Logo

3. Hukuk Dairesi2023/4030 E. 2024/2349 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Tıbbi uygulama hatası nedeniyle oluşan görme kaybından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat ile bakıcı gideri istemine ilişkin yargılamada, istinaf karar harcının davalılardan ayrı ayrı tahsiline karar verilmesinin doğru olup olmadığı uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Davalıların tazminat isteminden müştereken ve müteselsilen sorumlu oldukları gözetilerek, istinaf karar harcının da davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesi gerektiği, bu husustaki yanlışlığın düzeltilmesi için yeniden yargılama yapılmasına gerek olmadığından, 6100 sayılı HMK'nın 370/2. maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesi kararının düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Adana Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/168 E., 2023/419 K.

İLK DERECE MAHKEMESİ : İskenderun 1. Asliye Hukuk (Tüketici) Mahkemesi

SAYISI : 2015/1240 E., 2020/159 K.

Taraflar arasındaki asıl ve birleşen maddi-manevi tazminat davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl davanın kısmen kabulüne, birleşen davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın asıl davada davalılar, birleşen davada davalı ... San. Ve Tic. A.Ş. (... Hastanesi A.Ş.) vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı asıl ve birleşen davada davalı ... vekili tarafından duruşmasız, asıl ve birleşen davada davalı ... Hastanesi A.Ş. vekili tarafından duruşma istemli temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 17.09.2024 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.

Belli edilen günde gelen asıl ve birleşen davada davacılar vekili Avukat ..., asıl ve birleşen davada davalı ... vekili Avukat ... ile asıl ve birleşen davada davalı ... Hastanesi vekili Avukat ...'in sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen saat 14.00'te Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1.Davacılar vekili ... davada; 28.03.2015 tarihinde müvekkillerinden ...’ın davalı hastanede ...’ı dünyaya getirdiğini, prematüre doğum nedeniyle bebeğin yenidoğan yoğun bakım ünitesinde kuvöze alındığını ve 52 gün burada kaldığını, bu süreçte ... ve tedavisinin davalı hastanede çocuk doktoru olarak görev yapan diğer davalı Dr. ... tarafından takip edildiğini, ancak bebeğin ROP muayenesi ve tedavisinin zamanında yapılmaması nedeniyle görme yetisini kaybettiğini, davalı doktor tarafından 28.04.2015 tarihinde ROP açısından değerlendirilmek üzere göz konsültasyonu istendiğini, ancak aşırı kapak ödemi nedeniyle göz dibinin değerlendirilemediğini ve bir hafta sonra kontrolünün yapılmasının rapor edildiğini, 05.05.2015 tarihinde göz muayenesi yapılması gereken bebeğin hastanede göz doktoru olmaması nedeniyle muayene edilemediğini, bebeğin taburcu edilirken davalı doktor tarafından ... Hastanesinde göz doktoru ...’e yönlendirildiğini, küçüğün 18.05.2015 tarihinde taburcu edildiğini, 25.05.2015 tarihinde yönlendirildikleri doktora bebeği muayene ettirdiklerini ve burada bebeğe ROP evre 2 (+) teşhisi konulduğunu, bir hafta sonra randevu verilerek evlerine gönderildiklerini, ailenin kendi araştırması sonucu randevuyu beklemeyerek en yakın Adana Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesine gittiklerini, burada çok geç kalındığını ve bebeğin görme yetisini kaybettiğinin bildirildiğini, bebeğe billateral plus hastalık evre 4a ROP (+) tanısı ile acil lazer ameliyatı yapılarak hastanın vitroeretinel cerrahi açısından Gazi Üniversitesi Göz Bölümüne sevk edildiğini, son bir umut olarak 12.06.2015 tarihinde göz hastalıkları uzmanı Prof. Dr. ... tarafından ameliyat edildiğini, ancak bebeğin görme yetisi kazanamadığını ileri sürerek küçük ... için 200.000,00 TL, baba ... için 150.000,00 TL, anne Dilek için 150.000,00 TL olmak üzere toplamda 500.000,00 TL manevi tazminat ile fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak, küçük ...’ın çalışma gücü kaybından dolayı 1.000,00 TL maddi tazminatın ve 20.000,00 TL tedavi gideri olmak üzere 21.000,00 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek en yüksek banka mevduat faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiş, 28.05.2019 havale tarihli ıslah dilekçesi ile; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla ...'ın iş gücü kaybından doğan maddi tazminata ilişkin taleplerini 1.304.346,21 TL arttırarak ıslah ettiklerini beyan etmiştir.

2. Davacılar vekili birleşen davada; İskenderun 1.Asliye Hukuk Mahkemesinde işgücü kaybı tazminatı, yapılan ameliyata ilişkin tedavi gideri ve manevi tazminata ilişkin açmış oldukları davada davalıların kusurlu olduklarının tespit edildiğini, bu nedenle Küçük ... için yaşam boyu bakıcı gideri tazminatının talebinin gerektiğini, davanın kabulü ile 1.699.355,07 TL bakıcı giderinin davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

1.Davalı ... vekili ... davada ; erken doğumlarda ROP riskinin mevcut olduğunu, bu nedenle bebeğin göz doktoru tarafından görülmesi gerektiğini, bu hususta müvekkilinin gerek hastane yetkililerini ve gerekse de hasta yakınlarını uyardığını ve bilgilendirdiğini, bebeği göz doktoruna yönlendirdiğini, davalı hastanede çalışan Dr. ...’ın bebeği kontrol ettiğini, bu safhadan sonra sorumluluğun hastane ve göz doktoruna ait olduğunu, meydana gelen zarar ile müvekkili davranışı arasında illiyet bağı bulunmadığını, göz doktoru ...’ın daha sonra hastaneden ayrıldığını, hastane yetkililerince yeni işe başlayan Dr. ...'den bebeğin ROP kontrolünü yapması istenmiş ise de bu doktorun ROP muayenesi yapmadığını, hastanenin bu nedenle Dr. ... ile temasa geçtiğini, bebeğin doğumundan itibaren hastaneden taburcu edilene kadar ilgililere durumun aciliyetini bildirdiğini, müvekkilinin aynı süreç içerisinde aynı riski taşıyan 5 doğum gerçekleştirdiğini, çalışılan bölümün 3. basamak yoğun bakım ünitesi olduğunu, hastanenin ROP muayenesi yapabilecek göz doktoru bulundurma veya anlaşmalı göz doktoru temin etme yükümlülüğü bulunduğunu, ortada bir kusur var ise bu kusurun hastanede ve göz doktorlarında olduğunu, davanın müvekkiline açılmış olması nedeniyle müvekkilinin tıbbi kötü uygulamaya ilişkin zorunlu mali sorumluluk poliçesi ile sigortalı olduğunu bu bakımdan davanın Axa Sigorta A.Ş.’ne ihbarını talep ederek neticede davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

2. Davalı ... Hastanesi A.Ş. vekili; diğer davalı doktorun herhangi bir kusuru olmadığından müvekkili hastanenin de sorumluluğunun bulunmadığını, gerek diğer davalı ve gerekse müvekkili tarafından tıbbi sorumluluğun gerektirdiği tüm yükümlülüğün yerine getirildiğini, davacıların gerek yazılı ve gerekse sözlü olarak bebeğin göz muayenesinin yapılması gerektiği konusunda uyarıldığını, müvekkili hastanede görevli göz doktorunun işten ayrılması nedeniyle bu süreçte davacıların başka göz doktorlarına yönlendirildiğini ve gerekli bilgilendirmenin yapıldığını, davacının en yüksek mevduat faizi talebinin yapılanın ticari iş olmaması nedeniyle yerinde olmadığını, müvekkilinin Sompo Japan Sigorta A.Ş. nezdinde sigortalı olduğunu bu bakımdan davanın bu şirkete ihbarını talep ederek neticede davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

3. Davalı ... vekili birleşen davada; davacı taraf açmış olduğu asıl tazminat davasında bakıcı giderlerini talep etmediğinden zımnen bu hakkından feragat etmiş olduğunu, ayrıca davanın zamanaşımına da uğradığını belirterek, davanın davalı müvekkili yönünden reddine, birleşen bu davanın Axa Sigorta A.Ş'ye ihbar edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

4. Davalı ... Hastanesi A.Ş. vekili birleşen davada; taraflar arasında görülmekte olan ve asıl dava dosyası olan 2015/1240 Esas sayılı dosyasında belirtilen tüm beyan ve itirazlarını tekrar ettiklerini, davalı hastanenin ROP hastalığının tanı ve tedavisi hususunda gerekli hizmeti verdiğini, kabul anlamına gelmemekle birlikte emsal Yargıtay kararları gereğince kişinin her koşulda kendi gelirinden bakım için pay ayırması ve aile içi bakım yardımından yararlanacağı dikkate alınarak hesaplanan bakıcı gideri tazminatından %50 hakkaniyet indirimi yapılması gerektiğini belirterek, öncelikle asıl dosyada alınan bilirkişi raporunda göz doktorunun da kusurlu olduğu yönünde tespit yapıldığından birleşen davanın da göz doktoru Dr. ...'a ve hastane ile diğer doktorun sigortalı olduğu Axa Sigorta A.Ş, Allianz Sigorta A.Ş, Güneş Sigorta A.Ş, Anadolu Sigorta A.Ş ve Sompo Japan Sigorta A.Ş'ye ihbar edilmesini, bununla birlikte dosyanın üniversitede görev yapan en az doçent ya da profesör unvanında ROP hastalığı alanında uzman bilirkişi heyetinden kusur ve maluliyet raporu alınmasını, neticeten davacının haksız davasının reddine, mahkeme aksi kanaatte ise hesaplanacak bakıcı giderinden hakkaniyet indirimi yapılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; Mahkemece ceza dosyası da dosya içine alınarak çelişkilerin giderilmesi amacıyla Hacettepe Üniversitesinden alınan raporda; hekimin üst merkeze sevke geç kaldığı ve bundan sorumlu olduğu hususunun belirtildiğini, alınan tüm raporlarda davalı hastanenin, vermekle yükümlü olduğu bir tedaviyi yerine getirmemesi nedeniyle asli kusurlu bulunduğu, davacıların her bir davalıdan zararın tamamını talep edebilmelerine ve dosya kapsamındaki tüm raporlarda davalıların kusurlu oldukları tespit edildiğine göre rapora itirazların yerinde görülmediği, tazminat hesabına ilişkin bilirkişi raporunun hükme esas alındığı gerekçesiyle; asıl dava bakımından; davacı ...'ın maddi tazminat talebinin kabulü ile, 1.305.346,21 TL ile 175.000,00 TL manevi tazminatın, davacı ...'ın manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile 100.000,00 TL'nin, davacı ...'ın manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile 100.000,00 TL'nin, davacıların tedavi giderine yönelik taleplerinin kısmen kabulü ile 15.000,00 TL'nin olay tarihi olan 28.03.2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara verilmesine, birleşen dava bakımından; davacıların bakıcı giderine yönelik taleplerinin kabulü ile, 1.699.355,00 TL'nin olay tarihi olan 28.03.2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara verilmesine, koşulları oluşmadığından bakıcı giderine yönelik tazminattan indirim yapılmasına yer olmadığına karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.

B. İstinaf Sebepleri

1. Davalı ... Hastanesi vekili; dava konusu olayla ilgili alınan kusur raporları arasında gerek kusur oranları gerekse kusur atfedilen kişiler bakımından açık çelişki bulunduğunu, mahkemece bu çelişkinin giderilmediğini, davacıların ROP muayenesi hususunda özellikle kontrol bakımından bilgilendirildiğini, davaya konu ROP hastalığının halen dahi sebebi tam olarak belirlenemeyen, birden fazla faktörü, etkeni olan, zamanında müdahale halinde dahi görme kaybı söz konusu olan bir hastalık olduğunu, alınan raporda illiyet bağının mevcut olup olmadığı hususlarının değerlendirilmediğini, müvekkili hastanenin hastaların bilgisi ve izni dahilinde ROP muayenesi bakımından yakın bir hastanede (Özel Doğu Akdeniz hastanesi) Dr. Cengaver Tamer isimli hekime, tüm masraflar müvekkili hastane tarafından karşılanmak üzere sevk edildiğini, müvekkili hastanenin ROP tanı- tedavi yükümlülüğünü yerine getirdiğini, dosya kapsamında maluliyete ilişkin olarak ATK ihtisas kurulundan alınan raporda küçüğün %100 maluliyeti olduğunun kabul edildiğini, ancak dosyada mevcut Mersin Üniversitesi göz hastalıklarının raporunda dava konusu küçüğe gözlük düzenlendiği, obje takibini yapabildiğinin açıkça belirtildiğini, hükme esas alınan ATK raporunun, soyut ve hatalı tespitlere ve eksik incelemeye dayalı olduğunu, davacı lehine 18 yaş öncesi dönemi de kapsayacak şekilde maddi tazminata hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu, dava konusu küçüğün 18 yaşından itibaren çalışmaya başlayabileceğini, normal şartlarda da bu yaştan itibaren gelir elde edebileceğini, 18 yaş öncesinde iş gücü kaybı oluşmasının söz konusu olmadığını, davacı tarafın tedavi gideri talebi bakımından da haksız davasını ve iddalarını ispatlayamadığını, bu husustaki talebin muhakkak ki teknik inceleme gerektirdiğini, dosyada davacının talebi sebebiyle bilirkişi incelemesinin yapılmadığını, bu durumun hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu, ilk derece mahkemesi tarafından hükmedilen manevi tazminat tutarının fahiş derecede yüksek olduğunu, bakıcı gideri tazminatın net asgari ücret üzerinden hesaplanması gerektiğini, zaten bakım ücreti adı altında ödeme alan davacıların bakıcı gideri tazminatı talebinin tümden reddi gerektiğini, aksi kanaat halinde en azından bu ödemenin hesaplanan tazminattan mahsubu gerektiğini, zira aksi durum mükerrer ödemeye sebebiyet vereceğini, davacı çocuğun davacıların yanında olup ailesi tarafından bakımının yapıldığını, aile içi bakım yardımından yararlanacağını, bireyin her koşulda kendi gelirinden bakım için pay ayırması gerektiğini, mahkeme gerekçesinin aksine bu hususların bir varsayım olmayıp dosyadaki veriler ile sabit olduğunu, zira bu hususların bizzat davacı tanık beyanlarından ve Hatay Valiliği Aile Ve Sosyal Politikalar İl Müdürlüğü'nün evde bakım ücreti ödemesine ilişkin yazısından anlaşıldığını, bu nedenlerle ilk derece mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

2. Davalı ... vekili; müvekilinin bebek ...'ı hayata tutmak için gerekli tüm tedavileri yaptığını, bu sırada doğumun prematüre olması sebebiyle göz doktoruna sevkini de öngörülen 4-6 hafta içinde gerçekleştirdiğini, ayrıca gerek aileyi gerekse hastane yetkililerini uyardığını, müvekkilinin olayda hiçbir kusuru bulunmadığı halde, mahkemenin kusursuzluğuna ilişkin rapora itibar etmemesi ve bu yöndeki değerlendirmelerin yerinde olmadığını, bebeğin olay göz doktoruna intikal ettikten ilk muayenesi gerçekleşmiş olduktan sonra yanlış tedavi veya tedavisinde gecikme sebepleri ile ROP, göz körlüğü hastalığına yakalanmış ise de müvekkili ile hastalık arasında kusuru ve sorumluluğu doğuracak illiyet bağının kurulamayacağını, müvekkilinin sorumluluğunun hasta bebeğin göz doktoruna görünmesini temin etmek ile sınırlı olduğunu, bildirim yükümlülüğünü yerine getiren ve hasta bebeğin göz doktoruna ilk muayenesini sağlayan müvekkilinin göz doktorunun işini yapamaması, tedaviyi ertelemesi veya başka bir sebep ile uzmanlık alanının dışında bir hastalık sebebiyle sorumlu olduğuna yönelik mahkemenin kararının yerinde olmadığını, mahkemenin brüt değerler üzerinden hüküm kurmasının da yerinde olmadığını, ayrıca bakıcı giderlerinde hakkaniyet indirimine gidilmemesinin de yerinde olmadığını, yüksek maddi tazminat yanında ayrıca yüksek miktarda manevi tazminata da hükmedildiğini, gerek maddi tazminatın gerekse manevi tazminatın bir zenginleşme aracı olarak kullanılamayacağını, gerek davacılar lehine hükmedilen avukatlık ücreti gerekse, kendilerine hükmedilen avukatlık ücret hesabının yerinde olmadığını belirtip, ilk derece mahkeme kararının kaldırılmasını, davanın esastan incelenerek müvekkili ... yönünden davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; mahkemece alınan bilirkişi raporları bütünüyle değerlendirildiğinde, davalı doktorun kusurlu olduğu, davalı hastane bakımından ise olayın meydana gelmesinde gerek organizasyon olarak gerekse çalıştırdığı personelin ihmali nedeniyle zamanında göz muayenesinin yerine getirilmemesi ya da daha donanımlı başkaca bir sağlık kuruluşuna zamanında hastanın sevk edilmemesi nedeniyle kusurlu olduğu, mahkemece hükmedilen manevi tazminat miktarlarının yerinde olduğu, mahkemesince tarafların kusur durumu ve maluliyet oranı belirlendikten sonra uzman bilirkişi aktüerya bilirkişisinden rapor alınarak bu bedele hükmedilmesinde, küçüğün "görme yetisini" kaybetmesi nedeniyle hayatı boyunca emsallerine oranla daha fazla efor sarf etmek zorunda kalacağı, bu haliyle sürekli iş gücü kaybının on sekiz yaşına kadar "efor tazminatı" olarak hesaplanmasında, sürekli bakıma muhtaç olması dikkate alınarak birleşen dosyada bakıcı giderine hükmedilmesine ve görme yetisi kaybı nedeniyle olayın somut özelliklerine göre bu ücrette hakkaniyet indirimi yapılmaması ve ücretin belirlenmesindeki esaslarda benimsenen gerekçelere göre mahkemenin kabulünde usul ve yasaya aykırı yan olmadığı gerekçesiyle; davalıların istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... vekili duruşmasız, davalı ... Hastanesi A.Ş. vekili duruşmalı temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davalı ... Hastanesi A.Ş. vekili; istinaf başvuru dilekçesinde yer alan beyanlarına ek olarak, faiz bakımından olay tarihinden itibaren faiz uygulanmasının hatalı olduğunu, davacının davasını belirsiz alacak davası olarak değil kısmi eda davası olarak açtığını, bu nedenle ıslah edilen kısma ıslah tarihinden itibaren faiz uygulanması gerektiğini, kaldı ki tedavi gideri ve bakıcı giderlerine ancak yapıldıkları tarihten itibaren faize hükmedilebileceğini, Bölge Adliye Mahkemesince her bir davalıdan ayrı ayrı harç alınmasına karar verildiğini, kabul anlamına gelmemek üzere davalıların müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğunun kabul edildiği durumlarda bakiye harcın mükerrer ödemeye sebebiyet verecek şekilde ayrı ayrı tahsiline karar verilmesinin usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2. Davalı ... vekili; istinaf başvuru dilekçesinde yer alan beyanlarını tekrar ederek kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, vekilin özen yükümlülüğüne aykırı davranmasından kaynaklı maddi-manevi tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1.6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 56 ncı, 116 ncı maddesi ile 502 vd. maddeleri.

2.Dairemizin 15.05.2024 tarihli, 2024/311 E., 2024/1697 K. Sayılı ilamı, 13.02.2024 tarihli, 2023/4972 E., 2024/602 K. Sayılı ilamı, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 27.04.2021 tarihli, 2018/(21)10-927 E., 2021/531 K. sayılı ilamı.

3. Değerlendirme

1. Vekil, vekalet görevine konu işi görürken yöneldiği sonucun elde edilmemesinden sorumlu değil ise de, bu sonuca ulaşmak için gösterdiği çabanın, yaptığı iş ve işlemlerin, davranışların özenli olmayışından doğan zararlardan dolayı sorumludur. Mesleki iş gören vekil özenle davranmak zorunda olup, en hafif kusurundan bile sorumludur. O nedenle doktor ve hastanenin meslek alanı içinde olan bütün kusurları hafif de olsa sorumluluğun unsuru olarak kabul edilmelidir. Vekil, hastanın zarar görmemesi için, mesleki tüm şartları yerine getirmek, hastanın durumunu tıbbi açıdan zamanında ve gecikmeksizin saptayıp, somut durumunun gerektirdiği önlemleri eksiksiz bir şekilde almak, uygun tedaviyi de yine gecikmeden belirleyip uygulamak zorundadır. Asgari düzeyde dahi olsa bir tereddüt doğuran durumlarda, bu tereddütü ortadan kaldıracak araştırmaları yapmak ve bu arada da koruyucu tedbirleri almakla yükümlüdür. Çeşitli tedavi yöntemleri arasında bir seçim yapılırken, hastanın ve hastalığın özellikleri göz önünde tutulmak, onu risk altına sokacak tutum ve davranışlardan kaçınmak ve en emin yol seçilmek gerekir. (Tandoğan, Borçlar Hukuk Özel Borç İlişkileri, Cilt, Ank. 1982, Sh.236 vd) Gerçekten de müvekkil (hasta) mesleki bir iş gören vekilden, tedavinin bütün aşamalarında titiz bir ihtimam ve dikkat beklemek hakkına sahiptir. Aynı hususlar adam çalıştıran sıfatı ile doktorun görev yaptığı sağlık kuruluşları için de geçerlidir.

2.Davalıların kusur ve maluliyet tespitine ilişkin temyiz itirazları yönünden; Mahkemece kusur tespitine ilişkin Üniversite hastanelerinden alınan raporlarda; ''bebeğin yenidoğan yoğun bakım ünitesinde tedavisinden sorumlu olan doktor ...'ın bebeğin ilk ROP muayenesinin yapılmaya çalışıldığı halde göz dibinin görülememesi nedeniyle bir hafta sonra planlanan kontrol ROP muayenesinin gerçekleşememesi üzerine hastane yönetimine resmi başvuru yapmakta gecikmiş olması ve bebeğin ROP muayenesinin zamanında yapılabilmesi için yenidoğan yoğunbakım ünitesi ve ROP muayenesi yapılabilecek bir göz hastalıkları uzmanının bulunduğu bir üst merkeze sevk talebinde bulunmamış olması nedeniyle, bebeğin ROP hastalığının tanı ve tedavisinde dolaylı olarak gecikmeye neden olduğu için kusurlu olduğu'' hususlarının açıkça belirtildiği, davacı küçüğün bizzat raporu düzenleyen İstanbul Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Dairesi'nde de göz muayenesinin yapıldığı ve raporun olay tarihinde yürürlükte olan 11.10.2008, 27021 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğinden yararlanılarak düzenlendiği anlaşılmakla bu yöndeki temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir.

3. Tazminatın amacı zararın tazmin edilmesini sağlamaktır. Hesaplanacak tazminatın azami miktarı gerçek zarar ile sınırlıdır. Bu yönüyle TBK’nın 55. maddesindeki “hakkaniyet düşüncesi ile artırılamaz veya azaltılamaz.” ibaresi hesaplanan tazminatın yalnızca miktar gözetilerek azaltılamayacağını öngörmek suretiyle zarar görenin mülkiyet hakkı kapsamındaki meşru beklentisini korumaktadır. Öte yandan aynı nedenle tazminat miktarının artırılamamasına ilişkin kural fazla tazminat ödenmesini engellemek suretiyle, zarar verenin mülkiyet hakkını da korumakta, zarar veren ve zarar gören tarafların menfaatlerini adil bir şekilde dengelemektedir.

Kanun koyucunun bedensel zararlar konusunda tarafların yıkımına yol açacak yüksek miktarda tazminat hesaplanmasının dahi hakkaniyet düşüncesiyle indirime konu edilemeyeceği yönündeki tutumu konunun hassasiyetini de ortaya koymaktadır.

TBK’nın 51. ve 52. maddelerinde belirtilen durumların gerçekleşmesi hâlinde ancak hâkim tarafından tazminattan indirim yapılabileceği, ölüm nedeniyle uğranılan zararlarda ve bedensel zararlarda 55. madde ile açık biçimde hakkaniyet düşüncesiyle indirime gidilemeyeceği açıkça düzenlendiği dikkate alındığında zarar görenin aile bireylerinin zarar veren lehine sorumluluğu ve yükümlülüğü olmayacağı gibi zarar verenin sorumluluğunu haksız fiil failine hizmet eder şekilde aile bireylerine yüklemek de doğru değildir. Her ne kadar toplum aile içi bakım dayanışmasını ahlaki ödev olarak görse de, bu durumun zarar sorumlusu lehine yorumlanması mümkün değildir. Tüm bu açıklamalar ile yukarıda yer verilen Hukuk Genel Kurulu kararı ve Dairemiz emsal kararları uyarınca yapılan inceleme sonucu; davacı küçüğün "görme yetisini" kaybetmesi nedeniyle hayatı boyunca emsallerine oranla daha fazla efor sarf etmek zorunda kalacağı, bu haliyle sürekli iş gücü kaybının on sekiz yaşına kadar "efor tazminatı" olarak dikkate alınması gerektiği, brüt asgari ücret üzerinden hesaplanması gereken bakıcı giderlerinden indirim yapılamayacağı, tedavi giderleri yönünden ise davacıların iddialarını ispatladıkları, davalı hastanenin faiz başlangıcı yönündeki temyiz itirazlarını istinaf aşamasında ileri sürmediği, istinaf aşamasında ileri sürülmeyen hususların temyiz aşamasında ileri sürülemeyeceği anlaşılmakla davalıların bu yöndeki temyiz itirazlarının da reddine karar verilmiştir.

4. Hakimin, özel durumları göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği para tutarı adalete uygun olmalıdır. Takdir edilecek bu tutar, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir işlevi (fonksiyonu) olan özgün bir nitelik taşıyacağından bir ceza olmadığı gibi malvarlığı hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı, onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek tutar, var olan durumda elde edilmek istenilen doyum (tatmin) duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 tarihli ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçesinde, takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel durum ve koşullar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim; bu konuda takdir hakkını kullanırken somut olayın özelliğini, zarar görenin ekonomik ve sosyal durumunu, paranın alım gücünü, duyulan ve ileride duyulacak elem ve ızdırabı gözetmelidir.

Somut olayda; olayın oluş şekli, vakanın niteliği, gelecek hayatına etkisi, olay tarihi, kusur durumu, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, günün ekonomik koşulları, paranın satın alma gücü ve yukarıdaki ilkeler gözetildiğinde davacılar yararına hükmedilen manevi tazminat miktarlarının isabetli olduğu anlaşılmakla davalıların bu yöndeki temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir.

5. Davacılar lehine hükmedilen tazminatlardan davalıların müştereken ve müteselsilen sorumlu kabul edildiği, bu durumda Harçlar Kanunu gereği alınması gereken istinaf karar harcından da müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulmaları gerekirken, davalılar aleyhine ayrı ayrı istinaf karar ilam harcına hükmedilmiş olması usul ve kanuna aykırı olup, kararın bozulmasını gerektirir.

Ne var ki bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 370 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının düzeltilerek onanması gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle,

1.Yukarıda açıklanan sebeplerle davalı ... vekilinin tüm, davalı ... Hastanesi A.Ş. vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışından kalan temyiz itirazlarının REDDİNE,

2. Yukarıda 5. bentte yazılı gerekçelerle Bölge Adliye Mahkemesi kararının hüküm fıkrasının 2 ve 3 numaralı bentlerinin hükümden çıkartılarak, yerine; ''Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 231.892,03 TL istinaf karar harcından davalı ... tarafından peşin yatırılan 57.973,00 TL ve davalı ... Hastanesi A.Ş. tarafından peşin yatırılan 57.918,60 TL'nin mahsubu ile bakiye 173.851,03 TL'nin (davalı ... 173.796,63 TL'sinden sorumlu olmak üzere) davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile Hazineye irat kaydına'' ibarelerinin yazılması suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

17.100,00 TL Yargıtay duruşması vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalı . ... Hastanesi Sanayi ve Tic. A.Ş.'ye verilmesine,

Peşin alınan temyiz harçlarının istek halinde temyiz edenlere iadesine, 17.09.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.