehliyetinin bulunmadığını, tesislerin ...'a ait olduğunu, müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğini, her ne kadar faturasız imalat, işçilik ve kazı bedellerinin de tahsiline yönelik belirsiz alacak davası açılmış ve bilirkişi raporu doğrultusunda istem kabul edilmiş ise de bu kalem harcamaların yapıldığının ispatlanamadığını, kendi yaptığı harcamalara ilişkin belirsiz alacak davası ikame edemeyeceğini, taraflar arasında tanzim edilen Enerji Müsaadesi Belgesi hükümleri gereğince davacının talebinin kabul edilemeyeceğini, herhangi bir bağlantı ya da sistem kullanım anlaşması imzalanmadığını, kabul anlamına gelmemek kaydıyla davacının sunduğu faturalara göre alacağın belirlenmesinin yasal düzenlemelere aykırı olduğunu, dava konusu bedelin tek seferde ödenmesi yönünde hüküm tesis edilemeyeceğini, ticari faiz uygulanamayacağını ileri sürerek; kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; elektrik bağlantısı tesisi edildikten sonra sitenin muhtelif bağımsız bölüm maliklerine ait bireysel aboneliklere dönüştüğü, davacı müteahhitlerin kendi tüketiminin de söz konusu olmadığı, dolayısıyla tesis bedelinin tüketim bedelinden mahsup edilmesi imkânının ortadan kalktığı, davalılar arasında düzenlenen işletme devir hakkı sözleşmesinin 7.5 inci maddesinde; "dağıtım faaliyetinin şirket tarafından yürütüldüğü dönemde bu faaliyet kapsamında gerçekleştirilen her türlü ... ve işlemlerin bütün sorumluluğunun ...' a ait olduğu" hususunun düzenlendiği, davacının enerji talebiyle başvurusu üzerine davalı ... tarafından "talep edilen enerjinin mevcut şebeke üzerinden sağlanmasının mümkün olmadığı ancak davacı "tarafından belirtilen nitelikte trafo ve tesis inşa edilmek, bitiminde tesisin davalıya devredilmesi kaydıyla" enerji müsaadesi verildiği, davacıların bu şartlar dahilinde masraf sarf ederek söz konusu projenin enerji ihtiyacını sağlayacak tesisi inşa ederek davalı ...'a devrettiği, kabulün de yapıldığı, tesisin davalı tarafın dağıtım sistemine dahil edilerek işletmeye alındığı, davalı ...'ın bu şekilde dava dışı abonelerinden kazanç sağladığı hususu gözetildiğinde, bu aşamada artık bağlantı anlaşmasının bulunmadığı yönündeki savunmasına itibar edilemeyeceği, masrafların hesaplama biçimine ilişkin istinaf nedeninin yerinde görülmediği, davalı ...'ın söz konusu bedelin ödenmesinden sorumlu olup tek seferde ve defaten tahsile karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı, hüküm altına alınan alacağa avans faizi uygulanmasına karar verilmiş ise de, Yönetmelik ile yapılan düzenlemede yasal faiz uygulanacağı öngörülmüş olmakla Mahkemece avans faizi işletilmesinin yerinde görülmediği gerekçesiyle; istinaf başvurusunun kısmen kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden esas hakkında; davalı ... hakkındaki davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine, davalı ... hakkındaki davanın kabulü ile 216.117,00 TL faturalı ve 19.800,00 TL faturasız olmak üzere toplam 235.917,00 TL'nin (216.117,00 TL'lik kısmı için dava tarihinden itibaren, kalan miktar için 28.11.2017 ıslah tarihinden itibaren) yürütülecek yasal faizi ile birlikte davalı ...'tan tahsiline karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılardan ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı vekili; istinaf dilekçesinde bildirdiği sebepleri tekrar etmiş, ayrıca İlk Derece Mahkemesi kararının kendilerince istinaf edilmesine karşın, Bölge Adliye Mahkemesince davacı yararına vekalet ücretinin daha fazlasına hükmedilerek usuli kazanılmış hakkın ihlal edildiğini, zamanaşımı süresinin geçtiğini, temerrüt oluşmadığını, faiz yönünden istinaf talebi kabul edildiği için lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini ileri sürerek, kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, davacı tarafça yaptırılan dağıtım ve iletim tesisinin yapım bedelinin tahsili istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1.Vekâletsiz ... görme, davaya konu dağıtım tesisinin yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun (818 sayılı Kanun) 410 ila 415 inci maddeleri arasında düzenlenmiş olup, genel olarak bir kimsenin sözleşme veya hukuken yükümlü olmadığı hâlde başka bir kimsenin hukuk ve menfaat alanına müdahale ederek ... görmesinden doğan hukuki ilişkiyi ifade etmektedir. Vekâletin bulunmaması, görülen işin bir vekâlet ilişkisine veya başka bir sözleşmesel ilişkiye ya da benzer bir yükümlülüğe dayalı olmadan yapılması anlamına gelmektedir. Görülen işin başkasına ait olması gerektiği de açıktır. Ancak bazı durumlarda görülen işte vekâletsiz ... görenin de menfaati olabilir. Bu durumda ortak yarar söz konusu olur ki; ortak yararın bulunduğu durumlarda ... göreninin menfaati ... sahibinin menfaatine göre daha üstün değilse işin başkasına aidiyeti unsuru var sayılır. Vekâletsiz ... görme nedeniyle taraflar arasında kurulan ilişki bir sözleşme ilişkisi olmamakla beraber ... gören ile ... sahibi arasında kanuni bir borç ilişkisi doğmaktadır.

2. Vekâletsiz ... görme, yasal düzenleme uyarınca gerçek (caiz olan) vekâletsiz ... görme ve gerçek olmayan vekâletsiz ... görme olmak üzere ikili bir ayrıma tabiidir.

3. Gerçek vekâletsiz ... görmede, ... gören ... sahibinin menfaatine ve yararına ... görme iradesi ile hareket etmektedir. Gerçek vekâletsiz ... görmede, bir kimse başkasına ait bir işin görülmesi iradesiyle, onun hukuk alanına bir yetkisi bulunmaksızın müdahale etmektedir. 818 sayılı Kanun'un 413 üncü maddesine göre;“... sahibinin menfaati için yapılmış olan bir işte yapan kimsenin hâl icabına göre zaruri veya faideli bulunan bilümum masraflarını faizi ile edaya ve bu kabil taahhütlerini ifaya ve hakimin takdir edeceği zararı tazmine, ... sahibi mecburdur.

Maksadı hasıl olmasa bile, işi yaparken icabeden ihtimamda bulunan kimse hakkında dahi bu hüküm tatbik olunur.

İşi yapan kimse yaptığı masrafı istifa edemediği takdirde, haksız bir fiil ile mal iktisabı faslındaki hükümlere göre yaptığı şeyi ref ettirebilir.”

4. Bu hükme göre kanun koyucu, ... görenin haklarını düzenlerken başkasının menfaatinin gerektirdiği bir işe kalkışan kimsenin bu mühadale ile kendi malvarlığında bir azalma olmamasını sağlamak ve bu suretle herkesi başkalarına yardıma teşvik etmek amacıyla ... görene malvarlığında meydana gelen azalmanın telafisini isteme yetkisini vermiştir. Diğer taraftan, vekâletsiz ... görme işi yapan için bir kâr teminine de vesile teşkil etmemelidir.

5. 818 sayılı Kanun’un 413 üncü maddesinde bahsi geçen “masraf” tabirinden; ... görme nedeniyle, ... görenin malvarlığında kendi iradesiyle meydana gelen yahut meydana gelmesine katlandığı azalmalar anlaşılmalıdır.

6. Gerçek olmayan vekâletsiz ... görmede ise; ... görenin bir başkasının işini haksız bir biçimde ve kötü niyetli olarak kendisinin veya üçüncü bir kişinin menfaatine görmesi yahut bilerek ya da bilmeyerek başkasının işini kendi işiymiş gibi ve kendisine menfaat sağlamak üzere görmesi hâlidir ve 818 sayılı Kanun'un 414 üncü maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre, “Kendi menfaati için yapılmamış olsa bile ... sahibi yapılan işten hasıl olan faydaları temellük etmek hakkını haizdir. Temellük ettiği faydalara göre, işi yapan kimsenin masrafını tazmin ve yapmış olduğu taahhütlerden onu tahlis eder.”

7. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 526 ıncı ve devamı maddelerinde de benzer düzenlemeler yer almaktadır. Nitekim anılan Kanun’un 529 uncu maddesinde, 818 sayılı Kanun'un 413 üncü maddesine paralel olarak “İşsahibi, işin kendi menfaatine yapılması hâlinde, işgörenin, durumun gereğine göre zorunlu ve yararlı bulunan bütün masrafları faiziyle ödemek ve gördüğü ... dolayısıyla üstlendiği edimleri ifa etmek ve hâkimin takdir edeceği zararı gidermekle yükümlüdür. Bu hüküm, umulan sonuç gerçekleşmemiş olsa bile, işi yaparken gereken özeni göstermiş olan işgören hakkında da uygulanır.

İşgören, yapmış olduğu giderleri alamadığı takdirde, sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre ayırıp alma hakkına sahiptir.” hükmü mevcuttur.

8. Usulî kazanılmış hak kurumu, davaların uzamasını ve kararlara karşı genel güvenin sarsılmasını önlemek, hukukî alanda istikrar sağlamak amacıyla Yargıtay içtihatları ile geliştirilmiş, öğretide kabul görmüş ve usul hukukunun vazgeçilmez, ana ilkelerinden biri hâline gelmiştir. Anlam itibariyle, bir davada mahkemenin ya da tarafların yapmış olduğu bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine, dolayısıyla diğeri aleyhine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan hakkı ifade etmektedir.

3. Değerlendirme

1. Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararında; hukuki ilişkinin ve bu ilişki nedeniyle ortaya çıkan uyuşmazlığa yukarıda yer verilen hukuk kurallarının doğru şekilde uygulandığı, somut olayda davalı ... tarafından yapılması gerekli olan yatırımın davacı tarafça gerçek vekaletsiz ... görme hükümlerine göre yapıldığı, davacıların faturalı olarak talep ettiği bedelin bilirkişi raporuna göre yapılan işlemlerle uyumlu olduğu, davacıların kullanımının bulunmaması nedeniyle mahsuplaşmanın gerçekleşemeyeceği anlaşılmakla, davalının aşağıdaki paragrafın kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2. İlk Derece Mahkemesi kararına karşı sadece davalılardan ... tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur. Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun kısmen kabul edilmesi nedeniyle yeniden esas hakkında verilen kararda; bu nedenle davalı lehine oluşan usuli kazanılmış hak nazara alınmaksızın, kararı istinaf etmeyen davacılar lehine daha fazla vekalet ücretine hükmedilmiş olması, doğru olmayıp bozmayı gerektirir.

Ne var ki bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 370 nci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca Bölge Adliye Mahkemesi kararının düzeltilerek onanması gerekmiştir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE,

2. Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının hüküm fıkrasının (5) numaralı bendinde yer alan "36.028,38 TL" rakamının çıkartılarak yerine "24.964,19 TL" rakamının yazılması suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

05.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.