Logo

3. Hukuk Dairesi2023/3997 E. 2025/170 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kiralananın geç tahliye edilmesinden kaynaklanan zararın belirlenmesi ve tazmini istemine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Hukuk Genel Kurulu’nun bozma ilamında belirtilen, tazmin edilmesi gereken zararın kiralananın tahliyesinin taahhüt edildiği tarih ile tahliye edildiği tarih arasındaki sürede davacının yoksun kaldığı kira geliri kadar olduğu ilkesi gözetilerek, mahkemenin bu ilkeye uygun olarak hüküm kurduğu ve hükme esas alınan bilirkişi raporunun da denetime elverişli olduğu gerekçesiyle temyiz isteminin reddine ve yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2022/822 E., 2023/587 K.

Mahkemece bozmaya uyularak verilen karar taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili; davalı şirketin, müvekkili şirkete ait olan okul binasının sadece zemin katını 10.09.2011 tarihli kira sözleşmesi ile 10 aylığına, ana sınıfı olarak aylık 4.000,00 TL+KDV olmak üzere kiraladığını, kira konusu taşınmazın 30.06.2012 tarihinde tahliye edeceğine dair 10.10.2011 tarihli tahliye taahhütnamesi imzaladığını, davalıya kiralananı taahhüt tarihinde tahliye etmesi için 29.05.2012 tarihinde ihtarname gönderildiğini, dava konusu taşınmazın ancak 13.02.2013 tarihinde müvekkiline teslim edildiğini, müvekkilinin, tahliye taahhütnamesine güvenerek taşınmazı zemin ve iki katı ile birlikte 01.07.2012 başlangıç tarihli kira sözleşmesi ile aylık 13.000,00 TL+KDV ile başka birine kiraya verdiğini, davalının zamanında tahliye etmemesi nedeniyle taşınmazın yeni kiracıya teslim edilemediğini, yeni kiracı ile yapılan sözleşmenin (11.) maddesi gereğince 156.000,00 TL+KDV olmak üzere bir yıllık kira bedelinin ikinci yıl kirasına sayıldığını ve ikinci yıl için kira bedeline en az %10 uygulanacak olan kira bedeli artışının yapılmadığını, bu nedenle bir yıllık kira ve kira artış bedeli gelirinden yoksun kaldığını, davalının tahliye taahhütnamesinde gayrimenkulü tahliye etmediği takdirde ortaya çıkacak zararları da karşılayacağının yazılı olduğunu ileri sürerek; yoksun kalınan kâr olarak ortaya çıkan 138.894,00 TL tazminat alacağının 30.06.2012 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili; davacı şirketin sözleşmenin bitiminden evvel ihtarda bulunduğunu ancak bir aylık süreye riayet etmediğini, zemin kat dışındaki katların tasarrufu davacıda olmasına rağmen zemin katın tahliye edilmemesi nedeniyle kötü niyetle tüm binanın kira bedelinin müvekkilinden istenemeyeceğini, sözleşmeye konu taşınmazın 13.02.2013 tarihinde herhangi bir ihtirazı kayıt ileri sürülmeden teslim alındığından tazminat davası açılamayacağını, davacı şirketin tahliyeyi beklemeden üçüncü bir kişi ile kira sözleşmesi yapmış olmasının müvekkilini bağlamayacağını savunarak, davanın reddini istemiştir.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 17.12.2013 tarihli kararıyla; davalı şirketin taahhüt ettiği tarihte kiralananı boşaltmaması nedeniyle davacının yeni kiracısı ile olan kira akdi dolayısıyla belli miktar kazançtan mahrum kaldığı, 16.12.2013 tarihli bilirkişi raporunda talep edilebilecek miktarın 138.850,85 TL olduğunun tespit edildiği gerekçesiyle; davanın kabulüne, 138.894TL'nin taahhüt edilen tahliye tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tazminine karar verilmiş; karar süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

1. Yargıtay (Kapatılan) 6. Hukuk Dairesinin 03.06.2014 tarihli ilamıyla; sair temyiz itirazlarının reddiyle, davalı kiracının 10.01.2011 tarihli tahliye taahhütnamesinde, kiralananı en geç 30.06.2012 tarihinde tahliye etmeyi taahhüt ederek aksi durumda doğacak zararlardan sorumlu olacağını kabul ettiği, kiralananın açılan tahliye davası sonucunda 13.02.2013 tarihinde tahliye edildiği, bu nedenle kiralanan yeni kiracıya geç teslim edildiği, davacının üçüncü kişi ile yaptığı kira sözleşmesinde geç teslime bağlı olarak bir yıllık kira bedelinin alınmayacağı ve ikinci yıl kira parasına artış uygulanmayacağı yönündeki taahhüdüne dayalı olarak tazminat hesabı yapılmasının doğru olmadığı, tazmini gereken zararın kiralananın tahliyesinin taahhüt edildiği tarih ile tahliye edildiği tarihler arasındaki süreçte davacının yoksun kaldığı kira geliri kadar olduğu, Mahkemece bu yönde hesaplama yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm verilmesinin doğru olmadığı gerekçesi ile kararın bozulmasına karar verilmiştir.

2. Mahkemenin 23.09.2014 tarihli kararıyla; davacının üçüncü kişiye yönelik taahhüdünü yerine getirememesinin sebebinin davalının kiralananı geç tahliye etmesi olduğu, davacının dava dışı üçüncü kişiyle yaptığı sözleşme uyarınca elde edeceği kazançtan mahrum kalmış olması nedeniyle zarara uğradığı, tacir olan davalı basiretli bir iş adamı gibi davranmış olsaydı davacının bozulan kararla hüküm altına alınan miktar kadar zararının oluşmayacağı, kiralanan taşınmazın okul binası olarak kiraya verilmiş olması dolayısıyla eğitim dönemlerinde kiraya verilebileceği gerekçesiyle, direnme kararı verilmiştir.

3. Direnme kararı süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 16.11.2021 tarihli ilamıyla; tazmin edilmesi gereken zararın kiralananın tahliyesinin taahhüt edildiği tarih (30.06.2012) ile tahliye edildiği tarih (13.02.2013) arasındaki sürede davacının yoksun kaldığı kira geliri kadar olduğu, Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken, önceki kararda direnilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle, direnme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

4. Mahkemenin ilam başlığında tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; tazmin edilmesi gereken zararın kiralananın tahliyesinin taahhüt edildiği tarih (30.06.2012) ile tahliye edildiği tarih (13.02.2013) arasındaki sürede davacının yoksun kaldığı kira geliri kadar olduğunun kabulü ile bozma sonrası alınan hesap bilirkişisinin denetime elverişli 18.01.2023 tarihli raporu ile davacı şirketin davalı şirketten talep edebileceği tutarın davalının ödemiş olduğu kira miktarları mahsup edildikten sonra 78.293,29 TL olarak tespit edildiği, ancak bilirkişi tarafından kiralananın tahliyesinin taahhüt edildiği tarih hesaplamaya dahil edilmişse de taraflar arasındaki kira sözleşmesinin kiralananın tahliyesinin taahhüt edildiği tarihinde (30.06.2012) kapsadığından hesaplama yapılırken bu husus göz önüne alınarak ve usul ekonomisi gereği yeniden bilirkişiden ek rapor tanzim edilmeden 30.06.2012 tarihi için belirlenen 511,33 TL günlük kira ücretinin mahsup edilmesi gerektiğinden bahisle; davanın kısmen kabulü ile 77.781,96 TL'nin tarafların tacir olması nedeniyle 30.06.2012 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin taleplerin reddine karar verilmiş; karara karşı, süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Sebepleri

1. Davacı vekili; davalı kiracının tahliye taahütnamesi ile 30.06.2012 tarihinde kiralananı boşaltacağını taahhüt etmesi nedeniyle 01.07.2012 tarihinde teslim edilmek üzere başka kiracı ile anlaşıldığını davalının taahüdüne uymaması nedeniyle kiralanan yerine yeni kiracıya teslim edilememesinden kaynaklı olarak 138.850,85 TL zararının bulunduğunu, geç tahliye dönemi olan 8,5 aylık kısmın kira tutarının 98.383,00 TL olduğu halde bilirkişinin farklı hesaplamalar yapmasının hukuka aykırı olduğunu, davalının geç tahliye döneminde müvekkili davacıya 32.522,00 TL ödeme yaptığı halde bilirkişi tarafından KDV dahil edilerek 38.444,00 TL'nin kira bedelinden düşüldüğünü, hatalı bilirkişi raporuna dayanılarak karar verildiğini ileri sürerek; kararın bozulmasını talep etmiştir.

2. Davalı vekili; kararın, Hukuk Genel Kurulu kararına aykırı olduğunu, geç tahliye edilen dönemdeki kira bedeli hesaplamasında 3. kişilerle yapılan kira bedellerinin dikkate alındığını, kararda belirtilen objektif kriterlere göre hesaplama yapılmadığını, davalının kendisiyle yapılan kira sözleşmesine göre belirlenen artış oranında artış yaparak bu döneme ilişkin kira bedelini davacı tarafa yatırdığını, davanın reddine karar verilmesi gerekirken kısmen kabulüne karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, ileri sürerek hükmün bozulmasını talep etmiştir.

B. Değerlendirme ve Gerekçe

Uyuşmazlık, kiralananın geç tahliye ve teslim edilmesinden kaynaklanan zararın tazmini istemine ilişkindir.

Temyize konu edilen Mahkeme kararının; bozma ilamlarında gösterildiği şekilde inceleme ve araştırma yapılarak, yine bozma ilamında belirtilen hukuki esaslar gereğince verildiği, bozma ilamlarını kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan kısımlara yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine imkan bulunmadığı, hükme esas alınan bilirkişi raporunun denetime elverişli ve yerinde olduğunun anlaşılmakla taraf vekillerinin temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun bulunan kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Mahkeme kararının ONANMASINA,

Aşağıda yazılı bakiye temyiz harçlarının temyiz edenlere yükletilmesine,

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun Geçici 3. maddesi atfıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

09.01.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.