"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2023/75 E., 2023/189 K.
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece bozmaya uyularak davanın kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davacı vekili ve dahili davalı ... vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; 233 sayılı KHK’nın 35 inci maddesi gereğince çıkarılan 22.05.2002 tarihli ve 2002/4100 sayılı Bakanlar Kurulu kararı uyarınca, turizm belgeli yatırım ve işletmelerden mesken ve sanayi abonelerine uygulanan tarifelerin en düşüğü üzerinden elektrik ücreti alınması gerekirken, fazla ücret alındığı iddiasıyla aleyhine açılan dava neticesinde 203.860,93 TL’nin avans faizi ile birlikte tahsiline karar verildiğini, söz konusu kararın icrası için takip başlatılması üzerine icra dosyasına toplam 351.025,77 TL ödeme yapılmak zorunda kalındığını ileri sürerek; ödenen 351.025,77 TL'nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan rücuen tahsilini talep etmiştir.
II. CEVAP
1. Davalı ... vekili; davanın, idarenin haklı olarak yapmış olduğu idari işleme karşı açıldığını, bu nedenle idare mahkemelerinin görevli olduğunu, rücu davalarında zamanaşımı süresinin ödeme tarihinden itibaren bir yıl olduğunu, icra dosyasına yapılan ödeme tarihinden itibaren bir yıl geçtikten sonra açılan davanın zamanaşımı nedeniyle reddi gerektiğini, yapılan işlemlerin yürürlükte bulunan Kanun veya KHK hükümlerine aykırı olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
2. Dahili davalı Bakanlık vekili; 2002/4100 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı çerçevesinde dağıtım şirketleri nezdinde oluşan gelir kaybının karşılanması yükümlülüğü/sorumluluğu ve yine özelleştirme kapsamına giren dağıtım şirketlerine tarife indiriminin uygulanmasına son verilmesine ilişkin yazının mülga Hazine Müsteşarlığı Kamu İktisadi Teşebbüsleri Genel Müdürlüğüne (şimdiki adıyla Kamu Sermayeli Kuruluş ve İşletmeler Genel Müdürlüğü) ait olduğunu, indirimli tarifeden kaynaklı görev zararının karşılanması sorumluluğunun bu Genel Müdürlük bünyesinde yürütüldüğünü, bu nedenle ilgili mevzuat çerçevesinde davalı sıfatı bulunamayacağını savunarak, davanın reddini istemiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 11.03.2010 tarihli ve 2009/321 E., 2010/82 K. sayılı kararıyla; bilirkişilerce düzenlenen 19.01.2010 tarihli raporda, davacı ile dava dışı abone arasındaki ihtilafın davalı ... Müsteşarlığının hatalı bildirimi ile meydana geldiğinin belirtildiği, davacının ödediği bedele davalının sebebiyet verdiği, abonenin zararını karşılayan davacının davalıya rücu hakkının olduğu gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Birinci Bozma Kararı
1. Mahkeme kararına karşı, süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 05.03.2012 tarihli ve 2012/1978 E., 2012/3330 K. sayılı ilamıyla; davalı tarafın cevap dilekçesinde bildirdiği zamanaşımı def'i hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmesi gerektiğinden bahisle, hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
B. İkinci Bozma Kararı
1.Bozmaya uyan Mahkemece verilen 26.06.2012 tarihli ve 2012/309 E., 2012/300 K. sayılı kararla; bozmaya uyularak yapılan değerlendirme sonucunda davacı şirketin genel müdürünün “Olur” tarihinin 15.06.2009 olduğu, davanın ise 27.07.2007 tarihinde açıldığı, bu nedenle zamanaşımı defi'nin reddine karar verilerek, toplanan delil durumuna göre ve daha önce alınan bilirkişi raporu doğrultusunda dava subuta erdiğinden, davanın kabulüne karar verilmiştir.
2. Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 03.12.2012 tarihli ve 2012/14168 E., 2012/18328 K. sayılı ilamıyla; özel hukuk kurallarına tabi bulunan davacı hakkında zamanaşımının yetkili makamın öğrenme tarihinden itibaren başlatılamayacağı, ayrıca davanın rücuen tazminat istemine ilişkin olduğu, bu nedenle zararın da ödeme tarihinde gerçekleştiği, zamanaşımının bu tarihten itibaren hesaplanması gerektiği, somut olayda, ödeme ve dava tarihleri itibariyle 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun (818 sayılı Kanun) 60 ıncı maddesinin birinci fıkrasında öngörülen bir yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu, bu nedenle davanın zamanaşımı nedeniyle reddi gerektiğinden bahisle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
C. Üçüncü Bozma Kararı
1. Mahkemenin 28.11.2013 tarihli ve 2013/452 E., 2013/635 K. sayılı kararıyla; önceki gerekçelerin yanı sıra, somut olayda uygulanması gereken 818 sayılı Kanun’da ayrıca özel olarak bir zamanaşımı süresinin öngörülmediği, rücuen tazminat davalarında aynı Kanun’un 125 inci maddesi gereğince on yıllık zamanaşımı süresinin uygulanması gerektiği, dava konusu olayda ödeme tarihinden davanın açıldığı tarihe kadar on yıllık zamanaşımı süresinin dolmadığı gerekçesiyle verilen direnme kararını, davalı vekili temyiz etmiştir.
2. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 14.02.2018 tarihli ve 2017/4-1447 E., 2018/204 K. sayılı ilamıyla; “...Davacının, teşvik belgesi sahibi olan dava dışı şirkete, indirimli tarife yerine normal tarife uygulanması nedeniyle bu şirketin açtığı dava sonunda, normal tarife ile indirimli tarife arasındaki farktan dolayı haksız yere ödemek zorunda kaldığı bedelin davalıdan rücuen tahsilini istediği, haksız ödemenin söz konusu olduğu, rücuen tazminat istemlerinde mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 60/1. maddesi uyarınca işlem yapılması gerektiğinden, dava konusu istem, anılan Kanunun 60/1. maddesi uyarınca bir yıllık zamanaşımı süresine tabi bulunduğu, dosya içerisindeki bilgi ve belgelerden, dava konusu alacağın icra dosyasına 04.01.2007 tarihinde ödendiği, eldeki davanın ise 24.07.2009 tarihinde açıldığı, bu durumda mahkemece ödeme tarihinden dava tarihine kadar bir yıllık zamanaşımı süresinin geçtiği gözetilerek, davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile işin esasına girilerek davanın kabulüne karar verilmesinin doğru olmadığı..." gerekçesiyle ve oy çokluğuyla direnme kararının bozulmasına karar verilmiş, karara karşı davacı vekili kararın düzeltilmesini istemiştir.
3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 17.01.2019 tarihli ve 2018/4-603 E., 2019/9 K. sayılı ilamıyla; 818 sayılı Kanun'dan doğan bu dava için aynı Kanun'da ayrıca özel olarak bir zamanaşımı süresinin öngörülmediği, alacak davalarında aynı Kanun'un 125 inci maddesi gereğince on yıllık zamanaşımı süresinin uygulanması gerektiği, dava konusu olayda ödeme tarihinden davanın açıldığı tarihe kadar on yıllık zamanaşımı süresinin dolmadığı, Mahkemenin zamanaşımı süresinin on yıl olduğuna ilişkin direnme kararının usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle, karar düzeltme isteminin kabulü ile bozma kararının kaldırılmasına, direnme kararının onanmasına, davanın esasına ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın Yargıtay 4. Hukuk Dairesine gönderilmesine karar verilmiştir.
4. Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 12.06.2019 tarihli ve 2019/1263 E., 2019/3298 K. sayılı ilamıyla; davanın açıldığı tarihten sonra yürürlüğe giren hüküm gereğince Ekonomi Bakanlığı bünyesindeki Teşvik Uygulama ve Yabancı Sermaye Genel Müdürlüğünün, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığına devredilmiş olması sebebiyle mahkemece ... davaya dahil edilip taraf teşkili sağlandıktan sonra dosyaya devam edilmesi gerektiğinden bahisle, hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
D. Dördüncü Bozma Kararı
1. Mahkemenin 13.04.2021 tarihli ve 2019/401 E., 2021/194 K. sayılı kararıyla; indirimli tarife uygulama yükümlüsü olan davacının, bu yükümlülüğü nedeniyle meydana gelen gelir kaybından dahili davalı ... Bakanlığının sorumlu olacağına dair bir düzenlemenin bulunmadığı, ayrıca 637 sayılı KHK'daki hükmün, yalnızca mevzuat gereğince Ekonomi Bakanlığına devredilen birimlere ait olan görevler nedeniyle doğan borç ve alacakları kapsadığı, davanın ise bir yıllık zamanaşımı süresi dolduktan sonra açıldığı gerekçesiyle; davanın davalı ... Müşteşarlığı yönünden zamanaşımı nedeniyle reddine, dahili davalı Bakanlık yönünden ise husumetten reddine karar verilmiş; karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
2. Dairemizin 27.04.2022 tarihli ve 2022/2697 E., 2022/4184 K. sayılı ilamıyla; Mahkemece, zamanaşımı süresinin geçmediği gerekçesiyle davanın davalı ... Müşteşarlığı yönünden kabulüne yönelik olarak verilen 28.11.2013 tarihli direnme kararının, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun karar düzeltme incelemesi neticesinde verdiği 17.01.2019 tarihli ve 2018/603 E. 2019/9 K. sayılı kararıyla onandığı, bu onama kararı ile zamanaşımı süresinin geçmediği yönündeki direnme kararının kesinleştiği, ancak Mahkemece kesinleşen bu husus nedeniyle davacı lehine oluşan usuli kazanılmış hak ihlal edilmek suretiyle, davalı ... yönünden davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş olmasının doğru olmadığı, diğer yandan; davalı ... Müsteşarlığının her türlü borç ve alacaklarının hiçbir işleme gerek kalmaksızın Ekonomi Bakanlığına, bilahere 10 Temmuz 2018 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan 703 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile Ekonomi Bakanlığı bünyesindeki Teşvik Uygulama ve Yabancı Sermaye Genel Müdürlüğünün Sanayi ve Teknoloji Bakanlığına devredildiği yönündeki Yargıtay 4. Hukuk Dairesince verilen 12.06.2019 tarihli bozma kararına uyulmasına rağmen, Mahkemece davacı yararına oluşan usuli kazanılmış hak ihlal edilmek suretiyle, husumet yokluğu nedeniyle dahili davalı Bakanlık yönünden de davanın reddine karar verilmiş olmasının hatalı olduğundan bahisle davacı yararına oluşan usuli kazanılmış haklar dikkate alınmak suretiyle, uyuşmazlığın esası hakkında bir karar verilmesi için, hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
E. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin ilam başlığında tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; tüm dosya kapsamına göre davacı yararına oluşan usuli kazanılmış haklar gözetilerek, toplanan deliller, ilk Yargıtay bozma ilamından önce alınan ve hüküm kurmaya yeterli ve elverişli görülen 18.01.2009 tarihli heyet raporu karşısında, davacı şirket ile abone arasındaki dava konusu ihtilafın, tüm borç ve alacakları Ekonomi Bakanlığına devredilen Hazine Müsteşarlığının hatalı bildirimi ile meydana geldiği, dava dışı abonelerin davalı idare ile hiçbir bağı ve sözleşmesinin bulunmadığı, davacı şirketin ödediği bedele Müsteşarlığın sebebiyet vermesi nedeniyle abonenin zararını karşılayan davacının, rücu hakkının bulunduğu, bu nedenle toplam 351.025,77 TL'nin davalı Müsteşarlığın borç ve alacaklarını devralan ... tarafından davacı şirkete ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte ödenmesi gerektiği gerekçesiyle; dahili davalı ... yönünden açılan davanın kabulü ile 351.025,77 TL alacağın, 04.01.2007 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, davalı ... yönünden açılan davanın husumetten reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı vekili; davanın açıldığı tarihte husumetin doğru yöneltildiğini, Yasa değişikliği nedeniyle hasım değişikliğine gidilerek yeni hasma karşı hüküm kurulduğunu, Müvekkil şirket tarafından yanlış hasma karşı dava açılmasının söz konusu olmadığını, bu nedenle Hazine Müsteşarlığı bakımından davanın husumetten reddine karar verilerek, müvekkil şirket aleyhine vekalet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğunu ileri sürerek, kararın bu yönüyle bozulmasını talep etmiştir.
2. Dahili davalı Bakanlık vekili; husumet itirazlarının yeniden değerlendirilmesi gerektiğini, kamu yapılanmasında görev ve sorumluluk dağılımının belirgin şekilde yasal mevzuatla düzenlenerek netleştirilmiş olduğundan ve huzurdaki davanın konusunun da Bakanlık birimlerinin görev ve yetkisine girmediği açık olduğundan, davanın doğru hasım Hazine Müsteşarlığının devredildiği Hazine ve Maliye Bakanlığına yönlendirilmesi gerektiğini, yine zamanaşımı def'inin tekrar değerlendirilmesi gerektiğini, davacının dava açmada hukuki yararı bulunmadığını ileri sürerek, kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, kesinleşen mahkeme kararı gereğince üçüncü kişiye ödenmiş olan bedelin rücuan tahsili istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 04.02.1959 tarihli ve 1957/13 E. 1959/5 K. sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı,
2. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/18-421 E.-2009/526 K. sayılı ilamı,
3. 08.06.2011 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 637 sayılı Ekonomi Bakanlığı'nın Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Geçici 2. maddesinin 1 inci ve 6 ncı fıkraları,
4. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 326 ncı maddesi.
3. Değerlendirme
1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına, bozmaya uyularak verilen kararda belirtilen gerekçelere göre; dahili davalı vekilinin tüm, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Bir kimseye diğer tarafın dava giderlerinin yükletilmesinin nedeni, o kimsenin diğer tarafın gider yapmasına haksız olarak sebebiyet vermiş olmasıdır. İşte bu nedenledir ki, dava açıldığı anda haklı durumda bulunan tarafın, yargılama sırasında meydana gelen mevzuat değişikliği sonucu haksız duruma düşmesi halinde yargılama giderlerinden sorumlu tutulması olanaklı değildir.
3. Somut olayda; dava açıldıktan sonra hasıl olan yasa değişikliği nedeniyle davalı ... Müsteşarlığının her türlü borç ve alacaklarının hiçbir işleme gerek kalmaksızın Ekonomi Bankasına ve sonrasında KHK ile Ekonomi Bakanlığı bünyesindeki Teşvik Uygulama ve Yabancı Sermaye Genel Müdürlüğünün Sanayi ve Teknoloji Bakanlığına devredilmesi nedeniyle açılan davada, davalı ... yönünden husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verildiği, bu durumda davacı aleyhine vekalet ücretine hükmedilmemesi gerekirken, davalı yararına maktu vekalet ücretine hükmedilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
Ne var ki bu yanlışlıkların giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Kanun'a eklenen Geçici 3 üncü madde atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 438 inci maddesinin yedinci fıkrası uyarınca temyiz olunan Mahkeme kararının düzeltilerek onanması gerekir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Dahili davalı vekilinin tüm, davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine,
2. Davacı vekilinin davalı ... lehine hükmedilen vekalet ücretine yönelik temyiz itirazının kabulü ile Mahkeme kararının hüküm fıkrasının (B) numaralı bendinin (2) numaralı alt bendinin çıkartılarak yerine "2. Dava açıldıktan sonra meydana gelen kanun değişikliği gözetilerek davalı lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına," alt bendinin yazılması suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davacıya iadesine,
1086 sayılı Kanun'un 440 ıncı maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,18.09.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.